Ulus Yapı A.Ş. Müşteri İlişkileri Yöneticisi Semray Kaya: Yaşamım boyunca bana güvenenlerden güç aldım

"İşinizi, iş yerinizi sevmeniz önemli, hele yöneticileriniz ve çalışma arkadaşlarınızla birlikte iş yeriniz bir aile ortamına dönmüşse, yaşantınızda pek çok şeye yer verebiliyorsunuz, pek çok şey bir ömre sığabiliyor. 40 yılı aşan ömrüme, eğitim ve iş yaşamımın yanı sıra bir evlilik ve iki çocuk sığdırabildiğim gibi…”
Bu sözler, sismik yalıtımda Türkiye'nin değerli bir markası olan Ulus Yapı Müşteri İlişkileri Yöneticisi, 12 yıldır şirketin bir parçası olan Semray Kaya’ya ait. Semray Kaya, Sivaslı bir ailenin üç çocuğunun ortancası, 1978 İstanbul doğumlu. İlk ve orta öğreniminin ardından Semray Kaya’nın iş yaşamı başlıyor. Sonrası için Kaya, şunları söylüyor:
Liseyi bitirir bitirmez iş hayatına atıldım. O zamanlar, şartlarımız bunu gerektiriyordu ama üniversite hayalim, hiçbir zaman beni terk etmedi. 1996’da başladığım iş hayatımda ilk deneyimim olan kuruluşta iki yıl çalıştım. Sonrasında işe başladığım şirkette 13 yıl gibi uzunca bir süre görev aldım, ne yazık ki şirketin iflası ile birlikte iş değiştirmek zorunda kaldım. Akabinde işe girdiğim şirkette üç ay kalabildim. Bu, hayatımın en kötü deneyimi oldu. Firma sahipleri yöneticilerimizin çalışanları ile diyaloğu çok iyi değildi, gerginlik eksik olmuyordu. Kendimi o kadar kötü hissettim ki, oradan ayrıldıktan sonra hemen başka bir işe girmek bile istemedim. O zamanlar kızım Zeynep çok küçüktü, bir süre ona zaman ayırabilirim diye düşündüm. Bu dönemde -çok da ümitli olmadan- Ulus Yapı’nın iş ilanına başvuruda bulunmuştum. Eren Bey (Eren Kalafat) iş görüşmesine çağırdığında telaşlandım, gecikirim endişesiyle hemen evden çıkıp önüme çıkan ilk taksiye bindim, şirkete geldim. Görüşmenin ardından eve umutlu dönmemiştim ama Eren Bey ertesi gün beni işe çağırdı. 2008 yılı Ağustos ayıydı. Ulus Yapı’nın inşaat kuruluşunda Eren Bey’in sekreteri olarak işe başladım. Bu işte iki yıl çalıştım.
Eren Bey tüm çalışanlarının kişisel gelişimi konusuna büyük önem verir, teşvik eder, takdirini gösterir, hissettirir. İki yılın ardından Eren Bey, Ulus Yapı’nın tesisat kuruluşunda müşteri ilişkileri ile ilgilenmem, bu alanda sorumluluk almam konusunda beni yönlendirdi. Doğrusunu söylemek gerekirse önce çok gönüllü değildim, mevcut işimden, pozisyonumdan ayrılmak istemedim. Ama şu bir gerçekti; benim için, kariyerim için iyi olan buydu. Yeni görevimde teklif hazırlamadan sevkiyata, satış sonrası hizmetlere kadar müşteri ilişkileri yönetimi sorumluluğunu aldım. Ulus Yapı’nın müşteri ilişkileri de, çalışan ilişkilerinde olduğu gibi uzun soluklu ilişkiler olduğu için, bir aile çatısı altında gibiydik. Müşterilerle ilişkilerimiz de bu tür bağ ile keyifli biçimde sürdürülebildi. Ama, başta da dediğim gibi üniversite hayalimi ardımda bırakmış değildim. Bir gün kızımı okula götürmek için birlikte evden çıktık. Hayalimi bilen kızım bana ‘Bu yıl üniversite sınavına girecek misin anne’ diye sorunca, ofise gelip başvuru süresini araştırdım. İnanılır gibi değildi, o gün, başvuru için son gündü. Hayatın küçük mucizelerine inanmak gerekiyor sanırım. Gerçi yine düşük bir beklentiyle, müracaatımı yaptım. Çok iyi bir puanla üniversite tahsilimin kapıları açılmıştı. Lojistik okudum, malum geleceğin yükselen sektörü sayılıyor. Üniversiteye girmem ve bitirmem, bir başka açıdan da benim için önem taşıyordu. İki çocuk annesiydim ve çocuklarıma iyi, başarılı bir örnek olmayı şüphesiz ki çok istiyordum. Diplomamı da en çok çocuklarım için istedim, aldım.
Boş zamanlarımda kişisel gelişimle ilgili kitaplar okuyorum. Yine çocuklarıma kitap okuma sevgisi kazandırabilmek için her gün bir saatimizi kitap okumaya ayırmaya çalışıyorum. Arkadaşlarım, yakın çevrem yaşama dair bunca şeyin, sorumluluğun üstesinden nasıl gelebildiğimi soruyorlar. Kolay olduğunu söyleyemem ama iyi bir programlama ile yapmanız gereken her şeyi, üstelik layıkıyla yapabiliyorsunuz. Ama motivasyon çok önemli. Bu açıdan şanslı olduğumu düşünüyorum. İnsanların size inanması, başaracağınıza güvenmesi, sizin de kendinize güvenmenize yardımcı oluyor. Genellikle “ya başaramazsam” endişesini sıkça duyabilen birisiyim, ama çevrem bana, deyim yerindeyse elimden her işin gelebileceğine öylesine inanıyor ve beni motive ediyor ki, ‘bunca kişi yanılıyor olamaz’ düşüncesi, müthiş bir özgüven veriyor.
Hayat bu, sıkıntılar olmaz mı? Talasemi taşıyıcısıyım. Özellikle hamileliklerimde ağır kansızlıkla mücadele etmem kolay olmadı. Evliliğimi sonlandırdım, sıkıntılı dönemler yaşadım. Ama iş yerimdeki sevgi, saygı dolu ortam, sorunlardan sıyrılabildiğim, kendimi iyi hissettiren bir liman oldu. İnsanın iş yerine geldiğinde mutlu olabilmesi gerçekten önemli. Üniversite diplomamı aldığımda iş yerinde, kendi aramızda çok sıcak bir kutlama yaptık. Şirketin sosyal medya hesaplarından da takipçilerimizle paylaştık. Şirketinizin size böylesine sahip çıkması, gururlandırması çok güzel bir şey. Eren Bey’in çok dinamik, yerinde saymaya tahammülü olmayan bir yapısı var. Bu bizler için de dinamizm getiriyor. Şimdilerde hepimizi heyecanlandıran e-ticaret girişimimiz bulunuyor ve ne güzel ki ilk yatırım dönemimizin ardından, çabamızın karşılığını almaya başladığımız döneme girdik.
Geldiğim noktada ailemin, dostlarımın, iş arkadaşlarım ve yöneticilerimin, kızım Zeynep ve oğlum Yiğit’in bana olan güvenlerini boşa çıkarmamanın huzuru ve mutluluğunu duyuyorum. Evet, güçlükler var, hep var olacak ama aşabilmek için inancımız da…