Header Reklam
Header Reklam

Dünyada Heyecan Yaratan Yepyeni Teknolojiler

30 Ocak 2018 Dergi: Ocak-2018
Dünyada Heyecan Yaratan Yepyeni Teknolojiler

Teknoloji, son yıllarda ayak uydurulması zor bir hızla gelişiyor. Arkasındaki yoğun ar-ge çalışmalarıyla farklı buluşlar, yeni ürünler, tüm dünyada heyecan yaratıyor. Bu ürünler içinden sektörümüzü de yakından ilgilendiren yenilikleri okurlarımız için derledik.

Siyano Bakterilerinden Güneş Pili: Biyopanel

biyopanel

Siyano bakteriler milyarlarca yıldır dünyada yaşıyor. Aynı bitkiler gibi fotosentez yaparak atmosfere oksijen veriyorlar. Artık siyano bakteriler biyo güneş panellerinde kullanılarak, elektrik üretmek için kullanılabiliyor. Bu küçük bakteriler kullanılarak bir çeşit yaşayan mürekkep yapıldı ve bu mürekkep kağıda basılarak biyo-solar paneller oluşturuldu. Cambridge Üniversitesi, Londra Kraliyet Koleji ve Central Saint Martins’den araştırmacılar inkjet yazıcı yardımıyla elektriksel olarak basılı iletken karbon nanotüpler üzerine düzgün şablonlar çizdi. Bu yüzeye basılı bakteriler yaşamaya devam etti ve 100 saatlik fotosentez sonunda küçük miktarda elektrik üretebildi. Tabii bu, evlerde kullanılan güneş panellerine göre çok daha kısa ömürlü bir teknoloji. Fakat yine de bu sayede belli enerji gerektiren küçük cihazlar ve giyilebilir sensörler için gereken enerji, bu biyo güneş pillerinden sağlanabilir. Ayrıca ürün biyo bozunur ve bertaraf edilebilir olduğundan doğada ayrışabilir. Araştırmacılar şimdi geceleri salınan moleküllerden elektrik üretmenin yollarını arıyorlar. Bu paneller kağıtlar halinde hava kalitesini ölçen çevre sensörleri ya da kandaki şekeri ölçen diyabet cihazlarında kullanılabilir. Yapılan deneyler siyano bakterilerden oluşan biyo güneş pillerinin işe yaradığını gösteriyor. Sonraki zorluk ise daha güçlü ve uzun süre dayanan piller üretmek olacak. Üretilen prototip avuç içi kadar olsa da araştırmacılar, prototipi A4 kağıdı boyutuna büyütebileceklerini düşünüyorlar. Sadece bakteriler kullanılarak üretilen bu teknoloji gerçekten pek çok yeni olanağı da beraberinde getirebilecek çevreci bir teknoloji olarak ön plana çıkıyor. 

Kaynak: http://www.gercekbilim.com/siyano-bakterilerden-kagit-gunes-pili-yapildi/

Suya Dalıp Çıkabilen Robot Arılar

robot arı

ABD'nin Harvard Üniversitesinden araştırmacılar 2013'te başlatılan RoboBee (Robot Arı) projesi kapsamında üretilen yeni prototipi, Science Robotics dergisinde yayınlanan makaleyle kamuoyuna duyurdu. Yeni robot arı, yüzeylere yapışabiliyor, suya dalıp çıkabiliyor. Yalnızca 175 gram ağırlığındaki robot arı, hafifliğinden ötürü suyun yüzey direncine daha fazla maruz kaldığı için, arının sudan çıkışı üzerine yerleştirilen küçük bir patlayıcı roket düzeneğiyle sağlanıyor. Robota, sudaki yanıcı oksi-hidrojen gazını açığa çıkarabilen iki elektrolitik plaka yerleştiren araştırmacılar, bu sayede robotun suyu kullanarak kendi gücünün ötesinde itiş kuvveti uygulayabilmesini sağladı. Araştırmacılar bunun için robotun yapısına bir gaz haznesinin yanı sıra, suda yüzebilen dört dirsekli aparat eklemek zorunda kaldı. Ancak bu durum uzaktan kontrol sistemlerine yer bulmayı zorlaştırdığı için robot arılar henüz uzaktan kumanda edilemiyor. Araştırmacılar projenin ilerleyen safhalarında, tarım alanlarına uzaktan kumandayla polen yayabilecek robot arılar geliştirmeyi hedefliyor. Proje kapsamında üretilen ilk prototip yalnızca basit uçma ve konma görevlerini yerine getirebiliyordu.

Kaynak: https://www.ntv.com.tr/teknoloji/suya-dalip-cikabilen-robot-ari-uretildi,A6QyBMeHmEWqxTbSxFVA5g

Işık saçan bitkiler

ışık saçan bitki

ABD’nin Massachusetts eyaletinde bulunan Massachusetts Teknoloji Üniversitesi’nde (MIT) bir grup bilim insanı, bir bitkinin yapraklarına nano parçacık yerleştirerek ışık saçan bitki yarattı. Bilim insanları yeni keşiflerinin sürdürülebilir bir alternatif olması sebebiyle geleneksel ışık kaynaklarının yerini alabileceğini düşünüyor.
Nano Letters ismindeki bir dergide yayınlanan araştırma sonuçlarına göre bilim insanları, bitkinin ışık saçmasını sağlamak için ateş böceklerinin parlamasını sağlayan bir partikül kullandı. Işık maya ismi verilen bu partiküllerden yarattıkları nano parçacıkları bitkinin yaprağına yerleştiren ve bitkiyi yüksek basınca maruz bırakan araştırmacılar böylece bitkinin dört saat boyunca ışık saçmasını sağladı. Keşfin halen erken aşamalarından olduklarını belirten araştırma başyazarı Profesör Michael Strano, "Bu keşfin amacı prize takılmasına ihtiyaç duyulmayan bir masa lambası yaratmak. Böylece ışık bitkinin kendi enerji metabolizmasından oluşacak. Hedefimiz bitki hala fide halindeyken, oluşturduğumuz nano parçacıkları bir kez enjekte etmek ve bitkinin ömrü boyunca ışık saçmasını sağlamak" dedi. Daha önce bu konu üzerinde yapılan araştırmalar kısıtlı imkanlar sebebiyle sonuç vermezken MIT ekibinin keşfi şimdiden lahana, ıspanak ve su teresi gibi birçok bitki üzerinde sonuç veriyor.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/abdli-bilim-insanlari-isik-sacan-bitki-yaratti-40680286

Yapay zekayla keşfedilen “Kepler-90”

kepler-90

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), aynı Güneş Sistemi gibi içinde sekiz gezegen barındıran yeni bir sistem buldu. Kepler-90 adı verilen yıldızın yörüngesindeki sistem, Güneş Sistemi dışında, şu ana kadar keşfedilen en çok gezegenli sistem. Kepler-90, Güneş'ten biraz daha sıcak ve biraz daha büyük. Çevresindeki gezegenlerin yedisi ise gökbilimciler tarafından daha önce keşfedilmişti. Sekizinci bir gezegenin keşfedilmesiyle Kepler-90 güneş sisteminin aynı dünyamızın bulunduğu sistem gibi sekiz gezegenli olduğu anlaşıldı. Yeni bulunan gezegeni uzmanlar küçük ve kayalık olduğunu söylüyor. Google'da yazılım uzmanı olarak çalışan ve keşfe katkıda bulunan Christopher Shallue, "Bu keşifle birlikte Kepler-90 Güneş Sistemimiz ile aynı sayıda gezegene sahip ilk yıldız olmuş oldu" diyor. Google yazılım uzmanları, bu keşfi, daha önceki taramalarda gözden kaçan gezegenleri bulmayı sağlayan "makinayla öğrenme" adını verdikleri bir tür yapay zeka yardımıyla yaptılar.

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler-42366381

Tesla'nın Avustralya'daki 'mega pili'

tesla mega pil

Dünyanın en büyük lityum-iyon pili, Güney Avustralya'daki şebekeye elektrik dağıtmaya başladı. Tesla'nın inşa ettiği 100 megavatlık pil, resmi olarak aktive edildi. Fransız enerji şirketi Neoen'in işlettiği bir rüzgar enerji santraline bağlı olan pil, Jamestown'da bulunuyor. Pil olası bir elektrik kesintisi durumunda tek başına 30 bin hanenin bir saatlik elektrik ihtiyacını karşılayabiliyor, ancak daha çok mevcut elektrik kaynaklarını desteklemek ve dengelemek için kullanılacak. Güney Avustralya eyaleti Başbakanı Jay Weatherill, 2017 yılının Temmuz ayında yaptığı açıklamada "Bu pil yenilenebilir enerjinin depolanma şeklini tamamen değiştirecek. Aynı zamanda Güney Avustralya'daki elektrik şebekesini dengeleyerek fiyatları düşürecek" demişti. Tesla'nın inşa ettiği dev pilin hikayesi, Avustralyalı teknoloji girişimcisi Mike Cannon-Brookes'un Twitter üzerinden Tesla'nın kurucularından Elon Musk'a meydan okumasıyla başlamıştı. Cannon-Brookes, Mart ayında Musk'a Güney Avustralya'nın elektrik sorununu gerçekten çözmeyi isteyip istemediğini sordu. Musk ise projenin onaylanma tarihinden itibaren 100 gün içinde pili inşa edip, yaz başlamadan çalışır hale getirme sözü verdi. Hatta Musk, pil, bu süre içinde bitmezse Avustralya'dan para almayacaklarını söyledi. Projeye onay 30 Eylül 2017’de çıktı. Tesla pilin inşasını yaklaşık 60 günde tamamladı. Musk inşa ettikleri pilin, en yakın rakibinden üç kat daha güçlü olduğunu belirtti. Güney Avustralya elektriğini rüzgar enerjisi ve kömürle çalışan santrallerden sağlıyor. Mevcut elektrik şebekesi, özellikle çok sıcak geçen yaz aylarında talebi karşılamakta zorlanıyor. Elektrikli araba üreticisi Tesla, pil üretiminde de ciddi yatırımlar yapıyor.

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler-42191072

Boru Hatlarındaki Su Kaçaklarını Gösteren İletken Kağıt

iletken kagit

Washington Üniversitesi’nden bilim insanlarının geliştirdiği elektrik ileten kağıt su sızıntılarını tespit edebiliyor. Prof. Anthony Dichiara liderliğindeki öğrencilerden oluşan bir ekip, geleneksel kağı üretim tekniklerini kullanarak ağaç fiberleriyle yüksek iletken karbon nanotüpleri karıştırdılar. En başta amaçları elektrik ileten bir kağıt üretmekti. Fakat kağıda yanlışlıkla su damlası gelince, kağıttaki ipsi hücreler hızla şişerek, normal boyun 3 katına ulaştılar. Nanotüplerdeki bu değişiklik kağıtın iletkenliği bozarak, kağıttan led lambaya aktarılan gücü kesti. Fakat sonrasında kağıt kuruyunca, iletken ağ yeniden oluştu ve tekrar devreye girdi. Ekip şimdi endüstriyel hatlara üzerine bu kağıtları sararak, sızıntıları tespit etmeyi hedefliyor. Eğer herhangi bir sızıntı oluşursa, alarm çalarak, kontrol istasyonundaki teknisyeni uyaracak. Ayrıca kağıt sadece suya tepki veriyor, diğer sıvılara tepki vermediğinden yakıtlarda istenmeyen suyu tespitte kullanabilir. İletken kağıtın sıradışı uygulamaları da olabilir, incecik OLED ekranlara enerji verebilecek elektronik gazeteler için kullanılabilir. Araştırma Journal of Materials Chemistry A dergisinde yayınlandı .

Kaynak: http://www.gercekbilim.com/su-kacak-iletken-kagit-karbon-nanotup/ .

Kendi Elektriğini Üreten Solar Seralar

solar sera

Yeni nesil güneşten elektrik üreten seraların ilk mahsulleri alındı. Elektrik üreten kırmızı renkli seralarda üretilen salatalık ve domatesler daha hızlı büyüyebiliyor ve % 5 daha az su kullanıyor.“Yeni geliştirdiğimiz akıllı seralar sayesinde, mahsullerin büyümesini engellemeden güneş enerjisinden elektrik elde edebiliyor, bu gerçekten heyecan verici, “diyor Kaliforniya Üniversitesi’nden çevre bilimlerinden Prof. Michael Loik. Araştırma American Geophysical Union dergisi Earth’s Future’da yayınlandı. Elektrik üreten güneş enerjili seralar dalgaboyu seçici fotovoltaik sistemlerle donatıldı. Bu eşsiz teknoloji sayesinde daha verimli ve mevcut fotovoltaik sistemlerden daha az maliyetli sistemler kurulabiliyor. Yeni seralar şeffaf ve parlak macenta (morumsu kırmızı) boya sayesinde ışığı absorblayarak şerit fotovoltaiklere yansıtarak elektrik üretiyor. Dalgaboyu seçici fotovoltaik sistemler mavi ve yeşil ışığın dalga boylarını absorbe ederek, geri kalanı bitkilerin büyümesi için bırakıyor. Bu teknoloji UC Santa Cruz’dan Prof. Sue Carter ve Glenn Alers 2012’de Soliculture’ı kurarak teknoloji pazara taşıdı. Ekip domates, salatalık, limon, biber, çilek, ıhlamur, fesleğen gibi 20 çeşit bitkinin fotosentez ve meyve üretimini görüntüledi. “Ürünlerin % 80’i etkilenmezken, % 20’si macenta pencereler ardında çok daha iyi büyüdü” diyor Loik. Yapılan ilave deneylerle domates fotosentezine ilişkin küçük tasarruflar da yapıldı. Bu sayede bitkiler diğer seralara kıyasla % 5 daha az su istiyor. Seralar sayesinde son 20 yılda 6 katına çıkan sera kullanımı, tüm dünyada 9 milyon hektar alan gerektiriyor. Eğer seralar bu şekilde elektrik üretirse ürünler çok daha başarılı olacaktır. Seralar ürettikleri elektriği kullanarak, sıcaklığı kontrol ederek, fanlara güç veriyor, ışıkları yakıyor ve görüntüleme sistemlerini çalıştırıyor. Güneş panelleri klasik panellerden % 40 daha ucuza geliyor. Bu sayede elektrikten tasarruf edilerek, gaz emisyonları daha da azaltılabiliyor.

Kaynak: http://www.gercekbilim.com/hem-elektrik-mahsul-verimini-arttiran-sera/