Header Reklam
Header Reklam

Sanal ve Artırılmış Gerçeklik

08 Ağustos 2018 Dergi: Ağustos-2018
Sanal ve Artırılmış Gerçeklik

Yazan: Yalçın Katmer, Genel Müdür, Belimo Türkiye

İnsanlık olarak asırlardır iki dünya inşa ediyoruz. Biri binaların, köprülerin, arabaların, şehirlerin olduğu fiziksel dünya, diğeri ise hikâyelerin, bilgilerin, müziğin, filmlerin ve diğer kültürel varlıkların bulunduğu bilgi dünyası. Eskiden, en azından bugüne kıyasla bu iki dünyayı birbirinden ayırmak çok daha kolaydı.

Zaman zaman hepimiz, odaklanabilmek için fiziksel dünya ile ilişkimizi kesmeye çalışırız. Örneğin en sevdiğimiz müziği dinlerken gözlerimizi kapatırız ya da bir konuda strateji yapmaya çalışırken tüm ses, görüntü gibi etkileyicileri engellemeye çalışırız. Daha ileri bir örnek olarak 3 boyutlu sinemalarda, ses, görüntü sizi tamamen içerisine alacak kadar kendisine odaklayarak fiziksel dünyadan uzaklaştırabilir.

Bugün fiziksel dünyanın bir kopyasını yaratarak gerçeğin dijital kopyasını yaratabilir durumdayız. Uçak simülatörlerinde en gerçekçi örneğini görebileceğimiz bu teknolojiye sanal gerçeklik (Virtual Reality – VR) diyoruz. VR konusu da daha önceki yazılarımda anlattığım diğer dijitalleşme teknolojileri gibi Moore yasasının getirdiği “her iki senede bir işlemci hızlarının iki katına çıkması” gerçeğinden yüksek miktarda etkilenerek günümüzde yayılır hale gelmiş durumda. Bu sayede bugün üzerinde durduğumuz yeni teknolojiler, akıllı telefonlar, tabletler, akıllı saatler, akıllı gözlükler fiziksel dünya ile bilgi ya da dijital dünyanın arasındaki çizgiyi çok belirsiz hale getirdi. Bu iki dünyanın birbirine girmiş, eşleştirilmiş ve eş zamanlı kullanılır haline Karma Gerçeklik (Mixed Reality) ya da daha sık kullanılan ismi ile Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality - AR) diyoruz.

Artırılmış gerçeklik (Augmented Reality – AR) terimi 1992 yılında Boeing firmasında uçak kullanımında destek sağlayacak kulaklıklar projesinde çalışan 2 mühendis Thomas Caudell ve David Mizell tarafından ortaya atıldı. Çalışma belgelerine göre, artırılmış gerçekliğin ana hedefi, insanın çalıştığı birçok işte verimlilik ve maliyet azalması sağlamaktı.

Artırılmış gerçeklik hayalimiz çok eskilere dayanıyor. İlk denemeleri daha ismi ortaya çıkmadan çok önce hayata geçirilmeye çalışmış. Benzer işlere odaklı ve belki de artırılmış gerçeklik konusunun öncüsü sayılabilecek sanal gerçeklik (Virtual Reality – VR) ile tarihi paralel ilerlemiş. Hem VR hem de AR’ın ortak atası Ivan Sutherland isimli bir bilgisayar mühendisi tarafından 1968 yılında icat edilen Demokles’in Kılıcı (The Sword of Damocles) isimli cihaza dayanır. Ivan Sutherland bu cihazı icat ederken amacı en gerçekçi ekranı yaratmaktı. Bunu yapmak için gerçek dünyayı dijital dünyaya çevirebilmeye çalıştı. Prototip çok ağırdı ve kullanabilmek için mekanik bir kol aracılığıyla tavana asılması gerekiyordu. Tüm bunlara karşın yapabildiği sadece bulunduğu odayı 3 boyutlu çizgiler halinde zar zor görülebilir şekilde gözünüze yansıtmaktı. Tüm bu eksikliklerine karşın bu cihaz insanoğlunun gerçek hayat ile dijital hayatı yer değiştirmeye çalışmasının ilk denemesiydi.

1992 yılından bu yana, Sutherland’in çizdiği vizyon çok daha ilerilere taşınabildi. Bugün benzer mantıkta çalışan bir cihazla bulunduğumuz odayı bilgisayara taşıyıp, odadaki maddelerin içeriğini şeklini ve hatta varlığını değiştirebiliyoruz. Odada yarattığımız bir sandalye oturabileceğimiz kadar gerçekçi. Bugün böyle bir cihazda size doğru yaklaşan bir kurşun, sizde neredeyse gerçek hayattaki kadar korku yaratabilir. Bugünün teknolojisi ile üretilecek bir Demokles’in Kılıcı, sizi Alice’in Harikalar Diyarına götürebilir. Bugün benzer bir cihazı gözlük, vizör, kask ya da kafaya yerleştirilebilen ekran (head-mounted display – HMD) olarak kullanabilir durumdayız. Hayatımıza en çok giren AR cihazları ise akıllı telefonlarımız ile entegre çalışabilen gözlük tipi cihazlar. Doğrusu akıllı telefon teknolojisinin gelişimi AR veya VR teknolojisinin ilerlemesine çok ciddi destek oldu. Yüksek üretim adetlerine sahip akıllı telefonlar, küçük yüksek çözünürlüklü ekranların, jiroskop, hızölçer gibi birçok komponentin üretim adetlerinin artmasına ve bu sayede yeni teknolojilerin üretilerek maliyetlerinin azalmasına neden oldu. En basit haliyle AR cep telefonunuzun ön ve arka kamerasını kullanarak yaratılabilir hale geldi. AR’ı yaratmak istediğiniz yere telefonunuzun kamerasını çevirmeniz yeterli. Ekranınızda gerçek hayat ve artırılmış gerçekliği içeren nesneleri görebilirsiniz.

Artırılmış Gerçeklik birçok farklı uygulama alanında yoğun kullanılmaya başladı bile. En çok kullanıldığı alan alışveriş. Örneğin IKEA alacağınız koltuğun salonunuzda nasıl duracağını cep telefonunuzdan salonunuza kameranızı çevirip, uygulama üzerinde koltuğu yerleştirerek size artırılmış bir gerçeklik ile seçim şansı tanıyor. Benzer örnekleri evinizi boyatırken, makyaj malzemesi satın alırken ya da internetten t-shirt satın alırken deneyimlemek bugün mümkün. Bir diğer örnek, mimarlıktan. 3 boyutlu dijital modelini yarattığınız binadan ev satarken, daha gerçek binanın temeli dahi atılmadan müşterinizi evin içerisine sokabilir, tüm evi onun seçtiği parke, mermer, boya, mobilya gibi detaylarla özelleştirebilir ve hatta salonunda oturduğunda manzaranın nasıl olacağını deneyimlemesini sağlayabilir durumdayız.

İleride özelikle sağlık, eğitim, oyun ve sosyal medya alanlarında hayatımızı değiştirebilecek birçok yeniliği Artırılmış Gerçeklik ile yaşayacağız. Özellikle benim hoşuma giden son bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum. Mesela savaş kararı veren bir ülke yöneticisine bir sanal gerçeklik yaratarak onu bir savaş alanına sivil olarak koysak, bir askeri, bir sivili, evi yıkılan, yaralanan ve kaçmaya çalışan bir çocuğu deneyimlese hatta kendisi kaçıp kurtulmaya çalışsa sizce yine aynı savaş kararını verebilir mi?

AR/VR’ın sektörümüzde de bazı uygulama alanları ve uygulama denemeleri var. Örneğin bir vana üreticisi, arıza anında sizin cep telefonunuzun kamerasını vana motoruna göstermeniz ile otomatik olarak vananın QR kodunu okuyup bütün verilerine ulaşıyor ve size bakım veya servis için neler yapmanız gerektiğini artırılmış bir gerçeklikle ve sizinle etkileşim halinde yaptırıyor. Diğer bir uygulama örneği, şantiyelerde uygulama ile projenin aynı olup olmadığını kontrol ederken gözünde AR gözlüğü takılı saha mühendisi üç boyutlu dijital model ile gerçek hayattaki borulamanın aynı olup olmadığını sadece borulamaya bakarak karşılaştırabiliyor ve hak edişi hesaplayabiliyor.

Bugün başta Google, Microsoft ve Samsung olmak üzere, AR/VR konusunda dünyanın tüm teknoloji firmaları yatırımlar ve satın almalar yapıyor. 2017 yılında AR/VR konusunda sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde 2.5 milyar USD yatırım yapıldı. Bu rakam daha önceki yazılarımda bahsettiğim teknolojilere yapılan yatırımlara göre daha düşük gözükse de, kullanım alanlarının diğer teknolojilere bağlı olarak ne kadar genişleyebileceğini de hesaba katmamız gerekli.

AR/VR konusu ile dijitalleşme yazı dizime son veriyorum. Amacım dijitalleşme trendi ve bunu yaratan teknolojileri hem genel hem de sektörümüze özel olarak incelemek, karşıma çıkan uygulama örneklerini paylaşmak ve olası fırsatları siz okuyucularıma sunmaktı. Doğrusu daha ilk yazımın üzerinden 6 ay geçmemesine rağmen, çıkan yeni teknolojilerle yazdıklarım zaman aşımına uğradı bile. Yine de okuyanların “dijitalleşme konusunda ben ne yapabilirim?” sorularına bir cevap bulma konusunda bir ışık yakabilmiş olmayı umarım. Bu yazı dizim sırasında, katkı, soru ve yorum paylaşmak için bana ulaşan herkese teşekkür eder, tüm okuyuculara sağlık ve mutluluk dilerim.