İZODER Başkanı Ecvet Binyıldız : "Enerji tasarrufu yatırımı, bankaya, altına, dövize para yatırmaktan daha tasarrufludur."
Isı Ses Su Yalıtımı alanında faaliyet gösterenleri bir çatı altında toplamak amacıyla kurulan İZODER Başkanı sayın Ecvet Binyıldız ile Yayın Kurulu üyemiz Orhan Turhan görüştü.
TURAN : Ecvet bey, sohbetimize sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?
BİNYILDIZ : İstanbul'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite tahsilimi İstanbul'da yaptım. Güzel Sanatlar Akademisi'nin Mimarlık bölümünden 1961 yılında mezun oldum. Aynı tarihte Almanya'ya giderek 1965 yılının sonuna kadar mimarlık yaparak çalıştım. Askerliğimi yapmak için Türkiye'ye döndüm ve terhis olur olmaz 1967'de yeni kurulmuş olan İzocam şirketine tanıtıcı mimar olarak girdim. Benden başka 3 mimar arkadaş daha vardı. Bu bizim ekibin Avusturya'ya gönderilip orada yapı fiziği, cam yünü ve diğer izolasyon malzemeleri hakkında Avusturya'daki ortağımız olan firmanın teknik koordinatörü tarafından eğitildik.
Bu konudaki ilk bilgileri almıştık. Bilahare konuyla ilgili hiçbir literatür Türkiye'de bulunmadığı için ilgili literatürü yurtdışından temin ederek Türkiye'ye getirdik. Bu literatürü de zaman içinde iyice okuyarak bilgilerimizi genişletmeye çalıştık. İzocam'a girdikten yaklaşık 3 ay sonra beni o bölümün şefliğine getirdiler. Tanıtıcı mimarlık şefliği -biz ona Teknik Müşavirlik Bölümü diyorduk- benim İzocam'dan ayrıldığım tarihe kadar üzerimde kaldı. Ama o görevle birlikte şirkette diğer bazı görevleri de bana verdiler. Nitekim girdikten 2 sene sonra Genel Müdür Muavini oldum, 1985e kadar devam etti. Hatta ayrılmadan önce kısa bir süre Genel Müdür vekilliği yaptım. Ondan sonra da emekli olarak şirketten ayrıldım.
TURAN : Daha sonra camyününden styropora geçtiniz.
BİNYILDIZ : Evet. Camyünü sektöründen ayrıldıktan sonra, emeklilik aylarını geçirirken bir tesadüf olarak gördüğüm ilan üzerine Febor styropor şirketine Genel Müdür olarak atandım. Orada 1986'dan 1989'un ortalarına kadar 4 yıl Genel Müdürlük yaptım.
TURAN : Zaten styropor 1986'dan sonra tanınmaya başladı. Sizin de bunda büyük katkılarınız var. Bunu kimse yadsıyamaz,
BİNYILDIZ : Haklısınız. Şöyle oldu ; biz İzocam'da gerçekten bir ekip olarak çalıştık. O ekip çok büyük bir başarı göstererek, cam yününü sadece İstanbul'da değil, Türkiye'nin her yerinde tanıttı. Halbuki, başka malzemeler de vardı o sıralarda. Örneğin, styropor gibi poliüretan gibi. Fakat bu malzemelerin gerek üretimi gerekse kullanımı cam yünü kadar yaygın değildi.
İşte ben 1986'da Febor'a girdiğim zaman öncelikle styroporun nasıl ki yurtdışında tüm inşaatlarda kullanıldığını görüyoruz, duyuyoruz, aynı şekilde Türkiye'de de kullanılması gerektiğini düşünerek ilk defa styropor hakkında propaganda yaptım. Çeşitli broşürler bastım, konferanslar verdim, reklamlar yaptırdım. Bunun sayesinde zaten aşağı yukarı 25 seneden beri tanınan bir malzeme olduğu için inşaatlara girmesi kolay oldu.
1989 senesinde Febor'dan ayrılarak Safaş şirketine geçtim. Orada da yaklaşık 3.5 yıl Genel Müdürlük yaptım. 1993'ün başında Sefaş'tan ayrılarak artık profesyonel olarak izolasyon piyasasından ayrılmış oldum. Ancak benim yaklaşık 25 seneden fazla izolasyon sektöründeki görevlerim sırasında hem üretim malzemelerinin Türkiye'de tanıtılması, kullanımını yaygınlaştırmak hem de üretilen malzemelerle ilgili çeşitli bürokratik engelleri aşmakla ilgili çok çabalar sarfettik. Örneğin, bu konularda yapılan standartların eksikliklerini düzelttirmeye gayret ettik ve düzelttirdik. Birçok konuyla ilgili resmi düzenlemelerin yapılmasına önayak olduk.
Bütün bunların sonucunda hem malzemelerin üretimi ve tüketimi arttığı gibi aynı zamanda kalitenin iyileştirilmesine sebep olduk. Tabii bütün bunlar insanı mutlu ediyor. Çünkü biz görevimiz icabı sık sık yurt dışına gittiğimiz zaman yurtdışında üretilen bizdekine benzer malzemelerin kalitelerini görür ve bizdeki malzemeler ile buradaki malzemeler arasındaki farkı çok yakından adayabiliyorduk. Ancak Türkiye'den dışarıya çıkmayan ve bu malzemeyi kullanan kişinin bu farkı görebilmesi mümkün değildi. Biz diğer üretici arkadaşları ikna ederek, kalitelerini düzelttirmeye gayret ettik. Bugün styropor kalitesi hangi üreticinin olursa olsun Avrupa'dakilerden aşağı değildir. Halbuki 10 sene önce böyle değildi.
Bir de şu dikkatimizi çekti. Hem ısı izolasyonu hem su ve ses izolasyonu bütün bunlar yapı fizik denilen mimarlık mesleğinin bir bölümünü o-luşturan özel bir bilgi grubuna dahildir. Bu konularla ilgili Türkiye'de fakültelerde eğitim yapılmıyordu. Son yıllarda bazı fakültelerde örneğin mimarlık ve inşaat mühendisliği konusunda faaliyet gösteren fakültelerde bu yapı fiziği derslerinin konulduğunu görerek mutlu oluyoruz. Şuraya gelmek istiyorum, bu yalıtım malzemelerini kullanırken yapı fiziği bilgisene gerçekten ihtiyaç var. Bu ihtiyaç sonucunda yapı fiziği temel kuralları hakkında bilgisi olan bir mimar veya bir mühendis önüne hangi malzeme gelirse gelsin, o malzemeyi çok daha bilinçli kullanma imkanına sahiptir. Aksi takdirde eğer detaylandırma yaparsa, kullandığı en kaliteli malzeme bile çeşitli aksamalara neden olabilir. Dolayısıyla yapı fiziğinin en azından detay yapan mimar ve mühendisler tarafından öğrenilmesinde yarar var.
TURAN : Isı, ses ve su yalıtımı üreten dağıtan ve imal eden firmaların biraraya gelerek oluşturmuş olduğu, sizin de başkanlığını yapmış olduğunuz dernekten bahseder misiniz? İZODER'in kuruluşu, amaçları, faaliyet alanları nelerdir, kurucuları kimlerdir?
BİNYILDIZ : İZODER'in kurucuları şu isimlerden oluşuyor: Başkan; Ecvet BİNYILDIZ (Asbek A.Ş.), Genel Sekreter; Orhan TURAN (Ode Mühendislik), Sayman; M. Dinçer ERDOĞAN (İzomer Ltd.), Üye; Metin YILMAZER (Himerpa Ltd.), Üye; Korhan IŞIKEL (İzocam A.Ş.). Üye; Bülent KIRAÇ (Yalteks Ltd.), Üye; Mehmet ÖZ-CAN (Canpa Ltd.).
Yaklaşık çeyrek asır süren izolasyon sürecinde ısı, ses ve su yalıtımı konusunda çalışan kişi ve kuruluşların birbirlerinden fevkalade kopuk olduğunu müşahade ettik. Sizin de bildiğiniz gibi bu kopukluğu bir yerde ortadan kaldırmak, sektörde çalışanları bir çatı altında toplamak, sektörün karşılaştığı genel sorunları yine genel anlamda karşılayabilmek amacıyla bir dernek oluşturmaya karar verdik. Başta yine siz olmak üzere bir kaç arkadaşımızla birlikte ısı, ses ve su izolasyoncuları derneğini Kasım 1993'de kurduk. Bu derneği kurmamızın nedenlerin birisi, 25 senedir birçok teknik runla karşılaştık. İster müteahhit -sun, ister mimar olsun, ister mühendis veya basit bir vatandaş olsun, değişik konularda binlerce telefon geldi. Hepsinin ortak bir noktası vardı. İzolasyon. Bunu doğru dürüst bilen, yapan, uygulayan, satan kişi veya kuruluşların sayısının çok az olduğunu gördük. Halbuki, bu ısı, ses, su yalıtımı hepsinin ayrı ayrı görevi var. bu görevlerin en iyi şekilde yerine getirebilmesi için. uygulamanın da, satışının da bilinçli bir şekilde yapılması lazım. Üreticinin de ürettiği malzemeyi bilinçli bir şekilde üretmesi lazım.
Biz şunu gördük, bir müşteri bir satıcıya gidiyor. Müşteri bilmiyor ne alacağını, satıcı da bilmiyor. Yanlış malzeme verilmiş oluyor, yanlış malzeme uygulanmış oluyor. Dolayısıyla elde edilen sonuç eksik olarak yerine getirilmiş oluyor. İşte bütün bunları önlemek, bu konularda toplumu aydınlatabilmek, sektörde çalışanları eğitebilmek amacıyla bu derneği kurmuş bulunuyoruz.
TURAN : Derneğe ne şekilde üye olunuyor? Bu konuda bilgi verebilir misiniz?
BİNYILDIZ : Derneğe üye olmak için ısı, ses ve su izolasyonları konusunda faaliyet gösterir olmak lazım. Bu faaliyet birkaç türlü olabilir. Ya doğrudan doğruya malzeme üreticisi olabilir, veya çeşitli malzemenin satıcısı olabilir, ya da yine çeşitli malzemelerin uygulayacısı olabilir.
Yani genel olarak bu sektörde çalışan tüm kişi ve kuruluşları kapsar. Derneğimizin amaçlarından birisi de. derneğimize üye olacak kişi ve kuruluşların sadece ve sadece kaliteli malzeme üreten, kullanan ve uygulayan kuruluşlardan meydana gelmesi.
TURAN : Mesela bir üretici sizin derneğe gelip üye olmak isliyorum diyor. Müracaat edebiliyor mu, yani onun kıstası nedir? Her müracaat eden üreticiyi derneğe üye olarak alıyor musunuz?
BİNYILDIZ : Şimdi şöyle bir durum var. Bize herkes müracaat edebilir. Ona birşey diyemeyiz. Ama o müracaat ettikten sonra biz onu inceleriz. Müracaat eden firmanın ya da kişinin ürettiği ya da uyguladığı veya sattığı malzemenin mutlaka bizim belirlediğimiz bazı kıstaslara uygun olması gerekir.
Bu kıstaslar ısı yalıtım malzemesi için mesela lamda dediğimiz ısı iletkenlikkatsayısının 0.10'dan daha düşük bir katsayıya sahip olmasıdır. Yani bu demektir ki, 0.10'dan daha büyük katsayıya sahip olan bir malzemenin üreticisi bizim üyemiz olmaz. Çünkü o bizim nazarımızda ısı yalıtım malzemesi değildir. O bakımdan onu üye olarak almamız mümkün değildir.
TURAN : Üye sayınız nedir?
BİNYILDIZ : Çok yeni bir geçmişi olduğu için henüz daha sektöre tam olarak kendimizi duyurabilmiş değiliz. Şu anda bize ulaşan ve üye olması kararlaştırılmış bulunan 70'e yakın müracaat vardır. Fakat bu sayının yaklaşık 1-2 ay içinde en az 200 civarında ulaşacağını tahmin ediyoruz.Böylece bu sektörde çalışan arkadaşları bir çatı altında toplayıp hem birbiriyle tanışmalarını sağlamak, hem ortak sorunlarına ortak çözümler bulmak için uğraş veriyoruz.
TURAN : Bir satıcının, esnafın bu derneğe üye olması, ne gibi avantajlar sağlayacak?
BİNYILDIZ : Yapılacak olan uygulamalarda tüketiciler fevkalade memnun kalacak. Çünkü alınan neticeyi görecekler, hissedecekler ve iyi ki ben bu izolasyonu yaptırmışım diyecekler. Bunu dedikleri anda, her izolasyon malzemesi üreticisi, uygulayıcısı, satıcısı kendi pazarını kendiliğinden geliştirmiş olacak. Esasında bizim yaptığımız çalışmalar, sadece fertlerin yararına değil. Ülkenin yararın oluyor. Şöyle ki, dünyada yaklaşık 20 seneden beri süren bir enerji sorunu var. Enerji sorunu derken iki türlü bir sorun bu. Hem enerji kaynaklarının gittikçe azalmaya yüz tutması hem de fiyatlarının gittikçe artması. Bu iki problem kanısında diğer ülkeler, batılı ülkeler enerji tasarrufu için çareler araştırmaya başladılar ve bu çareleri de çabucak buldular. Çarelerin başında gelen faktör, ısı yalıtımıdır. Biliyorsunuz enerjiyi birçok yerde kullanıyoruz. Ama bu tüketilen enerji enerji kaynaklanın içinde en fazla tüketilen sektör ısıtma sektörüdür. Sarfedilen enerji miktarı yalaşık % 40-45'dir. Avrupalılar şöyle diyor; enerji tasarrufu yatırımı, bankaya, altına, dövize para yatırmaktan daha tasarrufludur. Bizde böyle bir kavram henüz gelişmiş değil.
Bizim yaptığımız hesaplara göre bir apartmanın bugün iyi bir şekilde ısı yalıtımı yapılması, o apartmanın inşaat maliyetinin % 1 'ini. 3'ünü geçmeyecek kadar cüzi bir miktarda olmasına karşılık apartmanın yakıt giderlerinde %80 hatta 90'lara kadar tasarruf sağlamak mümkündür. Bunu bir yerde teorik hesaplar olarak aldığımız taktirde, bunun pratik sonucu ne olur dediğinizde % 40-50'yi tasarruf olarak söyleyebiliriz ki bu da çok önemli bir tasarruftur. Şimdi düşünün, Türkiye'de bulunan yapıların hepsinde böyle bir ısı yalıtım tedbiri alınmış olsa. yurt dışından ithal edilen yakıt için her yıl sar-fettiği döviz miktarında en azından %40 kadar tasarruf sağlamak mümkündür.Böylelikle memlekette hiç akla gelmeyen yeni bir kaynak yaratılmış, bu kaynakla da hükümetlerin yapmak istediği diğer yatırımlara da olanak sağlanmış olur. Ama nedense bugüne kadar bu ısı yalıtım konusuna hükümetlerimiz yeterince eğilemediler. Halbuki 1974 petrol krizinden sonra Avrupa'daki hükümetler çok çabuk şekilde çok iyi yalıtım önlemleri alarak, halkın yaşam standartlarını da bozmadan yurt dışından ithal ettikleri enerji miktarında büyük düşükler kaydettiler. Hükümetler kısa, orta ve uzun vadeli enerji tasarruf programları hazırlıyorlar. Bu uygulama sonucunda da büyük oranlara ulaşıyorlar. 10 yıl önce bir seyahatte okuduğum gazetede Fransa'da o tarihte yapılan yalıtımların neticesinde % 25 miktarında yurtdışından ithal edilen enerjiden tasarruf edilmiş. Sırf yalıtım sayesinde.
Bizim derneğimizin yapmak istediği faaliyetler, hem sektörde faaliyet gösterenlere yararlı, hem bu sektörden etkilenen tüketicilere yararlı hem de ülkeye yararlı bir faaliyet oluyor. Bu çalışmalarımızı önümüzdeki yıllarda daha da genişleterek, sektörümüzdeki darboğazları aşmayı ve birinci planda sektörde çalışanları, ikinci planda da tüketicileri bilinçlendirerek ülkemize bu yararları sağlamaya gayret edeceğiz.
TURAN : Ses yalıtımı hakkında ne söyleyebilir siniz?
BİNYILDIZ : Ses yalıtımı da Türkiye'nin bir problemidir. Maalesef bu problemin üzerinde de hiç durulmamaktadır. Ses izolasyonu şanssız bir izolasyondur. Türkiye'de, ısı izolasyonu 27 yıl önce başlamıştır. Fakat ses izolasyonu henüz başlamamıştır. İnsanlar bu konuda oldukça duyarsız. Zannediyorum 1985'de bir gürültü yönetmeliği çıkarıldı ama bu daha ziyade bina dışındaki gürültülerle ilgili. Konut içindeki gürültülerle ilgili değil. Türkiye'de bina içi ile ilgili herhangi bir gürültü yönetmeliği çıkarılmış değil.
Ancak 1985'de çıkan gürültü yönetmeliğinde bir maddede şöyle der; bina içi gürültüleriyle ilgili olarak standart çıkartılması talep ediliyor. Türkiye'de standardı TSE çıkartıyor. Dolayısıyla TSE'nin bina içi gürültüleriyle ilgili bir standart çıkarmasını bekliyoruz.
İşte derneğimizin yapmayı düşündüğü faaliyetlerden birisi de TSE ile ilişkiye geçerek onların bu konuda bir standart çıkarmasına ön ayak olmak, gerekirse yardımcı olmak. Ses yalıtımı Türkiye'deki yapılarda hiç dikkate alınmıyor dersek gerçekten haksız sayılmayız. Normal konutlarda bu önlem alınmadığı gibi, son zamanlarda yapılan iş merkezleri, sanayi yapılarında da gürültü önlemlerine dikkat edilmemektedir. Su yalıtımı meselesine gelince, bu başlı başına bir problem Türkiye'de. Bir kere çok çeşitli malzeme bulunmaktadır pazarda. Tüketicinin de kafası karışıyor.
TURAN : Tüketici size müracaat ettiğinde siz kendisine nasıl yardım edeceksiniz?
BİNYILDIZ : Biz kendisine probleminin ne olduğunu soracağız. Problemini anladıktan sonra, kendisine o iş için uygun olabilecek hangi malzemeler bulabileceğini marka ismi belirtmeden kendisine bildireceğiz. Ve o tüketiciye kendisine en yakın bizim de üyemiz olan bir satıcıyı veya uygulayıcıyı tavsiye etmek suretiyle tüketiciyle satıcıyı karşı karşıya getireceğiz, doğru çözümün sağlanması için.
Türkiye'de herkes pilot olamaz, herkes berber olamaz. En azından bir kurs görmek gerek. Ama nasıl oluyorsa, herkes müteahhit olabiliyor. Bazı müteahhitlerin de yapı hakkındaki bilgileri sadece tuğla, çimento, beton, keresteden ibaret. Yapı fiziği konularında hiçbir bilgileri olmayabiliyor. Böyle bazı kişiler bir çatıya yapılacak şap tabakasının suyu tamamen keseceğini zannediyor. Burada mutlaka her durumda en şiddetli rüzgar ve yağmurun bulunduğu durumda bir damla suyun aşağıya geçmemesini sağlamak önemli. Dolayısıyla yapılacak olan inşaatın çatısı ise konu, o çatıda suyun geçmemesi için alınması gereken bütün önlemlerin alınmasını sağlayacağız. Nasıl yapacağız? Bilgilendirerek.
TURAN : Dernek olarak vermek istediğiniz mesajlar ve geleceğe yönelik amaçlarınız nelerdir?
BİNYILDIZ : Mesajımız çok. Üyelerden önce topluma yönelik bir mesajımız var. Hem kişilere, hem sektörde çalışanlara hem de hükümete yararlı olduğunun bilinci içinde bu konuların önemini belirten propaganda çalışmaları yapacağız. Kamu yöneticilerine yönelik bazı yönetmeliklerin ve idari önlemlerin alınması için çalışmalar yapacağız. Üreticilere yönelik, kaliteli mal üretimini teşvik, teknik bilgi vermek için kurslar düzenlemek, Türkiye pazarının gerçek tespiti için üreticilerden bilgi alınması konusunda çalışmalarımız olacak. Satıcılara yönelik, kaliteli mal k nımıııı teşvik, teknik bilgi aktarıı ı sağlayacak çalışmalarımız olacak. Yalıtım yönetmeliğinin ıslahı için Bayındırlık Bakanlığı ile temas edilmesi, yalıtım teşviki için Maliye Bakanlığı ile temaslarımız olacak. Konuyla ilgili standardı bulunduğu halde TSE belgesi almamış üreticileri uyarmak, bunların TSE'ye bildirilmesi yönünde çalışmalarımız olacak. İZODER'in sadece TSE'li ürünlerle ilgili olduğunu kamuoyuna duyurmak ve tüketicilere teknik çözüm önerileri getirmek için seçimi kendisi yapmak üzere, ilgili üyelerimizin adreslerini vermek amaçlarımız arasındadır.
TURAN : Sayın Binyıldız, verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz.