Samim Arduman: 'Ülkemizde Klima sektörü hızla gelişiyor'
Özel sayımızın söyleşiye ayrılan bu sayfaları için klima sektörünün ülkemizdeki "ilk"lerinden olan Sayın Samim Arduman aklımıza geldi. Bizi kırmayan Samim Bey ile yaptığımız kısa ama lezzetli söyleşimizi beğeneceğinizi umuyoruz.
TERMODİNAMİK : Bu söyleşi imkanını verdiğiniz için öncelikle teşekkür ederiz. Söyleşimize başlarken isterseniz önce sizi tanıyalım.
ARDUMAN : Galatasaray Lisesi mezunuyum. Liseden sonra Teknik Universite'ye girdim. O zamanlar teknik üniversite 6 senelikti. Üniversite sonrası Şeker Şirketinin bursu ile ABD'ye gittim. Orada 3 sene okudum.
TERMODİNAMİK Sene kaçtı Samim bey ?
ARDUMAN : 1946 senesi idi. Tabii A.B.D.'de eğitim bitince yurda döndüm. O sıralar Dogori Karataş lisan bilen mühendis arıyordu. Onunla görüştüm ve yanında çalışmaya başladım. Dogori Karataş ile ilk olarak Et Balık Kurumu için projeler yaptık. 1949'da oluyor bunlar. Biz projeleri teslim ettik. Tabii arkasından ihaleler Marshall yardımı çerçevesinde Avrupa firmaları tarafından paylaşıldı. Bu firmaların getirdiği teçhizatın montajlarını da Dogori Karataş ile biz yaptık. Türkiye'de ilk defa büyük Projelerin sistemlerini kurduk. Atatürk Kültür Merkezi, Hilton Oteli, İstanbul ve Ankara Radyo Evi, Ankara Kızılay İş Hanı, Büyük Ankara Oteli bunlardan birkaçıdır. Dogori Karataş ile TOKAR firmasını kurduk. 1989'a kadar Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptım. 89'da ayrılarak ARDUMAN firmasını kurduk ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.
TERMODİNAMİK : Samim bey, anlattığınız dönemler bir hayli geçmişe gidiyor. O senelerde ithalat olayı nasıldı?
ARDUMAN : Tabii ki o zamanlar imkanlar çok kısıtlı idi. İthalat çok zordu. Büyük projeler için özellikle büyük turistik oteller için, özel döviz tahsisi ve teşviki veriliyordu. Bu sayede cihazlar getiriliyordu. Ancak yine de 1949'dan 1952'ye kadar ithalatın nisbeten rahat olduğunu söyleyebilirim.
TERMODİNAMİK : Samim bey, ithalattaki bu zorluklar ne zaman rahatladı?
ARDUMAN : Tabii şimdiki gençler ithalatın hep böyle rahat olduğunu sanmasınlar. İthalat serbestisi 1980'lerle yaşanmaya başlandı. O senelerden sonra her türlü cihaz rahatlıkla yurda getirilebilir hale geldi.
TERMODİNAMİK : Türkiye'de yanlış öğrenmediysek 70.000 civarında pencere ve split tip klima satılıyormuş.
ARDUMAN : Olabilir ama, pencere tipini biz 20.000 tahmin ediyoruz. Daha çok Arçelik onları satıyor. Bir de Westinghouse var. Splitle e 50.000 olamaz sanıyorum. DemeK ki 70.000 değilde 50.000'nin üzeri desek daha doğru olur.
TERMODİNAMİK : Efendim ülkemizdeki iklim koşullarında bu rak-kamın daha yüksek olması gerekmez miydi?
ARDUMAN : Tamam ama klima Türkiye için daha çok yeni. Bir de A.B.D.'de 400 $ olan cihaz Türkiye'de 1000 $. Tabii halkın alım gücünü de düşünmek lazım. Ayrıca bu bir de alışkanlık gerektiriyor. Mesela kalorifer tesisatı önceleri çok az kurulurken, şimdi her evde hemen hemen kalorifer var. İnsanlar alıştığını istiyorlar. Konfora kolay alışı1" or. Klimaya da alışacaklar ve kliı iz ev ve yazıhane zamanla kalmayacak. Zaman alıyor tabii bunlar. Ama şirketler büyüyor ve bu iş hızla gelişiyor Türkiye'de.
TERMODİNAMİK : Peki Samim bey, ithal edilen klimaların dışında, ülkemizde sanayinin gelişmesi açısından yerli klima üretimi konusunda ne söylenebilir? ARDUMAN : Ufak çapta üretimi bir yana bırakırsak yerli klima sanayi bir kapasite gerektiriyor. 10.000-20.000 üretmek değil de daha fazla olması lazım rantabl olabilmesi için. Onun için Türkiye bu kapasiteyi kaldırabilecek durumda değil. Arçelik mesela yerli yapıyor. Ne yapıyor? Cihazın bir kısmını dışardan getirip bir Kısmını ourada yapıyor. Arçelık 12.000 - 15.000 satıyor. Onu kurtarıyor bu sayı. Tabi Arçelik'in yapmadığı şey olmadığı için bu sayıda klima üretimi onlar için sorun olmuyor. Sadece klima üretse belli bir hacmi yakalaması gerekirdi. Mesela bize de zaman zaman soruyorlar, niçin yerli yapmıyorsunuz diye? Tabii ama şu anda bizim için rantabl olmaz. Ancak Türkiye'de belli bir rakama ulaşıldığında yapacağız tabii ki. Ancak herşeyi bizim yapmamız gibi düşünmemek de lazım. Neyi iyi yapıyorsak onu yapmalıyız. İyi ise dışardan almalıyız. Bizim iyi ürettiğimizi de onlar bizden almalı.
TERMODİNAMİK : Bu teknoloji meselesi değil mi? Türkiye'de bu teknoloji var herhalde.
ARDUMAN : Tabi bu teknoloji var ve bilinmeyen birşey değil. Tamamiyle bu üretim bir rantabilite meselesi. Ancak yine de üretim yapanlar var. Bazı müteahhit arkadaşlar Alar-ko olsun, İzmir'deki Teba olsun kendi ihtiyaçları için yapıyorlardı. Ama piyasaya şimdi ithal mallan hakim.
TERMODİNAMİK : Efendim bu noktada klima sanayisinde eskiden hakim olan A.B.D.'ye karşı sağladığı Japon üstünlüğü için ne düşünüyorsunuz?
ARDUMAN : Tabii doğru, ancak her çeşitte değil. Japonlar split cihazlarda çok üstün. Daha çok küçük alanlar için üretilen küçük cihazlarda üstünlük sağladılar. Buna karşılık, ABD standartlarında Carrier mesela kanallı splitte çok üstün. Japonların rekabeti split tiplerde geçerli. Şimdi biz Carrier'in İtalya fabrikasında üretilen splitleri ve büyük sistemler için ABD'de üretilenleri kullanıyoruz. Tabii bu ülkelerdeki üretim ABD ve Japonya tamamiyle o ülkelerdeki yaşam tarzı ile bağlantılı. ABD'de evler büyük, dolayısıyla cihazlar da büyük kapasiteli. Japonya'da ise evler çok küçük. Bu küçük evler için tek üniteli split yeterli oluyor. Aslında bu cihazlara biz klima diyoruz; ama, bunlar birere soğutma-ısıtma cihazları. Klima dediğimiz zaman içerdeki havanın nemini, tozunu vs.'yi dengele -yebilmesi lazım. Bugün split cihazların en çok satıldığı memleket, dünyada Jayonya'dır. Büyük iç piyasası olduğu için Japonya bu konuda hamle yaptı. 200.000 ile 300.000 hatta 500.000 cihaz yapmaya başladılar. Ama buna mukabil büyük cihazlarda, büyük binaların soğutucu gruplarının cihazlarının % 80-90'nı Amerika'dan gelir. Carrier de bu alanda dünyada ve Amerika'da bir numaradır. Satışta 1 numarayı Carrier her zaman elinde tutar. Split cihazlarında üç dört Japon firması da dünyada 1 numaradır. Ancak Carrier de klima teknolojisinin önderliğini yapmıştır.
TERMODİNAMİK : Efendim sohbetiniz çok güzel, değerli vaktinizi fazla meşgul etmemek için son olarak neler söyleyebilirsiniz?
ARDUMAN : Bugünkü kapasite Türkiye için düşüktür. Şimdilik Klima daha ziyade İstanbul, İzmir, Antalya, Adana, Ankara'da kullanılıyor. Ama bunun dışında çok büyük bir kitle var. Söyleyebilirim ki Türkiye'de bu saha çok gelişecektir.
TERMODİNAMİK : Samim bey, dergimiz için düşüncelerinizi alabilir miyiz?
ARDUMAN : Açıkça söylemek gerekirse fazla tetkik edemedim. Ama muvaffak olmanızı dilerim. Çabalarınız güzel. Ancak sizler için en büyük müşkilat, çok dergi olmasıdır. Adeta bir dergi enflasyonu var. Bu yüzden, abone olmadığımız halde bize gelen birçok dergiyi okuyamıyoruz. O nedenle mecmuacılık çok zor bir iş. Size muvaffakiyetler diliyorum. Çabalarınızı takdir ediyorum. Tabii ki çabalarınızın başarısı özveriye bağlı. İnsanlar sizin farklı şeyler yaptığınızı görebilmeli. Başarı bu özverili çalışmadan sonra gelir.
TERMODİNAMİK : Bu güzel sohbetiniz için çok teşekkür ederiz.