Header Reklam
Header Reklam

'Türkiye ISK sektörü, kümelenme ile güçlenecek'

05 Şubat 2011 Dergi: Şubat-2011

Hem dünya hem de Türkiye için yeni olan kümelenme kavramı, son zamanlarda meslek örgütlerinin önemli gündem maddesi haline geldi. Türkiye, bu konuda en başarılı ülkeler arasında yer alıyor. Bursa?daki otomotiv kümelenmesi bugün dünyanın en başarılı kümelenme örnekleri arasında gösteriliyor. Yine Sultanahmet?te oluşturulan turizm kümelenmesi, her geçen gün başarısını artırıyor. Son günlerde ISK sektöründe de kümelenme çalışmaları hız kazanıyor. Bu konuda sektörün neredeyse tüm sivil toplum kuruluşları fikir birliğine varmış durumda. Bundan sonraki çalışmalar hangi doğrultuda devam edecek, ISK sektöründe bu çalışma ne zaman tamamlanacak, sektöre neler kazandıracak? Bu soruları, çalışmaları yürüten İstanbul Şehir Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Melih Bulu Melih Bulu ve İSKİD üyesi Ayça Eroğlu yanıtladı...

 

Kümelenme nedir?

 

Melih Bulu: Kümelenme konusu dünya literatürüne 1998 yılında girdi. Yani bu konu dünya için de çok yeni bir kavram.  Kümelenme, İngilizce ?cluster? olarak tanımlanıyor. Harvard Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Görevlilerinden Michael Porter kümelenme konusunda bir uzman. Porter, kümelenmeyi ?Bir ürün ya da hizmetin üretilmesiyle ilgili tüm oyuncuların coğrafik olarak dar bir alanda toplanması? olarak tanımlıyor. Örneğin otomobil üretimi ile ilgili motor üreticilerinin, şanzıman üreticilerin, ayna, cam, metal ve plastik parçalar gibi tüm aksam ve aksesuar üreticilerinin, otomobilin üretiminde çalışacak insanların yetiştirildiği okulların, finans sağlayan kurumların, direkt ya da indirekt oyuncuların aynı coğrafyada toplanması ile oluşturulan bir yapı olarak düşünülebilir. Mesela Bursa bir otomotiv kümelenmesine, Sultanahmet ise bir turizm kümelenmesine örnek teşkil ediyor. Sultanahmet örneğini incelediğinizde, kümelenmenin içinde otellerin, hediyelik eşya satıcılarının, restoranların, müzelerin, seyahat acentelerinin aynı coğrafya içinde yer aldığını görebilirsiniz.

Kümelenmeler, rekabeti artırdığından sektörünü güçlendiren yapılar olarak büyük fayda sağlıyor. Kümelenme içinde yer alan firma, kümelenme dışındaki firmaya göre pek çok avantaja sahip oluyor. Kümelenmenin olduğu yerde kalifiye işgücünü bulmak kolaylaşıyor, hızlı bir yapım yöntemi bilgisi (know how) aktarımı söz konusu oluyor. Kümelenmeler, bölgeye uygun şekilde yapılandırılırsa çok başarılı sonuçlar alınıyor.  Örneğin bir otomobil fabrikası kuracaksanız, bunu Siirt?te kurmanız akıllıca bir şey değil. Çünkü otomobille ilgili kalifiye iş gücünün büyük bir kısmı Bursa, Adapazarı, Gebze bölgesinde yoğunlaşmıştır. Bu bölgelerden uzakta bir otomotiv kümelenmesi kurmak isterseniz karşınıza birçok zorluk çıkar. Her şeyden önce iş gücünü başka bir bölgeye transfer ederseniz, çalışanların yaşam koşullarını değiştirdiğinizden daha yüksek ücretler ödemek, orada çalışacak kişilerin barınma, sağlık koşulları gibi birçok sorununu da çözmek durumunda kalırsınız. O yüzden kümelenmelerin uygun coğrafyalarda oluşturulması daha avantajlıdır.

Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) şimdiye dek bölgesel kalkınma konusunu destekliyordu. Daha az kalkınmış bölgelere daha fazla destek vererek daha fazla yatırım yapılması teşvik görüyordu. Ama bu konuda istenen başarı elde edilemedi. Çünkü tedarikçileriniz yakınınızda değilse işiniz zorlaşıyor. Kümelenmeler illa büyük şehirlerde olacak diye bir kural da yok. Bölgenin koşullarına göre oluşturulacak kümelenmeler başarıya ulaşır. Mesela hazırgiyim konusunda Adıyaman gibi bir yerde kümelenme oluşturulması doğru bir karardır.

 

Türkiye, dünyada kümelenme ile ilgili çalışmalara başlayan öncü ülkelerden biri

 

Melih Bulu: Biz de Michael Porter ile 1999 yılında irtibat kurduk ve çalışmalarımıza başladık. Yani Türkiye, dünyada kümelenme ile ilgili çalışmalara başlayan öncü ülkelerden biri. Ama çalışmalarımız daha önce sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile birlikte gerçekleştiriliyordu. Devletin de bu işle ilgilenmesi, Türkiye?de kümelenme çalışmalarının başlamasından daha geç oldu. Yanılmıyorsam 2006 yılında kümelenme politikası oluşturmasıyla ilgili bir çalışma başlatıldı. Ondan sonra bölgesel kalkınma ajansları vasıtasıyla bu konu özellikle desteklenecek konular arasına alındı. KOSGEB aynı şekilde bu konuyu desteklenecek çalışmalar kapsamına aldı. Ama bu çalışmaların tamamı 2006 sonrasında oldu. Yani kamu tarafı biraz arkadan geldi.

 

Kümelenme için destek ve teşvikler var

 

Melih Bulu: Son dönemde özellikle kamunun kümelenme geliştirme çalışmalarına ilgisi arttı. Birçok kamu kurumunun desteklenecek konular listesine girdi. Mesela KOSGEB böyle bir çalışma için 150,000 TL?ye kadar, Dış Ticaret Müsteşarlığı 400.000 Dolar?a kadar destek veriyor. Aynı şekilde Avrupa Birliği?nin destekleri var. Bir de bölgesel kalkınma ajansları var ki onlarda da 1 milyon TL?ye kadar bir destek söz konusu. Ama henüz bir örneği yok, yani bu konuda destek alan henüz yok; bunların hepsi çok yeni.

 

Kümelenme neler kazandırıyor?

 

Melih Bulu: Kümelenme çalışmalarının iş arayan ve eleman arayanları aynı noktada buluşturacak olması, istihdam açaısından pozitif bir çıktı. Tarafların bir araya gelip işbirliğine gitmesi halinde elde edilebilecek birçok kazanç var. Dünya artık küresel bir pazar. Türk firmalarının küresel pazara girmesi, cirolarını kısa sürede 10?a 20?ye hatta 30?a katlamalarını sağlayacak. Şu anda birçok firma bunu nasıl yapacağını bilmiyor. Bilenlerin bilmeyenlere anlatması ya da birlikte yapmaları önlerine birçok yeni imkânlar açacaktır. Mesela Türk müteahhitleri dünyada iş hacmi açısından ikinci sıraya geldi. İklimlendirme sektörü Türk müteahhitleriyle ciddi bir işbirliği içinde olursa eminim ki bir anda iklimlendirme sektörünün ihracatı 10?a 20?ye katlanacaktır. Mutlaka şu anda da var ama bunun daha bilinçli, planlı yapılması, devletin de buna destek olduğu bir mekanizmanın tesis edilmesiyle bu hedef mümkün hale gelecek.

 

Kümelenmelerde devlet ve özel sektör birlikte hareket etmeli ama son sözü özel sektör söylemeli

 

Melih Bulu: Bir kümelenmenin oluşturulmasında asıl oyuncu devlet de olabilir özel sektör de. 

?Bir kümelenmenin gelişmesi için liderliği özel sektör mü yapmalı devlet mi?? sorusu, kümelenme mevzusunda en önemli tartışma konularından biri. Dünyaya baktığımızda her iki modelin de başarılı örneklerini görebiliyoruz. Ağırlıklı olarak özel sektör liderliğinde yürüyen kümelenmelerin daha başarılı olduğu gözlense de, Çin gibi ülkelerde devlet liderliğinde başarıyla uygulanan kümelenme modelleri de söz konusu. Amerika özel sektör liderliğinde bu konuyu geliştirirken Avrupa, devletin ve özel sektörün birlikte yürüttüğü başarılı kümelenme örneklerini ortaya koyuyor.

Kümelenmelerde devletin ve özel sektörün birlikte hareket etmesi, yapılanmayı daha sağlam ve sağlıklı hale getiriyor. Buradaki tek sorun, hangisinin bu çalışmaya liderlik edeceği. Yani kimin dediği olacak, bu işin finansmanını kim yapacak? Türkiye?de 1999?da başlattığımız Sultanahmet Turizm Kümelenmesi, neredeyse tamamen özel sektör liderliğinde gerçekleştirilmiş bir kümelenme örneği... Bu kümelenmenin çalışmalarını da bizzat ben yürüttüm. Ne mutlu ki çok başarılı bir çalışma oldu; o zamandan bugüne Sultanahmet?teki turizm sektörü inanılmaz bir gelişme kaydetti. Son zamanlarda devlet liderliğinde yürütülmeye çalışılmış birkaç başarısız örnek de gördük ne yazık ki. Ben tecrübelerime dayanarak özel sektör liderliğinde yürütülen kümelenme çalışmalarının daha başarılı olduğunu söyleyebilirim. Devlet elbette işin içinde olmalı ama bir sektörün nelere ihtiyacı olduğunu, hangi noktalarda çok başarılı, hangi noktalarda eksik olduğunu, sektörün oyuncularının daha iyi bileceğine inanıyorum. Yani bana göre bir karar alınırken son sözü özel sektör söylemeli, devlet değil.

 

Türkiye?de ve dünyada çok başarılı kümelenme örnekleri var

 

Melih Bulu: Kümelenme konusunda Türkiye?de planlı olarak bir kümelenmeyi baştan sona alıp geliştirmiş öncü bir sektör turizmdir. Son zamanlarda, Bursa?daki otomotiv kümelenmesi de artık dünyanın önde gelen kümelenmeleri arasında yer alıyor. Zaten bunu ihracat rakamlarında da görüyorsunuz. Türkiye?de otomotiv sektörü, tekstil ve hazır giyimin önüne geçti. Türkiye?de hangi kümelenmeler gelişmiştir sorusunun yanıtı aslında ortada... Türkiye?nin en çok ihracat yaptığı ürünlere bakın, onların arkasındaki kümelenmeleri görürsünüz.

Bunun dışında Adıyaman?da hazır giyimle ilgili bir çalışma yapıldı, o da başarılı bir çalışmadır. Daha da başarılı olabilirdi ama özellikle Çin, Hindistan gibi oyuncuların yükselmesi ile makro dengelerdeki değişim, bu projeyi etkiledi. Adıyaman?da Adıyaman Tekstil-Hazırgiyim Kümelenme Derneği (ATEKS) kuruldu. Dernekleşme, bu kümelenmenin devamlılığını da garanti altına alıyor. 

 

Dünyadaki en başarılı kümelenme örneklerinden biri, California?daki Silikon Vadisi.  Silikon vadisi, dünyada bilişim sektörüyle ilgili en gelişmiş kümelenmedir. Japonya?da Toyota?nın da içinde yer aldığı otomotiv kümelenmesi de başarılı örneklerden biri.

 

Sektörün sorunlarının tanımlanır ve çözüm yolları üzerinde ortak akıl yaratılır..

 

Melih Bulu: Kümelenme, ?ortak akıl? gibi düşünülebilir. İlk önce sorunlar tanımlanıyor, ondan sonra o sorunların nasıl çözüleceği. Mesela bir kümelenme, ?imaj problemi? gibi bir sorun tanımlayabilir. Bunun örneğini Sultanahmet?te yaşamıştık. O zaman internette yaptığınız ?İstanbul? aramalarında karşınıza hep ?terör, intihar bombacıları? gibi olumsuz veriler geliyordu. Şimdi ise ilk sayfada her şey turizmle ilgili çıkar. Bunu nasıl başardığımıza gelince, ilk önce internetteki arama sonuçlarının değişmesi için bilişim sektöründeki firmalarla görüştük, plan yaptık. İlk önce turizm ile ilgili sitelerin kurulması lazım denildi. Bu tamamlandıktan sonra arama motorlarında önce bu sitelerin çıkması sağlandı. Bugün İstanbul?la ilgili negatif bir sonuç, arama motorlarının ilk 10 sayfada karşınıza gelmez. Farklı bir strateji örneği daha vereyim: Yine Türkiye?nin imaj problemi yaşadığı dönemlerde Rus turistlerin Antalya?yı Türkiye?den bağımsız bir yermiş gibi algıladıklarını fark ettik. Bu noktada hareketle Antalya?yı markalaştırdık ve çok başarılı olduk. Bugün halen Antalyalı turizmciler bu yöntemi kullanıyorlar.

 

Tesisat sektörü için kümelenme şart

 

Ayça Eroğlu: ISK sektörünün bu yol haritasına ve kümelenmelere ihtiyacı var. Çünkü son yıllarda Türkiye?ye ciddi bir yabancı sermaye girişi var. 1980-90 senelerine baktığımız zaman her üründe liderler; yerli firmalarken şu anda yabancı firmaların da pazardan ciddi paylar aldığını görebiliyoruz. Onları izole etmek ya da dışlamak gibi bir niyetimiz yok; Türkiye dışında daha başarılı olabilmek üzere bir çabamız var. Çünkü bir sektör sadece imalatçılar ile değil, yarı mamulcüsü, destek veren kuruluşları, sektörel yayın organları ile birlikte büyüyor ve filizleniyor. Bu bakımdan tesisat sektörü için kümelenme şart. Bu çalışma yapıldığında, elimizde somut veriler olacak ve gitmek istediğimiz yer, hedefimiz belli olacak.

 

ISK sektörü için bir kümelenme oluşturmak üzere çalışıyoruz

 

Ayça Eroğlu: Şu anda ISK sektöründe bir kümelenme oluşturmak üzere çalışmalar yürütüyoruz. Tabii ilk önce elimizde ne var, onu görmemiz lazım. Yani çalışacağımız alanda çok detaylı bir kümelenme analizi yapıyoruz: Kaç firma var, büyüklükleri nedir, çalışanlarının profili nasıl, ne üretiyorlar, hangi teknoloji seviyesinde, bunların birbirleriyle işbirlikleri nasıl, kümelenme içindeki oyuncuların odaklandıkları belirli bir konu var mı, ithalat-ihracat yapıları nasıl gibi soruların yanıtlarıyla sektörü tanımlamaya çalışıyoruz. 

Projenin ilk aşamasında, ?sektörün stratejisi ve hedefleri ne?? sorularına cevap arıyoruz. Bunun için sektördeki tüm firmalara, bu kümelenmenin altyapısını oluşturacak verilerin toplanabileceği bir anket gönderildi. Sektöre, ?stratejimiz ne olmalı? diye soruyoruz. Burada yapmaya çalıştığımız şey, oyuncuların üzerinde uzlaştığı bir hedef ortaya koymak ve oraya nasıl gideceklerine yönelik bir strateji oluşturmak. Bu sorunun cevabı, Sanayi Bakanlığı?nca da talep edilen strateji belgesini oluşturmamızı sağlayacak. Strateji belgesi hazırlandıktan sonra kümelenme geliştirme çalışmasına başlayacağız. Kümelenme geliştirmenin iki tane ana unsuru vardır. Biri oyuncu geliştirme, diğeri ise ilişki geliştirmedir. Oyuncu geliştirme; tedarik zincirinde o sektör ile ilgili eksik olduğunu düşündüğünüz oyuncular varsa, onların da bu kümelenmede olmasını sağlama çalışmalarını kapsar. İlişki geliştirme ise kümelenme içindeki firmaların birbirleri ile ilişkilerini, işbirliklerini kapsar. Türkiye?de çoğunlukla bir işbirliğinin olmadığını görüyoruz. Bunu sağlamak için firmaları iletişim kurmaya, işbirliği yapmaya yöneltecek projeler başlatıyoruz. Yani kümelenme geliştirme aslında teoride çok basit, pratikte çok zor bir iş... 

Bir taraftan da yerel bir kümelenme komitesi oluşturacağız. Bu komite özellikle bu projeye inanan, gönüllü çalışan sektör oyuncularından oluşacak. ?Sektörü daha rekabetçi hale getirmek için neler yapılması gerekiyor? Önümüzdeki problemler nedir? İmaj bir problem midir? Tasarım bir problem midir? İç pazardaki müşterinin bilinç seviyesinin geliştirilmesi bir problem midir?? gibi konularda araştırmalar yapacak.. Bunlara çok geniş katılımlı bir toplantı ile karar veriliyor. O toplantıda yerel komitenin çözmesi gereken problemler ve çözüm önerileri konuşuluyor, planlar yapılıyor ve yerel komite bu planları hayata geçiriyor. Bu problemler çözüldükçe zaten sektör daha iyi noktalara geliyor, daha rekabetçi oluyor, kendilerine güvenleri artıyor, küresel pazarda kendini ispatlayabiliyor. Sonuçta projedeki oyuncular, projeyi içselleştiriyor ve yeni bir problem çıktığında hiç kimse tek başına davranmıyor. Toplanıyorlar ve ne yapılacağına birlikte karar veriyorlar.

Ölçek ekonomisi çok önemli. Kümelenme komitesi kurulduğunda belki problemlerden birisi de bu olarak gelecek önümüze. Örneğin split klimada Türkiye?nin en büyük üretici firması 300.000 adet üretiyor, ama bir Kore firması üç milyon adet üretiyor. Bu durumda nasıl rekabet edilecek? Bunu konuşabilmek için devlet ve özel sektör bir araya gelecek, çözüm üretilmeye çalışılacak. Bunların hepsi zincirin bir halkası aslında ve bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür. Bu nedenle tüm halkaların güçlendirilmesi gerek. Kümelenme çalışmamızın belkemiğini işte bu mantık oluşturuyor.

 

ISK sektörü için geliştireceğimiz kümelenme modelinde en büyük avantajımız; projenin başlamasına, ilgili STK?ların ortak karar vermiş olmasıdır. Böylelikle çok güçlü bir başlangıç yapılmış oldu. Şu anda ISK sektöründe yaptığımız çalışma için katılım oranı çok yüksek. ISKAV, İSKİD, TTMD, DOSİDER, ESSİAD, İZODER, MTMD ve SOSİAD, bu projeyi destekleyen sivil toplum kuruluşları arasında yer alıyor. Proje, bu anlamda da bir ilk. Başka hiçbir projede başlangıç aşamasında sektörün ilgili tüm STK?larının desteği söz konusu değildi. Bu anlamda örnek alınması gereken bir proje olduğunu düşünüyoruz.

 

İmece kültürümüz, bu süreçteki avantajımız

 

Ayça Eroğlu: Sektörün kendi içinde bir güven sorunu yok ve bu çok önemli bir şey. Çünkü kümelenmedeki tüm oyuncular aslında birbirlerinin de rakibi ve eğer aralarında bir güven sorunu varsa projenin başarılı olma şansı kalmaz...

Aslında aynı sektörde birbirleri ile rakip olan firmaların bir araya gelmesi ve ortak bir amaç için hareket etmesi denildiğinde çok zor bir durum gibi görünüyor ama hatırlatmak istediğim çok eski bir kavram var: İmece.. Köylerde sıklıkla kullanılan imece usulü, bizim kültürümüzde zaten eskiden beri yer alıyor ve insanların tamamının çıkarının söz konusu olduğu durumlarda ortak çalışmalarını esas alıyor. Bu projede gerçekleştirmek istediğimiz şey de bu: Tüm oyuncuların ortak bir hedefe ulaşmaları ve sektörü daha ileri taşıyabilmeleri için birlikte hareket etmelerini sağlamak. İşin güç kısmı, bunun tasarımının yapılması, yani adil ve şeffaf bir sistem kurularak firmaların katkı koyacağı bir model oluşturabilmek. Türk insanı gelişmek istiyor ve rekabete objektif bakabiliyor. Bu nedenle projenin bir başarılı olacağına inanıyorum.

 

Üzerinde çalıştığımız kümelenme çalışmasının adresi İstanbul

 

Melih Bulu-Ayça Eroğlu: Yürüttüğümüz kümelenme, İstanbul?da olacak ama hangi bölgede olacağı henüz netleşmiş değil. Bu proje aslında sadece İstanbul için değil, Türkiye için çok önemli. Zaten analizlerimizi Türkiye çapında yapıyoruz. Mesela İzmir?e gittik, İzmirli sanayiciler ile çok detaylı mülakatlar yaptık, onların görüşlerini anladık, firmalarını gezdik. Hangi ürünlerini üretiyorlar, karşılaştıkları zorluklar nelerdir, bunları yerinde inceledik. Aynı çalışmayı başka bir uzman arkadaşımız Ankara için yapıyor. Ankara, İzmir ve İstanbul, bu sektörün en yoğun faaliyet gösterdiği illerimiz. Bu nedenle araştırmalarımızı bu üç ilde yoğun olarak gerçekleştiriyor, sektörü bir bütün olarak anlamaya çalışıyor, ortak sorunları tespit ediyoruz. 

 

Aynı alandaki kümelenmeler birbiri ile rekabet edebilir

 

Melih Bulu: İstanbul?da oluşturulan bir ISK kümelenmesi ile İzmir?de oluşturulan bir ISK kümelenmesi, aynı kümelenme çalışmasıymış gibi değerlendirilemez. Bunlar farklı yapılardır ve birbirleri ile rekabet bile edebilirler.

Dünyada, aynı alanlardaki tüm kümelenmeler birbirleriyle rekabet edebilirler; firmalar gibi... Ama kümelenme çalışmalarının pozitif çıktılarından biri de şudur; bu kümelenmeler birbirleri ile işbirliğine de gidebilir. Eğer Türkiye?de doğru kümelenme modelleri oluşturup bunların işbirliği içinde çalışmasını sağlayabilirsek, ülkemiz adına çok faydalı bir işe imza atabiliriz. 2004-2005 yıllarında KOSGEB ile birlikte Türkiye?deki kümelenmelerin analizini çıkardık. Bunun sonucunda Türkiye?de 32 ilde gelişmiş mobilya kümelenmesi tespit ettik. Bu, Türkiye için inanılmaz bir kaynak israfı... O zaman öngördüğümüz bir tehlike bugün yavaş yavaş gerçeğe dönüştü ne yazık ki..   Zaman içinde bu kümelenmeler birbirleriyle rakip oldu ve birbirlerini yok etmeye başladılar. Mesela Kayseri?deki kümelenme çok güçlendi, bu Ankara?daki kümelenmeye zarar vermeye başladı. Kümelenmelerin stratejileri doğru belirlenmezse bu sonuç kaçınılmazdır. Ama önceden bir plan oluşturulup bunların nasıl işbirliği yapacakları konuşulsaydı, bugünkü durum ortaya çıkmazdı. Ben, bu otuz kümelenmenin zaman içinde üçe kadar düşebileceğini düşünüyorum. Düşünebiliyor musunuz ne kadar iş kaybı olacak, ne kadar firma batacak, ne kadar göç olacak? Çünkü batan şehirlerde de işsizlik yükselecek, işsiz kalanlar da öbür kümelenmelere göç edecekler. Birçok kaynak israf edilecek.

Bugün ISK sektöründe oluşturmayı planladığımız kümelenme, işbirliğine ve gelişime açık bir model olacak, çünkü sektörün neredeyse tüm sivil toplum kuruluşları bu konuda uzlaştı. O yüzden de müthiş bir sinerji yakalanacağını düşünüyorum.

 

Kamu, bu projeyi yakından izliyor

 

Ayça Eroğlu: Bu yeni çalışmaya henüz devlet dahil olmadı. Şimdiye kadar yaptığımız çalışmalar, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları önderliğinde yürütüldü. Devletin yaptığımız çalışmalar ile ilgili bilgisi var elbette. Gerekli noktalarda ilgili kamu kurumlarını bilgilendiriyoruz, onlardan destek istiyoruz. Çünkü küresel rekabet iddianız varsa mutlaka devletin de konuya dahil olması lazım. Bu nedenle özellikle Sanayi ve Ticaret Bakanlığı?na ve ilgili birimlere, ilk ciddi bilgilendirmemizi strateji belgemizi hazırladığımız zaman yapacağız. Kamu bu projeyi ilgiyle izliyor. Biz, devletin de bu projeye destek vereceğine inanıyoruz.

 

Çalışmalar bir yıl içinde tamamlanacak

 

Ayça Eroğlu: Kümelenme geliştirme aslında bitmeyen bir süreç, ama bunun proje olmaktan çıkıp da hayata geçme süresi ortalama bir yılı bulacak. Bu kadar kısa sürede gerçekleştirilebileceğini düşündüren tek sebep ise işin başından itibaren tüm sektörün fikir birliği yapmış olması ve tüm STK?ların ortak desteği.

Bunu uzun soluklu bir proje olarak düşünmek lazım ama ilk yıl çok önemli. Çünkü ilk senede projenin, sektörün oyuncuları tarafından anlaşılması, kabul edilmesi ve destek görmesi sağlanmalı. Yani insanların birlikte bir şey yapacaklarına inanmaları gerekiyor.


Etiketler