Header Reklam
Header Reklam

Marka Nedir ?

05 Eylül 2012 Dergi: Eylül-2012

TTK.ve BK.’daki haksız rekabete ilişkin hükümler de, marka hukukunun özellikle tescilsiz markaların korunmasını düzenleyen genel nitelikli hükümlerdir. Tescilli markalar açısından; tescilli marka hakkı sahibi, gerek Markalar Hukukunun mevzuat hükümlerine gerekse TTK ve BK dahi haksız rekabet hükümlerinden de yararlanabilirler.

556s.KHK 61. Maddesinin getirdiği koruma açısından incelendiğinde; sadece doğrudan tecavüz fiilleri değil tecavüz oluşturan fiillere iştirak, yardım veya teşvik etmek, bu fiillerin yapılmasını kolaylaştırmak ve taklit markayı taşıyan ürünün nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmanın da girdiği görülmektedir.

556 sayılı KHK nin 9. Maddesi 5833 sayılı yasa ile aşağıda belirtildiği şekilde değiştirilmiştir. Buna göre;

MADDE 9: Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir.

a.      Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/ veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını,

b.     Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/ veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından işaret ile tescilli marka arasında ilişiklendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması

c.      Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve / veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’deki tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.

AŞAĞIDA BELİRTİLEN DURUMLAR BİRİNCİ FIKRA HÜKMÜ UYARINCA YASAKLANABİLİR.

a)     İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması,

b)    İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması,

c)     İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması,

d)    İşaretin teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması,

e)     İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşulu ile işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.

Markanın sahibine sağladığı haklar; üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme önce sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.

MARKAYA TECAVÜZ HALİNDE İLERİ SÜRÜLEBİLECEK TALEPLER

Tecavüz halinde marka sahibinin uğradığı fiili zararının yanında marka hakkı sahibinin yoksun kaldığı kazancın tazmini de talep hakkı söz konusudur.

Talep edebilecek yoksun kalınan kazanç  hesaplanmasında nazara alınacak hususlar şunlardır;

Markaya tecavüz edenin, markayı kullanma yoluyla elde ettiği kazancın değil, mağdurun kendi markasını kullanma yolu ile elde edebileceği muhtemel kazancın ya da markanın bir lisans sözleşmesi çerçevesinde kullanılması söz konusu olsaydı, ödenmesi gereken lisans bedelinin de esas alınabileceği gösterilmiştir. Bunun dışında markaya tecavüz edenden, markayı kötü ya da uygun olmayan biçimde kullanması dolayısıyla marka itibarının zarara uğraması halinde ayrıca tazminat isteyebileceği de gösterilmiştir.

Marka hakkına tecavüz nedeni ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyayı üretmeye yarayan araçlara el konulması, el konulan ürünler üzerinde mağdura mülkiyet hakkı tanınması ve bu ürün ve araçların imhası konusu özel olarak düzenlenmiştir.

MARKA HAKKINA TECAVÜZ EDENLERE KARŞI AÇILABİLECEK DAVALAR

KHK ‘nın 62. Maddesinde marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin açabileceği hukuk davaları sayılmıştır.

Hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi ve/ veya haksız fiilin işlendiği yer mahkemeleridir.

Marka Hukuku ile ilgili açılacak davalarda Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin kurulduğu illerde anılan mahkemeler görevlidir. Ancak söz konusu ihtisas mahkemelerinin kurulmadığı yerlerde açılacak davalarda Fikri ve Sınai Haklar mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemelerinde dava ikame edilmesi gerekmektedir. Yargılamanın açılması ve devamı,  HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ kapsamındadır.

1- DELİLLERİN TESPİTİ DAVASI:

Marka hakkına tecavüzü ileri sürmeye yetkili kişi bu haklara tecavüz sayılabilecek olayların tespitini mahkemeden isteyebilir. 
Marka hakkına tecavüz bulunup bulunmadığının tespiti davasını açmaya bu hususun tespitinde menfaati olan marka sahibi ve KHK 73’deki koşullar çerçevesinde lisans alanlar yetkilidir. Bu dava ile ilgili diğer hususlarda HUMK ‘un ilgili hükümleri uygulanır.

2-MARKA HAKKINA TECAVÜZÜN MEVCUT OLMADIĞI HAKKINDA DAVA:


KHK 74/1 e göre menfaati olan herkes marka sahibine karşı dava açarak fiillerinin marka hakkına tecavüz etmediğine karar verilmesini talep edebilir. Bu anlamda menfaati olan herkes ibaresi, Türkiye de giriştiği veya girişeceği sınai faaliyet sonucu üretilen ürünlerde kullanacağı markanın başkasına ait bir marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturamayacağını önceden öğrenme ve durumunu buna göre ayarlama ihtiyacı içinde olan, başka bir deyişle marka sahibi tarafından ileride aleyhine KHK 62 deki davalardan birinin açılması söz konusu olabilecek kişileri ifade eder. Ancak bu talebin daha önce aleyhine marka hakkına tecavüzden dolayı aleyhine dava açılmış bir kişi tarafından yapılması yasaklanmıştır.

Söz konusu davanın açılabilmesi için, belli bir markayı kullanmayı düşünen kişinin görüşlerini bildirmesi için marka sahibine noter kanalı ile bildirimde bulunması gerekir. Marka sahibi, bu talebin kendisine tebliğinden itibaren 1 ay içinde cevap vermez ya da verilen cevap menfaat sahibi kişi tarafından kabul edilmez ise KHK 74/1 e göre dava açılabilir.

3- DİĞER DAVALAR:

A-MARKAYA TECAVÜZ NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI


KHK’nin 62. Maddesi b bendine göre marka hakkının tecavüze uğraması halinde tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararların tazmini de istenebilir.

Tecavüz nedeni ile tazminat talep etme hakkı öncelikle marka sahibine aittir. KHK ya göre markanın sağladığı haklar 3. Kişilere karşı marka tescilini yayımı tarihi itibarı ile hüküm ifade eder. 
Oysa, tescilli markaya tecavüz dahi aslında haksız fiil ve Ticaret Kanunu 56 ve devamı maddelerinde ifade edilen bir haksız rekabet türüdür. Açılan davaların çoğunda da istem;

-Markaya tecavüzün önlenmesi

-Markaya tecavüz suretiyle oluşan haksız rekabetin önlenmesi

-Bu nedenlerle maddi ve manevi tazminat istenmesi, olarak görülmektedir.

Markaya tecavüz nedeniyle tazminat için de 3 unsurun gerçekleşmesi gerekir:

  • Tescilli markaya tecavüz;
  • Kasıt veya ihmal ve tedbirsizlikle bu marka tecavüzü eyleminin gerçekleşmiş olması, yani kötü niyetle ya da iyi niyet kurallarına aykırılık sonucu bu eylemin gerçekleşmiş olması
  • Bu fiil nedeniyle bir zararın ortaya çıkması

Yukarıdaki bu üç unsurun bir arada bulunması tazminat davasının görülebilmesi için gereklidir.

KHK'nın tazminat başlığını taşıyan 64.maddesinde ise şu hükme yer verilmiştir. “ marka sahibinin izni olmaksızın marka taklit edilerek üretilen ürünü üreten satan, dağıtan, veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran veya bu amaçlar için ithal eden veya ticari amaçla elde bulunduran kişi hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. 
Taklit markayı herhangi bir şekilde kullanmakta olan kişi marka sahibinin markanın varlığından ve tecavüzden ve kendinin haberdar etmesi ve tecavüz durdurmasının talep etmesi halinde veya kullanmanın kusurlu davranış teşkil etmesi halinde sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.” 
Hükmün 1. Fıkrasında 2. Fıkradan farklı bir şekilde kusurdan hiç söz edilmemiştir. 1. Fıkrada kusurdan hiç söz edilmemiş olmasını bu fıkrada sözü edilen kişilerin kusurlu olmasalar dahi tazminat ödemekle yükümlü tutulabilecekleri anlamında yorumlanmaması gerekir.

KHK 64-1 in kapsamına taklit markayı taşıyan malları ilk failden istiap ettikten sonra satışa sunan veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran ya da ticari amaçla elinde bulunduran kişilerde girer bu kişilerin marka hakkına tecavüz etmiş sayılabilmeleri için markanın taklit edilmiş olduğunu bilmeleri ya da bilmelerinin gerekli olması gerekir.

Haksız fiiller alanında kusursuz sorumluluğun istisnai bir durum olduğunu ve ancak bu hususu ön gören açık bir düzenleme ile getireceği, KHK 64 -1 de ise böyle bir açıklığın bulunmadığı hususları göz önünde bulundurulduğunda genel hükümlere göre tayin edilecek bir tazminat ödeme yükümünden bahsedebilmek için kusurun varlığı aranmalıdır.


Etiketler