Duran ÖNDER : 'Yurtdışından ömrünü tamamlamış fırın getirmek yerine ülkemizde yeni teknoloji ile üretilen fırınları yeğlemek gerekir'
Doğalgaz yakma sistemleri ve sanayi fırınlarının Türkiye'deki gelişimi konusunda Önder Mühendislik Ltd.Şti.'nin kurucusu ve sahibi Duran Önder'le Yayın Danışmanımız Prof.Dr.Doğan Özgür'ün yaptığı söyleşinin tam metni aşağıdadır.
ÖZGÜR : Sn. Önder, sizi tanıyarak sohbetimize başlayabilir miyiz?
ÖNDER : 1937 Divriği doğumluyum. Almanya'da Makina Mühendisliği tahsili yaptım. Tahsil yılları ve sonrasında Almanya'da mühendis olarak çalıştım. 5 sene Mannesmann Boru Fabrikası-İzmit'te çalıştım. 1973-74'de LPG ısıtmalı boru-tav fırını imalatında işveren temsilcisi olarak çalıştım. 1974'de Önder Mühendisliği kurdum. 1985'te Gaz Jeneratörü üretiminde kullandığımız cihazlar için Kromschröder ile görüşmeye başladık. 1 Ocak 86'dan itibaren Kromschröder Gaz Cihazları Türkiye Temsilciliğini yürütüyoruz. Kromschröder Gastechnic'i satın aldığından, Gastechnic'in de temsilciliğini devraldık.
ÖZGÜR : Firmanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
ÖNDER : 1974 yılından beri sanayi fırınları üreten Önder Mühendislik Ltd. Şti. özellikle fırın imalatı ve gaz yakma düzenlerinde uzman bir kuruluştur.
Temsilcisi olduğu LOI ESSEN firmalar grubu işbirliği ile kurduğu fırınların yerli imalatı ve montajını yaparak konusunda uzmanlaşmış ve edindiği deneyimlerle ısıl işlem ve tav tesisleri, kurutma fırınları, sıcak hava üreticileri, gaz jeneratörleri ile gaz yakma düzenlerinin proje, imalat, montaj ve çalıştırılmasını gerçekleştirmektedir.
LPG yakmada uzmanlaşmış Önder Mühendislik Ltd. Şti., doğalgazın ülkemize gelmesi aşamasında Gaz Ölçme, Ayar ve Emniyet Cihazları üreticisi G. KROMSCHRÖDER AG-Almanya firmasının Türkiye temsilciliğini üstlenerek konusunda saygın bir seviyeye ulaşmıştır. KROMSCHRÖDER ve GASTECHNIC firmalarının birleşmesiyle GASTECHNICtemsilciliğini de üstlenmiştir.
Doğalgaz konusunda proje, gaz cihazlarının ithalatı, gaz hattı ve gaz yakma düzenleri olarak birleştirilmesi, gaz yakma panoları imalatı ile sanayi fırınlarının doğalgaza dönüştürülmesi esas çalışma alanı haline gelmiştir.
Stoktan gaz cihazları ve yedeklerinin teslimi, siparişe göre ithalatına proforma fatura; montaj, çalıştırma ve servis hizmetleri ile doğalgaz kullanıcılarına yardımcı olunmaktadır. Kuruluş ve Temsilciliklerimiz tarih sırasına göre şöyledir : ÖNDER Mühendislik Bürosu kuruluşu (Ağustos 1974), LOI ESSEN firmalar grubu Türkiye Temsilciliği (Mayıs 1975), ÖNDER Mühendislik Ltd. Şti. isim değişikliği (Mayıs 1984), G. KROMSCHRÖDER AG Almanya, Türkiye Temsilciliği (Ocak 1986), GASTECHNIC Almanya, Türkiye Temsilciliği (Ocak 1992).
ÖZGÜR : Türkiye'de doğalgaz uygulamalarını değerlendirir misiniz ?
ÖNDER : Türkiye'de doğalgaz sihirli bir kelime oldu. Yeni yeni bir çok büro ve müteahhitlik firmaları kumuldu. Ama sanayide bir dönüşüm yapabilmek için o sanayi kolunun işleyiş sürecini iyi bilmek gerekli, ikinci etapta gazı iyi tanımak gerekli. Doğalgaz Türkiye için yeni bir yakıt. Uygulamasını da gazın sisteme girişinden yakılmasına kadar tüm aşamaları çok iyi tanımak gerekiyor. Sadece Botaş, İgdaş, Ego'nun istediği bir takım koşulları yerine getirmek yeterli değil. Borulamanın nasıl yapıldığını bilmek yeterli değil. Boruların aralarında yer alan cihazların iyi tanınması ve nasıl bağlandığının da bilinmesi gerekli. Bu anlamda Türkiye'de büyük bir boşluk var. Bir takım bilgisayar programları ile borulama hesapları yapan bürolar, uygulamaya gelindiğinde yeterli olamadılar. Bunun paralelinde gaz cihazlarını ithal eden, temsil eden firmalar kendi bünyelerinde servis hizmeti vermediler.
Önder Mühendislik olarak biz de geçen seneye kadar kendi işlerimizde bir gruplama, bir önmontajh olarak cihazları teslim ediyorduk. Ama bir yıldır gördük ki, yaptığımız uygulamalar bir yerde sınırlı kalıyor, müşterimize tam hizmet veremiyorduk. Birçok müşterimiz bağlantılarımızın "anahtar teslimi" yapılmasını istedi. Son yaptığımız 3-4 tesis, kendi kadromuzla yaptığımız "proje-borulama, cihaz donanımı ve yakma" süreçlerini kapsayan anahtar teslimi projeler. Bu çapta tesisler gerçekleştirebilecek pek fazla firma yok. 3-4 kuruluş var konuya vakıf olan. Konut dönüşümü söz konusu olduğunda tecrübe kazanilması ve pekiştirilmesi daha kolay. Zira sonuçta kalorifer kazanına brülör sağlanması hadisesidir. İlk sefer bağladığınızda güçlük çekebilirsiniz, ikincide daha kolay bağlarsınız, üçüncüde, dördüncüde uzman olursunuz.
Sanayide durum çok farklı. Aynı firma içinde, üç-dört tesiste her biri kendine özgü fırındır, ısıl-işlem tesisidir. Ona özel bir yakma sistemi konulması gerekmektedir. Fuel-oilli, ele^rikli, sıvı yakıtlı fırınlar, gaza geçtiğinde bir çok sorun ortaya çıkıyor.
Birincisi; enerjinin kısıtlılığı. Enerjiyi har vurup harman savurduk. 1974-75'lerde petrol krizi başlayıncaya kadar. 1979-80'lerde Avrupa'da enerji tasarrufuna yönelim başladı. 1989'da Düsseldorf ta bir fuarda, tüm üretici ve satıcıların, fırınlarının enerji tasarrufu özelliğini ön plana çıkardığını gördüm. Bizim, Türkiye'de bir sanayi fırınını dönüştürürken bu özelliği göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Fırının kapısından, penceresinden alev çıkmaması gerekir. Alevin ve sıcaklığın fırının içinde kalması doğrudur. Gazda bunu sağlamak kolay. Çünkü alev, brülör veya bekin başında yanar. Hassas yanma sağlanacağından enerji, fırının içinde kalır. Türkiye'de özellikle metal, kağıt, tekstil sektörlerinde çok sayıda dışarıdan, kullanılmış fırın getirildi. Bunlar buharlı veya gazlı fırınlardı. Gelen gazlı fırınlar -özellikle metal sanayiinde- ömrünü tamamlamış fırınlardı. Bugün Türkiye'de fırın yapan firmalar çoğaldı. Bunu yapabilecek teknoloji, Türkiye'de var. Dışarıdan eski fırın getirinceye kadar ülkemizde yenisinin yapılması daha uygun. Zaten eski teknoloji ile üretilen bir fırından beklenen ile günümüzde beklenen farklı. Avrupa'da, çalışan bir fırın, asla atılmaz, bir tesisten sökülüp, bir diğerine monte edilir. Bu esnada da modernize edilir. Türkiye'ye getirilenler ise maalesef, hurda fırınlar. Böyle hurda fırınları getirip çalıştırabileceği vaadiyle piyasayı dolandıranlar da çıktı. Bu gibi şeyler sektörün oturmamışlığını gösteriyor. Tabii, müşteriyi de eleştirmek gerek. Müşteri de bu gibi önemli yatırımlarda mutlak kalite ve uzmanlığı talep etmeli. İşin bir aşamasını bir firmaya, bir diğer aşamasını başka bir firmaya -şu veya bu sebeple- verdiğinde mükemmel bir uyum sağlanamıyor.
D. ÖZGÜR : Bir fırın sistemi, eğer belli bir yakma sistemine göre kurulmuşsa, bu yakma sistemini, herhangi bir şekilde kalitesini düşürerek aynı verimi elde etmek mümkün olamıyor tabii ki.
D. ÖNDER : Gayet tabii. Özellikle sanayi donanımlarında kullanılan beklerin zamana uydurulması gerekir. Avrupa'da özellikle Amerika'da 40-50 yıldır gaz yakılıyor. Birçok bek türleri de o zamandan kalmadır. Ön karışımlı bek ile yakma sistemi tarihe karıştı. Bugün hemen hemen en modern bekler kafadan karışımlıdır. İonizasyon alev kontrollü ve otomatik ateşlemelidir. Dolayısıyla pilot bek veya başka bir donanıma ihtiyaç yoktur. Bir fotosele gerek duyulmadan direkt yakma sistemleridir. Fiyat açısından yeni teknoloji ile eski teknoloji arasında önemli bir fark yoktur. Geçenlerde bir iş için bir başka firmanın verdiği teklifle bizim verdiğimiz teklifte ; bizim teklifimiz sadece 1000 Mark daha fazlaydı. Bizim verdiğimiz teklifte söz konusu olan teknoloji, en son teknoloji, diğeri ise eski bir teknoloji idi. Doğalgazın sanayiide kullanımı, birçok avantajlar getirir. Birincisi rahat ve temiz bir yakma. Prosese uygun bir alev elde etmek mümkün. İkincisi enerji tasarrufu. Yakmada fazla hava kullanılmadığı için ve kullanılan yakma havası ön ısıtmaya tabii tutulduğu için tasarruf sağlanabiliyor. Üçüncüsü, işletme masraflarında eleman azaldığı için de tasarruf edilebiliyor.
Sıvı ve katı yakıtlarla mukayese edildiğinde depolama sorunu yok ve kullandığınız miktarı, 1 ay sonra ödüyorsunuz. Bu tür avantajları göz önünde tutulduğunda doğalgazın dönüşümünün neredeyse bedavaya geldiği söylenebilir.
Kurutma fırınlarında kazan dairesinde buhar üretiliyor. O buharı uzun yollarla fırına getiriyoruz. Fırında eşanjörle indirekt ısıtıyoruz. Ondan sonra o buharın condens geri dönüşü var. Dolayısıyla bu arada siz ne kadar kazanda % 90 randımanı var diyorsanız da o enerjinin tüketiciye kadar ulaştığı noktada % 40'ı geçemiyorsunuz. Fakat modern sistemde doğalgaz, direkt fırının içinde yakılıyor. Baca gazları ortama veriliyor. Dolayısıyla neredeyse % 100 randıman var. Bu nimetlerinden kolay kolay vazgeçemeyeceğimiz için doğalgaz, tüm sanayi kollarında yerini alacaktır. Türkiye'ye doğalgazın gelişi, aynı zamanda bir enerji bilinci oluşturdu. Dolayısıyla henüz doğalgazın gitmediği yerlerde de LPG ile yakma sağlamaya çalışıyorlar. Doğalgaz hizmeti verdiğimiz yerlerle aynı oranda LPG hizmeti veriyoruz.
ÖZGÜR : İonizasyonla alev kontrolünün fotoselle alev kontrolüne oranla avantajları var mıdır?
ÖNDER : İonizasyon alev kontrolü çok brülörlü sistemlerde büyük avantaj sağlıyor. Gerekçesi de şu; bir brülörü kontrol eden fotosel, diğer brülörün alevinden etkilenebilir. Kontrol ettiği brülör söndüğü halde diğer brülörün kontrol ettiği fotoselden etkilenerek kendi kontrol ettiği brülörün yanmaya devam ettiğini algılayabiliyor ve gazı kesmiyor. Halbuki ionizasyonda direkt yanma kafasının 1-2 cm ilerisinde alev söndürdüğü esnada salise mertebesinde alevi keser. Tek brülörlü bir sistemde fotosel kullanılabilir. Ancak bir fotosel lambasının ömrü 8-11 saat arasındadır. Bu süreden sonra duyarsız olur. Değiştirilmesi gerekir. İkincisi, bek bünyesine ilave bir girişle onu bağlıyoruz. Üçüncüsü fotoselin lambasının kirlenmesi sağırlatabilir. Özellikle sanayi fırınlarında karşı basınçlı olanlarda fotosele doğru bir basınç olabilir. Hava hüzmesiyle, yakma havasından alınan bir havayla fotoselin önünü yıkamak mecburiyeti vardır. Ayrıca, fırından gelecek etkilerden korumak için fırınla fotosel arasına bir kuvars cam konulması gerekir ki, kuvars camın tanesi 84 marktır.
Emniyet açısından; kurulu bir düzende elektriki yönden birçok sınırlamalar vardır. Bu bir emniyet zinciri oluşturur. Zincirin halkalarından biri olmazsa, sistem ana gaz girişinde ki-letlenir. Bunlar nelerdir; Gaz basıncını kontrol ediyoruz. Düşmesi veya yükselmesi halinde (belli limitler arasında) sistem durur. Yakma havasını kontrol ediyoruz. Şayet yakma havası herhangi bir nedenden düşerse sistem durur. Alevi kontrol ediyoruz. Alevin kesilmesi halinde beyin tabir ettiğimiz gaz yakma otomatı 1 sn. bekler. Şayet alev gelmezse, sistem durur.
Mekanik olarak; kurallara göre şayet 100 milibarın üzerinde çalışıyorsak ve kullandığımız cihazlar giriş basıncına dayanıklı değilse regülatörün önüne emniyet kapama ventili (shut-off) gerekir. Bunun iki görevi var. Birincisi regülatör çıkışındaki basıncın set edilen değerler üzerine çıkması halinde mekanik olarak emniyet kapama ventili kapanır. Bu daha ziyade regülatörün giriş basıncı yüksek ise veya regülatörden sonra kullanılan bazı cihazların kullanım basınçları giriş basınçlarına dayanamıyor ise regülatör çıkış basıncını bu cihazların kullanım basıncı ile sınırlamamız gerekmektedir. Genel kullanımda ufak regülatörler 200 milibarla çalışır. Dolayısıyla biz gaz girişini regülatörden sonra herhangi bir nedenle 180-190 milibarın üzerine çıkıldığında sistemi durdurmamız gerekir. O zaman manyetik emniyet kapama ventilini 200 milibara set etmemiz gerekir. 200 milibarı geçince gaz kesilir. İkinci aşama şayet gaz basıncımız istenilenin çok altına düşerse, emniyet kapama ventili 8-18 milibarda ayar edileceğinden yine gaz kapanır. Yani hortumlu bir bağlantıda hortumda kesilme veya kopukluk olduğunda gaz boşalırsa, regülatör o debiyi karşılayamadığından gaz basıncı düşecektir. 18 milibara düştüğünde de emniyet kapama ventili gazı kesecektir. Özellikle büyük debili brülör veya fırın girişlerinde manyetik ventil gazı anında kapattığında; önü kapatılan büyük bir akışkan maddenin bir geri tepme yaratmasından basınç yükselecektir. Orada regülatör kendini toparlayamaz. Bu arada basınç yükselir. Set ettiğimiz basınca ulaşırsa emniyet kapama ventili kapatacaktır. Fakat onun kapatması işletmeyi durduran bir hadisedir, mekanik bir kapatmadır. Buna meydan vermemek için bir tane de emniyet firar ventili koyuyoruz. Bunun görevi de emniyet kapama ventilinin kapama basıncının altında -üst basınçta- fakat regülatörün de ayar basıncının üstünde bir yerde set edilir. Ani kapamalarda basınç bir miktar yükselince, oradan bir miktar gaz ortam dışına, çatı üstüne atılmak suretiyle o arada oluşan basınç yükselmesi, tekrar regülatörün ayar ettiği basınca düşürülür. Regülatörler sıfır kapamalıdır. Yani tüketim safhasında, gaz akarken regülatörün kendi basıncını set edilen basınca ayarlıdır. Fakat arkada gaz tüketimi durduğu anda, regülatör normalde açık olduğu için giriş basıncının arka basınca geçme tehlikesi var. Ancak sıfır kapamalı regülatörde set edilen değerin üzerine geçemez. Tüketim durduğu anda regülatör de kapanır ve regülatörle ilk kapama organı manyetik ventil arasındaki basınç set edilen değerde kalır. Yükselirse ne olur? Emniyet kapama ventili sistemi kapatabilir veya bir dahaki devreye girişte basınç yüksek olduğu için manyetik ventil, gücü yetmez ve açamaz. Sistem arızaya geçer.
ÖZGÜR : Gaz cihazlarında Kromschröder'ın payı nedir?
D. ÖNDER : Özellikle Avrupa'da % 60 olduğunu biliyorum. Fakat domestik sektörlerde zaman zaman % 70'leri geçmiştir veya aşağı düşmüştür. Sanayi sektöründe % 80'i geçebiliyor. Zira, gaz basınç düşürme cihazları, gaz emniyet ve kontrol cihazları, gaz ölçme sayaçları, brülörler, pilot bekler, trafo, gaz yakma otomatı, komple yakma sistemlerinin tamamını Kromschröder'den alabilirsiniz. Kromschröder 125. yılını 1990'da tamamladı. Şu anda 128. yılında Kromschröder İngiltere'de sulu gaz sayaçları kullanılırken, Schröder kardeşler kuru sayaçlar dediğimiz cihazları icad ettiler. 1990'lı yıllarda da alanında öncü olma vasfını kanıtlamış, yerleştirmiştir.
ÖZGÜR : Sn. Önder, bu güzel söyleşinin, sektörün birinci gündeminde bir konu olan doğalgaz ve yakma sistemleri konusunda ışık tutmasını diliyor, teşekkür ediyoruz.