Clicky

Header Reklam
Header Reklam

Teba kurucuları anlatıyor 'öykü, 1 eylül 1967de TEoman BAygan'la başlar'

05 Ağustos 1996 Dergi: Ağustos-1996
Teba kurucuları anlatıyor 'öykü, 1 eylül 1967de TEoman BAygan'la başlar'

İkinci seçeneğin şüphesiz dünya üzerinde "uluslararası" üne sahip örnekleri mevcut. Ama ülkemizde daha çok tercih gören bir başlangıç yön temi olarak sayısız örnekler vermiştir. Yine bu tarz bir yapılanmanın yaygın olarak görülen bir diğer karakte ristiği emek gücünde aile bireyleri dayanışması ile gelişime ivme kazandırılmasıdır. Termodinamik Dergisi bu sayı başladığı "kuşaktan kuşağa" dizisinde aile bireylerinin bilgi, beceri ve emek birliktelikleri ile ülkemiz için gurur vesilesi olarak, görebileceğimiz İsı Mühendisliği alanının seçkin kuruluşları ve kurucularını tanıt maya çalışacağız. Teorik temelde bilgi aktarımlarının yanı sıra deneyim ve başarılı bir iş yaşamının anlamlı anekdotlarının da sektör içerisindeki genç ve dinamik mühendis ve işadamlarına aktarılmasının yararlı ola bileceğine inanıyoruz. Dizimizin ilk bölümünde TEBA Şirketler Grubu ve Baygan Ailesinin okurlarımızla paylaştığı deneyim ve antlarını ilgi ile okuyacağınızı umuyoruz.

Ve Söz Teoman Baygan'da ile şirketleri tabir edilen şirket yapılarında en önemli ortak özellik "Patron müesseseleri" oluşlarıdır. Kurucu "patron"un başarısı, başarılı idaresi şirkete öylesine ağırlığını koyuyor ki, sonraki kuşakların, yönetimin "patron"dan bo şalan yeri doldurması güç olabiliyor. Bu siyasette de benzer şekilde yaşanıyor Güçlü bir liderin yeri ko laylıkla ikame edilemiyor. Bunu çocuklarıma sürekli aktar maya çalışıyorum. Patron mü essesesini iyi idrak etmelerine çalışıyorum. Patron müessesesi bir para müessesesi değil bir mesuliyet müessesesi, fikir üretim müessese si. Ben patron müessesine büyük ehemmiyet veriyo rum. Bir patron müessesinin halka açılması, yapısal değişikliğe uğraması her zaman bir sağlık göstergesi değildir. Bir an önce kurtulunması gereken demode müesseseler değildir. Keşke profesyonel tabir edilen bir ogrganizasyon içerisinde de var olabilse. Tabii sorumluluk açısından çok farklı yaklaşımları olan pat ron şirketleri de var. Sözüm onlar için değil. "Köşe dönme" yaklaşımı bazen kısa dönemde sonuç veriyor gibi gözükse de kalıcılık gösteremezler. TEBA'dan önce, gençliğimde dönemin siyasal yapısı beni çok etkilemişti. Türkiye'yi yönetmek istedim. Ama her şeyden önce ekonomik olarak var oluş ortaya konma lıydı. Zira siyaset içindeki bazı kişiler ekono mik olarak tamamen o anki aylık geliri, siyaset ten gelen geliri ile vardı. O kimliği alınırsa, kaybe derse hiçbir ekonomik var lıkları yoktu. Bu şekilde olmamalı diye düşündüm. Önce ekonomik varlığımı tesis etmeliyim dedim. İş hayatıma atıldığımda 10 yıl benim için bir eğitim sü reci oldu. Bunun 5 yılı da yurtdışında geçti. Alar ko'daki çalışma sürecim, benim için çok önemli bir eğitim ve tecrübe süreci oldu. Türkiye'de siyasal kadrolar sürekli değişiyor, toplumsal bazı dinamikler siyasi kadrolara yansımıyor. Türkiye'deki en ciddi problemlerden biri bu.

Zengin bir ülke olabilmek teknoloji üretebilmeye bağ lı. Bu bir firmanın salt tek başına yapacağı bir iş değil. Toplum olarak belli dinamikleri yakalamamız geliştirebilmemiz lazım. Türkiye daha ISO 9000 gibi normları da henüz yeterince tanıyabilmiş ve hayata geçirebilmiş değil. Türkiye'de biri bir ürün üretiyor. Yüz adet sipariş verseniz hazırlayıp getirebiliyor. Her ay düzenli 1000 adet istemeye kalksanız olanakları buna hazır değil. Yani üretmenin yanı sıra sürekli aynı hacim ve standartta üretebilmek ve hacimsel ar tış olasılığına hazır bir işletme yapısında çalışabilmek çok önemli.

Benim ortağım var, ama bilinen anlamda ortağım yok. Ben demokrasiye aşık bir diktatörüm. Herkese sorarım, danışırım, tartışmaya açarım fikirlerimi. Ka rarların müştereken çıkmasını isterim. Öyle de olur. Ama belki de diğer insanların nezaketinden bu böyle. Kararlarım çok değişken olabiliyor. Ani karar deği şiklerinde uzun bir onay süreci beklememiz gerekme yebiliyor. Bu hareket yeteneği açısından avantaj geti riyor. Dinamizim sağlıyor. Hata olmuyor mu oluyor ama çok normal, toplam neticeye bakmak lazım. Aile ortaklığı yapısının bir pişmanlığını hiç yaşamadım. Salt şirketin finans çevrelerinde bazı ilişkilerini güç lendiren temsil eden finans problemlerine çözümler üreten bir patron anlayışımız hiç olmadı. 24 saat işi nin başında olman gerekiyor işin 2 gün kopukluğa tahammülü yok.

Yıl sonu hesaplarından ne düşüyor, alınabiliyorsa onunla geçiniriz. Kasadan para almayız. Şirketin para sından harcama yapmayız.

Şirketin aleyhine kullanılmadıktan sonra patron mües sesesi iyi bir müessesedir.

Mustafa Baygan Anlatıyor

TEBA, kolayca fark edildiği gibi kurucusunun adını Teoman Baygan'ı simgeliyor. Teoman Baygan, üç er kek kardeşin ortancası ve yaratacılık yönü en zengin olanımız. Makina Yüksek Mühendisi olan ağ im Teoman Baygan, TEBA öncesi ALARKO'da bir hay li mesafe katedip gelinebilecek en uç noktaya gelme sinin ardından başından beri ideali olan kendi işini kurmak için ayrıldı. 1967'de TEBA'nın ilk şirketi olan Baygan Sınai Tesisleri Sanayi Ticaret şirketini kurdu. Gelecek yıl 30. yılımızı kutlayacağız. Şirket ilk olarak İzmir'de kuruldu. Şu anda İzmir'deki yapı lanmamızın hacmi, İzmir'li olduğumuzu düşündürüyor çevremize. Teoman Baygan'ın eşi, İzmir'lidir. Biz bir subay ailesi olarak Türkiyeliyiz diyorum soranlara. Yengem eczacıdır. İzmir'de bir eczanesi vardı ve şir ketin kuruluş dönemi, onun, eşinin hedeflerinden kuş ku duymaksızın desteği ile başlayan süreçti. Zaman, şirketin İstanbul'a taşınmasını gerekli kıldı. Ben Kim ya Fakültesi 2. sınıftaydım. Ağabeyim çağırıp, "gel, notere gidiyoruz, şirket kuruluşu için" dediğinde; şir ket, karzarar, işletme vs. konusunda en ufak bir fik rim bile yoktu. İstanbul'da Bankalar Caddesi'n :lk ofisimizi tuttuğumuzda 15 nr'lik bir ofisti sevincimizi anımsıyorum.

Artık kendi ofisimizde toplantılarımızı yapabiliyorduk. Daha sonra "Necatibey Caddesi'nde mutlaka bir dük kanımız olmalı" dediğinde ağabeyim, yine telaşlandık. O dönemde tesisat sektörünün kalbi tartışmasız Neca tibey Caddesi idi. Orada dükkan tutabilmek ise ina nın hiç de kolay olmayacaktı. Ağabeyim Teoman Baygan her zaman söylemek istediğini gayet net ve dosdoğru ifade etmiştir. Beğendiğimiz dükkanın res sam olan mal sahibine durumumuzu ve hedeflerimizi açıkça ortaya koyarak "işte bunun için Necatibey Caddesi'nde bir dükkanımızın olması lazım dediğinde, mal sahibimiz "iyi işte, şimdi oldu" diyerek anahtar ları uzattığındaki sevincimizi de çok iyi anımsıyorum. 1967'den itibaren 13 yıl taahhüt yaptık. Aldığımız ta ahhütlerin (Hala da devam ediyoruz) malzemelerini üretmek istedik. Sonra üretime başladığımız dönem için ilk olarak konvektörü tercih etti ağabeyim. O < mde konvektörlerin iyi bir ünü yoktu üstelik. Ama ağabeyim zor yolun doğru, kolay yolun ise şüphe edilmesi gereken, muhtemelen yanlış bir yol olduğunu savunmuş kanıtlamıştır.

Bu da, bir Teoman Baygan felsefesidir daha birçok ları gibi. Ben, pazarlamacılıkla başladım. Kimya Mü hendisliğinden sonra İşletme İktisadi Enstitüsünü bitir dim. Bunun oldukça yararını da gördüm. Çoğu kez üniversite olarak da kimya yerine makineyi seçmiş olmayı da istemişimdir. TEBA'nın en büyük hamlesi 1980 itibariyle beyaz eşya ile gerçekleşti. Beyaz eş yada dünyaya mal satıyoruz. Sanırım Hindistan ve Japonya dışında girmediğimiz pazar kalmadı. Pişirici (fırın ve ocak) gruplarda ise Türkiye ihracat rekoru bizde. Fan Coillerde Amerikan ARI Standartı aldık, (bu yeni haber) Klimanın beşiği ABD'ye iş yapmak istiyoruz. Klima da da TEBA'yı dünya pazarlarında görmeyi hedefliyoruz. Şu an ABD'de Washington'da montaj atölyemiz çalışmalarına başladı. Modüler santrallerimizde de 1 milyon $'lık bir satış hedefimiz var ABD'ye bu yıl. Gelecek yıllarda çok hızlı bir ar tış bekliyoruz ABD'de. Bu gelişme Türkiye'ye de yansıyacak. Beyaz eşyaya girmemiz ve bu alanda ba şarı kazanmamız çok önemli bir faktör oldu bu saye de ısıtma, soğutma, klimaya daha fazla güç kata bilirdik. Teoman Baygan'ın en büyük ideallerinden biri de şirket personel kadrosunun kantitatif ve kalita tif büyümesi. Türkiye'de genellikle sermayeden yola çıkarak kurulan şirketler yerine ferdi müteşebbislerin şahsi kabiliyetleri ve dinamizmleriyle kurduğu şirket ler, mevcut. Onların da ortak çizgileri, ortak olmaya sıcak bakmayışlan. Ama Türkiye artık dünyadaki ül kelerden biri. Diğer ülkelerle rekabet edebilmek için kurucuların yeteneklerinin yanı sıra profesyonelleşme sürecini tesis etmek gerekiyor. Birçok aile şirketi kadrolaşma süreci içerisine 2. nesili de ilgi duyuyorsa ki duymayabilir, İşin içine katarak yapılanıyor.

Aile desteği yanında profesyonelliğin önemi artık kimse tarafından yadsınamıyor. Türkiye'de henüz 3. kuşağı aşan firma yapılanması yok. Zira 50 yılı aşan şirket pek yok. Onlarda da en çok torun kuşağı gele bilmiş. Ama şu görülüyor ki 1. kuşağın ilgisi, 2. ku şağın ilgisi ve 3. kuşağın ilgisi aynı değil. Sanki gi derek azalıyor. Dünyada bu süreç 5. veya 6. kuşakta daha net gözülüyor. Torun sonrası kuşaklar belki de işle hiç ilgilenmiyor. Kar payları ile refah içerisinde yaşamını sürdürüyor. O işin o kişi için anlamı bun dan ibaret kalabiliyor. Bu açıdan da bakıldığında ka lıcılığın güvencesi profesyonellik gibi görülüyor. Gü nümüzde akıllı patronlar kendi kontrolüne rağmen profesyonel bir kadrolaşmayı gerçekleştiriyorlar. Hatta profesyonelleri de profesyonellere denetlettiriyorlar. Yani ferdi başarılarla var olan bir şirket süreç içeri sinde ekip başarıları yaratmak zorunda. Mekanizma oluşturmak zorunda. Ben 1975'te İstanbul Bölge Mü dürlüğünü yaparken satışların % 7080'ini kendim gerçekleştirirsem endişeye kapılırdım. Demek ki ben olmasam satışlar düşecek, demek ki ben görevimi iyi yapamıyorum. Zira satış yapmak ikincil bir görevdir. Mühim olan ekibi kurmaktır. Aksi takdirde ben iyi satış yapabilirim ama bu, şirketi büyütmez. Tabii bu 30 yıllık öykünün en iyi tarafı şirketi kuran kişinin ideallerini gerçekleştirebildiğini görebilmesi iş ve aile yaşamı açısından bunun yaşanabilmesi büyük talih ve mutluluk. Teoman Baygan'ın iki kızı da üniversiteyi bitirdi. Ayda, makina mühendisi ve şirket içerisinde kendi tercihi olarak önemli görevler aldı. Selda ABD'de şu an. ABD'deki temsilcimiz. Benim de biri kız, biri erkek iki çocuğum var. Kızım Pınar önü müzdeki yıl İngiltere'ye gidip işletme tahsil edecek. Oğlum Baran Avusturya Lisesini bitirecek. Bizler li sanla ilgili sıkıntı yaşadık. Çocuklarımızın en az birer yabancı dili var. Hatta iki. Bunun çok önemli oldu ğunu düşünüyorum. Rahmetli büyük ağabeyimizin oğ lu Ahmet'de TEBA'da.


Etiketler