Loncalar ya da meslek örgütleri
Osmanlı esnaf loncalarında çıraklıktan kalfalığa geçenlere lonca pir'inin verdiği öğütler, etik-mes-lek etiği kavramlarının yeniden tartışılmaya başladığı günümüzün modern dünyasında "bir koyup üç almayı" düşünenler için anlamsız gelebilir.
Eskiden meslek odalarına kayıt olurken edilen mühendislik yeminini hatırlayacak olursak "bana verilen mühendislik unvanına daima layık olmaya, onun bana sağladığı yetki ve sorumluluğu bilerek, hangi şartlar altında olursa olsun, onları ancak iyiye kullanmaya, yurduma ve insanlığa yararlı olmaya, mesleğimi maddi ve manevi alanlarda yük-' , seltmeye çalışacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim".
Bu yemini etmiş olan bazı mühendislerin devletin en üst makamlarına geldiklerinde "verdiysem ben verdim", "benim memurum işini bilir" gibi vecizeleri söylemiş olmalarını anlamak ve genç nesillere anlatmak mümkün değildir.
'Ülkemizde tasarımla ve teknik araştırmalarla uğraşan mühendis sayısının toplam mühendis sayısına oranının giderek azalmakta olması ve önemli bir kısmının ticari görevler üstlenmesi; Atatürk'ün "tüccar, milletin emeği ve üretimini kıymetlendirmek için, eline ve zekasına emniyet edilen ve bu emniyete liyakat göstermesi gereken adamdır" sözünde tanımlanan kişiliğe uygun davranışlarda bulunmamız gereğini ortaya çıkarmaktadır. Ülkemizde meslek alanlarına ilişkin iş etiği yaratmak için kurulmuş olan meslek örgütleri değişen dünya koşullarını bahane ederek günümüzde daha çok toplumsal ve siyasi baskı unsuru olarak ortaya çıkmakta, meslek içi eğitim ve denetimden daha fazla kusurlu olup olmadıklarına bakmaksızın üyeleri arasında .rÇ-tıtlak dayanışmayı savunmaktadırlar. Böylece meslek etiği kavramı genellikle meslek örgütleri tarafından gözardı edilmekte ve meslekte gelenekler, örf ve adetler adeta yok sayılmaktadır. Teknolojik gelişmelere ayak uydu-ramayışımızın en önemli nedeni de budur.
Osmanlı döneminde tüm esnafın düzeni loncalar ve gedikler yoluyla sağlanırdı. Loncalar tüm esnaf ileri gelenlerinin toplanıp, meslekle ilgili kararların alındığı ve tartışıldığı yerlerdi. Başlıca işleri arasında esnaf arasındaki anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak, gelenek
ve göreneklerin bo/ulmam;j^^:m tedbirler almak, sandıklar ^^ıyla ihtiyacı olan esnafa düşük faizle borç vermek, aykırı hareket edenleri cezalandırmak, işyerlerini kapatmak, hesapları denetlemek gelirdi. Örgüt içinde hiyerarşik sıralama üstad'tan başlayarak usta, kalfa, çırak ve yamak şeklindeydi. Bir kademeden diğerine geçiş ise işi öğrenme derecesi ile yeteneğe ve iş ahlakına bağlıydı. Gelişmiş ülkelerde meslek örgütle-rir ' loca benzeri bir düzen vardı . ı '/.ellikle mühendislik alanında çalışanların imza yetkisi, yenilikleri yeterince takip etmediği, yaptığı işlerde yapmış olduğu hatalar titizlikle takip edilmekte, ciddi kusurları görülenler geçici veya |fe:klı olarak meslekten men cezası almaktadırlar. Uzmanlık dereceleri, belirli aralıklarla yapılan profesyonel mühendislik seviye sınavları ile belirlenmektedir. Ülkemizde mühendis odaları ve derneklere düşen en önemli görev mezuniyet sonrası meslekiçi eğitimin yanı sıra meslekiçi denetimlerin başlatılması ve yeterli olmayanların sıkı eğitimlerle yetiştirilmesi yada meslek unvan ve yetkilerinin kısıtlanması/iptal edilmesi olmalıdır. Bu sadece tasarımla uğraşanları değil üretim, şantiye montajı, satış ve servis konularında çalışanları da kapsamalıdır.
Sağlıklı, sevgi dolu günler dileğiyle.
COŞKUN MANÇUHAN