Header Reklam
Header Reklam

Emel Kazan kurucu ortağı Osman Metin kurumsallaşmanın önemini vurguluyor 'Kazan ureticisi firmalarimizin omru kurucusunun omru kadar olmamali'

05 Eylül 2002 Dergi: Eylül-2002
Emel Kazan kurucu ortağı Osman Metin kurumsallaşmanın önemini vurguluyor 'Kazan ureticisi firmalarimizin omru kurucusunun omru kadar olmamali' TERMODİNAMİK: Bize firmanızın tarihinden ve gelişim sürecinden söz eder misiniz?

OSMAN METİN: 1971 yılında küçük bir atölye olarak üç arkadaş Emel Kazan ve Makine Sanayi’ni kurduk. Bu gün Kemal Gün ve ben ortak olarak bu şirketteki yöneticiliğimizi sürdürüyoruz. Emel Kazan markasının büyümesini, kaliteyi ve müşteri hizmetlerini ön planda tutarak büyümeyi sürdürdük. Küçük bir atölyeden, önce belediye sanayi sitesine, sonra 5000 m2 bir arsa aldık. Arsamız TEM yolu nedeniyle istimlak edilince Küçükköy’deki bu yerin arsasını 1988 yılında aldık, fabrikanın aynı yıl içinde inşaatını bitirdik ve taşındık. Emel Kazan basınçlı kaplar üretir. Esas iddiamız büyük sanayi tipi buhar kazanlarıdır. Hidrofor, boyler, basınçlı tanklar, evsel tip kalorifer kazanları, fuel-oil yakıt tankları, eşanjörler, su yumuşatma cihazları, kum filtresi üretiyoruz. Bu gün kazan üreticileri arasında makine parkı olarak en iyi durumdayız. İşletmemizde hiçbir firmada olmayan gerilim giderme tav fırını var. Basınçlı kazanların soğuk şekillendirmesinde gerilimin alınması gerekir. 620 ûC’lik tav fırınımıza Türkiye’nin her yerinden tavlanacak ürünlerin siparişleri gelir. Makinalarımızın % 90’nını biz yaptık. Hangi makine gerekiyorsa onu hemen dizayn edip yapabileceğimiz kısımlarını burada, yapamadıklarımızı dışarıda yaptırıp makinalarımızı ortaya çıkardık. Basınçlı kaplarda kaynakçı çok önemlidir. Biz de Türk Loydundan sertifikalı 20 kaynakçı vardır. İmalatlarımızın % 90’ı Türk Loydundan klas belgelidir. Bütün kaynakların röntgen filmleri çekilir. Basınçlı kap üretiminin gerektirdiği bütün şartları yerine getiriyoruz. Dışardan aldığımız her sacın önce kimyasal analizini sonra teknik analizini yaptırıyoruz. İşimizi severek yapıyoruz. Bir defa yaptığın işi seveceksin ve önce kendin beğeneceksin sonra başkasına beğendireceksin. Şahsen bu gün bile içimden ilk günkü heyecan ve şevk içerisinde 24 saatimi burada geçirmek geliyor.

TERMODİNAMİK: Doğalgaz kullanımına yeniden ivme kazandırmak, bir çok ile ulaştırılmasını sağlamak için BOTAŞ çalışmalarını hızla sürdürüyor. Bu aşamada kazan üreticisi bu gelişmeye nasıl bakıyor?

OSMAN METİN: 1993 yılında Türkiye’ye doğalgaz geldiğinde biz kazan imalatçıları çok ümitliydik. Ama ne yazık ki Türkiye’deki kazan imalatçıları bu gelişmeden yeteri kadar yararlanamadılar. Üniversitelerimizdeki bazı hocalarımızın yabancı kazanları öven yazıları nedeniyle doğalgazın sadece o kazanlarda yanabildiği gibi yanlış bir imaj yaratıldı, öyle olunca da bizler yararlanamadık, pastayı ithal kazancılar paylaştılar. Biz yine de mücadelemize devam ediyoruz. Fakat günümüzde ise doğalgazın ilk yatırım bedelinin yüksek olması nedeniyle kömüre dönüş başladı. 200-300 milyon aylık alan bir işçi 50-100 milyonluk doğalgaz kullanım bedelini ödeyemiyor. Hiç kimsenin (pahalılıktan dolayı) hava kirliliği umurunda değil, adam yaşam savaşı veriyor. Devletin doğalgaz yatırımları da boşa gitmiş oluyor. Ben, doğalgazın yeni gideceği illerde de bu durumun geçerli olacağı kanısındayım. Doğalgazın satış bedeli bu kadar yüksekken oralarda da evsel ısıtma ve sanayide kullanımının yaygınlaşacağını sanmıyorum. Zaten şimdiden sadece konutlarda değil sanayide de doğalgazın kullanımından kaçış var. Devletin doğalgaz satış fiyatları bu düzeyde olmamalı, mutlaka bir subvansiyon gerekir. Kullanım bedelinin dışında ilk yatırım maliyeti de çok yüksek. Biz işletmemize bu yüzden doğalgaz almadık. Evet büyük rahatlığı var ama bir çok yere dünya kadar ücret ödemeniz gerekiyor. Bu gün imalatçı geçim sıkıntısı içindeyken, üretimini sürdürebilme derdindeyken bu paraları ayıramaz.

TERMODİNAMİK: Doğalgazın Türkiye’ye gelmesinden başlayarak kazan üreticilerinin hiç mi kabahati olmadı?

OSMAN METİN: Ben Kazan ve Basınçlı Kaplar Sanayicileri Birliği’nin (KBSB) kurulduğu 1985 yılından beri içindeyim. Hatta kuruluşunda da etkin olarak çalıştım. Türkiye’ye doğalgaz geleceği zaman biz İGDAŞ’a çok gittik. ‘Ankara’yı İngilizler, İstanbul’u Fransızlar, Bursa’yı İtalyanlar yaptı. Farklı standartlar uygulandı. Böyle olmasın, kargaşa olmasın. MMO ile bir standart hazırlayalım.’ dedik. İGDAŞ buna yanaşmadı. Biz de arkasını bıraktık. Tabii ki bizim de büyük suçumuz var, piyasayı serbest bırakarak ithal kazanların maalesef Türkiye’ye dolmasına neden olduk. Bizim piyasayı boş bırakmamızın birinci nedeni zaten en büyük sıkıntımız olan birlik olamamamızdır. Ben bugün dertlerimizi anlatmak için Sanayi ve Ticaret Bakanlığına Emel Kazan, Osman Metin olarak ziyaret başvurusunda bulunsam belki kabul edilirim ama bir KBSB Başkanı ve Yönetim Kurulu heyeti olarak başvurursak farklı karşılanırız. Böyle bir gücümüz olabileceğini bizim imalatçılarımız maalesef anlayamadılar. Onlar dernekten ani çözümler bekliyorlar. Dernekler sorunlara ani çözümler bulamaz ama üyelerinin maddi manevi katılımıyla gücünü kamu otoritesine hissettirirler. Temsil yeteneği vardır ve ona göre muamele görürler. Bu bile az şey midir? Birlik olabilseydik, bir İran kadar olabilseydik ( ki İran dışardan bir tek kazan bile sokmuyor ülkesine), bu kadar yabancı kazanın girmesini engelleyebilirdik. Milyonlarca dolar, mark dışarı akmazdı. Her yer ithal kazan ve kombilerle doldu. Aynı şekilde kombi üreticilerinin de sıkıntıları var. Türkiye’de kazan ve kombi üreten firmalar işçi çalıştırarak istihdam yaratıyorlar, vergi veriyorlar, dövizimizin dışarı gitmesini önlüyorlar. 1996’da Ankara’ya gidip Sanayi Bakanlığı müsteşarı Akın Çakmakçı ile görüştük. Kendisinden Bakana iletmek üzere kotaların yükseltilmesi ile ithal kazanların ülkeye girmesini biraz daha zorlaştırılmasını istedik. Bakanın söylediği ise çok acı. Bize bir şey yapamayacağını mümkünse bizim de ithalat yapmamızı önermiş. Sanayicisine sahip çıkmayan devlet nasıl olur ki. Bu gün İMF’ye avuç açıyorsak hep benzer zihniyet ve uygulamalar sonucudur. Kazan imalatçısının sorunları sadece bu değil ki. Ham madde olarak Ereğli’den sac alırsınız istediğiniz vasıfta çıkmaz. Döviz ödeyerek Ukrayna’dan, Romanya’dan sac alırsınız. Ereğli, yurtiçine sattığı bedelin aynısına ihracat yapar, siz burada kalitesi ne olduğu belli olmayan ithal saclarla kazan üretmeye çalışırsınız. Kalifiye eleman bulamazsınız. Burada Endüstri Meslek Lisesinin Metal Bölümünden öğrenciler staj için geliyor. Ama stajı bitenlerden hiç biri burada kalmak istemiyor. Eskiden ilkokulu bitirince babaları çocuklarını ellerinden tutar, eti senin kemiği benim diye meslek öğrenmeleri için çırak verirdi, biz de yetiştirirdik. Artık çırak da gelmiyor, ne yapsın ağır sanayide, gürültülü kir pas içinde. Gidiyor konfeksiyona. Babası getirse bile ilk önce kaç para vereceksin diye soruyor. Çocuğuma ne meslek öğreteceksiniz, ne ustası olacak demiyor da, eve kaç para getirecek ona bakıyor. Mühendis konusunda da aynı sıkıntılarımız var. Üniversitelerden mezun olan mühendis masa başında iş istiyor. İmalata inecek bir

Etiketler