Header Reklam
Header Reklam

Yapı Sektörü Sürdürülebilirliği Odağına Almak Zorunda

22 Ekim 2024 Dergi: Kasım-2024
Yapı Sektörü Sürdürülebilirliği Odağına Almak Zorunda

Yazar: İlker Alkun | Genç Mühendislik

Yapı sektörü yapılı çevremizin şekillendirilmesinde kritik bir rol oynuyor. Zira küresel enerji kullanımının %36'sı ve toplam CO2 emisyonlarının %40'ından sorumlu. Bu büyük pay, sürdürülebilirlik konusunda yapı sektörünün sorumluluğunu da artırıyor.

Yapı sektörünün karbon emisyonu denildiğinde; hem yapının günlük işletimi sürecinde, özellikle enerji ve kaynak tüketiminden kaynaklanan karbon hem de inşaat malzemelerinin üretimi, taşınması ve bertarafı sırasında, şantiye sürecinde salınan karbon kast ediliyor. Bu nedenle sürdürülebilir yapı; proje, planlama aşamasından başlayarak şantiye süreçlerine, yapının ömür boyu işletimine kadar bütünleşik bir anlayış çerçevesinde ele alınmalıdır.

Sürdürülebilir yapılar, çevre dostu yapı malzemeleri ve uygulamalarına öncelik vererek ekosistemlerin, doğal kaynakların muhafaza edilmesine, enerji tüketiminin azaltılmasına, su yönetiminin iyileştirilmesine, atıkların azaltılmasına ve biyolojik çeşitliliğin teşvik edilmesine katkıda bulunur. Sera gazı emisyonlarının azalmasına yardımcı olan sürdürülebilir yapılar; daha fazla doğal ışık, daha iyi iç hava kalitesi ve yeşil alanlara erişim gibi daha sağlıklı iç ortamları teşvik eden özelliklerle tasarlanır. Bu unsurlar, bina sakinleri için fiziksel ve zihinsel sağlığın iyileştirilmesine katkıda bulunur. 

İlker AltunSürdürülebilir uygulamalar, sistemler ve malzeme tercihleri; enerji, su ve bakım harcamaları gibi uzun vadeli işletme maliyetlerini önemli ölçüde azaltır. Ayrıca, sürdürülebilir binalar daha yüksek bir piyasa değerine sahip olduğu için cazip bir yatırım alanı olarak değerlendirilebilir.

İklim krizinin neden olduğu olumsuzluklar günden güne insanları daha fazla endişelendirdikçe çevre dostu mülklere olan talep de artmaya devam ediyor. Konut, ticari ve endüstriyel yapılarda LEED, BREEAM gibi yeşil bina sertifikasyonunu alabilmiş olmayı, yatırımcıları rekabetçi bir fark olarak sunuyor. Ancak yapılarda sürdürülebilirliğin sayısız faydasına rağmen potansiyelini tam olarak hayata geçirebilmek için bazı zorlukların ele alınması gerektiği de açıktır. Bu engellerin başında, sürdürülebilir uygulamaların ve malzeme tercihlerinin alışılagelen inşaat yöntemlerine göre daha yüksek olabilen yatırım maliyeti geliyor. 

Bu zorlukların üstesinden gelmek için, daha sürdürülebilir bir yapı sektörüne doğru paradigma değişimini yönlendirmek üzere farkındalığın artırılması, yatırım ve politika desteği şarttır. İnovasyon, dijital teknolojiler, politika teşvikleri ve destekleyici düzenlemeler, sektörün net sıfır emisyona doğru ilerlemesini sağlayan bazı faktörlerdir.

Yapı Sektöründe Sürdürülebilirliğe Yön Veren Teknolojik Yeniliklerden Bazıları

Yapı Bilgi Modellemesi (BIM)

BIM teknolojisi, inşaat projelerinin sürdürülebilirliğinde çok önemli bir rol oynar. BIM, mekanların fiziksel ve işlevsel özelliklerinin dijital temsillerini oluşturarak daha doğru planlama ve verimli kaynak yönetimi sağlar, israfı azaltır ve inşaat süresince daha sürdürülebilir karar vermeyi mümkün kılar.

Yeşil Bina Sertifikaları

LEED ve BREEAM gibi sertifikalar sürdürülebilirlik standartlarının teşvik edilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu programlar, mimarların, geliştiricilerin ve inşaatçıların sürdürülebilir bina uygulamalarını hayata geçirmelerine yardımcı olan ve bir projenin yüksek çevresel sorumluluk ve enerji verimliliği standartlarını karşıladığını doğrulayan çerçeveler sağlar.

Akıllı Teknolojiler

Yapay zeka ve IoT teknolojilerinin kullanımı, kaynak kullanımını optimize ederek ve bina operasyonlarını iyileştirerek inşaat sektörünü dönüştürüyor.

Yeşil Bina, Sıfır Enerji Binalar ve Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar…

Dünya Yeşil Bina Konseyi, yeşil binayı "tasarımında, yapımında veya işletiminde olumsuz etkileri azaltan veya ortadan kaldıran, iklimimiz ve doğal çevremiz üzerinde olumlu etkiler yaratabilen; değerli doğal kaynaklarımızı koruyan ve yaşam kalitemizi iyileştiren" bir bina olarak tanımlıyor.

Sıfır Enerji Binalar; ısıtma, soğutma, havalandırma, sıhhi sıcak su temini, aydınlatma ve diğer tüketimleri için çok düşük miktarda enerji ihtiyacı olan ve bu ihtiyacını da tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayan binalar olarak tanımlanıyor.

Dünya Yeşil Bina Konseyi (WorldGBC), “Net Sıfır Karbon” tanımını yıllık bazda salınan karbondioksit emisyonları miktarının sıfır veya negatif olması ile tarifliyor.

Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar ise, ısıtma, soğutma, havalandırma, sıhhi sıcak su temini, aydınlatma ve diğer enerji tüketimleri için çok düşük miktarda enerji ihtiyacı olmasına karşın bu ihtiyacının belli bir kısmını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayan binalardır.

Binaların Enerji Performans Direktifimizin (BEPD) 2. Maddesi, neredeyse sıfır enerjili bir binayı “enerji performansı çok yüksek bina” olarak tarif ediyor.

Ülkemizde 19 Şubat 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile binalarda yenilenebilir enerji zorunluluğu 1 Ocak 2023 tarihinde başladı. Bu yönetmelikle “Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar” konseptine geçiş, aşamalı olarak zorunlu hale getirildi. Yönetmeliğe göre 5 bin metrekareden büyük olan tüm binaların enerji performans sınıfının en az “B” olacak şekilde inşa edilmesi ve tükettikleri enerjinin en az yüzde 5’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamaları gerekiyor. Aksi takdirde “Neredeyse Sıfır Enerjili Binalar” konseptine uymayan binalara yapı kullanım izin belgesi düzenlenemeyecek.

Akıllı ve sürdürülebilir yapılara geçişte ülkemizde de yasal mevzuat desteği ve yenilenebilir enerji yatırım için getirilen teşvikler var. Küresel ısınmayı hedeflenen seviyede sınırlayabilmek için önümüzdeki on yıl içinde binalarımızın çoğunun net sıfır karbon haline geldiğini görmemiz gerekiyor. Ama bu hedefe götürecek yol çok uzun görünüyor.