“Solar Decathlon’un 2023 yılında Türkiye’de yapılmasını istiyoruz”
Akım Mühendislik Şirket Sahipleri Fatma-Süleyman Akım
2019 Eylül ayında Fas’ın Ben Guerir şehrinde, Amerikan Enerji Bakanlığı’nın düzenlediği Solar Decathlon Afrika yarışmasında Türkiye’yi temsil eden Team Bosphorus ekibi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’ndeki farklı disiplinlerden; Mimarlık, Makine, Çevre, Elektrik, Endüstri, İnşaat Mühendislikleri, Endüstri Ürünleri Tasarımı, İç Mimarlık, Peyzaj Mimarlığından lisans, yüksek lisans, doktora öğrencilerinden ve söz konusu öğrencilere liderlik yapan öğretim üyelerinden oluşuyor. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Özden Ağra ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Murat Çakan yürütücülüğündeki ekibe Akım Mühendislik’ten Fatma ve Süleyman Akım, E-G Mimarlık’tan Erden Güven proje partneri, İngiltere’de mikroyosun teknolojisinde çalışmalarını yürütmekte olan Dr. Neslihan Say akademik danışman olarak destek verdiler. 2019 Ağustos-Eylül ayları arasında Fas’ın Ben Guerir kentinde düzenlenen yarışmada, 18 takım projelerini Fas Kralı VI. Muhammed’in himayesindeki Green Energy Park’ta inşa etti. Projeler, inovasyon, mimarlık, market potansiyeli, konfor ve sağlık, enerji dengesi, sürdürülebilirlik, mühendislik, ev yaşamı, ev aletleri, iletişim ve sosyal farkındalık alanlarında değerlendirildi. 40 gün süren yarışma boyunca 100 puan üzerinden yapılan değerlendirmeler sonucunda her kategoride en yüksek puanı alan ekip, bu kategorilerdeki ödülleri kazandı. ReYard Evi, “İnovasyon”, “Mühendislik ve İnşaat” ve “İletişim ve Sosyal Farkındalık” kategorilerinde sırasıyla 99, 91 ve 96 puan alarak birinci oldu. Yarışma bitti, ödüllerle ülkemize dönen ekibimize ise edindikleri tecrübeler ve biriktirdikleri anılar kâr kaldı. Biz de bu sayımızda, sürecin en başından beri ekibe destek veren ve daima öğrencilerin yanında olan Akım Mühendislik’ten Fatma-Süleyman Akım çiftini ağırlıyoruz. İşte baştan sona Türkiye’den katılan ekibimizin Solar Decathlon Africa macerası…
Harcanan emeği kelimelerle ifade etmek zor…
Solar Decathlon, Amerikan Enerji Bakanlığı’nın (DOE) ilk defa 2002 yılında öğrencilere yönelik düzenlediği sürdürülebilir, ekolojik ve tükettiği enerjiyi üretebilen bir konut tasarım yarışmasıdır. Yarışma enerji tüketimi ve sürdürülebilirlik konularında toplumda sosyal bilinç oluşturmayı, yarışma süreci içerisinde üretilen inovatif malzemelerle teknoloji ve endüstriye, öğrencilerin katılımıyla ise meslek eğitimine, bilime ve akademiye katkı sağlamayı amaçlıyor. Türkiye’de daha önce de Solar Decathlon ile ilgili girişimlerimiz oldu ve bunlar ne yazık ki çeşitli sebeplerle sonuca ulaşamadı. 2019 yılı için başvurumuzda da zaten ortaya bir ürün çıkaramamış olsaydık, bundan sonra Solar Decathlon için başvuru hakkımız olmayacaktı. Ama bu kez, çok büyük bir azim ve çabanın ürünü olarak yarışmada evimizi kurduk, üzerine de yarışmanın çok önemli kategorilerinde birincilik ödülleri aldık. Başından beri sürecin içinde olduğumuzdan, yaşanan sıkıntıları, harcanan emeği, dökülen teri bildiğimizden, bu ödüllerin bizim için ne kadar kıymetli olduğunu anlatmamız pek mümkün değil. Bu gururu hocalarımız, öğrencilerimiz, sponsorlarımız ve tüm ülkemizle birlikte elbette biz de yaşıyoruz.
ReYard Evi, yenilikçi çözümleri ve verimiyle beğeni topladı
ReYard Evi’nin başarısının kaynağı; evi oluşturan yapı malzemesinin yerel imkânlarla edinilebilecek toprak ve ahşap kaynaklı olması, Fas’ta bol miktarda çıkarılan fosfattan elde edilen fosfat alçısını yapı malzemesine dönüştürülebilmesi, mikro-yosun teknolojisini kullanması, yenilikçi ısıtma ve soğutma cihazlarına evin mekanik tesisat tasarımında yer vermesi ve doğal havalandırma imkânlarından faydalanması oldu.
Team Bosphorus ekibi, ReYard evi ile, Fas’ın, Mardin, Antakya ve Şanlıurfa illerinin konut tipolojisine ait yerel malzemelerden biri olan toprağı bugünün yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarıyla bir araya getirerek, özelde Fas’a, genelde ise Afrika kıtasına yeni, yerel, ekonomik, ekolojik ve sürdürülebilir bir konut projesi önerdi. Prof. Dr. Ruhi Kafescioğlu’nun geliştirdiği Alker yönteminden yola çıkan ve Türkiye’nin önde gelen yapı malzeme firmalarından Fibrobeton’un fabrikasında üretilen toprak bazlı paneller, Team Bosphorus’a inovasyon ve sürdürülebilirlik kategorisinde puan kazandırdı. Reyard Evi’nin çok önemli bir diğer yenilikçi yönü de mikro yosunların kullanıldığı biyolojik atık arıtma sistemleriyle kendi atığını arıtıyor ve bu atığını peyzajında kullanılmak üzere gübreye dönüştürüyor olması. ReYard Evi bir orman gibi havadan CO2 alıp O2 üretme kabiliyetinde olan yosun havuzuyla atık suyun sulama suyu olarak yeniden kullanımını sağlayarak, projenin karbon ve su ayak izini en aza indiriyor. Bunların yanı sıra güneş panelleri, evaporatif soğutma destekli havadan suya ısı pompası, doğal havalandırma ve faz değiştiren malzemeler gibi günümüzün en yeni teknolojilerinin kullanımıyla enerji verimliliğini en yüksek seviyeye çıkarıyor.
Malzeme temini oldukça sıkıntılıydı
Öncelikle biz gitmeden önce yaşananları Murat Çakan hocamızın anlatımı ile biraz özetlemek gerekirse; öğrencilerimiz, 20 Ağustos 2019’da yarışma alanına ulaştı. İlk gece oldukça zorlu geçti; çünkü öğrencilere ayrılan yatakhanede su ve elektrik yoktu. Ekip ertesi gece şartları daha kabul edilebilir olan Pedagoji Yurdu’na aktarıldı. 25 Ağustos’ta Mimar Erden Güven ile Murat Çakan Hocamız, Casablanca’ya vardı. 26 Ağustos’ta da inşasına başlayan ReYard Evi’nin inşaatını ziyaret ettiler ve günlüğü yaklaşık 280 dirheme bir araba kiraladılar. Böylelikle ekibimizin kullanabileceği iki araba oldu. Aynı gün duvar panellerinin bağlantı elemanlarının içinde bulunduğu iki konteynırın Casablanca Gümrüğü’nden çıkmadığını öğrendik. Konu ile ilgili endişelerimizi IRESEN Genel Müdürü Dr. Ikken’e ve Rabat’ta bulunan T.C. Büyükelçiliğimize ilettik. 27 Ağustos’ta Benguerir’i tanımaya başladık. Alışveriş yapılacak yerleri, kahveleri, lokantaları, nalburları, döviz bürolarını tespit ettik. 28 Ağustos’ta Neslihan Say Sheffield, İngiltere’den gelip aramıza katıldı. Aynı gün IRESEN’in Genel Müdürü Dr. Badr Ikken ve Dr. Rachid El Mrabet ile bir araya gelindi. Dr. Mrabet IRESEN’in Ar-Ge ve fonlamadan sorumlu müdürü. Neslihan Say, Murat Çakan ve Erden Güven, Dr. El Mrabet’le gelecekte ortaklaşa yapılabilecek projeler üzerine konuşuldu. 29 Ağustos akşam saatlerinde geciken konteynırlar nihayet inşaat alanına ulaştı. 30 Ağustos’ta Fas Büyükelçimiz Sayın Ahmet Aydın Doğan’ın daveti üzerine Erden Güven, Murat Çakan, Neslihan Say ve öğrencilerimizi temsilen Merve Derinpınar, Rabat’a Büyükelçilik konutuna gittiler. Sayın Büyükelçi, bize desteklerini iletti ve 5 Eylül’de yarışmanın yapılacağı şantiyede bizi ziyaret edeceğini söyledi. Günler geçtikçe IRESEN’de bize ayrılan paraya kolay erişemediğimizi anladık. 50.000 USD’lık payımızdan o güne kadar konteynırların Benguerir’e ulaştırılması için tam olarak ne kadar harcandığını bilmediğimiz gibi Mehmet Tantan’ın Tanca’da bulunan şirketi LGC’nin keseceği faturaların kendisi aracılığıyla bize ne zaman ödeneceğini de bilmiyorduk. Vergi hariç ilk fatura Mehmet Tantan tarafından 11 Eylül günü tarafımıza avans ve diğer kesintiler yapıldıktan sonra ödendi. Böylelikle 48.300 Dirhem’e yarışmanın başlamasından yaklaşık 20 gün sonra ulaşabildik. Bu süre zarfında günlük masrafların bir kısmını öğrencilerimiz, diğer önemli bir kısmını da Murat Çakan, Erden Güven ve Neslihan Say cebinden karşıladılar. Bir diğer öğrendiğimiz şey Benguerir’in böyle bir yarışma için tedarik yapılabilecek yer olmaması idi. Ciddi malzeme ve cihaz ihtiyaçlarımızı ancak Marakeş’te bulunan Bricoma adlı yapı marketten ve Marakeş sanayi mahallesinde bulunan büyük nalburlardan karşılayabildik.
3 Eylül’de mentör ekibi Club de Tir’den ayrıldı ve Marakeş’te bulunan Wazo Apart’a yerleştiler. Mentör ekibinin yerine Club de Tir’e şantiyede görev yapan üç öğrenci ve iki usta yerleşti. Aynı tarihlerde IRESEN erkek öğrencilerin Pedagoji Yurdu’ndan ayrılmalarını istedi. Söz konusu erkek öğrencilerin 10’u Benguerir’de bulunan Cactus Otel’e yerleştirildi. Kız öğrenciler ise 7 Eylül’e kadar Pedagoji Yurdu’nda kalmaya devam ettiler. Büyükelçimiz Sn. Ahmet Aydın Doğan 5 Eylül’de öğle saatlerinde IRESEN’e geldi. Dr. Ikken kendisine enstitüyü gezdirdi. Daha sonra şantiye alanına geçildi ve inşa edilmekte olan evler incelendi. Gezinin ardından IRESEN ekibimize yarışma koordinatörü Samir Idrissi Kaitouni’nin de katıldığı bir öğle yemeği verdi.
Gitmeden önce elimizden geldiğince bildirilen eksikleri tedarik etmeye çalıştık
Biz, 7 Eylül’de Ben Guerir’e ulaştık. Akım çifti olarak diğer mentörlerin ve öğrencilerin bir kısmının konakladığı Marakeş’teki Wazo Otel’e yerleştik. 6 Eylül’de katıldığımız TTMD’nin geleneksel Boğaziçi turunda topladığımız bağışları ekibe verdik. Aynı turda yarışmadan haberdar edilen MTMD ve İSKİD de ayrı ayrı 5.000 TL’lik yardım yapma sözü verdiler. Gitmeden önce Fas’tan gelen bilgilere göre eksikleri tamamlamaya çalıştık. Malzemede çok sıkıntı çekildiğini öğrendik. Burada nakit paramız olmadığı için temin edemediğimiz, Fas’ta ödenecek parayla alırız dediğimiz malzemeler vardı. Anlıyoruz ki orada hem paranın alınması hem de malzeme temini oldukça zor. Alg havuzu için sirkülasyonu sağlayacak sistem kurulması gerekiyor; 2 adet pompa lazım. Bir tanesi alg havuzunun içindeki sirkülasyonu sağlayacak, diğeri de algli su ile havuz kenarındaki bitkilerin sulanması için kullanılacak. Aklımıza ofisin bahçesindeki havuzun pompası geldi. Algli su için de deniz akvaryumunun pompasını temizleyip hazırladık. Bunları yaparken alg havuzunun yüksekliği, tankın duracağı yer ve elimizdeki pompaların basma yüksekliği önemli. Mevcut yerden fotoğraflar gönderdi arkadaşlarımız, ufak bir dizayn değişikliği ile pompalar yeterli hale geldi. Bildirilen başka eksikler de vardı, onları temin ettik. Teknik malzemeler dışında bir de ekipten arkadaşlarımızın bazı ricaları oldu: Çay, kahve, lokum, baklava, pişmaniye ve hediyelik eşyalar gibi… Gitmeden, elimizden geldiğince onları da tedarik ettik. Son gün sabahtan Göksel Duyum fan-coil bağlantı elemanlarını getirdi. Özden Ağra Hoca da aldığı nazar boncuklarını, lokumu ve kuruyemişi getirdi. 4 bavul tıka basa doldu, her birini tartıp 23 kiloyu aşmamaya özen gösterdik. Ekibe söz verdiğimiz gibi sucukları da unutmadık… Havaalanında Ottan Studio’dan Ayşe ve Fibrobeton’un fotoğrafçısı Hacer ile buluştuk. Uçak tam vaktinde kalktı. Gece Casablanca’ya ulaştık, transfer aracını beklemeye başladık. 50 m’lik mesafe içinde isimlerimiz yerine uçak numarasını yazması nedeniyle bir türlü karşılayan kişiyle buluşamadık ve 1 saatlik gecikmeyle Marrakech’e doğru yola çıktık. Gece 2’de otele ulaştık. Otelde konaklama sayısı sınırlı olduğu için bir arkadaşımızı otele gizlice sokmak zorunda kaldık. Sabah, Murat Hoca, Erden Bey ve Neslihan ile birlikte kahvaltı yaptık. Otel restoranında yaptığımız tek kahvaltıydı. Sanırım bizi ilk günden korkutmak istemediler. 2 saat kadar durum özeti yaptılar. Getirdiğimiz paraları verdik. Zaten Ekibin cebinde hiç para yokmuş, ilaç gibi geldi… Sonra hep birlikte Ben Guerir’e gittik arabayla. Şantiye alanına gitmeden önce şantiye’deki bazı eksikleri tedarik etmek için şehri dolaştık. Öğlen, adını “Pislikçi” koydukları cadde üstü bir restoranda yemek yedik. Mekan pisti evet ama itiraf etmeliyiz ki yemekler lezzetliydi… Ardından şantiye alanına gittik. O gün çatı kapatıldı. Teknik odada ise elektrik ve mekanik tesisatlar yapılıyor. Aynı gün Neslihan İngiltere’ye geri döndü. Ertesi gün, depodaki kargılar inşaat alana getirildi. Çatı işleri devam ediyor. Kargılar yukarıya çıkarılıyor ve yerleştiriliyor izolasyon için. Dış ünite ve evoratif soğutma cihazı bulunduğu yerden taşınıyor. Erden Bey cihazın bulunduğu yerin biraz kazılarak aşağıya alınmasını istedi. Zemin hazırlanıyor, biraz çakılla düzleştirip yağmura karşı önlem alıyoruz. Öğleden sonra altındaki paleti kaide olarak kullanıp cihazları yerine yerleştirdik.
Salamura tanklarıyla alg havuzu…
10 Eylül’de Erden Bey dönecekti ama hiçbir iş bitmediğinden biletini erteledi. Ben Guerir’de hummalı bir çalışma sürüyordu. Bir taraftan da Alg havuzu inşa ediliyordu. Biz Fas’a gitmeden önce orada yardımcı olacağını söyleyen bir Türk’ten alınan balans tankı ve alg tankı olarak kullanacağımız tankların hurda malı olduğunu anladık. İçinden kurumlar döküldüğü için ne soğutma sisteminde ne de alg için kullanma şansımız yoktu. Zaten paramız yokken bu durum moralleri iyice bozdu. Tankları yerinden söküp dışarı attık. Yarışmanın başlamasına 2 gün kalmıştı ve başka bir tank bulmamız gerekiyordu. Öğlen saatlerinde Ben Guerir’e gidip çok amaçlı sedir koltukların yastık siparişi için görüştük. Ama aklımız hep tanklarda… Etrafa hep ne bulabiliriz diye bakınıyoruz… bir avluya girdiğimizde kenarda duran tanklar dikkatimizi çekti; salamura tankları… Sağlam görünüyor. Tanesini 400 dirhemden vereceklerini söylediler. Satın aldık. Artık müdavimi olduğumuz nalbur Mustafa’ya gittik. Bunlara diş açılıp boru bağlanması lazım. Orada taslak bir çizim yaparak ne istediğimizi anlattık. 11 Eylül’de Ben Guerir merkezden el süpürgesi ve kürek aldık. Orada elektrikli süpürge bulmak neredeyse imkansız… Evin temizliğini günlerce bilindik çalı süpürgesi ile yapmak zorunda kaldık. Aradığımız elektrik süpürgesini birkaç gün sonra Ben Guerir’de bir mağazada bulduk; onun da sadece hortumu var; süpürge aparatı yok. Yine de “hiç yoktan iyidir” deyip 400 Dirhem’e aldık. Ayrıca ekip her gün sandviç ve msemmen yemekten bıkmış… Msemmen hem doyurucu hem de çok ucuz olduğu için ekibe de sık sık alınıyor. Sadesi 3 dirhem peynirlisi 3.5. bizdeki gözlemeye benzer bir yemek. Pazara uğrayıp domates, biber ve yumurta alıp sürpriz olarak menemen yapıyoruz. Pek çok imkansızlıkla boğuşurken basit bir menemen bile ekibin moralini düzeltmeye yetti… Ekip vardiyalı çalışıyordu. Bir kısmı daima şantiyede ve inşaat 24 saat sürüyordu elbette. Paramız çok kısıtlı ve çoğu zaman da yok… Seyahatten bir gün önce TTMD’nin tekne turunda arkadaşlar arasında toplanan para, daha ilk günden bitmişti. İSKİD ve MTMD de biz oradayken hesaba gönderdiler parayı. Bunları ancak kredi kartına aktarıp otel ödemesi olarak kullanabildik. Kredi kartı geçen marketlerdeki gündelik alışverişleri ve benzin harcamalarını şahsi hesaplarımızdan yaptık. Süleyman Akım’ın ayağında bir sorun oldu, tırnağı düşecek gibi görünüyordu ve oldukça şiş durumda ama çocukları bırakıp doktora dahi gitmeye gönlü elvermedi. Şantiye alanı yakınındaki sağlık merkezine giderek ayağını muayene ettirdi. Artık en azından daha kötü olmayacak diye sevindik…
Ev ziyarete açıldığında aldığımız ilk tepkiler çok güzeldi
Green Energy Park binası, şantiye alanının hemen karşısında. Gölgelik yer bulabildiğimiz nadir bölgelerden biri olduğundan mola yeri olarak da kullandık bu alanı. Sağ olsunlar, çok yardımcı oldular orada çocuklara. İnşa sürecinin son günlerinde ekip öylesine bitkin hissediyordu ki, o gün ekmek arası sucuk yapmaya karar verdik. IRESEN binasının mutfağını kullanmamıza izin verdiler. Ekipten Derya ve Fatma Akım birlikte hazırladılar sucuk-ekmekleri. Her yeri sucuk kokuları sarınca diğer ekiplerden çocuklar da merak ettiler ne yediğimizi. Gönül isterdi ki paylaşalım, ama mümkün değildi… Ekip 30 kişiden fazla... Kimselerle paylaşamadık yemeğimizi ne yazık ki… Akşamüzeri ısı pompasının servisi geldi ancak şebekeden henüz eve su verilememişti. Altyapıda kaçak varmış. Ayrıca ısı pompasının güneş kollektörü ve boyleri arasındaki hidronik kit çıkmadı gelen malzemeler arasından. Hem su olmaması hem de malzeme eksikliği yüzünden bir şey yapamayız dediler. Başka malzemelerle çalıştıramaz mıyız diye sorduk; sadece kendi kiti ile çalışabileceğini söylediler. Yan sanayi falan ne bulursanız bir şey ayarlayın diye ısrar ettik, iki gün sonra ölçümler başlayacak… Tekrar geleceklerini söyleyip gittiler… Bu arada kanopinin avluda kalan bölümünün üstü kapatılmaya başladı. Kanopimiz kuzeye açık bir şekilde tasarlandı. Hem PV’ler üzerine konulacak hem de rüzgar kapanı olarak çalışacak. Hakim rüzgarın kuzey olması avantaj oldu. Ekipten İsmail, ısı geri kazanım cihazının kanal bağlantılarını tamamlamaya çalışıyor. Sektördeki kadınların bulunduğu whatsapp grubunda ihtiyacımız olduğunu söyleyince Fas’a gelmeden bir gün önce Yelda Kadayıfçı TTMD tekne gezisine menfez getirmişti. Fas’ta plenum yaptırma şansımız olmadığı için palet ahşaplarından, endüstri ürünleri tasarımında okuyan öğrencilerimiz yaptı. Ertesi gün açılış var ancak bahçe, avlu karmakarışık. Erden Bey duruma el koydu, herkes işleri bırakıp mıntıka temizliğine girdi. Fazla ahşaplar, palet parçaları, çöp, ne varsa hepsini arazi dışındaki depo alanına götürdük. En azından bahçe biraz toparlandı. Çatıya çıkacak çakıllar hala bahçede. Depo olarak kullandığımız banyo da boşaltıldı. Çamaşır ve kurutma makinesi açıldı, banyoya konuldu.
Açılış, 13 Eylül’de yapıldı. Seremoniye katıldık. Sonrasında heyetler ve ziyaretçiler, evleri gezmeye başladı. Birçok evde olduğu gibi bizim evde de eksikler vardı. Seperatörler, evin girişi, alg havuzu, avlunun zemini henüz bitmemişti. Ziyaretçileri kabul etmeyebilirsiniz dediler ama yine de gelenler oldu. Aldığımız ilk tepkiler çok güzeldi. Gelen herkes eve bayılmıştı. Avluya girince rüzgar kapanı sayesinde hissedilen rüzgar ve sıcaklık farkı dikkat çekiyordu. Isı pompası servisi, açılışa da geldi. Evi gezdiler. Fas’lı başka bir takımda da onların cihazları varmış. Orada klasik sistem olduğu için bir sorun olmamış, devreye aldılar. Daha verimli sistem kuracağız diye sulu sistemi kurmakla hata mı ettik acaba desek de cihazı gece çalıştırıp soğuğu depolama, paramız yetmediği için alamasak da faz değiştiren maddeyi kullanma düşüncesini uygulayamazdık o zaman. Tekrar üstüne basarak ertesi gün ölçümlerin başlayacağını ve sistemi devreye almamız gerektiğini söyledik. Artık su da vardı, sistemi doldurduk. PV’ler monte edilecekken montaj parçasının eksik olduğunu fark ettik. Türkiye ile defalarca yapılan konuşmalara rağmen çözüm bulamadık. Çaresiz, eldeki parçalarla bir detay ürettik. Hüseyin usta, ertesi gün çatıya çörten yaptı. Ucuna da rakip takım Almanlardan aldığımız zinciri taktık.
İlk birinciliklerimiz Mühendislik ve İnovasyon alanlarında oldu
17 Eylül’de posterler için sabahladık. İnovasyon mühendislik posterini Fatma Akım hazırladı; Entas’tan öğrenciler düzenledi. Diğer taraftan Neslihan da alg posterini hazırladı. 18 Eylül’de Mühendislik ve İnovasyon alanlarında iki birincilik kazandık. Mutluluğumuzu kelimelerle ifade etmek zor… Gözyaşlarımızı tutamadık. Harcadığımız emek o kadar çoktu ve öyle imkansızlıklarla boğuşuyorduk ki…
Ödüllerimizi kutlamak için bile doğru dürüst zaman bulamadık. Isı pompası sorunu sürüyordu, güneş enerjisi sisteminde kollektör ve boyler arasındaki boru çapı standart çaplardan farklı ve bağlantı yapılamadı… 19 Eylül’de iki ısı pompası servisi de nihayet geldi ve biri dış üniteyi çalıştırıp gitti. Diğeri akşama kadar boyler ile uğraştı. 3 yollu vanaların biri kilitlendi, yerleri değiştirildi. Serpantinlerin en azından biri çalışmaya başladı. Bu arada jürilerden gelip gidenler oluyordu. PV panellerin Konvertörü arızalı çıktı. Yenisi İzmir’den İstanbul’a gönderilecek, Ekipten Berrak ve Elif gelirken getirecek diye kararlaştırıldı. Ama haber geldi; “konvertörlerin testleri bitmemiş, bu nedenle gönderilemezler” diye. Nasıl anlatılır o duygu bilemiyorum ama midemize kramplar girdi desem yeridir herhalde… Bu arada Fatma Akım’ın aklına, daha önce Fas’la ilgili araştırma yaparken sosyal medya üzerinden gördüğü ve Fas’ta faaliyet gösteren bir Türk firması olan Turkuvaz Solar şirketi geldi. Firma ile sosyal medya üzerinden bağlantı kuruldu. Aslında kimsenin umudu yoktu ama firma sahibi Gökhan Bey bize dönüş yaptı: “Türkiye’yi gururlandırdınız, elimizden ne gelirse yapmaya hazırız” diye. Şirketin Marrakesch’te olduğunu görmüştüm yine sosyal medyadan, otelimizin Marrakesch’te olduğunu, orada görüşebileceğimizi söyledim. Kalkıp geldiler: Gökhan Bey, Fas’lı eşi Nada ve Yakup. Ne kadar iyi insanlar… Daha önce bize hurda malzeme satan Türk’ten sonra Gökhan Bey gibi insanların varlığını görmek bizi çok mutlu etti. Gece yarısına kadar detayları konuştuk. Aynı gün Neslihan geldi yine İngiltere’den. Ertesi gün, Mimari Jürisi gelecekti. Saat sabah 10.00 sıralarında Nada, henüz aradığımız parçalardan bazılarını bulamamıştı. Başka bir yerden malzemeleri bulduklarında aradılar ama ki tane PV konvertör 13.000 TL tutuyor, kredi kartı geçmiyor ve paramız yok. Bu yüzden sadece bir tane alıp sadece ısı pompasını beslemeye karar verdik. Bir yandan da eve sıcak su ölçümü için gelmişler, evdeki öğrenciler de daha sonra gelin diye göndermişler adamları. Bu arada da ısı pompasını çalıştırmışlar ki su ısınsın. Evde stres diz boyu… Gerekli olan, 10 dakika boyunca suyun 41oC’nin altına düşmemesi ve istenen debiyi sağlamasıydı. Daha önceki iki ölçümde sıcak suyumuz olmadığı için 8.6 puanı kaybetmiştik. Neyse ki bu sefer ısı pompası ile sıcak su sorununu halletmiş olduk. Gökhan, Yakup, Süleyman, Murat Beyler ve ekibimizdeki tek elektrik mühendisi Recep bütün gün çalıştılar. Konvertör ısı pompasını besleyecek şekilde bağlandı. Bu da son 4 günde elektrik üretebileceğimiz anlamına geliyordu. Hepimiz ertesi günü heyecanla bekledik; ne kadar enerji üretebileceğiz diye. İşin kötü tarafı bu çalışmalar sırasında elektriği kestiğimiz için ısı pompası bütün gün çalışamadı ve yine ölçümlerden puan kaybetmiş olduk.
Bir yandan mantı öte yandan beyin fırtınası…
Ertesi gün, evde jüri üyeleri, rakip takımlar ve hane halkından üç kişiyi ağırlayacağımız “yemek akşamı”. Akşam otele dönmeden malzemeleri almak için markete uğradık. Menüde mantı, mercimek çorba ve mezeler var. Jüriye ikram edilmek üzere menüye mantı, paçanga böreği gibi pek iddialı yemekler yazmış çocuklar… Yapmasına yapalım ama Fas’ta ne yufka var ne pastırma… Eh, elimiz mecbur, bulabildiğimiz malzemelerle “paçangamsı” bir börek yaptık. Bir ara sinirlenip “Evladım neden daha kolay şeyler yazmadınız” diye sorduk, “biz menüyü hazırladığımızda Ramazan ayındaydık. Hepimiz oruçluyduk. Canımız ne çektiyse onları yazdık ama burada bulunmasının zorluğu konusu hiç aklımıza gelmedi” dediler… Gece 23.00’te mantı için kolları sıvadık. Neslihan hamur yoğururken, Fatma Akım mercimek çorbasına girişti o saatte. Ece bolca soğan doğrarken tencerede taze fasulye kaynıyordu… Mantı kapatmak için destek vermeye Süleyman Akım ve ekipten birkaç öğrenci de geldi. Gecenin 3’ü, bir taraftan mantılar kapatılırken bir taraftan da “sustainability”, “comminication and social awareness” jürileri için fikirler üretiliyordu…
Fareler o kablolar için harcadığımız emeği bilseler eminim kablolarımızı yemezlerdi…
21 Eylül sabahı sistem ne durumda diye merakla şantiyeye koşuyoruz. Artık ölçümlerden derece alamayacağımız kesin ama yine de sistemimizin çalıştığını göstermemiz lazım. Sistem elektrik üretmeye başladı nihayet ama bu kez de fan-coiller çalışmadı. Sebebi, küçük bir araştırma ile ortaya çıktı: Salonda, döşemenin altında fareler kabloları ve boru izolasyonlarını yemişler... O kablolar için harcadığımız emeği bilseler eminim yemezlerdi… Aksilik işte, olacağın önüne geçemiyorsunuz ne yazık ki. Kabloları değiştirilince sistem de çalıştı nihayet. Aynı gün güzel bir gelişme de oldu. Türkiye’den IRESEN’e konferans için gelen Arif Hepbaşlı Hocamız, IRESEN Başkanı Badr İkken ile birlikte evi ziyarete geldi. Çok mutlu olduk. Hep birlikte Konferansa geçtik. “Market Potansiyeli” ve “Mimari” jüri değerlendirmeleri açıklandı o gün. Mimaride 86 puanla altıncı, Market Potansiyeli kategorisinde ise yine 86 puanla 5. olduk. Akşam evde misafirlerimizi ağırladık. Yemek çok keyifli geçti. Fibrobeton’dan Muhammed Maraşlı da ekibe destek vermek üzere iki günlüğüne Fas’a geldi, akşam yemeğinde o da misafirimiz oldu. Jüri yemeklerimizi beğendi. Çok yorulmuştuk ama değmişti.
Sürpriz bir sorun daha…
22 Eylül’de, PV’ler, ısı pompası çalışıyordu artık ve evde bir sorun kalmamıştı. Bu nedenle hepimiz çok keyifli uyanmıştık. Eve bir uğrar, her şey yolunda mı diye bakarız dedik. Gider gitmez de komiteden şok bir haber geldi. PV’lerden şebekeye de enerji vermemiz gerekiyormuş. Aldığımız konvertör ise şebekeyi besleyemiyordu maalesef. Samir ile birlikte komitenin elektrik mühendisi geldi, bize geçici olarak bir invertör verebileceklerini söylediler. 24 panelin bütün kablolaması tekrar değişti. Çalışmalar bütün gün sürdü. Herkes gergin ve yorgundu. Aynı gün, “Solar Araba Yarışı” için Ben Guerir’e gelen Dokuz Eylül Üniversitesi ekibi evimizi ziyaret etti. Onlar da yarışta ikinci oldular… Onları görmek moralimizi biraz toparladı. Üstüne bir de Muhammed Bey’in bütün ekibe pizza ısmarlaması, herkes için moral deposu oldu…
Bütün bunları anlatmak istiyoruz çünkü orada harcanan emek, çaba, azim görülsün ve gençlerimiz daha çok desteklensin istiyoruz
23 Eylül’de, yani ölçümlerin yapıldığı son günlerde sistemlerimiz sorunsuz çalışır ve şebekeye de elektrik verir durumdaydık. Günlük 22 kWh elektrik üretip yaklaşık 5 kWh tüketmiştik. Başından beri durum böyle olsaydı bütün takımları ölçümlerde de geçecektik… Hepimizin kafasında aynı sesler yankılanıyor: “Keşke konteynırlar gecikmeseydi, keşke ısı pompası eksik malzeme ile gelmeseydi, keşke invertör arızalı çıkmasaydı…” Bütün bunları anlatıyoruz, anlatmak istiyoruz çünkü orada harcanan emek, çaba, azim görülsün istiyoruz. Görülsün ki gençlerimiz daha çok desteklensin. Solar Decathlon sadece öğrencilerin yarıştığı basit bir proje değil. Tüm dünyanın çok önemsediği, kendi ülkelerinde muhakkak düzenlemek istediği müthiş fırsatlar sunan bir inovasyon etkinliği aslında. Katılan ülkelerin tamamının üniversite-sanayi işbirliği ile ve en yeni teknolojileri denediği, getirip sergilediği çok önemli bir etkinlik. Bu nedenle özellikle 2023 yılında Solar Decathlon’un Türkiye ayağını gerçekleştirmek en büyük arzumuz. Bu arada önemle altını çizmekte fayda gördüğümüz bir konu da bu etkinliğin Ankara-İstanbul-İzmir gibi büyükşehirlerde değil, Anadolu’nun farklı bir coğrafyasında gerçekleştirilmesidir. Fas’ta inşa ettiğimiz ev, o kadar başarılıydı ki mimari jüri birincisi Alman ekip bir sonraki yarışmaya Türkiye ile ortak girmek istediler, biz de memnuniyetle kabul ettik. Bir sonraki Solar Decathlon Europe’a Almanya ve Türkiye birlikte girecekler. Yarışmada kurulan bağlantılar, edinilen tecrübeler, farklı koşullarda çalışabilme yeteneğinin kazanılması gibi değerler, kolay elde edilecek şeyler değil. Bu nedenle 2023 Solar Decathlon’un Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar, üniversiteler ve sanayinin destekleri ile Türkiye’de yapılmasının önemsenmesi ve gerekli girişimlerde bulunulması şart.