Header Reklam
Header Reklam

Unitermak A.Ş.'nin kurucu ortaklarından Tekin Parlak:Hedefimiz En Büyük Değil 'En İyi' Olmak

05 Ocak 2008 Dergi: Ocak-2008
Unitermak A.Ş.'nin kurucu ortaklarından Tekin Parlak:Hedefimiz En Büyük Değil 'En İyi' Olmak

Yaklaşık onbeş yıl da böyle devam etmiş. Unitermak A.Ş., Gata Haydarpaşa Askeri Hastanesi?nden, Heybeli Ada?da, adını adanın eski isminden alan ve ilk kez yaklaşık 19.yüzyılın ortalarında inşa edilen Halki Palas?a, Türk Hoechst?ün penisilin

tesisine, Klassis Golf&Country Otel ve apartlarına, 63.000 m2 alana sahip Maxi alışveriş merkezinden, Türkiye ihracatının kalbi olmak üzere "Akıllı Bina" tarzında planlanmış 45.000 m2?lik İTKİB-İİB-İMMİB Yönetim Binasına kadar pek çok yapının mekanik tesisat taahhüdünü gerçekleştirmiş. Derken 20. yüzyılın sonunda Bulgaristan?da 244 yataklı Grand Otel Sofya-Radisson SAS ile yurtdışı projeler gündeme gelmiş. Yurtdışındaki yatırımcıların mekanik ile elektrik uygulamaları birlikte değerlendirme tercihleri doğrultusunda Unitermak, elektrik grubunu kurarak çalışmalarına elektro-mekanik taahhüt kuruluşu olarak devam etmiş.

Unitermak A.Ş.?nin kurucu ortaklarından Tekin Parlak, yurtiçinde de yatırımcıların işleri elektro-mekanik olarak değerlendirmeye başladıklarını ve gelecekte bu eğilimin artmasını beklediklerini söylüyor. Türk müteahhitlik sektörünün yurtdışındaki başarısı, Unitermak A.Ş.?nin projeleri, Türkiye?de ve yurtdışında iş yapmanın farklı güçlükleri üzerine Tekin Parlak?la söyleştik ve galiba en çok şu sözleri aklımızda asılı kaldı:

"Yaptığınız işle ilgili gelişmiş standartları bulunan bir ülkede ilk kez iş yapıyor olsanız da kötü iş yapma şansınız pek yok, olsa olsa para kaybetme şansınız var. Ama parayı tamamen kaybetmiş sayılmazsınız, bilgiye dönüştürüyorsunuz. Yani bedelini ödüyor ve öğreniyorsunuz. Öğrendiklerinizi de paraya dönüştürebiliyorsunuz."

Yurtdışı projeler için önce elektrik grubu ardından şirketler kuruldu 1999 yılında, yatırımcısı Amerikalı Regis Hotel, ana müteahhidi Penta İnşaat olan Sofya Radisson SAS Oteli?nin elektro-mekanik tesisatı işi ile yurtdışı çalışmalarımıza başladık. Sonra yine Bulgaristan?da 2004-2006 yılları arasında müteahhidi Hazama Corp. olan, Japon Tokuda Vakfı yatırımı, Tokusukhai Hastanesi?nin sıhhi tesisat, HVAC, yangın söndürme, otomatik kontrol, A.G-O.G, aydınlatma, yangın alarm, CCTV, ses sistemi gibi tüm elektro-mekanik sistemlerinin taahhüdünü aldık. Şimdi de İsrailli bir yatırım grubunun Plovdiv?deki bir alışveriş merkezinin; Mall of Plovdiv?in elektro-mekanik işlerini yapıyoruz. Başlayalı yaklaşık 2 ay oldu, 2008?in sonunda açılacak.

Romanya?daki çalışmalarımız, 2002?de Bükreş?teki Majestik Otel?in genişletilmesi projesinin elektro-mekanik ihalesini alarak başladı. Ardından yine Bükreş?te "City Mall Bükreş" ile 35.000 m2?lik bir alışveriş merkezinin elektro-mekanik taahhüdünü gerçekleştirdik.

Şimdi de Köstence?de ??Ciyt Park Mall?? isminde 52.000 m2?lik bir alışveriş merkezinin elektro-mekanik uygulamaları üzerinde çalışıyoruz. Müteahhit firması bir Türk; Hazinedaroğlu İnşaat A.Ş. İşverenin de tercihleri doğrultusunda onlarla birlikte bir şemsiye oluşturarak girdik. Bu proje, bu yılın ilk çeyreğinde bitecek.

Hem Bulgaristan hem de Romanya?da yeni projelerin olacağını, bize yakın duran işlerin olduğunu görüyoruz. Burada ana etkenlerden biri; kuşkusuz yaptığımız işlerin projesi, şartnamesi gereği olması gereken kalite ve süresi içinde işi yapmak. Aynı zamanda gerek Köstence?de, gerek Plovdiv?deki işlerde 1.5-2 milyar $ cirosu bulunan Elco Holding?e bağlı Electra System Ltd ile işbirliğine gittik. Onlar iş geliştirme tarafında, biz icra tarafındayız. Bu iş birliği, önümüzdeki süreçte de -özellikle Romanya ve Bulgaristan?da- devam edecek gibi gözüküyor. Bizi bir araya getiren en önemli etmenler ise onların pek çok ülkedeki çalışmalarıyla elde ettikleri bilinirlikleri, ilişkileri, güven temini, buna karşın bizim de yaptığımız işlerde istenilen kaliteyi istenilen sürede kurgulayabilmemiz ve her yönüyle uyumlu çalışabilmemiz. Oluşturduğumuz bu güçlü koordinasyon alt yapısı uzun vadede fiili olarak operasyon yaptığımız ülkelerde yeni projelere veya yeni oluşumlara dönüşebilir.

Bu işbirliği ile girdiğimiz yeni işimiz İngiltere?nin başkenti Londra?da. Thames nehri kıyısında, Parlamentonun karşısında 65.000 m2?lik Westminster Bridge Otel?in proje yönetimini Electra, elektro-mekanik taahhüdünü de biz aldık.

Yatırımcı, yaptığımız işleri görmek için de buraya, Koşuyolu?daki merkez ofisimize geldi. İngiltere?de iş yapabilmek için AB firması olmanız gerekiyor. Çalışan kadronuzun da AB pasaportuna sahip olmalı. Bu proje belki çok büyük ölçekli değil ama iki açıdan bizim için önemli; birincisi İngiltere?de yaptığımız ilk iş, ikincisi de aynı yatırımcının bir dizi otel yatırımı planlanmış durumda, bu da yeni iş olanakları demek.

Unitermak A.Ş.?nin Bulgaristan?da şubesi, Romanya?da hisselerinin tamamı kendisine ait S.C.Unitermak Electro Mecanic S.R.L. ticari ünvanına sahip şirketi, yine Romanya?da Electra ile ortak S.C. Electra Unitermak S.R.L. ticari ünvanına sahip bir diğer şirketi, Rusya?da da ayrıca bir şubesi bulunmaktadır. Rusya?da 2003-2004 yılları arasında TOBTİM?in 38.000 m2?lik Moskova?daki Ticaret Merkezi?nin elektro-mekanik uygulamasını gerçekleştirdik. 2005-2006 döneminde kolalı içeceklerin tatlandırıcılarını üreten Amerikalı Cargill?in Moskova?ya 400 km mesafede Efremov?daki fabrikalarının yeni yatırımlarının, paslanmaz ve siyah borulama, ekipman montajlarını ve yalıtımlarını yaptık. Firmamız Rusya?da da girişimlerini sürdürüyor.

Yabancı bir ülkede iş yapmaya kalkışmanın bedeli var

Bu ülkelerde ilk kez iş yaptığınızda para kazanmaktan çok oraya yatırım yapmış oluyorsunuz. Orada ofis oluşturmak, idareyi kurmak, hukukunu, işleyişini öğrenmek belli bir süre ve bedel gerektiriyor. Yani parayı kaybediyor bilgiyi alıyorsun. Böylelikle o ülkede iş yapabilmenin alt yapısını oluşturuyorsun. Batı Avrupa?da da iş yapmayı öğreneceğiz, orada da iş yapma olanağımız artacak.

Mühendislik düzeyimiz değil eksik olan; özgüvenimiz

Bundan yaklaşık on yıl önce, Fransız devi Bouygues, Türkiye?ye yatırım niyetiyle gelmişti. Buradaki bazı referanslarımızı gezdirirken şunu söylediler Ğdaha sonra başka yabancı yatırımcılardan da duyduk- "mühendislik seviyeniz çok iyi, size öğretecek bir şeyimiz yok". İlk kez o zaman fark ettik; sahip olduğumuz değerlerin, yeteneklerin kendisini pekalá ifade edebildiğini. Sonraları yurtdışında yaptığımız işlerde de bizzat müşahade ettik, özgüvenimiz arttı. Nihayetinde yaptığımız iş; Amerika?yı yeniden keşfetmek değil. Fuarlar, dergiler aracılıyla olsun; tüm dünyayı buradan takip etmemiz kolaylıkla mümkün. DIN olsun, SNIP olsun, uluslararası normlarda iş yapabilme kabiliyetine sahibiz. Şartnameleri doğru okuyoruz, projeleri doğru yorumluyoruz ve doğru uyguluyoruz. Gittiğimiz ülkelerde başka ülkelerdeki uygulamacıların yaptığı işleri de gezip görüyoruz, yabancı yatırımcılarla birlikte çalışıyoruz, gördük ki biz daha iyi iş yapıyoruz. Biz iş yapma şeklimiz, seviyemizle onlardan eksik değil, fazlayız. Ne yazık ki ülkenin gelir seviyesiyle baktığımızda, biz daha düşük kárlarla çalışmaya hazırız. İşçilik tarafında -hem beyaz hem de mavi yakalı- onlardan ucuzuz. Talep ettiğimiz kár marjlarında daha mütevazıyız. Malzeme olarak çok fazla fark yok, zira uluslararası kodları karşılayan malzemeler kullanıyoruz. Distribütörlerin kár marjları arasında küçük farklar olsa da çok belirleyici değil. Buradaki firmalarla ilişkilerimiz daha iyi olduğu için malzemeyi buradan, Türkiye üzerinden alıyoruz, transit ticaret yapıyoruz. Ama diyorum ya asıl farkımız mühendislik, işçilik, kár marjı, genel giderler alanında. Onlarla mukayese edilmeyecek kadar mütavazıyız. Bir Avrupalı firmanın kár marjının %25?in altında olması mümkün değil. Biz %15 brüt kárla iş yaptığımızda seviniyoruz. Bizim meşhur ekonomik krizlerimizin sayesinde kár etmeden bile çalışma alışkanlığımız var.

Rekabetin yegane silahı fiyat ise, önce zihniyetler değişmeli

2001-2004 arasında kamu yatırımları azaldı, özel sektör ürkek davrandı. 2004-2006 arasında yerli-yabancı yatırımcılar arttı. Ama o dönemlerde yerlerde sürünen fiyat politikalarından ötürü sağlıklı bir fiyat aralığı oluşturmakta çekinik kaldık. Bu krizin etkileri ve kársız iş yapma eğilimlerinin, iş potansiyeli artınca değişeceğini düşünmüştüm, yanıldım. Türkiye?deki fiyat politikalarımızın değişmesi için, zihniyetlerimizin değişmesi gerekiyor.

Türkiye?deki yatırımcılar da süreç içinde, işin tatminkár kárlarla yapılmasını kabul ederlerse, bizde de daha doğru işler yapılacaktır. Böylelikle biz de -bizden daha iyi iş yapmadıkları halde- bizden daha iyi durumda olan ülkelerin, firmaların düzeyine geliriz. Bunun için "sürdürülebilirliği" sağlamamız, dolayısıyla para kazanmamız lázım. Kár üretemiyorsak, günü kurtarıyoruz demektir. Bize iş verenlerin, gelişmemizi istemeleri gerekiyor. Edindiğimiz kár başını alıp bir yere gitmiyor ki, ufuk genişletiyor, ülke içinde başka artı değerlere dönüşüyor.

Sadece içeriye muhtaç kalsaydık, yurtdışına açılamasaydık içerde birbirimizi yerdik ve her şey çok daha kötü olurdu. Şimdi ihracat yapıyoruz. Bizim işlerimizin toplam tutarının %60-70?i malzemedir. Malzemelerin önemli kısmını Türk üreticilerden alıyoruz veya transit ticaret yapıyoruz, böylelikle para Türkiye?de kalıyor. Malzemecilerimize ihracat yaptırmış oluyoruz. Malzeme tedarik ettiğimiz firmalardan bir kısmı Türkiye?de yatırım yapan yabancı sermaye grupları ama ülkemizde üretiyor, ülkemizde istihdam sağlıyor ve vergi ödüyor. Bu açıdan bakıldığında da yine Türkiye kazanıyor.

Bu kurtlar sofrasında el yordamıyla var olmak, takdir edilmeye değer

Yurtdışına açılan, açılmak isteyen Türk firmaları yalnız, birer Don Kişot gibi. Biz oralara bir işçi gibi gitmiyoruz. Önce tescil edilmemiz gerekiyor. Bunun için de bilgiye ihtiyacımız var; şirket nasıl kurulur, yasal düzenlemeler, ticaret hukuku, iş yapma prosedürleri, alışkanlıkları nelerdir? Bunları bu bilgileri edinebiliyor olmamız lazım. Bir Japon bir ülkede iş yapacağı zaman Ticari Ataşeliğine gidiyor, gereken bilgileri alıyor, hasbelkader birinden öğrenmeye çalışmıyor. Biz ise el yordamıyla topluyoruz bilgileri. Mesela Rusya?da, Bulgaristan?da 18 aydan önce iş bitirdiğinizde karşılıklı ikili anlaşmalardan ötürü gelir vergisi ödemiyorsunuz ama bu bilgileri araştırıp bulmanız gerekiyor. Bütün bu desteksizliğe rağmen başaranların hepsini -kendimiz dahil- takdirle karşılıyoruz. Bu kurtlar sofrasında el yordamıyla var olmak, takdir edilmeye değer..Devletin vizyonunun gelişmesi lazım.. Ticari Ataşeliklerimizi, devletimizi arkamızda hissetmek istiyoruz..

Bizim müteahhitlik sektörümüzün ilk sıraya çıkmasında başka bir engel yok. Bu destek yokken bile buralara gelmişsek, var olduğunda ne olur kim bilir?

Yurtiçinde de çalışıyoruz, en azından çalışmaya çalışıyoruz

Yurtiçinde yeni dönem çalışmalarımız arasında 105.000 m2, 46 katlı Şişli Plaza, Amerikan Hastanesi?nin 25.000 m2?lik A ve B bloğu, Taysad Organize Sanayi Bölgesi?nde bir Japon yatırımcının 15.000 m2?lik Denso Otomotiv tesisi 2007 yılı içinde tamamladığımız işlerden. Halen devam eden Four Seasons-Atikali Paşa Yalısı var. 46.000 m2?lik tesisin geçici kabul aşamasına gelindi.

Her türlü işe teklif vermiyoruz, bunu söylemekten haz duymuyorum ama yatırımcısının vizyonu, bizim o işi almak isteyip istemeyeceğimizin işareti..

Zararına teklif verip iş almak veya günü kurtarmak felsefesinde değiliz. Hem bizim, hem de sektörün yararına olacak şekilde iş yapmak ve gelişmek/geliştirmek istiyoruz.

Niceliğe değil, niteliğe oynuyoruz

Yurtiçinde, iş potansiyelinin artmasına rağmen kahredici rekabet sürüyor.

Fiyat; diğer ülkelerde bir çok başka faktörün karşılaştırılmasında rol oynayanlardan biridir, bizde ise faktörün bizatihi kendisi, üstelik tek başına.. Bizde ne aldığın değil sadece kaça aldığın önemli. Bu bakış açısı değişmeden o çok sevdiğimiz ülkemizde teklif vermek isteyeceğimiz projeler ne yazık ki çok olamıyor. Ama dedim ya burası bizim ülkemiz, deniyoruz, ümidimizi yitirmedenÉHedefimiz en büyük değil "en iyi" olmak... z


Etiketler