Baymak Genel Müdürü Murat Akdoğan : ' Türkiye çağı yakalayacaksa, belli sektörlerde lider olacaksa gümrük birliğinin korumacılığından kurtulması lazım'
Sektörümüzün önde gelen isimlerinden Baymak Genel Müdürü Murat Akdoğan ile görüştük. Akdoğan, Baymak firması ve sektöre yönelik sorularımızı şöyle yanıtladı:
TERMODİNAMİK : Sayın Akdoğan, Baymak ürün yelpazesi ve pazardaki payı hakkında bilgi verir misiniz?
AKDOĞAN: Biz öyle bir ürün gammı ile öyle organizasyonlara giriyoruz ki, bundan sonra Demirdöküm'le çok daha yakın ilişkimiz olacak. Özellikle 1994'ün başından itibaren. Çünkü bizim hem ürün gamını çalışmalarımız hem alt yapı çalışmalarımız bundan sonra çok daha köklü, çok daha farklı noktalara gelecek. Mesela bundan sonra neler olacak?
Birincisi ürün gamını. Baymak'ın bir prensibi var. Pazarı bir pramit olarak görürseniz, Baymak bu piramitin hem tabanına hem de tavanına hitap eden ürünler geliştiriyor. Kat kaloriferinde hem dökme dilimli kat kaloriferi yapıyor, hem de çelik kat kaloriferi yapıyor. Hidroforda hem piston hidrofor yapıyor, hem santrifüj hidrofor yapıyor. Her çeşit termosifon yapıyor. Şofben üretiyor. Bu arada kombi doğalgaza geldiğimizde de bu alanda Baymak tek çalışma yapan firma. Hem Türk firmaları kadar, Alarko kadar, Demirdöküm kadar, hem diğer firmalar gibi biz de çelik kombiler üretiyoruz. İthal ediyoruz. İtalya'dan getiriyoruz. Pazarlamasını 4 yıldır yapıyoruz. Biz bunu yaparken bir yandan da hiç kimsenin yapmadığı Türkiye'de sadece Baymak'ın yaptığı Avrupa'da da Group İmar İtalya'da bir kombi cihazı var. Döküm kombi cihazın Türkiye'de de üretilmesi önce pazarlanması sonra üretilmesi konusunda bir anlaşma yaptık bu sene başında. Geçen seneden beri bunun pazarlamasını yapıyoruz. Bu anlaşma yaklaşık 800 milyon liretlik bir anlaşma. Sadece lisans anlaşması bu. Türkiye'de demir döküm kombilerin Baymak fabrikalarında üretilmesi için yapılmış bir anlaşma. Bugünkü değeri yaklaşık 6.5 milyar liralık bir lisans anlaşması. Baymak bu parayı ödüyor. Bu üretim ne zaman gerçekleşecek? Şu anda 2 tane tır tamamen İtalya'da hazırlanmış montaj hattıyla yola çıktı, önümüzdeki hafta başında bu tesis Baymak fabrikasında kurulmaya başlanıyor. Tüm aparatları montaj hatları makinanın tamamı İtalya'da üretlidi. Oradaki üretim tesisin birebir özelliklerine sahip bir sistem. Şimdi yola çıktı geliyor. 4 İtalyan'la gelip burada sistemi kuracaklar. Baymak Türkiye'de döküm kombiyi üretir hale gelecek, bugünkü fiyat farkları % 25-30'un üzerindeki fiyat farkları %15'lere kadar düşecek. Dolayısıyla döküm kombi diğer kombilerden %15 pahalı olmakla birlikte en azından diğerlerinden 4-5 kat daha uzun ömürlü olacak. Döküm kombinin en büyük özelliği bu içindeki eşanjörün döküm olması. Diğer bütün kombilerde bakır eşanjördür. Bunların ömürleri Türkiye'de 8, 9, 10 sene diyorlar. Bu diğer çelik kombilerde 10-11 seneyse eşanjanjörün ömrü, bu döküm kombilerde 40-50 sene olacak.
Bu öyle bir sistem ki, çift sirkülasyon pompalı tek sistemdir. En çok arıza yapan sistem üç yollu vanalı sistem ortadan kaldırılmıştır. Çift sirkülasyon pompasına geçilmiştir. Ordada teknolojik bir avantaj vardır. Arıza yapmayan, bakım istemeyen çok uzun ömürlü bu cihazları Baymak Türkiye'ye getirdi. Ve çok yakın bir zaman içinde de üretimine geçiyor. Şu andaki satışlarımız neredeyse diğer tüm kombileri tek başına yakalayacak duruma geldi. Bunun Türkiye'de üretilmesi ve tanıtılması ile zannediyorum çok büyük bir pazar Baymak'a gelecek. Üçgen diye düşünürseniz, orta gelir düzeyine kadar tüm gelirler için Baymak'ın Ocean kombisi ve diğer tüm rakiplerin kombileri orada mücadele ederken Baymak zirvede tek başına o mücadeleyi verecek ve piyasayı ele geçirecek.
Diğer doğalgazlı ürünlerinde ne yaptı Baymak? İlk önce Clotnel lisansını 1989 senesinde aldı. Bu lisansla doğalgaz brülörlerini Türkiye'de üreten ikinci firma. Bu avantajı da ele geçirdi. Şu anda 400 bin kg/cal kadar bütün doğalgaz brülörlerimizi kendimiz üretiyoruz. İtalyan Sn.George firmasıyla anlaştık. Döküm dilimli kazanlar, bunlar sadece doğalgazla çalışan kazanlar. Bu kazanları da biz İtalya'dan getiriyoruz. Çelik kazanlarıda biz kendimiz üretiyoruz. Doğalgaz sobamız var ve en son çıkan soba olacak bu bacalı soba.
Diğer tüm ürünlerdeki konstrüksiyon hataları ve servislerdeki hataları ortadan kaldırılmış durumda yeni çıkardığımız bir soba olacak.
Baymak'ın 3 büyük avantajı var. Yani en büyük ürün gamını, en kaliteli ürün gamını ve isminin ve ürünlerinin pisada çok daha fazla olması ve satış sonrası hizmet durumuyla şu anda Türkiye'de bence en iyi firma durumunda.
Doğalgaz ürün yelpazesine baktığımız zaman, en geniş ürün yelpazesi doğalgazda Baymak'da olacak, ve hiçkimsede olmayan ürün gamı Baymak'da olacak. Ürün yelpazesindeki genişlik ve kaliteyi düşünürseniz burada en büyük avantaja biz sahibiz. Bu birinci avantaj. İkinci avantaj, biz doğalgazın bulunduğu bölgelerde, İstanbul, Bursa ve Ankara'yı düşünürseniz doğalgazın gideceği hatlarda Baymak'ın ismi çok eski ve orada kat kaloriferi var Baymak'ın. Bu avantajı şöyle değerlendirebiliriz.
Örneğin, İstanbul'da doğalgazın gideceği alanlarda Baymak'ın 30.000 tane kat kaloriferi var. Bir kere insanlar Baymak'ın ismini biliyor. Bunların doğalgaza dönüşümü sözkonusu olunca ya yeni bir cihaz alacak ya da bunları dönüştürecek. Baymak'ın 25 senelik hizmet ettiği bir kitle var. Bu kitlenin başka bir firmayı tercih etmesi mümkün değil, çünkü rüştünü ispat etmiş bu konuda tek firma Baymak. 20 senedir çalışan kat kaloriferleri var. İnsanlar çalışan bu sistem varken gidip başka bir sistemi tercih etmezler. 25 bin tane cihazı biz ne yapabiliriz? Bir, doğalgaza dönüştürebiliriz ki, bu konuda Baymak bir güvence verdi. Baymak'ın sattığı tüm mazotlu kat kaloriferleri doğalgaza dönüşüm belgelidir. Bugünkü fiyatı da bin marktır. Oysa tek başına bir brülör alıp takarsanız 15 milyona kadar gidiyor. O avantajı bir tek Baymak'ta görebiliyoruz.
Doğalgaza dönüşüm sağlayan sistem Baymak 1987 senesinde Türkiye'de ilk defa doğalgaza giren firma olması nedeniyle brülör sistemini değiştirdi. Doğalgaza dönüşüm kabiliyeti olan sisteme geçti. Sadece Baymak'ta var. Gaz yokken geçti ki, ilerideki avantajları değerlendirsin diye. Diğer firmalarda brülörü söküyorsunuz, başka bir brülörü takabilirsiniz. Ama Baymak'da bin Mark garantisiyle birlikte dönüşüm imkanına sahipsiniz. Ya bunu yapacak insanlar ya da bizim yayınladığımız bir liste var kat kaloriferini geriye satın alıp onun yerine kombi vermek. 34 milyon liraya kadar kazanları geriye alıyoruz. Bunların yerine 12-13-15 milyon liraya kadar kombi veriyoruz.
Dolayısıyla diğer firmalardan 45 milyon lira fiyat avantajıyla karşılarına çıkıyoruz. Demek ki bu 25 bin kombinin doğalgaza dönüşmesi Baymak için zaten hazır bir pazar. Başka hiç bir firmada bu avantaj sözkonusu değil.
Burada İstanbul'da 25 bin Baymak varsa Rakiplerin toplasanız 89 bini geçmez. Çünkü biz bu işi 20 senedir yapıyoruz, rakiplerimiz 7 senedir bu işi yapıyorlar. Bu Bursa'da da böyle, Ankara'da da böyle. Bu bizim ikinci avantajımız.
Üçüncü avantajımız satış sonrası hizmet. Biz sonuçta mazot yakan cihazlara 20-24 senedir aksatmadan hizmet veriyoruz. Bu hizmet devamlılık gösteriyor. Şu anda sadece İstanbul'da 23 tane servisimiz var. 122 tane satış sonrası hizmet elemanımız var. Bunlar 52 tane arabayla hizmet veriyorlar. İstanbul'da alanında şu anda böyle bir başka örgüt yok. Doğalgaz konusundaki eğitimleri 5 sene öncesine dayanıyor. Ankara'da Baymak doğalgazın montajına başladığı zaman İstanbul, Bursa, servisleri devamlı yaşayan cihazlar üzerinde eğitime geçtiler. Bunlar her sene tekrarlandı. Biz diyoruz ki şimdi bizim servislerimiz doğalgazda 5 senedir hizmet veriyor, İstanbul'da 23 senedir hizmet veriyor. Hem yaygınlık itibariyle, hem güç itibariyle hem de eğitim itibariyle EN iyi servis şu anda bizim servislerimiz.
Bir de bu servislerde Baymak'ın bir avantajı daha var. Bu konuda TSE belgesi alan tek firma. Bunu niçin yaptık? Çünkü bir kaliteyi yaratmak çok önemli. Ancak bu kalite tek başına yetmiyor. Siz 1 yıl garanti veriyorsunuz, bir de buna bakım ve yedek parça hizmeti vermek lazım. Bizim anlayışımızla bir ürün sattığımız zaman en az buna 20 yıl yedek parça ve bakım garantisi veriyoruz. Kalite yaratılır ama ondan önce kalitenin yaşatılması gerekir. Baymak'ın 3 büyük avantajı var. Yani en büyük ürün gammı, en kaliteli ürün gamını ve isminin ve ürünlerinin pisada çok daha fazla olması ve satış sonrası hizmet durumuyla şu anda Türkiye'de bence en iyi firma durumunda.
Bunun pazar payına etkisi ne olacaktır? Zaman Baymak'ın lehine işliyor. Şu anda bizimi payımız ne olursa olsun, zaman bizim lehimize işliyor. Ürünlerde kalite konusu, hizmet konusu gündeme gelecektir. İnsanların her seviyede ihtiyacına uygun ürün verme sorunu gündeme geldiğinde Baymak birinci sıraya gelecektir. Yaptıklarımız bunu gösteriyor.
TERMODİNAMİK : Baymak'ın ISO 9000 için çalışması varmı?
AKDOĞAN : ISO 9000'le ilgili bizim bu sene başladığımız çok ciddi bir çalışmamız var. 94 senesinin planları içersinde var. Ama bizim kalite anlayışımızda, Baymak en kaliteliyi yapmış.
Zannediyorum Türkiye belli sektörlerde gerçekten lider pozisyona gelebilir. Ama rekabet gücünü oluşturabilirse, o konuda ciddi emekler verebilirse. Gümrük birliğine girilmesiyle bu ayrıma varılacak.
Bunu biz batı teknolojisiyle entegre halinde tutuyoruz. Bundan sonraki çalışmamız o yönde. Baymak kalitesini ispatlanmış, işin standardına gelince TSE dışındaki standardına gelince onu 94 senesi içinde alacağız. Çünkü biz bu sene ürün organizasyonunu çok hızlı geliştiriyoruz. Biz ilk defa bu sene klima, panel radyatörü, doğalgaz radyatörünü, elektrikli yağlı radyatörü devreye soktuk, doğalgaz sobasını devreye sokuyoruz. Ve su filtresi konusu var bizim girmeyi düşündüğümüz. Bunu 94'de devreye sokmayı düşünüyoruz. Dolayısıyla biz bu sene ürün organizasyonumuzu çok fazla düşünüyoruz ve ona emeğimizi veriyoruz. Önümüzdeki sene daha çok bu konulara ve pazara eğilme imkanımız olacak. 94 yılı içinde biz bu konuyu hallederiz.
TERMODİNAMİK : 1995 yılında AT ile gümrük birliğine gidilmesi konusundaki düşünceleriniz nelerdir?
AKDOĞAN : 1995 yılı başında gümrük birliğine geçilecek. Bir terslik olmazsa. Bu rekabet gücü olmayan, rantable çalışmayan ve kapalı ekonomi içinde kalmış firmaları son derece güç duruma düşürecek. Türkiye'de firmaların çoğu bu durumda. Ancak bunun dışında çalışmalar yapan, dış rekabete uyum sağlayacak firmalar da var. Zaten firmaların o duruma gelmesini sağlayacak yolardan bir tanesi de gümrük birliğine girilecek terminali ortaya koymak. Şimdi Türkiye'de tabi çok büyük kuruluşlar var. Bunların bir kısmı buna karşı çıktı, bir kısmı onayladı. Basında da bu kavga oldu. Türkiye çağı yakalayacaksa, belli sektörlerde lider olabilecekse o zaman bu gümrük birliğinin korumacılığından kurtulması lazım. Tekstil, inşaat lider sektör diyoruz Türkiye'de. Ama bunda bile gerçekte zorlanıyoruz. Daha güçlü olmanın yolu bir kere kendi ayaklan üzerinde durmamızdır. Bu da zorlamayla olur. İnsanı kendi haline bırakırsanız, öyle çok fazla birşey yapmazlar. Zorlama olursa kendinin gelişimini dolayısıyla ülkenin gelişimini sağlar. Zannediyorum Türkiye belli sektörlerde gerçekten lider pozisyona gelebilir. Ama rekabet gücünü oluşturabilirse. o konuda ciddi emekler verebilirse. Gümrük birliğine girilmesiyle bu ayrıma varılacak. Bir kere Türkiye'nin karar vermesi lazım. Hangi sektörleri öne çıkartacak hangi sektörleri geride tutacak? Türkiye hangi yolla ve neyle girecek? Bu tabi planlı programlı bir şey. Aslında şimdiye kadar yapılması lazımdı. Çanlar bizim için çalarken biz çok fazla birşey yapmıyoruz. Yani ne yönetimler, ne kuruluşlar ne üniversiteler çok büyük çalışmalar içersinde...
Yani alınan bu kararların ne derecede uygulanabilir olduğu, ne derece hedefe yaklaşabileceğimizin kontrol edilmesi lazımken, biz daha hangi sektörü öne çıkaracağımızı bile bilmiyoruz. Ama bundan vazgeçmek Türkiye için çok daha büyük bir risk. Çünkü artık kaçabileceğimiz noktalar kalmadı.
Dünyada üç kutup oluşuyor. Bunlar içinde Türkiye'nin stratejik konumu yok artık. Bunu artık kabul etmemiz lazım. Bu ne demektir Türkiye'nin artık desteklenmesi bitti. Üç kutup ABD, Japonya ve Avrupa. Bunlar kendi içinde müthiş bir rekabete girmiş durumdalar. Hiç birinin verimsiz çalışması, yapmaması gereken bir harcamayı yapacak durumu yok. Çok hassas bir rekabet içindeler. Yani liderlik ABD'de mi, Japonya'da mı Avrupa'da mı, yoksa üçü çok büyük dengede mi götürüyorlar. Bu kendi aralarında hassas bir denge var. Dolayısıyla hiçbiri sırtına bir kambur almayacaktır.
Yani Türkiye'yi artık sırtında taşımazlar. Artık stratejik önemi de yok. O yüzden artık Türkiye yalnız kalıyor. Belki de aslında iyi birşey. Artık biz ya kendi ayaklarımız üstünde dururuz belli bir noktaya ulaşırız, ya da çok daha geriye gideriz. Yalnızlığın verdiği etkiyle asıl başarıyı şimdi gösterebilir. Ya gösterir ya da yok olur gider, bunun ötesi yok.
Ayaklarımızın üzerinde kalmak zorunda olduğumuza göre tek bir şansımız var. kendimizi güçlendirmek. Bununda yolu kendi kendimizi içerde korumacılıkla değil, dünya ile rekabete girebileceğimiz imkanlarımızı geliştirmek, sanayimizi geliştirmek. Bundan başka şansımız yok. vazgeçmek de bu şansı yok etmektir. Kendimizi geliştirip, dünya pazarına girecek ürünleri bulup çıkartmak lazım, bu da ancak gerçekten rekabette zorlanırsak olacak birşey. Baymak ne yapıyor? Kendi sektörümüzde en hazırlıklı firma biziz. Neden derseniz? Bir kere bizim çalışma tarzımız eski teknolojinin kalıplarını alıp basıp yapmak değil. Biz eski model araba üretmiyoruz. Biz bugün Avrupa'daki teknoloji neyse o teknolojiyi transfer ediyoruz. A'dan Z'ye herşeyi kendimiz yapmıyoruz. Baymak daha çok bir teknolojik firmadır. Ağır yatırım firması değildir. Çok iyi kalite kontrol sistemine sahiptir. Çok iyi bir satın alma sistemine sahiptir. Çok iyi bir pazarlama sistemine sahiptir. Dolayısıyla ağır yatırımlar değil teknolojik yatırımlar yapan bir firmadır.
Baymak daha çok bir teknolojik firmadır. Ağır yatırım firması değildir. Çok iyi kalite kontrol sistemine sahiptir. Çok iyi bir satın alma sistemine sahiptir. Çok iyi bir pazarlama sistemine sahiptir. Dolayısıyla ağır yatırımlar değil teknolojik yatırımlar yapan bir firmadır. Bugün döküm üretiyoruz. Ama biz bunun dökümünü üretmiyoruz ki... Sirkülasyon pompasını üretmiyoruz ki. Gaz vanasını üretmiyoruz ki. Biz ceketini giydiriyoruz. Elektrik donanımını yapıyoruz. En son teknoloji alıyoruz burada montaj yapıyoruz. Gümrük birliğine gidildiğinde diyelim ki şimdi % 35 korumacılık var. Bu korumacılık kalkınca bir kere benim ithal ettiğim malzemenin üzerindeki %35 maliyet azalacak. Ben o maliyetlerle döküm kombiyi Türkiye'de çelik kombi satan firmaların fiyatlarının altında satma şansına sahip olacağım. İkincisi bu teknolojiyi olduğu gibi transfer ettiğim için en son teknolojiye en uygun şartlarla sahip olacağım. Eğer ağır bir yatırımım olsaydı rekabet edemezdim. Bizim diğer ürünlerimiz de yine bu şekilde. Büyük kazanları da İtalya'dan getiriyoruz. Üzerinde % 35 korumacılık var. Ben bu fiyatlarla bu kaliteyi rakiplerimle başabaş götürürken bu korumacılık kalktığında ben bunu %35 düşük fiyatla vereceğim. Ama bu arada bunun pahada ağır küçük malzemelerini alıyorum onun dışındaki kaplama, izolasyon gibi malzemeyi kendim burada üretiyorum.
Dolayısıyla düşük fiyata teknolojiyi alıyorum, kendim burada ağır yatırımı yapıp, o eski teknolojiyi devam ettirmek zorunluluğundan kurtuluyorum.
Çünkü bir yatırım yaparsanız Türkiye'de geri almak o kadar kolay değil. Çünkü miktarlar çok anormal miktarlar değil.
Yani Türkiye'de satılan kombi sayısı yılda 25 bin tane, İtalya'da 1 milyon tane. Yani 1520 bin kombi, ki siz bu pazarın bir kısmına sahipsiniz. Büyük bir yatırım yaptığınızda siz bu yatırımı geri alabilir misiniz? Alamazsınız, almak için çok uzun süre bu yatırımı devam ettirmeniz gerekir, o zaman da teknoloji olarak geriye düşersiniz.
Baymak'da bu olay söz konusu değil, Baymak, teknolojik parçaları transfer ediyor, diğer sistemleri kendisi burada üst yapısını oluşturuyor ama bu arada kendi özellikle dağıtım sistemini, satış sonrası hizmet sistemini, kalite hizmetini son derece sıkı tutuyor.
Japon modelinde de böyledir. Biz kendimizi üstte tutarken diğer imalat yapan fabrikalar olarak özellikle yabancı firmalar bizim yan sanayimiz pozisyonuna geliyor. Adamın işi gücü pompa üretmek ya da gaz vanası üretmek, en son teknolojiyle üretiyor. Ya da döküm dilimli yapıyor. Onlar benim yan sanayim gibi çalışıyor. Baymak bunlardan en mükemmel malzemeyi alıyor. Transfer ediyor ve sıfır gümrükle alıyor. Çünkü adam orada 1 milyon tane mal üretiyor, Türkiye'de bunu 100 bin 50 bin üretmek rantable değil. Bir kere maliyet kazancı oluyor ve teknoloji bakımından en kaliteli ürünü piyasaya sürme avantajı oluyor. Bu kat kaloriferi için de öyle. Hidroforu da, bizim yabancı bir firmayla işbirliğimiz sonucunda hidrofor gammı geliştiriyoruz. Klima konusu yine aynı şekilde. Özellikle AT'de Japonların ortak yatırımı olan bir klima firmasıyla anlaşma yaptık. Bu anlaşma sonucunda Gümrük birliğine gidildiğinde ki gümrük birliği Avrupa Topluluğu'yla gidiliyor, korumacılık orda kalkıyor. Ama siz Japonya'dan, Amerika'dan klima getirirseniz aynı korumacılık devam ettiği için, ben Avrupa'dan getirdiğim için aynı kalitedeki klimayı Türkiye'deki mallardan %30 daha ucuz piyasaya giriyorum.
Buradaki liderlik bir kere kaçınılmaz hale gelecek. Bu avantaj da Baymak'ta şu anda. Kendi sektörümüzde üç büyük firma varsa, Alarko, Baymak, Demirdöküm gibi bunlar arasında bu şekilde çalışma yapan tek firma Baymak'tır.
Baymak, Avrupa Topluluğu'na girildiğinde en ucuz ve en iyi mala ulaşma fırsatını yakalayacak.
TERMODİNAMİK : Sn. Akdoğan, değerli açıklamalarınız için teşekkür ederiz. Son olarak ne söylemek istersiniz?
AKDOĞAN : Bu ülkenin gelişmesi için bu ülkenin potansiyeli olan fakat bu potansiyeli hiç değerlendirmesini bilmeyen bir toplumuz. Bir kere biz düşünen insanlar değiliz. Biz düşünme tembeli olan, ezberci olan bir ülkeyiz. Bizim bu değişikliğe eğitimden başlamamız lazım. Bir yere varacaksak, işletmelerde başarılı olacaksak, rekabet gücünü oluşturmak istiyorsak kendi kaynaklarımıza yer vermemiz lazım. Bu da insan kaynaklarımızdır. İyi eğitimli gençlerimizdir.