Header Reklam
Header Reklam

“Üretim yapan tesislerde binanın nasıl bir görüntüye sahip olduğundan ziyade fonksiyonel özellikleri önemlidir”

18 Ocak 2017 Dergi: Ocak-2017
“Üretim yapan tesislerde binanın nasıl bir görüntüye sahip olduğundan ziyade fonksiyonel özellikleri önemlidir”

Anel Grup Mekanik Tasarım Koordinatörü Nejat Babür, PE, LEED, AP

Hep klasik iklimlendirme sistemi tasarımından bahsedecek değiliz ya, Termodinamik dergisi olarak biraz da geleceğin ilaç ve biyoteknoloji fabrikalarında mühendislik dizayn yaklaşımına değinelim istedik. Farklı türlerde, elektrik ve mekanik taahhüt projelerini üstlenen Anel Grup Mekanik Tasarım Koordinatörü Nejat Babür’e; klasik iklimlendirme sistemi tasarımı ile ilaç fabrikalarının iklimlendirme sistemi tasarımı arasındaki farkları, modüler sistemin klasik kurulumlara göre avantajlarını, ilaç ve biyoteknoloji fabrikalarının tasarımında BIM kullanımının faydalarını ve inşaat, mimari, elektrik ve mekanik tasarımı ile ilgili yönetmelikleri sorduk. Babür anlattı, biz aktardık…

İlaç ve biyoteknoloji fabrikalarında mekanik tasarım nasıl olmalıdır? Klasik iklimlendirme sistemi tasarımı ile ilaç fabrikalarının iklimlendirme sistemi tasarımı arasında ne gibi farklar vardır?

Öncelikle belirtmeliyim ki, binanın nasıl bir görüntüye sahip olduğundan ziyade fonksiyonel özellikleri önemlidir. Bu nedenle üretim esnasında ‘Inside-out’ dediğimiz içeriden başlayarak dışarıya doğru gelişen bir işlem süreci ele alınır. Bu tür binalarda üretilen önemlidir. Proses bütün tasarımı etkiler. Bina ikincil bir önem taşır. İkinci soruya gelecek olursak, normal binalarda, örneğin AVM’lerde veya ofislerde, iklimlendirme genellikle sıcaklık kontrolü üzerine belirlenir. Ancak temiz kalması gereken odalarda ve/veya ilaçların imal edildiği ve korunduğu alanlarda, ortamdaki havayı, içindeki partikülleri, tozları ve kimyasal maddeleri nasıl filtreleyeceğiniz çok önemlidir ve ön çalışma gerektirir.

Aslına bakarsanız bir ofis ortamı için saatte iki ve/veya üç kez hava değişimi yeterli olurken, bir ilaç koruma odasında hava değişiminin çok daha fazla gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu, temiz odalarda saatte 720 hava değişimine kadar çıkabilir ve hava filtreleme sisteminde daha güçlü olan HEPA filtreleri kullanılmalıdır. Bu filtreler; temizlik sınıfına göre odanın tavanına ya da ünite içerisine konur. Ortamdan emilerek gelen hava akışı odanın temizlik sınıfını sağlayacak şekilde düzenlenir. Aynı şekilde bir ofiste sıcaklık kontrolü +/- 2 ˚C iken, bu miktar bir ilaç imalat odasında +/- 0.5 ˚C arasında tutulur. Öte yandan ortamlarda nem ve ortam basınç dengesi oldukça önemli bir konudur.

Modüler sistem nedir? Hangi bileşenlerden oluşur?

Modüler, ufak parçalardan oluşan bir bütündür. Bu parçaların her birinin bir fonksiyonu vardır ve bu parçalar bir araya getirilerek ‘büyük bütün’ü ortaya çıkartır. Bu, aynı işlemleri gören fonksiyonların ya da parçaların tekrarlanması da olabilir; büyük bir parçanın küçük parçalara bölünerek birleştirilmesinden de doğabilir. Birleşenler ise binanın kendisi, duvarları veya makine parçalarının birleştirilmesiyle oluşur. Bileşenler, elinizdeki problemi nasıl çözeceğinize bağlıdır. Örneğin; gemilerdeki ufak konteyner boyutlarında bina parçacıkları yapılabilir ve üst üste konularak bina oluşturulur. Aynı şekilde bir binanın içinde bina yapılabilir. İnşa edilmiş binalardan farklı olarak bunlara “imal edilmiş binalar” deniyor.

Modüler sistemlerin, klasik kurulumlara göre avantajları veya hangi durumlarda tercih edilmesi gerektiği hakkında bilgi verir misiniz?

Bir projede önce dizayn yapılır, ardından teklif alınır ve son olarak inşa işlemi gerçekleştirilirdi. Ardından gelen trend ise Hyper-track veya fast-track denen kavramlar ile çok kısa bir süre içinde ürün ile markete ulaşmanın mümkün olduğu bir dönem oldu. Bu durumu şöyle açıklayabiliriz. Diyelim ki belirli bir malı yakın bir tarihte piyasaya çıkartmak gerekiyor. Normal koşullarda kısıtlı süre sebebiyle yetişmeyecek bir süreç. Bu nedenle bir yandan tasarım yapılırken diğer yandan inşaat sürecine geçiliyor. Fast-track modasının ardından ise dizayn yaparken imalata başlanan bir düzen geldi ve buna da “modüler tasarım” dendi. Bu trend ile birlikte markete ulaşma süreci çok daha kısaldı.

İlaç ve biyoteknoloji fabrikalarında havalandırma kontrolü için hangi filtreler kullanılmalıdır?

İlaç ve biyoteknoloji fabrikalarında havalandırma kontrolü içinHEPA (High Efficiency Particulate Arrastance) adındaki filtreleri kullanıyoruz. HEPA, yukarıda da bahsettiğim gibi normal filtreleme sistemlerine göre daha küçük parçaları tutabiliyor. Normalde HVAC’de kullanılan havalandırma filtreleri maksimum yüzde 95 oranda çözüm sunarken HEPA yüzde 99,9’dan daha fazla parçacığı tutabiliyor. Yani 0,3 mikron büyüklüğündeki 100 tane partikülden yüzde 99,9’u filtrede kalıyor, yüzde 0,1’i geçiyor. Bu da bize temiz odalarda insanlardan, dış havadan gelen ya da üretim sırasında salınan parçacıkları tutarak temiz ortamın korunmasını sağlıyor.

İlaç ve biyoteknoloji fabrikalarının inşaat, mimari, elektrik ve mekanik tasarımı ile ilgili yönetmelikler hakkında bilgi verir misiniz?

Bu tür fabrikalar, normal bina yönetmeliğine uygun olmak zorunda. Buna ilaveten, hijyenik olarak, Amerika’nın Sağlık Bakanlığı’nın ve AB standartlarında test edilerek çalışırlığının Sağlık Bakanlığınca onaylanması gerekli. Normalde konut ya da ofis inşa süreçleri için belediyeden alacağınız onay yeterli olurken, ilaç ve biyoteknoloji fabrikaları gibi detayların ve insan sağlığının çok önemli olduğu inşa süreçleri için belediyeden alacağınız onayın üstüne Sağlık Bakanlığı’ndan da onay almanız gerekiyor.

İlaç ve biyoteknoloji fabrikaların tasarımı ve uygulamalarında yapılması zorunlu kontroller, testler ve ayarlar nelerdir?

Aslına bakarsanız böyle detaylı inşa süreçlerinin dizaynını yaparken kontroller başlıyor. Kullanılacak ekipmanların satın alınması ve test edilmesi, işin başındaki en kritik iş süreçleri. Çünkü bu süreçler şartnamenize uygunsa, dizayn çalışmanıza devam edebiliyorsunuz. Proses ve kontrol diyagramları ile başlıyoruz ve projelendirme sürecinde bunları güncellememiz gerekiyor. Bu da işin doğru olarak yapılmasını, herhangi bir sürprizle karşılaşmadan bitirilmesini sağlıyor.

Mesela Avrupa standartlarında temiz odanın temizlik testlerinin odanın hem çalışır hem de çalışmaz durumdayken yapılması gerekiyor. Onun dışında sıcaklığı, bağıl nemi de belirli bir değerde limitleri içinde tutmak gerekiyor. İlk baştaki sorunuza gelirsek, ilaç fabrikalarında prosesin valide edilmesi bunun yanında HVAC’nin tasarlandığı gibi çalıştığının ispat edilmesi gerekiyor. En sonda sıcaklık, bağıl nem, oda basınç kontrolünü ve toz oranlarını test etmek gerekiyor. Bunlar direkt olarak ürünün kalitesini etkileyen faktörler.

İlaç ve biyoteknoloji fabrikalarının tasarımında BIM kullanımının avantajları nelerdir?

BIM’ı ilk olarak yarı-iletken fabrika tasarımı yaparken kullandım. Çünkü yarı-iletken fabrikalarında üretimin belirli bir zaman penceresi içinde başlamış olması gerekliliği vardır. Ekipmanları sahaya getirdiğinizde hemen imalat sürecine başlanması gerekiyor. BIM kullanımının artmasıyla, 3 boyutlu çizimin tüm koordinasyonu göz önünde bulundurularak daha sahaya çıkmadan sorunlara çözüm bulunup sahada hızlıca uygulanması sağlanıyor. Bu da işlerin daha koordineli bir şekilde hızlı ilerlemesine imkân veriyor. BIM’i kullanarak koordinasyonun yanında hangi malzemeyi ne zaman kullanacağınızı, ne zaman ödeyeceğinizi bilmiş oluyorsunuz. Öte yandan BIM, uygulanabilir projeler için disiplinler arası koordinasyonu sağlamanın yanı sıra keşif, revizyon gibi bölümlerde rahatlıkla kontrol altında tutulabiliyor. Tabii BIM süreçlerine projenin en başında başlamak gerekiyor.

BIM, tasarımın başından sonuna kadar devam eden bir süreçtir. İnşaat süreçlerinde proje kadar planlama ve iletişimin de önemini gün yüzüne çıkartan BIM’in öngörüler yerine kesin sonuçlar elde edilmesi için önemi yadsınamaz büyüklüktedir. BIM sürecine dahil olduğumuz projelerde daha doğru ve kaliteli sonuçlar alıyoruz. Yukarıda da bahsettiğim gibi disiplinler arası koordinasyonu sağladığımız gibi keşif, revizyon gibi bölümleri de kontrol altında tutabiliyoruz. Eğer bunu proje zorunluluğu gibi düşünürseniz ve firmanızı bu konuda geliştirmezseniz büyük hayal kırıklıklarıyla karşılaşabilir, doğru sonuçlar alamayabilirsiniz. Bu da BIM sürecinin başarısızlığını karşımıza çıkarır. Bu nedenle biz Anel Grup olarak, BIM sürecini benimseyen ve destekleyen bir firmayız. Bunu, yaptığımız projelerin başarılarıyla kanıtlamaya devam ediyoruz.