Türkiye’de Soğutma-İklimlendirme ve Isı Pompaları Sektörlerinde F-Gaz Alternatifleri Çalıştayı Düzenlendi

Türkiye’de Soğutma-İklimlendirme ve Isı Pompaları Sektörlerinde F-Gaz Alternatifleri Çalıştayı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 29-30 Nisan 2019 tarihlerinde iklimlendirme ve soğutma sektörünün temsilcilerinin de yoğun ilgisi ile İstanbul’da gerçekleştirildi. Çalıştayın ilk gününde proje ortakları ve yürütücüleri olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, UNIDO ve GFA Konsorsiyumu yetkililerince AB Tüzüğünün F-Gazlar bağlamında değerlendirilmesi, Montreal Protokolü ve F-Gaz başlığıyla bugüne kadar oluşan gelişmeler gündeme getirildi. Türkiye’nin de taraf olduğu, tüm taraf ülkelerce 1987’de imzalanan Montreal Protokolü, Türkiye’nin büyük bir başarıyla uygulamaya koyduğu bir anlaşma niteliğinde idi. Bununla birlikte mevcut çalışmalara hız katacak olan ve 2016 yılında Ruanda’da imzalanan Kigali Değişikliği ile 18 tür ve tipte F-Gaz’ı içine alan bir azaltma takvimi gündeme alındı. Çalıştay’ın ana konusunu oluşturan Kigali Değişikliği’ne Türkiye’nin de dahil olmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın önderliğinde çalışmalar yürütmekte olduğu dile getirildi. İlgili değişikliğe ve yaptırımlarına dahil olmayan ülkelerin ise 01.01.2033 tarihinden itibaren AB ülkeleri ile ilgili ürünlerde ticaret yasağına tabi tutulacağı vurgulandı. Bu değişiklik ile Türkiye’nin; ülkeye giren, üretilen ve kullanılan F-Gaz’lara ilişkin raporlama süreçlerini 2020 yılında başlatacağı ve 2021 yılında ise envanter altyapısı oluşturulacağı belirtildi. Hedef F-Gaz kullanımını AB ülkeleri içinde 2030 yılına kadar %80 oranında (2015 yılına göre %100 düşürme), Türkiye’de ise 2045 yılına kadar %80 oranında azaltmak. F-Gazların çok yüksek GWP (Global Warming Potantial-Global Isınma Etkisi), atmosferde oluşturduğu Green House Effect (Sera Etkisi) nedeniyle dünyamızın hızla ısındığı, bu çalışmalar ve Kigali Değişikliğinin amacının 2030 yılına kadar yeryüzünün ısınmasını 0,4 ˚C düşürmek olduğu, bunun ancak bir an önce F-Gazların kullanımının azaltılmasıyla ve doğal GWP değeri sıfır olan akışkanların kullanılmaya başlanması ile mümkün olacağı ifade edildi. Çalıştay’ın 2. gününde Dr. Kadir İsa ilk gün yapılan sunumların özetini sundu. Düşük GWP’li Soğutucu Akışkanlara Giriş başlıklı sunumunun ardından İSEDA Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Karakaya’nın moderatörlüğünde İklimlendirme Sektöründe Düşük GWP’li Alternatif Akışkan Kullanım Örnekleri konulu oturum gerçekleştirildi. Bu oturumda Honeywell’i temsilen Stefan Schussler doğal soğutucu akışkanlara yönelik yapılan çalışmaları ve soğutucu akışkan üreticisi ve geliştiricisi olarak yeni tür sıfır GWP değeri olan akışkanlara yönelik örnek uygulamaları sundu. Ardından Daikin adına söz alan Andaç Yakut, Daikin olarak ısı pompaları, split ve ticari klima sistemlerinde R410A ve R134A’ya nazaran daha düşük GWP değerine sahip R32 türü akışkanların kullanım örneklerini verdi. Ancak alternatifleri değerlendirirken akışkanların çevreci, enerji verimliliği, ulaşılabilirliği, fiyatı, güvenilirliği, servis emniyeti ve geri dönüştürülebilme kolaylığının kriterler olarak ele alınması gerektiğini, Daikin’in bu kriterlere göre daha çevreci ürünler ve soğutucu akışkanlar üretiminde gayret gösterdiğini belirterek örnek uygulamalar hakkında ayrıntılı bilgi verdi. Alarko Carrier adına söz alan Tolga Aydınlı özellikle chiller ve soğutma gruplarında R1234ze gibi sıfır GWP’li akışkanları kullandıklarını, R32 akışkan kullanımına ağırlık verdiklerini, ancak sektörde sistem tercihi yapan ve sistemlere müdahale edenlerin F-Gazların çevreye olan negatif etkileri hakkında farkındalık yaratmak için mücadele verdiklerini, bu farkındalığın oluşması ve doğal soğutucu akışkanların kullanımının en önemli gündemlerinden biri olduğunu ifade etti. Arçelik-LG adına söz alan Semih Kurular ise Arçelik Ar-Ge olarak üretimde bireysel ürünlerde dahi daha düşük GWP değerine sahip, görece daha verimli, daha az soğutucu akışkan içeren ürünlerin üretimi ve geliştirilmesine yöneldiklerini, bu kapsamda üretim ve Ar-Ge çalışmalarının yanında servislerin eğitilmesi, sertifikalandırılması ve farkındalıklarının artırılmasına yönelik çabalarını dile getirdi. Son olarak Trane adına söz alan Ersin Yücel ise firma olarak GWP değerleri 0 (Sıfır) olan R1234ze, R514A ve R1233ZD gibi soğutucu akışkanları chiller soğutma gruplarında kullandıklarını, bu akışkanların bulunduğu sistemlerin düşük basınçlı sistemler olması nedeniyle gaz kaçak riskinin çok az olduğunu, sistemlerine güvendikleri için ise müşterilerine kaçak olmama garantisi verdiklerini ve sorumluluklarını üstlendiklerini belirtti. Türkiye’de eğer doğru anlatılır ise son kullanıcıların alternatif soğutkanlı sistemleri satın alma potansiyellerinin yüksek olduğunu ve bu bilincin yüksek olduğunu dile getirdi. Örnek olarak içerisinde 1734 kg çok düşük GWP’li R514A soğutkanı bulunan örnek bir proje satışını katılımcılara sundu. Oturumun moderatörlüğünü üstlenen Turhan Karakaya ise kapanış konuşmasında İSEDA’nın 2009 yılından bu yana gerek OTİM-Ozon Tabakasını İncelten Maddeler kapsamında HCFC’lerin Ozon Tabakasına zararının engellenmesi çalışmalarında, gerekse F-Gaz Yönetmeliği süreçlerinin tamamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yakın bir partner olarak çalıştığını, 2015-2018 yılları arasında ise Bakanlık ile İSEDA arasında yapılan protokol kapsamında 61 eğitimciye eğitim verdiğini, ardından 5000’i aşkın F-Gazlı sistemlere müdahale eden teknik personelin eğitim ve belgelendirmesini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği yetki ile gerçekleştirdiklerini belirtti. F-Gaz konusunda MYK-Mesleki Yeterlilik Kurumu’nda hazırlanıp yayımlanma aşamasına gelen F-Gaz Teknik Personeli Yeterliliğinin hazırlanmasında da direkt katkı veren bir kurum olduklarını dile getirdi. Karakaya, gerek firmaların yaptığı çalışmalar, gerek projenin hedefi ve Kigali Değişikliği ile ilgili sonuçların dünya ve çevre adına umut verici olduğunu, bu tür çalışmaları sonuna kadar destekleyeceklerini, firmalara ve taraflara çalışmalarında başarılar dilediklerini ifade etti.