Clicky

Header Reklam
Header Reklam

'YTÜ gelişim ve atılım programı ile üniversitemizin önümüzdeki dönemde yıldızı parlayacak'

05 Aralık 1996 Dergi: Aralık-1996
'YTÜ gelişim ve atılım programı ile üniversitemizin önümüzdeki dönemde yıldızı parlayacak'

Soylesi

AYHAN ALKIŞ: YTÜ'nün yeni yönetim dönemini üstlendik. Üniversitemizin tarihsel geçmişine layık olabilecek atılımları yapmayı ve 4 yıllık dönem içerisinde so-nuçlandırabileceğimiz çalışmaları yapmayı planlıyoruz. Bu bağlamda üniversitemizin bir bilim, eği-tim-öğretim politikası olması gerektiğini düşünüyor, buna yönelik temel stratejilerimizi belirliyoruz. Üniversitemizin bugüne kadar verdiği mezunların, öğretim elemanlarının, çalışanlarının deneyimlerini bir projeye dönüştürmek istiyoruz. Ülkemizin teknolojik kalkınmasında temel hedeflerden biri de kaliteli insan gücüdür. Bilindiği gibi üniversitelerin amaçlarından birisi toplumsal sorunların çözümünde etkin bir rol oynayabilecek nitelikli insan gücünü yetiştirmektir. Bunu yaparken de kuşkusuz bir motora ihtiyaç vardır. Bu da araştırma ve geliştirmedir. Bu olmazsa bilgileri genç nesillere aktaran bir devinim süreci olamaz.

 

O nedenle üniversitemizde mevcut olan bugünkü araştırma potansiyelini, insan kaynaklarını, fiziksel olanakları üst düzeye çıkarmak zorundayız. Bunun için kuşkusuz finansal kaynaklar da gerekiyor, bu kaynakları yaratma yönünde ileriye dönük çok ciddi projelerimiz var. Gerçekleşebilmesi için de kilit rolü üstlenebilecek öğretim elemanlarımızın niteliklerini yukarıya çekmeye çaba gösteriyoruz. Projelerimizin ana hedefi ülkemizin ve insanlığın sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik problemlerini çözebilme yeteneğine sahip insanları yetiştirmek; onlara düşünmeyi, araştırmayı ve araştırma sonuçlarını uygulamayı öğretmektir. 21. yüzyılın eşiğinde dünya eğitimde dönüşüm sürecini yaşıyor. Bu dönüşümün temel koşullan da uluslararası rekabete dayanıyor. Yani uluslararası düzeyde rekabet edebilen ayakta kalacaktır. Rekabetin temel anahtarı da teknolojik gelişmelerdir. Bilindiği gibi dünyamız son yüzyılın içerisinde çok ciddi teknolojik gelişmeler yaşadı. Bu gelişmeler de sanayi toplurnundan bilgi toplumuna ulaştırdı. Bilgi toplumuna ulaşmanın yolu da bilgiye gereken toplumsal değeri vermekten geçiyor. Bugün üniversitemizde mevcut olan deneyimli akedemik gücümüze güveniyoruz. Ancak bunu daha ileri götürebilecek, teşvik edecek mekanizmalar da geliştirmek istiyoruz. Özcesi çağı yakalamanın yolu bilginin üretildiği ülkelerle ileşitim kurmaktan geçiyor. Onları buraya çıkarmaktan geçiyor. Bu amaçla eğitim öğretim programlarımızı çağdaşlaştırmak arzusundayız. Eğitim öğretim programlarımızı uluslararası düzeye getirmek zorundayız. Gerek öğretim üyesi gerek öğrenci değişiminde dünyada bugün standardizasyondan söz ediliyor. Akreditasyon, (eşdeğerli-lik) deniyor. Üniversitede öğrenci, öğretim   elemanı   ve   bilgi   serbest dolaşabilmeli. Bizim amacımız da üniversitemizde böyle bir ortamı gerçekleştirebilmek. Bunun için öğretim stratejilerimizde bir değişikliğe gitmek zorundayız. Bunun ilk adımını "Uluslararası deneyimleri ve birikimleri değerlendirecek bir komisyon" kurmakla attık. Buna bağlı olarak tüm birimlerimizde gerekli uygulamayı yapacağız. Ancak nitelikli insan gücünün rekabet edebilir olduğunu biliyoruz. Gençlerimizi çağın bilgileriyle donatabilecek bir eğitim modeli düşünüyoruz. Bütün bu bilgileri aktarabilecek öğretim üyelerimizin de yeni bilgileri üretebilecek durumda olmaları gerekecek. Bu da bildiğiniz gibi araş-tırma-geliştirme ile oluyor. Ülkemiz AR-GE'de dünyada hayli gerilerde. Yayınlar açısından 34. sırada ama 30'dan sonraki ülkeler arasında büyük farklar görünmüyor; önemli olan ilk otuzda olabilmek. Bu nedenle biz araştırma yapan öğretim elemanlarımızı teşvik ediyoruz. Onların yurtdışındaki toplantılara (konferans-seminer-sempozyum-kongre) katılımlarını bütçemiz olanaklarıyla teşvik edeceğiz.

Araştırma yapan öğretim üyelerimizin ders yüklerini olabildiğince hafifletmeyi   düşünüyoruz.   Yine önemsediğimiz bir konuyla ilgili uzman arkadaşlarımızla birlikte komisyon çalışması yapıyoruz. Acaba araştırma potansiyelimiz nedir? Bunun bir envanterini çıkaralım bu potansiyeli daha ileriye nasıl götürebiliriz, bu konuda yeni, gerçekçi uygulanabilir öneriler oluşturma çabasındayız. Bu konuda önem verdiğim birkaç şeye daha değinmek istiyorum. Bunlardan birisi lisans üstü programlarımız; bu programlarımıza aldığımız öğrenci sayısını giderek daha da arttırmak ihtiyacı duyuyoruz. Aynı zamanda buraya ; ğımız öğrencilerimizin araştu..... konularının seçilmesinde ülkemizin ihtiyacı olan konulara yönlendirmek zorundayız. Bunlar da uygulamalı bilimsel konular olacaktır. Lisans üstü eğitim yönetmeliğinde çok ciddi değişiklikler yaptığımızı düşünüyorum. Örneğin hem tezli hem tezsiz iki ayrı program açıyoruz. Akademik kariyer yapmak isteyen arkadaşlarımız tezli programı tercih edeceklerdir. Ama lisanstan aldığı bilgileri geliştirip sanayide çalışacak arkadaşlarımız da proje yapmak suretiyle tezsiz programı tercih edeceklerdir.

 

TERMODİNAMİK:   Hocam. Üversite-sanayi   işbirliği   konusundaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

AYHAN ALKIŞ: Kuşkusuz üniversitelerin ülke sorunlarıyla uğra-şabilmeleri kendi başlarına sorun yaratıp bu sorunları çözmeleriyle gerçekleşemez. Sorunlar pratikte oluşuyor sanayide oluşuyor. Üniversitelerde çözümleniyor, böyle baktığımızda üniversitemizin ve diğer üniversitelerin endüstri ve sanayi ile işbirliğine girmesi kaçınılmazdır, bu konunun hep sözü edilmiştir ama büyük ölçüde ya-«na geçtiğini söylemek mümkün ^^ildir. Üniversitelerin vurdumduymazlığı, pratiğin sorunları karşısındaki ilgisizliği ne kadar eleş-tirilebilirse sanayimizin sorunların çözümünde üniversiteye yönelmemeleri aynı oranda eleştirilmelidir. Hiçbir önyargı olmaksızın bu işbirliğine ihtiyaç zorunludur. Ülkemizde bunu gerçekleştiren kurumlar vardır. TÜBİTAK gibi, KOS-GEB gibi kurumların çalışmaları yadsınamaz bir başarı sağlamıştır. Özellikle TÜBİTAK son yıllarda tekno-parklar kurarak sanayiye büyük ölçüde destek vermektedir. KOSGEB'in de çok ciddi çabaları var. Üniversitemiz de böyle bir çabanın dışında kalamazdı. Bu açla üniversitemizde "Teknolo-,,.,* Gelişme Merkezi"ni önümüzdeki yıldan itibaren açıyoruz. Mütevazı fakat, ileriye yönelik girişim umudu olan bir merkez olacak. Bu merkezimizde 14 araştırma birimi yer alacak, bunları firmalarımıza kiralayacağız burada firmalar geliştirmek istedikleri herhangi bir malzemenin ya da yönetimin, dışarıda uygulanan ama Türkiye'de gerçekleştirilemeyen bir çalışmanın ortamını bu merkezde bulabilecekler. Danışmanlığını üniversitemizin hocaları yürütecek. Dolayısı ile KOSGEB'in sanayi uygulamaları için çok   ciddi   bir   platform   olacağını umut ediyoruz. Bu konuda şimdiden çok olumlu gelişmeler olduğunu söyleyebilirim. Bir de Bilgi Erişim Merkezi kuruyoruz. Dolayısıile endüstri ve sanayi alanlarında dünyada yapılmış olan bütün çalışmaları tarama, araştırma, bulma olanağımız olacak. KOSGEB yanında üniversitemizde patent başvurularını değerlendirebileceğimiz uluslararası patent ve lisansları tarayabileceğimiz bir merkez oluşturmak için çabalarımız var.

Üniversite bünyemizde gerek döner sermaye aracılığı gerekse devlet bütçesinden aldığımız paralarla desteklediğimiz araştırma projelerimiz var. Bunlar akademik çalışmalar olabildiği gibi sanayiye yönelik projeler de olabiliyorlar. Ayrıca Devlet Planlama'ya sunduğumuz ve bu yıl bütçemizden destek alan projelerimiz var. TÜBİTAK'ın AR-GE projelerinde üyelerimiz danışmanlık hakemlik yapıyorlar. Sanayici araştırılmasını istediği bir konuda finans kaynağı ayırmışsa; diyelim ki 500 milyon ayırmışsa biz de 500 milyon ayırıyoruz, diyeceğiz. Projenin sürdürülebilmesi için fi-nansal desteği böylece ortak üstleneceğiz. Ayrıca mezunlarımızın yoğun çalıştığı sektörlerin örgütsel yapılarıyla organik ilişkilerimiz var. Örneğin Soğutmacı-Klimacılar Kooperatifi ve Derneğini söyleyebilirim. Kalite Araştırma Merkezi, Çıraklık Okulu, Meslek Yüksek Okulu kurma ve birlikte yürütmeye yönelik projelerimiz var. Aynı şekilde yabancı ülkelerden üniversitemizle ilişki içinde olan sanayicilerle, firmalarla hatta üniversitelerle ortak yürüteceğimiz patent ve lisanslarla ilgili çalışmalar da var. Bütün bunlar gösteriyor ki bir yandan kendi iç yapılanmamızı yenilerken diğer yandan da dışa açılma çabası içerisinde olacağız. Temel amacımız uzun vadede YTÜ gelişimi belli dallarda akredite olmuş, uluslararası düzeyde eğitim veren, ülke sorunları ile doğrudan ilgili-nen ve bunlara çözüm üretme yönünde çaba sarfeden gençleri yetiştiren bir kurum olarak görünmektedir.

 

TERMODİNAMİK:   Mezunları nızla ilişkileriniz nasıldır?

AYHAN ALKIŞ: Biz büyük bir aileyiz. Bu aile içerisinde öğrencilerimiz, öğretim üyelerimiz ve diğer çalışanlarımız var. Bizden mezun olmuş ve sayıları 45.000'e varan mezunlarımızın üniversitelerimize katkılarını da çok büyük olacağına inanıyoruz. Bütün mezunlarımızın desteğine ihtiyacımız var. Öyle ki üniversitemizden mezun olan her mühendisimiz bir öğrenciyi okutabilsin, her mühendis arkadaşımız okuduğu sırayı yapabilsin. Araştırma ve geliştirme konularımızda kendi imkanlarıyla bir kaynak yaratabilsin. İhtiyacı olan gençlerimize burs sağlayabilsin. Mezunlarımızın okullarına karşı sorumluluklarının devam ettiğine inanıyoruz. Bu iletişimi sağlayabilmek için "Yıldız Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneğf'ni kurduk. Tüm mezunlarımızın bu derneğe üye olmalarını gerekli görüyoruz. Bilindiği gibi teknolojik bilginin dünyadaki yarı ömrü 6 yıl, bu şu anlama geliyor. 6 yıl sonra bugün mezun ettiğimiz öğrencinin bilgileri yarı yarıya kullanılmaz oluyor, eskimiş oluyor. Bu da mezunların bilgilerini yenilemelerini gerekli hale getiriyor. Biz mezunlarımıza meslek içi eğitim sağlamak istiyoruz. Aynı zamanda üniversitemizin bir vakfı var. Finan-sal destek için kurulmuştur Vakfımızın İstanbul-Ankara-İzmir şubelerine üye olabilmelerini arzu ediyoruz.

 Üniversitemize yapacakları her türlü katkının mutlaka yararlı bir faaliyete dönüşeceğinden emin olmalarını istiyoruz. Bunun yalnız bu okuldan mezun olmanın bir sorumluluğu değil aynı zamanda vatandaş olmanın da sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz. Ülkemizin dört teknik üniversitesinden biri olarak üstlendiğimiz misyonu sürdürebilmek ve rekabet edebilmek istiyoruz.

 

TERMODİNAMİK:   Okulunuzun fiziksel olanakları nasıldır?

AYHAN   ALKIŞ:   Fiziksel   olanaklarımız   çok   kötü,   YÖK'ün standartları öğrenci başına kapalı alan olarak 12 nr'yi öngörüyor. Ne yazık ki bizim üniversitemizde bu 3.5 m: gibi çok kötü bir durumda. Fiziksel mekanın yaratılması finansal kaynaklarla ilgili. Bu konuda üniversitemizin bugüne kadar mütevazi bir tavır içinde olması da bu alandaki ihtiyacımızın büyümesinde önemli bir rol oynamış. Ancak bu yıl yönetici arkadaşlarımızın çabasıyla devlet bütçesinden ciddi sayılabilecek bir destek aldık. Bildiğiniz gibi üniversitemizin Yıldız'da bir kampusu var. Ayazağa ve Şişli'de iki ayrı kampusu daha var. Ancak önümüzdeki   yıl   devreye   sokmak istediğimiz eski istihkam okulu olarak bilinen Kağıthane kampusumuzun restorasyonuna başlayacağız. Böylece fiziksel mekan ihtiyacımızın bir ölçüde de olsa rahatlayacağını umuyoruz. Öğrencilerimizin spor olanakları da kısıtlı sosyal etkinlikleri yer yokluğundan gerekli düzeyde değil. Ayazağa kampüsümüzde büyük bir yeni kampus yaratma projemiz var. 1997 yılı kaynaklarıyla müte-vazi bir başlangıç yapacağız.

 

TERMODİNAMİK:   Uluslararası ilişkilerinizden söz eder misiniz?

AYHAN ALKIŞ: Üniversitemizin uluslararası ilişkilere çok önem verdiğini söylemiştim. Almanya'da Berlin Üniversitesi, Dortmund Üniversitesi ile ortak projelerimiz var. Gelsenkirchen'le öğrenci ve öğretim üyesi değişimi alanında ortak bir protokolümüz var. Kıbrıs'ta Yakın Doğu Üniversitesiyle bir öğrenci öğretim üyesi değişimi konusunda protokol yapacağız. Öğretim üyelerimize 5-6 yılda bir sömestr izni vermeyi düşünüyoruz, hem bir yorgunluk almaları hem de uluslararası gelişmeleri izleyebilmeleri; örneğin kitap yazabilmeleri, yayın yapabilmel~-i için buna ihtiyaç duyduklarını liyoruz. Öğretim üyelerimizin yurtdışı temasları yapmaları zorunlu. Bu temasların artarak uluslararası bir katkıya dönüşmesini arzu ediyoruz. Sonuç olarak Üniversitemizin geçmişten aldığı misyonu önümüzdeki yıllarda daha iyi yerlere götürebilmesi için bir kalite arayışı içinde olacağını, öğretimde, eğitimde ve araştırmada kalitenin peşinde olacağını ve bunu toplumun hizmetine sunacağını söyleyebilirim. Bu niteliğe ulaşmakta üniversitemizin kendi iç potansiyeli kadar mezunlarımızın da desteğinin çok ciddi bir katkısı olacağını düşünüyor ve mezunlarımızı göreve davet ediyorum. Ülkemizin en köklü yükseköğretim kurumlarından biri olan Üniversitemizin 85. kuruluş yılında, 1996-1997 öğretim yılını açarken sizlerle beraber olmanın gurur ve heyecanını duyuyoruz. Hep beraber yüklendiğimiz sorumluluğun büyüklüğü ve görev bilincimizin derinliği ölçüsünde mutluyuz. Geride kalan 85 yılda Üniversitemiz, çok sayıda Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi ve üniversitenin kuruluşunda, özel okulların devletleştirilmesi sürecinde yüksek öğretimimize önemli katkılarda bulunmuştur. Otıtz.altı dalda yüksek lisans ve doktora öğretimi yapan iki enstitü ve yirmi yedi bölümden oluşan yedi fakülte, rektörlüğe bağlı beş bölüm ve bir Meslek Yüksekokulu'ndan oluşan Üniversitemizde, 810 akademik ve 570 yönetsel eleman görev yapmaktadır.

1996-1997 öğretim yılında Üniversitemize, 50'si yabancı uyruklu 3.306 öğrenci kabul edilmiştir.  647 öğrenci yüksek  lisans  ve doktora programına

alınmıştır.  Toplam  öğrenci sayımız  15.314'e ulaşmış bulunmaktadır.  Bunlardan;   1.053'ü   Meslek   Yüksek   Okulunda,   12.325'i   lisans   öğreniminde

i 1.936'sı yüksek lisans ve doktora programındadır. Bu yıl toplam 2.226 öğrencimiz öğrenimlerini tamamlayarak mezun olmuşlardır. Bunlardan; 221'i Meslek  Yüksek Okulu'ndan,   1.847'si lisans öğreniminden,   131'i yüksek  lisans  öğreniminden,  27'si doktora programından mezun olmuştur. Böyle bir ortamda üniversitemiz işlevini geliştirerek sürdürebilmek için önce kendisini yenilemek ve atılım yapmak durumundadır. Bu nedenle, lisansüstü öğretimde bir nitelik değişimi gerçekleştiriyoruz. Bunun ilk adımlarını Senatomuzun birkaç gün önce aldığı bir dizi kararla attık. Artık lisansüstü öğretimde, dünyadaki önde gelen birçok üniversitede olduğu gibi, haftalık ders saatlerini azaltarak, öğrenciye aldığı dersleri daha derinliğine öğrenmesine, uzmanlaşmaya daha fazla yoğunluk vermesine olanak sağlamak amacındayız. Buna koşut olarak, yıliçi notlarının başarı notu içindeki yüzdesi arttırılmış ve bütünleme sınavı kaldırılmıştır. Lisansüstü öğretimde nitelik arttırımının yanı sıra öğrenci sayısının artışını da gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Buna koşut bir düzenlemeyi lisans öğretiminde de gerçekleştirme amacındayız.

YTÜ Rektörü ProfDrAyhan ALKIŞ'ın 1996-1997 Eğitim-Öğretim Yılı Açılış Töreni Konuşması'ndan özetlenmiştir.

 

Prof.Dr.Ayhan Alkış (1946 Niğde-Bor) 1964'de girdiği istanbul Yüksek Teknik Okulu Harita ve Kadastro Bölümü'nü yüksek mühendis olarak 1969'da bitirdi. 1970 IDMMA'da asistan oldu. 1974'den 198l'e kadar Braunschvveig Teknik Üniversitesi'nde (Almanya) araştırmacı asistan olarak çalıştı ve doktorasını tamamladı. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde 1978'de doçent ve 1989'da profesör unvanı aldı. 1987'den beri Fotogrametri ve Uzaktan Algılama Anabilim Dalı Başkanlığfnı yürütmektedir. Bu süre içinde Bölüm Profesörler Kurulu. Bölüm Kurulu ve Fakülte Kurulu üyeliklerinde bulundu. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜÖÜD) kurucu üyeliği ve ikinci başkanlığı yaptı. 42 Türkçe. 7 İngilizce ve 6 Almanca olmak üzere 55 bilimsel yayını ve uluslararası atıfları vardır. İkisi sonuçlanmış ve beşi bu yıl içinde sonuçlanacak 7 doktora, çok sayıda yüksek lisans tezinin yürütücüsüdür. Yürütücüsü olduğu doktora tezlerinden biri uluslararası ödül almıştır. 6.8.1996 günü YTÜ Rektörlüğüne seçilerek atanmıştır.


Etiketler