Türkiye'deki Klima Sektörü
Türkiye şu anda içinde bulunduğu ekonomik krize girmeden önce, Amerika ve Avrupa, 91-93 yıllarını büyük bir durgunlukla hatta kriz denilebilecek boyutta ekonomik çalkantı ile geçirmiştir. Bence diğer ülkeler ile Türkiye'nin ekonomik krizdeki ortak paydaları; 1- IRAK-KUVEYT harbinin bütün dünya platformuna sıçraması 2- Demir perde ülkelerinin global-leşme sürecine girerek duvarların yıkılmasıdır. Türkiye 1990 yılından bu yana dün-yayı zorlayan bu faktörlerden etki-lenmediğini zannederek ve diğer ül-kelerden farklı olarak; "ÜRETTİ-ĞİNDEN FAZLA TÜKETMEK" gibi bir lüksü yaşamış ve bundan taviz vermeyerek bu krize girmiştir. Türkiye üretim pastasından çok kü-çük bir dilim alan klima sektörümüz-de bu krizden nasibini şiddetli bir şe-kilde almaktadır. Türkiye'yi artık faiz-borsa-rant ve finansman oyunları ile değil ÜRETEREK, yani SANAYİİ ile kurtarmak mümkündür. Son 10 yıldır ciddi şekilde bir sektör haline gelen klima çok sağlıklı bir gelişim göstermiştir. Klima 1983 ön-cesi duvarları % 95 kapalı olan bir sektör olup, önde gelen firmaları dış satım düşünmeden ve kalite sorunu-na öneri vermeden ülkemizin "küçük ihtiyaç" konumundaki klima ihtiyacını karşılamakta idi. Tabii o zamanki klima marketinin sorunları çok değişikti ve işletmeler zorunlu hale gelmeden klima ihtiyaçlarını hissetmiyorlardı. Adeta küçük markette, 3 4 firma paylaşımı yapmışlar devletin de koruyucu tedbirleri ile geçinip gidiyorlardı.Ancak 1983 sonrası Türkiye ekonomik pencerelerini dünyaya açtığında klima sektörümüz dünya gelişiminin pençelerine apansızın yakalanmış ve en büyük pazar olan Turizm yatırımı patlamasından yeteri pay almaya muvaffak olamamıştır. Ancak çok akıllı ve belki de kaçınılmaz olarak bu süreç içerisinde sektörümüz kalite sorununu halletmek üzere hareketlenmiş ve bu konuda takdir edilecek başarılar elde etmiştir. Öylesine ki, sektörümüzün önde gelen firmaları BDT, Turki Cumhu-riyetleri Asya ve hatta Avrupa ülke-lerine klima ekipmanları ihraç eder hale gelmişlerdir. Bu elbetteki sevindirici bir başarıdır. Ayrıca klimanın eve girmesi, doğal gaz patlaması ve pahalı enerjinin korunması ve har-canması gibi konuların kamu oyunda büyük ilgi ile karşılanması parasal olarak sektörümüze katkıda bulunmuş neticesi olarak ciddi yayın organları, dernekler, dış ilişkiler, fuarlar vs. gibi hareketler gelişmesine devam etmektedir. Şimdi tekrar başa giderek, Türkiye'nin en büyük hastalığı "AZ ÜRETMEK" demiştik. Ancak klima sektörü bir beyaz eşya veya otomotiv sektörü gibi değildir. Sipariş üzerine çalışan butik bir sektördür. Nasıl çok üretecek? Ve de bu krizin içinden çıkacak bence tek çözüm dış satımdır. Yukarıda bahsettiğimiz gelişimler neticesi dünya ile entegre olan klima imalatçılarımız lütfen önlerine dünya haritasını açarak çalışsınlar. Tabii ki, ülke ekonomisi bütün sek-törlerin bileşkesinden ortaya çıkmak-tadır. Ancak bizlerin gayretleri önce-likle ülkemiz ve pek tabii ki firmala-rımız için esastır. Korkmadan ürete-lim ve iç pazar dar geliyorsa dış pa-zara satalım. Bu yazımda ülkenin genelindeki kriz politikasına görüş getirmek gibi bir uğraşı vermeyeceğim, zira şimdiye kadar iflas eden ve yok olan bir ülke görülmemiştir. Ancak yanlış ekono-mi politika neticesi onurundan feda-karlık yapan ülkeler mevcuttur. An-cak Türk toplumunun en büyük has-leti onurudur. Bunu da koruyacaktır. Düşünürsek "HASTA ADAM ÖLDÜ" denilen zamanda ulu önderi ile neler yapabildiğini biliyoruz, bunu bütün dünya biliyor. ORTA ölçekli CİDDİ üretim yapan firmalar, bu krizden çıkışın gizli kahramanları olacaktır. Klima sektörü bu göreve hazırdır ve üzerine düşen görevi başarıile yapacaktır. Düşüncem olarak, Türkiye'yi artık faiz-borsa-rant ve finansman oyunları ile değil ÜRETEREK, yani SANAYİİ ile kurtarmak mümkündür. Arzum o ki, idare edenler de bu gerçeği anlamalarıdır. ORTA ölçekli CİDDİ üretim yapan firmalar, bu krizden çıkışın gizli kahramanları olacaktır. Klima sektörü bu göreve hazırdır ve üzerine düşen görevi basan ile yapacaktır.
Vural EROĞLU
HSK Yönetim Kurulu Başkanı