Yapılarda Isı Yalıtımı
Derginiz Termodinamik'in düzenlediği Yapılarda Isı Yalıtımı "Yakıt Tasarrufu ve Hava Kirliliğinin Azaltılması" Paneli 12 Kasım 1992 tarihinde 17.30-19.30 saatleri arasında İ.T.Ü. Sosyal Tesisleri-Maçka'da yapıldı. Panelden sonra bir kokteyl verildi. Panele izleyici olarak yaklaşık 200 kişi katıldı. Panelin açılış konuşmasını Termodinamik Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Dr.Sedat Özkol yaptı. Dr.Özkol açış konuşmasında, Başbakan Demirel'le yapılan görüşmede Başbakan Demirel'in ısıtma/soğutma/havalandırma/klima sektörünün gelişmesi için Fransız Coface, Alman Hermes, Belçika Ducrois gibi sigorta sisteminin 1993 yılından itibaren yürürlüğe konulacağını,sektö-rün teşviki için Rusya'ya 350 milyon dolarlık, Orta Asya Türk Cumhuri-yetleri'ne de 600 milyon dolarlık Eximbank yatırım kredileri açıldığu nı, çifte vergilendirmenin yeni şartlara göre yeniden düzenlenmekte olduğunu, ithalattaki yerli üretim girdi fiyatlarına yansıyan malzeme ve yarı mamüllerdeki gümrük oranlarının, anormal bir durum varsa, gözden geçirileceğini belirttiğini açıkladı. Panel'in sunuş konuşmasını yapan Yük. Mimar Ecvet Binyıldız ise, genel olarak ısı yalıtımı üzerinde durduktan sonra ısı yalıtımının dünyada ve Türkiye'deki tarihçesini özetledi.
Panelistler T.M.M.O.B. Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Temsilcisi Sn. Hasan Akalın, ETİPER adına Maden Mühendisi Sn. Nazan Balay, İZOCAM adına Teknik Koordinatör Sn. Korhan Işıkel, ORCAN adına İnşaat Mühendisi Sn. Armağan Akyıldırım, ODE Mühendislik adına Makina Mühendisi Orhan Turan ve YTONG adına Satış Müdürü Sn. Nuri Ertokat'tan oluşmaktaydı. Panel'in yöneticiliğini Sn. Orhan Turan yaptı. Sunuş konuşmasında, ülkemizHe ısı yalıtımına devletçe ve toplur yeterli ilginin bulunmadığını vurgulayan Sn. Binyıldız, sözlerine şu gerçekleri ekledi:
"Çıkarılan Isı Yalıtım Yönetmeliklerine, firmalarca yapılan tanıtımlara rağmen hala ısı yalıtımsız veya eksik yalıtımlı yapıların yapılmaya devam etmesi bu ilgisizliğin bir sonucudur. Kuşkusuz bu ilgisizliğin çeşitli nedenleri vardır. Ne var ki, bu sebeplerin en başında mimar ve mühendis yetiştiren fakültelerde enerji tasarrufu ısı yalıtımı konularım da kapsayan Yapı Fiziği derslerinin ya hiç okutulmayışı veya yüzeysel bir şekilde geçiştirilmesi gelmektedir. Diğer sebepler arasında ise, tanıtım eksikliği, ülkemizdeki çarpık inşaat sistemi vs. gel mektedir. Oysa bir inşaatta tam anlamıyla dört başı mamur bir ısı yalıtımı yapıldığında yakıt masraflarından çok önemli ölçülerde (% 90-95 kadar) tasarruf edilebileceği matematik ve deneysel olarak bilinen bir gerçektir. Bu itibarla hem devletin döviz tasarrufu sağlaması hem ailelerin yakıt parası yükünü azaltması için bu konuya çok daha fazla önem vermek gerekir."
Binyıldız daha sonra ısı yalıtımı malzemesi seçimi ile ilgili teknik kriterleri şöyle sıraladı:
- Isı iletkenlik katsayısının (X) olabildiğince küçük olması,
- Sertliği veya elastikiyeti,
- Su almaması, kapiler veya higroskopik olmaması,
- Çürümemesi, kokmaması, bozulmaması.
- Sarsıntılardan etkilenmemesi,
- Yanmaz veya güç yanar-kendi kendine söner-olması,
- Hafif olması,
- Haşarat tarafından etkilenmemesi,
- Buharı geçirmemesi veya az geçirmesi,
- Sıcaklığa dayanımı,
- Yapıda rastlanacak türden kimyaladdclcrden etkilenmemesi, korozyon yapmaması,
- Zamanla şekil değiştirip deforme olmaması,
Yukardaki kriterler dikkate alınıp malzeme seçimi yapıldıktan sonra fiyat araştırması yapılmalıdır. Bu araştırma yapılırken aynı izolasyonu muhtelif malzemelerin kaç cm. kalınlıkta yerine getirdiğine dikkat edilmeli ve bu kalınlığa göre fiyat konusunda karara varılmalıdır." Panel'in ilk bölümünde panelistler "Yapılarda Isı Yalıtımı"nın malzeme, teknoloji ve uygulama açısından çeşitli yönleri üzerinde durarak ısı yalıtımının yakıt tasarrufu ve hava kirliliğinin azaltılmasına katkılarını vurguladılar.
Dünyada 1973 yılında ilk petrol şokunu yaşadığında Fransa enerji ihtiyacının 2/3'ünü petrolden karşılıyor ve bununda % 75'ini ithal ediyordu ve o tarihteki ithalatı 120 milyon tondu. Aynı tarihlerde Fransa 20 yıllık bir enerji tasarrufu politikası saptayarak bunu uygulamaya geçirdi ve 1984 yılında 80 milyon tona, 1990 yılında 60 milyon tona düşürdü. ABD ise, ulusal enerji politikalarında değişiklik yaparak konut, sanayi ve ulaşım sektörlerinden 1973-1987 döneminde % 26 tasarruf sağlamıştır. Bu tasarrufun dünyamıza yıllık katkısı sonucunda 400 milyon tondan daha az CO2 atmosfere verilmiştir.
1989 yılı içinde yalnız bina ısıtması maksadı ile tüketilen fosil yakıtlardan açığa çıkan SO2 gazı havanın nemi ile aside dönüşerek takriben 100.000 ton sülfıt asit, asit yağmuru olarak Ankara ve Ankaralıların üzerine yağmıştır.
Değişik seviyelerdeki bina izolasyon lan ile Türkiye'nin yıllık ısınma maksadı ile tükettiği yakıt sonucu açığa çıkacak karbondioksit ve sül-fürdioksit miktarlarında gerçekleştirilebilecek azalmaları Sn. Turan şöyle özetledi:
" Karbondioksit CO2 ton/sene
Yürürlükteki Fransa düzeyi İsveç düzeyi
yönetmelik yalıtım yalıtım
315.000.000 210.000.000 105.000.000
Sülfürdioksit SO2 ton/sene
Yürürlükteki Fransa düzeyi İsveç düzeyi
yönetmelik yalıtımı yalıtımı
720.000 360.000 220.000
Aynı süre içinde ülkemizin maruz kalacağı asit yağış miktarı : Sülfitasit ton/sene
Yürürlükteki Fransa düzeyi İsveç düzeyi
yönetmelik yalıtımı yalıtımı
1.200.000 '800.000 400.000
Asit yağmurları insan, hayvan ve bitkiler üzerinde tahrip edici etkiler göstermektedir.!lisanlarda öncelikle çocuk ve yaşlılarda solunum yolu hastalıklarına yol açmakta, binalar üzerinde yapı hasarlarına yol açmakta, toprağın kimyasal yapışım değiştererek zirai verimin düşmesine ormanların kurumasına sebebiyet vermektedir. Daha önce vurguladığımız gibi yalnız bir şehrimizden, bir mevsimde milyonlarca ton zararlı gaz, kül ve asit ısıtma ve ısı üretme maksadı ile havaya atılmakta ve bu maddeler çevrede yaşayan insanlar ve tabiat üzerinde bir tehdit oluşturmaktadır. Genel kanının aksine elektrik ısıtmasının termik santral kökenli olduğu sürece önemli hava kirliliğine yol açtığı görülmektedir. Yine hava kirliliğine karşı bir çare olarak görülen doğal gazın kendisinin de açığa çıkardığı karbondioksit gazının bir kirletici olduğu unutulmamalı Bu çarpıcı açıklamalara ek olarak Sn.Turan konuşmasında Almanya'da asit yağmurlarının yalnız yapılara yılda 4 milyar DM zarar verdiğini bir kere daha vurguladı ve Türkiye'deki ısı kaybını benzer iklim koşularında-ki ülkelerle karşılaştırarak şöyle dedi:
"Türkiye'de yürürlükteki ısı izolasyon kurallarına göre yapılan yapılardan ısı kaybı benzer iklim koşullarında mukayese edilmesi halinde sözü geçen ülkelerden, yani Almanya, Avusturya,Fransa, İsveç ve İngiltere'den çok fazladır. Dolay ısı ile çok daha fazla yakıt sarfı ve çevre kirlenmesi söz konusudur. İsveç'in halen yürürlükte olan bina-larındaki ısı kaybını Türkiye Yönetmelikleri ile karşılaştırırsak; istanbul'daki bir bina 2.8 defa daha fazla, Ankara'daki bir bina 3.6 defa daha fazla, Erzurum'daki bir bina 6.0 defa daha fazla ısı sarf ederek aynı ısınmayı sağlamaktadır. Tüketilen fazla ya oranda daha fazla çevre kirletilmektedir."
WEC Dünya Enerjisi Konseyi Türk Milli Komitesi'nin 1990 tarihli Ra-por'una gönderme de yapan Sn. Turan, 1989 yılı için Türkiye'de bina enerjisinde kullanılan enerji kaynaklarını şu şekilde sıraladı: "1989 yılı Türkiye'de bina ısıtmasında kullanılan enerji kaynakları
it cinsi j aşkömürü : 1.506.000 ton Kokkömürü : 245.000 ton Briket : 52.000 ton Linyit: 9.380.000 ton Odun : 17.815.000 ton Tezek: 11.217.000 ton Petrol: 2.534.000 ton Asfalit: 500.000 ton Doğal Gaz : 16.000.000 m3 Şehir Gazı: 83.000.000 m3 Elektrik : 14.984 Gwh Diğer : 21 TEP Konuşmasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda daha yeni 1990-2010 yıllarını kapsayan bir Enerji Master Planı hazırlanmış olduğuna değinen Çn. Turan, daha sonra şu değerlen-
rıeyi yaptı: " Ancak bu planın paralelinde hazırlanmış Avrupa ülkelerinde benzerleri bulunan uzun vadeli bir enerji tasarrufu programı bulunmamaktadır. Halen değişik kuruluşlar tarafından münferit olarak yürütülen tasarruj çalışmalarının, belirlenmiş ulusal bir programa göre disiplin altına alınarak yürütülmesi gerekmektedir. Enerji Master Planı'nda 30 yıllık bir süre için hedef alınan tasarruf miktarlarının konut sektörünü batı ülkeleri ile karşılaştırdığımızda son derece yetersiz kaldığı görülmektedir. Enerji Planı'nda kabul edilen tasarruf oranları (%):
1995 2000 2010 Konut/Hizmet Sektörü 4 9 13 Oysa bu tasarruf programı gerek ülkenin enerji dışa bağımlılığının kısıtlanması, gerek çevre kirlenmesinin sınırlanması ve gerekse de devlet ve aile bütçelerinin korunması bakımından kaçınılmaz gözükmektedir.
Ülkenin enerji planlaması ve çalışmaları yalnız ikincil enerji olan elektriğin olabildiğince daha fazla üretilmesi yönünde olmaktadır." Buna karşılık gelişmiş Avrupa ülkeleri ve ABD'den örnekler veren Sn. Turan konuşmasında bu örnekleri şöyle sıraladı:
"- Almanya 2000 yılına kadar binaların ısı giderlerinde % 30 yeni bir azaltma yapmayı programlamaktadır. Bunun için DIN 4108 Binalarda Isı Koruma Standardı'nda değişiklik yapılacaktır. Burada tüm Almanya için geçerli olmak üzere Qm=34.000-50.000 Kcallm2 sene arasında bina ortalama tüketim değeri getirilecektir. Eski yapıların da aynı düzeye getirilmesi için 15 yıllık bir program hazırlanmaktadır.
- İngiltere bina izolasyon seviyelerini artırmak sureti ile 2 adet yeni enerji santralı yatırımından tasarruf etmeyi planlamaktadır.
Radyo ve televizyonlarda aydınlatıcı yayınlar yapılmakta, bu konuda alınması gereken tedbirlerin tespiti maksadı ile resmi kuruluşlar ile sanayici ve diğer ilgililer arasında belli aralıklarda toplantılar yapılmaktadır.
- Belçika Avrupa'nın Çekoslovakya'nın ardından ikinci büyük çevre kirletici ülkesi olarak 1990 yılında yürürlüğe koyacağı yönetmelikler ile 2005 yılına kadar bina ısıtmasında yapacağı düzeltmeler ile %70 hava kirliliğinin azalmasını beklemektedir.
- Hollanda hükümeti tarafından 2010 yılma kadar bina izolasyonlarının ıslahı suretiyle CO2 gazı çıkışında %80, NO2 gazı çıkışında %70 azalma olmasını programlanmaktadır.
- Bu konuda Hollanda Hükümeti tarafından uygulamanın desteklenmesi maksadı ile 3 milyan Hfl ayrılmış bulunmaktadır.
- Danimarka'da izolasyon sanayii devlet tarafından devamlı teşvik görmektedir. Mayıs 1989'da hükümet tarafından yeni bir uzun vadeli enerji planının hazırlanması için bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Bu grup içine izolasyon sanayii de 'Binalarda Enerji Tüketimi' bölümünde görev almıştır. Çalışma raporu Nisan 1990'da parlamentoya sunulmuştur. Rapor binalarda çok ağır izolasyon şartları öngörmektedir.
- ABD, milli enerji politikalarında değişiklik yaparak konut, sanayi ve ulaşım sektörlerinden 1973-1987 döneminde % 26 tasarruf sağlamıştır. Yalnız bu tasarrufun dünyamıza yıllık katkısı 400 milyon ton daha az karbondioksit atmosfere verilmesidir. 2000 yılına kadar % 10 ilave bir tasarrufun sağlanması konusunda çalışmalar yapılmaktadır."
Daha sonra ülke ekonomisinin bina izolasyonu ile ilişkisi üzerinde duran Sn. Turan şu bilgileri verdi:ü
1990 BİRİM |
|||
cinsi |
MİKTAR |
FİYATI |
TUTAR TL. |
Taşkömürü |
1.506.000 ton |
325.000 TL/t. |
489.450 milyar |
Kokkömürü |
245.000 ton |
325.000 TL/t. |
79.625 milyar |
Briket |
52.000 ton |
325.000 TL/t. |
16.900 milyar |
Linyit |
9.380.000 ton |
160.000 TL/t. |
1.500.800 milyar |
Odun |
17.815.000 ton |
220.000 TL/t. |
3.919.300 milyar |
Tezek |
11.217.000 ton |
100.000 TL./t. |
1.121.700 milyar |
Petrol |
2.534.000 ton |
1.000.000 TL/t. |
2.534.000 milyar |
Asfalit |
500.000 ton |
700.000 TL/t. |
350.000 milyar |
Doğal Gaz |
16.000.000 m3 |
460 TL/m3 |
7.360 milyar |
Şehir Gazı |
83.000.000 m 3 |
350 TL/m3 |
29.050 milyar |
Elektrik |
14.984 Gwh |
125 TL/KW |
1.873.000 milyar |
TOPLAM |
12.407 MİLYAR TL. |
"Bilindiği gibi ülkemiz birincil enerji kaynakları bakımından kendine yeterli değildir. Tüm kaynaklarımızı seferber etsek de tükettiğimiz birincil enerjinin petrol, doğal gaz, kömür, nükleer yakıt olarak % 50'sini ithal etmek zorundayız. Bir başka deyişle enerji kaynaklarımızın yetersizliğinden dışa bağımlıyız. Bu bağımlılığı azaltmanın en akılcı yolu kademe kademe tasarrufu teşvik ederek ve destek olarak her sektördeki savurgan tüketimi kısmak olmalıdır. Tıpkı Fransa'nın son 20 yılda petrol tüketimini 120 milyon ton/yıldan 60 milyon ton/yıla indirmesi gibi.
Ülkemizin ikincil enerji kullanımı içinde konut sektörü %41 tüketim ile en büyük tüketim grubunu oluşturmaktadır.
1989 Verilerine göre
Konut % 41
Sanayi % 33
Ulaştırma % 20
Tarım % 5
Diğer % 1 olmaktadır.
Sanayi sektörü, santrallar, ulaştırma sektörü ve tarım enerji tüketimi bakımından konut sektörünün gerisinde kalmaktadır. Bu bakımdan konut sektörü üzerinde sağlanacak enerji tasarrufu ülke çapında önemli sonuçlara ulaşacaktır. Burada ilk akla gelen ısınma maksadı ile sarf edilen enerjiden tasarruf olmaktadır. Ülkemizde yılda takriben aşağıda belirtilen miktar ve değerde enerji kaynağı ısınma maksadı ile tüketilmektedir. Ülkemizin tüm enerji kullanım sahalarında olduğu gibi bina ısıtmasında da enerji verimi batı ülkelerinden takriben iki kat daha kötüdür. Yukarıda bazı ülkelerin kişi başına enerji tüketimleri ile, kişi başına izolasyon malzemesi tüketimleri bir mukayese yapabilmek maksadı ile verilmektedir. Tablonun tetkikinden şu ilginç sonuçlar ortaya çıkmaktadır : Ülkelerin enerji tüketimi arttığı oranda enerjiyi verimli kullanma ve tasarruf düşüncesi de gelişmektedir. Enerji tüketiminin gerilemesi oranında ise ülkelerin kıt enerjilerinin savurganlığı artmakta, tasarruf düşüncesi gerilemektedir." Sn. Turan konuşmasını şöyle noktaladı:
"Ülkemiz için şu çarpık tablo ortaya çıkmaktadır :
Enerji Tüketimi |
İzolasyon Mlz. Tüketimi |
||
ÜLKE |
kep/kişi |
mülkisi |
|
Finlandiya |
3985 |
1.13 |
|
Kuzey |
İsveç |
3503 |
1.03 |
Avrupa |
Danimarka |
3742 |
0.99 |
Norveç |
4748 |
0.95 |
|
Kuzey |
Kanada |
6941 |
0.78 |
Amerika |
USA |
6679 |
0.49 |
Almanya |
3936 |
0.33 |
|
İsviçre |
2656 |
0.33 |
|
Fransa |
2604 |
0.28 |
|
Orta |
Avusturya |
2813 |
0.25 |
Avrupa |
Hollanda |
5084 |
0.22 |
Belçika |
3892 |
0.21 |
|
İngiltere |
3575 |
0.16 |
|
İtalya |
2499 |
0.08 |
|
Akdeniz |
İspanya |
1474 |
0.05 |
Ülkeleri |
Yunanistan |
1716 |
0.05 |
Türkiye |
782 |
0.02 |
|
Avustralya |
4792 |
0.17 |
|
Kuveyt |
6434 |
0.12 |
|
Tropik |
Japonya |
2619 |
0.09 |
Ülkeler |
Arjantin |
1338 |
0.02 |
Güney Afrika |
1971 |
0.016 |
|
Brezilya |
537 |
0.008 |
- Ülkemizde Batı Avrupa ülkelerine nazaran 3~5 kat kişi başına daha az enerji üretilmekte ve tüketilmektedir.
- Gayet sınırlı enerji arzını ülke genelinde olduğu gibi bina ısıtmasında da Batı Avrupa ülkelerine nazaran aynı ısıtma için 2 kat daha fazla sarf etmekteyiz.
- Bu sarf edilen fazla enerji için gene Batı Avrupa ülkelerine nazaran düşük alım gücümüz dolayısıyla 3~8 kat daha fazla bedel ödemekte c-nak ayırmak zorunda kalmaktayım. Ülkemiz bu kısır döngüden çıkmak zorundadır."
Sn. Orhan Turan'dan sonra T.M.M.O.B. Makina Mühendisleri İstanbul Şubesi adına konuşan Sn. Hasan Akalın Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (T.M.M.O.B.) ile Makina Mühendisleri Odası'nın ve Oda'nın İstanbul Şubesi'nin konuyla ilgili duyarlılığı ve etkinlikleri üzerinde durarak şöyle dedi: "T.M.M.O.B. gerek Anayasa'da, gerekse kuruluş yasasında belirtildiği üzere mesleğin, meslektaşların ve kamunun yararlarını koruyan, ülkemizin enerji kaynaklarını en verimli biçimde ve kamu yararına kullanımının sağlanması için gerekli çalışmaları yapar.
T.M.M.O.B. belirtilen bu konulara yönelik doğru bildiklerini hiçbir çıkar ve siyasi gücün baskısı altında kalmadan bağımsız ve özgür bir biçimde kamuoyuna ve yetkililere kuruluşundan bugüne kadar ısrarlı bir biçimde iletmiş, iletmekte ve iletmeye de devam edecektir.Bu duyarlılık ve sorumluluğunu bütün birimleri aracılığı ile sürdüren T.M.M.O.B., ülkemizde yılda tüketilen 500 milyar kwh enerjinin konutlarda tüketilen 1/3'ünün kontrol ve denetim altına alınmasını mühcndislik-mimarlık ve döviz dengeleri açısından gerekli görmektedir. Özel olarak da Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi; Isı Yalıtım Yönetmeliğinin çıkış, tartışma ve uygulama süreçlerinde görüş ve önerilerini üyelerine ve ilgili Bakanlığa iletmiştir; bu uyarıların belirli iyileştirme ve düzeltmelere neden olduğu söylenebilir.
Ayrıca üyelerine yönelik kurs, semire, açık oturum vb. gibi bilgilendirme etkinlikleri yapmakta, Belediye ile yapılan Mesleki Denetim Ana Protokolü ile de proje kontrol ve denetimini yaparak hem kaliteli ve standartlara uygun proje üretimini sağlamakta hem de uygulamada Isı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlayarak etkin rol oynamaktadır." ETİBANK-ETİPER adına konuşan Maden Mühendisi Sn. Nazan Balay'sa ısı yalıtımında Perlit kullanımının enerji bunalımının çözümüne katkısını ve Perlit'in doğal ve yerli bir yalıtım malzemesi olduğunun altını çizerek şunları söyledi :
"Ülkemizde tüketilen petrolün yaklaşık %20'si binaların ısıtılmasın da kullanıldığına göre petrolü dışa bağımlı bir ülke olarak ısı yalıtmı ile sağlanacak enerji tasarrufu küçümsenmeyecek boyutlardadır. Dünyanın en büyük perlit rezervine sahip bir ülke olarak ısı yalıtımında perlitin kullanımı ile % 40-60 arası sağlanacak yakıt tasarrufu sonucu hem memleket ekonomisine katkıda bulunulacak, hem de bir öıkaynağımıı en iyi şekilde değerlendirilmiş olacaktır. Dolayısıyla hammaddesi dışa bağımlı olmayan bir yalıtım malzemesini tercih etmek hepimiz için bir gurur vesilesi olmalıdır. Perlitin seçimi ile kazanacaklarımız şunlar olacaktır :
- Hafifliği ile deprem sigortasıdır. 60-80 Kg/m3 gibi düşük bir yoğunluk ile binanızın ölü yükünü azaltır. 100 m2 bir konutta duvarlara geleneksel sıva yerine perlitti sıva kullanıldığında min. 8.5 ton, max. 17.5 ton bir ölü yük azalması sağlanır.
- Ölü yükte bu azalma, binayı taşıyacak betonarme kolon ve kirişlerin küçülmesi demektir. Bu da demir ve çimento maliyetinden % 10 tasarruf sağlar.
- Binanın ömrü ile yaşar, bakım gerektirmez, basınç mukavemeti yüksektir.
- İnorganik ve sterildir. Fare ve ha-şarc barındırmaz.
- Yanmaz ve kolay alev almaz. Alev alma süresi 4-5 saat arasındadır. Bu özelliği en büyük üstünlüklerinden birisidir.
- Darbeli sesleri yutar.
- Lifli bir yapısı olmadığından ve steril olduğundan sağlığa zararlı değildir. Yem sanayiinde katkı maddesi olarak kullanımı ve gıda sanayiinde süzme yardımcı maddesi olarak kullanımı bu özelliğinin en büyük kanıtıdır.
- Hafiftir,taşıması ve uygulaması kolaydır."
Sn. Balay daha sonra Perlit'in ısı yalıtım amacıyla nerede ve nasıl uygulandığı şöyle özetledi: "-Açık ve kapalı çatılarda perlitti ısı yalıtmı izoşilte kullanımı veya perlitti izobeton uygulaması ile yapılmaktadır..
İzoşilte 7 cm kalınlığında,50x100 cm boyutunda polipropilen torbalar içindeki perlitten ibarettir. Kapalı çatılarda uygulandığında çatının kullanımı sözkonusu ise, izoşilte üzerine 3-4 cm tesviye betonu dökülür. Eğer izoşilte açık çatılarda uygulanacak ise bunların üstüne 5 cm kalınlığında meyilli tesviye betonu dökülüp, su yalıtımı yapılır. Çatı kullanılacak ise kaplamaya devam edilir. Çatı yalıtımı izobeton ile yapılacak kapalı ve açık çatı detayları ayrı, ayrı broşürlerimizde mevcuttur. Kullanıcı hazır izobeton ile yalıtım yapabildiği gibi, kendisi de perliti, çimento ve su ile karıştırarak yalıtım betonu hazırlıyabilir. Döşemelerde Perlit Yalıtımı :
- Her tür döşemede perlitli yalıtım uygulaması yapılabilmektedir. Zemine oturan döşemelerde izoşilte ile; ahşap yüzer döşemelerde perlitli serbest dolgu ile; arakat döşemelerinde ise izobeton ile yalıtım yapmak mümkündür.
Duvarlarda Perlit Yalıtımı :
- Sandviç duvarlarda izoşilte uygulaması,
- İç ve dış duvarlarda ise izosıva uygulaması ile yapılmaktadır. Sandviç duvarlarda izoşilte uygulaması, yarım tuğla ile örülecek iki duvar cidarı arasına 4.5 cm kalınlığındaki izoşiltelerin (duvar örme işlemi esnasında) yerleştirilmesi ile yapılmaktadır.
İzosıva torbalanmış olarak piyasadan temin edilebildiği gibi, kullanıcı tarafından da hazırlanabilir. Gerek uygulama yöntemleri, gerek ise iklim bölgelerine göre tatbik edilecek sıva kalınlıkları broşürlerimizde görülmektedir.
Perlitli izosıvanın, geleneksel kum sıvasına göre birçok üstünlüğü vardır. Bunların başında yukarıda da değinildiği gibi, ölü yükü azaltmak gelmektedir. Diğer bir üstünlüğü perlitli sıvaların donma ve çözünmeye karşı çok mukavemetli olmalarıdır. Dünya Perlit Enstitüsü yayınlarında perlitli sıvaların donma-çö-zünme dayanımlarının geleneksel kum sıvalarından 7 kat daha iyi olduğu vurgulanmaktaır. Ayrıca perlitli sıva kullanılması halinde duvar kalınlığı düşeceği için binanın kullanım alanı artmaktadır. Ancak perlit sıvaları ile ilgili olarak vurgulamak istediğimiz en önemli nokta uygulamanın belirli kurallar çerçevesinde yapılmasıdır. Diğer bir önemli nokta ise, dış cephe uygulamalarında ince sıva üzerine akrilik esaslı cephe kaplaması yapılmasından kaçınılmamasıdır. Perlitli kıvanın tüm tavan sıvalarında da kullanımı ile yapı izolasyonla-rındaki verimi biraz daha artacaktır."
Sn. Balay konuşmasının sonuç bölümünde ise şunları söyledi:
"Sonuç olarak neden perlit diyoruz?
Çünkü PERLİT ülkemizde en fazla bulunan doğla kaynaklardan biridir. PERLİT, bina ömrü ile eşdeğer bir
dayanıklılığa sahiptir. Geç alev alması ile bir yangın; hafifliği ile de bir deprem sigortasıdır."
Sn. Balay'dan sonra da İZOCAM adına Teknik Koordinatör Sn.kornan Işıkel 'se "Yakıt Tasarrufu ve Hava Kirliliğinin Azaltılması Probleminin Isı İzolasyonu ile Çözümü" başlıklı konuşmasında Türkiye'nin enerji bilançosu ile ilgili olarak şu bilgileri verdi:" Türkiye 1989 yılında toplam olarak 52.306.000 TEP (ton eşdeğer petrol) enerji tüketmiştir.
Bu enerjinin kaynak dağılımı şu şekildedir.
% 77 fosil yakıtlar (taşkömürü, linyit, asfallit, doğal gaz, petrol) % 15.1 odun ve hayvansal atıklar % 7.7 hidrolik % 0.2 diğer
Türkiye birincil enerji kaynakları bakımından yenilenmeyen ve çevre kirletici özellikleri olan fosil yakıtlara bağımlıdır.
Çevre dostu olarak bilinen ve kendini yeneleyen enerji kaynakları olan hidrolik enerji, güneş ve geotermal enerjinin, enerji bilançosu içindeki payı yalnız % 7.9'dur. Bu çarpık tablonun çevre dostu enerjiler lehine düzeltilmesi düşünülmelidir. "
Işıkel şöyle bir değerlendirme yaptı: "Türkiye birincil enerji kaynakları bakımından kendi kendine yetersiz olup dışa bağımlı olan bir ülkedir. 1989 yılında % 53 mertebesinde olan birincil enerji talebinin yerli iğmgim ile karşılanması oranı 2010 ymmda % 39'a kadar düşecektir. Zira yerli üretim sınırlı kaynaklar dolayısıyla arttırılamazken gelişen ülkenin ihtiyacı olarak talep hızla artacaktır. Bu açığın devlet bütçelerine yükü ise şu şekilde olacaktır. 1990-2000 yılları arasında toplam 54 milyar USD
2000-2010 yılları arasında toplam 140 milyar USD
enerji dış alımları için dışarıya ödenecektir. "
Daha sonra Türkiye enerji bilançosunun fosil yakıtlara bağımlılığı ile çevre sorunları arasındaki ilişkiler üzerinde duran Sn. Işıkel, şunları söyledi:
"Enerji bilançosunda fosil yakıtlara bu derece bağımlı olan Türkiye'de çevre sorunlarının da ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır
Yaptığımız hesaplamalar sonucu 1989 kış mevsiminde yalnız ısınma maksatlı tüketilen fosil yakıtlar sonucu ;
İstanbul'da 200.000 ton sülfıtasit Ankara'da 100.000 ton sülfıtasit Şehir ve şehirlerin üzerine asit yağ murları olarak yağmıştır. Asit yağmurlarının etkisini en bariz şekilde daha yarım yüzyılı doldurmayan İstanbul'da Şişli Camii'nin eskiyen, yıpranan cephe taşlarında görmek mümkündür."
"Sera Etkisi" denilen olgunun da al
tını çizen Sn. Işıkel, bu konuyla ilgili
olarak şu bilgileri verdi:
"Atmosferde giderek artan karbondioksit gazı ve diğer kirleticiler dünyanın uzaya yansıttığı enerjinin giderek daha fazlasını tutarak dünyanın sera etkisi ile sıcaklığının artmasına sebep olmaktadırlar. Dünyamızın son buz çağından beri 15°C civarında dengede olan ortalama sıcaklığı, hızla artmaya başlamıştır
Son buzçağından beri sadece 3 °C ısınan dünyamız, son bir yüzyıl içinde ortalama 1 °C ısınmıştır. Son 30 yıl içindeki artış ise endişe verici seviyededir.
Bu gelişme durdurulamadığı taktirde dünya sıcaklık artışının 4 °C bulması ve bunun sonucu eriyen buzullar ile deniz seviyelerinin yükselmesi, değişen iklim koşulları sonucu tarım alanlarının kurak çöllere dönüşmesi beklenmektedir. Bu arada Türkiye, Avrupa ve ABD'nin İsveç'in tarıma açılması, alçak kıyı sahileri ve adaların sular altında kalması bunun sonucu büyük kitlesel göç hareketleri beklenmektedir. Çevre bilimcilere göre dünyanın ısınması insanoğlunun önündeki en büyük ve tek ciddi tehdidi oluşturmaktadır. Bu gidişi durdurmak gayesi ile 1988 Toronto Konferansı'nda sanayileşmiş ülkeler 2005 yılına kadar 1988 senesi karbondioksit üretim rakkam-larından % 20 ve 2025 yılına kadar % 50 azaltma yapmayı taahhüt etmişlerdir. Gene aynı şekilde son Helsinki Konferansı'nda 21 üye ülkem 1993 yılına kadar 1988 yılı S02 emisyon değerlerinin % 30 azaltılmasını kararlaştırmışlardır. Türkiye'de bu konularda bu güne kadar her hangi bir çalışma yapılmamıştır. Türkiye'nin de yaşadığı çevreye karşı sorumlu bir ülke olarak acilen bu konularda önlemler alması gerekmektedir."
Artan nüfus ve artan hayat standardının artan enerji talebi ve artan çevre sorunları anlamına geldiğini vurgulayan Sn. Işıkel, bu konuda şunları söyledi:
" Artan nüfusa paralel olarak enerjiye talep artmaktadır. Gene aynı şekilde artan yaşam standartı ile birlikte enerjiye talep daha da fazla artmaktadır.
Türkiye gibi nüfus ve hayat standartı hızla artan, buna mukabil fosil enerji kaynaklarına bağımlı bir ülkede çevre hızla tahrip olmakta, giderek artan enerji giderleri altında zorla-nılmaktadır.
Bu sorunun gerçekçi çözümü giderek daha fazla enerjiyi tüketmek yerine, giderek enerjiyi daha etkin tükctmek olmalıdır. Giderek artan talep, giderek artan tüketimdeki po-dıırıivite ile karşılanmalı ve dengelenmelidir. Ancak bu yönde bir gelişme bu güne kadar maalesef Türkiye 'de gerçekleştirilememiştir. Bu konuda ilk ele alınması gereken sektör şüphesiz en önde gelen ve en kolay sonuca ulaşılacak olan konut sektörü olmalıdır.
30 Ekim 1991 tarihinde ilk defa Türkiye'de uyulması zorunlu "Binaların Isı İzolasyonu" Yönetmeliği yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik 1985 yılında bazı esasa taalluk etmeyen değişiklikler ile tekrar yayınlanmıştır.
Aradan 10 yıl geçmiş olmasına rağmen, 1981 tarihinde yayınlanan Yö-netmelik'te birçok eksik ve düzeltilmesi gereken hususlar olmasına rağmen bu güne kadar bu konuda bir çalışma yapılamamıştır. Burada gördüğüm en önemli eksiklere kısaca değinmek isliyorum ;
1-Türkiye İklim bölgeleri arasında tesbit edilmiş tutarlı bir "Birim Isı Sarfiyatı" bulunmamaktadır. Avrupa ülkeleri, Isı Bölgeleri arasında, bina dış kabuğundan bir ısıtma mevsiminde sarf edilecek ortalama ısı sarfiyatı makul sınırlar içinde tutulmuşken, Türkiye'de böyle bir ayarlama bulunmamaktadır.
Şöyle ki;
Tüm İsveç yerleşim birimleri arasında 20.000-30.000 Kcallm2 sene Tüm ingiltere yerleşim birimleri arasında 20.000-40000 Kcallm2scnc Tüm Alman yerleşim birimleri arasında 40.000-60.000 Kcallm2 sene ölürsen Türkiye'de durum şöyledir; Alanya = 20 475 Kcallm2 sene İzmir = 61 475 Kcallm2 sene İstanbul = 70 200 Kcallm2 sene Ankara = 91 425 Kcallm2 sene Kars = 165 200 Kcallm1 sene olmaktadır. Yönetmelikler'in tüm bölgeler arasında 40.00-60.00 Kcallm2 sene olmak üzere yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
2-Isı Bölgeleri Dcrece-Gün esasına göre yeniden düzenlenmeli ve bölge adedi 5'c çıkarılmalıdır.
3- Dış ortama açık beton yüzeylerin izole edilmesi zorunluluğu getirilmelidir."
Bu aydınlatıcı açıklamalardan sonra Sn. Işıkel "Yeni Bir Enerji kaynağı Olarak İzolasyon" konusunda şöyle konuştu:
"Binalarda izolasyonu, petrol, doğal gaz, kömür, elektrik gibi yeni ve bedava bir enerji kaynağı olarak görüyoruz. Bu bakımdan Türkiye'de bina izolasyon seviyelerinin hızla arttırılması gerektiği görüşündeyiz. Genel olarak Türkiye'de binaların izolasyon seviyelerinin yalnız Orta Avrupa ülkeleri seviyesine ulaşabilmesi için izolasyon seviyelerinin 2 kat arttırılmaları gerekmektedir. Çatılarda izolasyon kalınlıkları ; İskandinav ülkelerinde 200-350 mm Orta Avrupa ülkelerinde 100-200mm
Duvar izolasyon kalınlıkları ; İskandinav ülkelerinde 100-250 mm Orta Avrupa ülkelerinde 50-100 mm olmaktadır.
Bu arada belirtelim ki Türkiye kış şartları ve ısınma ihtiyacı bakımından Avrupanın gerisinde değildir. Dcrece-Gün karşılaştırması ile bak-tığıızda, Türkiye yüzeyinde takriben yarısını teşkil eden İç Anadolu Böl-gesi'nin Batı bölümü Fransa'nın tüm kış şartlarına,doğu bölümü ise Almanya, Avusturya ve Güney İskandinavya'nın kış şartlarına ve ısıtma ihtiyacına eşdeğer olmaktadır. Türkiye'nin % 20'sini teşkil eden Doğu Anadolu Bölgesi'nin kış şartlarına ise Batı ve Orta Avrupa'da rastlanmamakta, ancak Orta ve Kuzey Iskcndinavya'da rastlanmaktadır.
Bu gözlemdeki Türkiye yapıların kış şartlarına karşı ciddi boyutlarda korunması gerektiğini göstermektedir."
Sn. Işıkel konuşmasının sonuç bölümünde şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye gibi hızla nüfusu artan, hızla yaşam standartları dcğişejıiil-kelerdc enerjiye talep aynı lıızf^Jrt-maktadır.
Gene Türkiye gibi başlıca enerji kaynağı fosil yakıtlar olan bir ülkede hızla çevre tahrip olmakta, enerji giderlerinin karşılanmasında güçlükler ortaya çıkmaktadır. Bu olumsuz gidişi durdurmanın en önemli araçlarından biri, binaların ısınma giderlerini, izolasyonların belli aralıklar ile arttırılması suretiyle düşürmektedir. Türkiye'nin önünde halen bu imkan bulunmaktadır. Zira mevcut izolasyon seviyeleri Orta Avrupa ülkeleri-nindahi yarı seviyesinde bulunmaktadır. "
Daha sonra ORCAN adına konuşan İnşaat Mühendisi Sn. Armağan Yıldırım asbest oluklu levha ile yalıtım konusunda durarak şu " ;ileri verdi:
etim maliyetlerinin düşürülmesi ve çevrenin korunması, üreticilerin önem vermesi gereken konuların başında gelmektedir.
Konut sektörü bina inşaatlarında ısı yalıtımı birçok binalarda yapılmaktadır.
Bu yüzden artan enerji maliyetleri ve çevrenin korunması daha da önem kazanmaktadır. Binalardaki ısı kayıpları çatı yüzeyinde % 8,dış duvarlarda % 22, pencere yüzeylerinde % 27, döşemelerde % 13 civarındadır.
Endüstriyel, sanayi yapılarının büyük bir bölümünün çatıları oluklu asbest clyaflı çimento levhaları ile kaplanmaktadır.
Ancak insan sağlığı ve üretim maliyetlerinin düşürülmesi gibi bu önemli konuların çözümlenebilmesi için endüstriyel yapılarda sağlıklı bir ısı yalıtımı yapılması gereklidir. Fakat bu yapıların çoğunda sağlıklı ve kalıcı bir ısı yalıtımından söz edilemiyor.
Isı yalıtımı olmadığından dolayı oluşan kayıplar üretici şirketlerin üretim maliyetini arttırıyor. Ekonomiye zarar veriyor.
Isıyalıtımında geniş çatı örtülerinin altındaki çalışmalarda, üretim cinsine göre çalışan işçiler ve üretim mallarının gerektirdiği sıcaklık ortamını elde etmek için daha fazla yakıt harcamak gerektiğinden çevre, insan sağlığı olumsuz yöne etkileniyor.
Asbestli oluklu levha endüstriyel yapılardaki çatılarda ısı yalıtımı için kalıcı ve pratik çözüm getirmektedir. Bu tip çatılarda, asbest oluklu levha helozonlarına uygun olarak üretilen polistiren esaslı ısı yalıtımı plakaları, asbestli levhaların üzerinden tatbik ediliyor.
Bu güne kadar yapılan uygulamalarda; iki tabaka asbestli oluklu levhalar arasına ahşap kadronlar yerleştirilerek ısı yalıtımı yapılmaktadır. Ancak bu sistem bina çatı kons-trüksiyonuna ilave maliyet getirmektedir.
Oysa yeni üretim ve uygulamada su ve nemden etkilenmediği için zaman içersinde özelliğini kaybetmeyip ısı yalıtım özelliği yerine getirmektedir. Örnek olarak tavuk kümeslerinin dönem sonunda dezenfekte ve temizlik işlemleri sırasında yapılan uygulamalarda bu özellik daha iyi görülmektedir.
Tavuk kümeslerinin dışında diğer endüstriyel yapılarda da özellikle yoğuşma nedeniyle yağmur yağmadığı zamanlarda dahi su damlaları ortaya çıkmaktadır. Polistrcn ısı yalıtım malzemesi ile çatılarda hem tek tabaka oluklu levha ile yalıtım daha ekonomik olarak çözümlenmekte hem de su ve nemin yalıtıma vereceği zarar ortadan kaldırılmış olmaktadır. Asbest oluklu levhaların biçimine uygun olarak üretilen plakalar, oluklu levhanın üzerine tek kat astar sürüldükten sonra, noktalama yöntemiyle bitüm sürülerek veya bitüm esaslı özel soğuk yapıştırıcı ile çatıya yapıştırılmak suretiyle sistem uygulanmaktadır.
Güneş, kar, su gibi doğanın etkilerinden korumak içni bu görevi yapabilecek kalite ve standarttaki su geçirimsiz bitümlü örtüler polistrcn plakalarının üzerine serilerek yapıştırılıyor ve sistem tamamlanmış oluyor.
Bu sistemle çatıya ikinci kat oluklu levha ağırlığı gelmeyeceği için taşıyıcı sistemde büyük ölçüde tasarruf sağlanıyor. Halen mevcut olan bu tip çatılarda oluklu levhalarda zaman içinde olabilecek çatlama ve kırılmadan dolayı su akma sorunları da böyle bir uygulama ile ısı ve ikinci su yalıtımı beraber elde edilmiş oluyor.
Sözkonusu plakalar ortalama 5 cm. kalınlığında üretilmektedir. Isı yalıtım bölgelerine gire de istenilen kalıklarda yapılabiliyor. Sonuç olarak günümüz şartlarında ısı yalıtım uygulamalarını bir yandan devletin aracığlı ile daha sıkı denetim yapabilmelerini sağlaması, diğer yandan biz üreticilerin bu uygulamaları daha fazla tanıtmaları ve türeticileri bilinçlendirmeleri gerekmektedir. "
Panel'in son konuşmasını YTONG adına yapan Satış Müdürü Sn. Nuri Ertokat, "Gazbeton Tasarruf Demektir" başlıklı konuşmasında şu girişi yaptı:
" Günümüzde dünya nüfusunun hızlı artışı, savaşların yarattığı yıkım, ülkeler arasında ve ülke içinde meydana gelen göçler ve daha iyi yaşam şartları arayışları çok miktarda konut gereksinimini ortaya çıkarmıştır. Söz konusu konut açığının kapatılabilmesi için toplu halde konut üretim fikri gündeme gelmiştir. Gayet tabi : üretilecek bu konutların projelendirilmesinde ; - Modern şehircilik anlayışı çerçevesinde olmasına
- Fonksiyonel olmasına
- Uzun ömürlü ve ucuz olmasına
- Isıtma giderleri bakımından optimum düzeyde ısı yalıtım önlemleri alınmış olmasına dikkat edilmektedir. "Daha sonra Gazbeton yapı malzemeleri ve elemanları ile ilgili bilgi veren Sn. Ertokat şunları söyledi: " Üretilen Gazbeton Yapı Malzeme ve Elemanları,
- Donatışız Yapı Malzemeleri (Blok Malzemeler)
- Donatılı Yapı Malzemeleri (Prefabrik Elemanlar) olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Donatışız yapı malzemeleri olarak;
- Harçla uygulanan duvar blokları
- Tutkalla uygulanan duvar blokları
- Asmolen döşemeler için Asmolen Bloklar
- Yalıtım Plakları (Betonarme yüzeylerin yalıtılmasında kullanılmaktadır.)
Donatılı yapı elemanları olarak da;
- Taşıyıcı düşey duvar elemanları
- Taşıyıcı çatı elemanları
- Taşıyıcı döşeme elemanları
- Yatay duvar elemanları
- Bölme panoları
- Hazır duvarlar
Yukarıda da söz edildiği gibi inşaat malzemesi üreticilerini yakından ilgilendiren;
- 'Yapının uzun ömürlü ve ucuz olması' konusu incelendiğinde,
- Gazbeton ürünlerinin birim h cim ağırlıklarının küçük olmı (400- 500 kglm^) nedeniyle yapıya gelen yükler önemli ölçüde azalmakta ve tuğla.bims briketi gibi malzemelere göre yapılmış statik hesaplar sonucu ortaya çıkan inşaat demirinde yaklaşık % 20 tasarruf sağlamaktadır.
Ayrıca Gazbeton ürünleri milimetrik ölçülere sahip olduğundan düzgün yüzeyli duvarlar ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla da duvarların sıvanmasında tuğla ile örülmüş duvarlara göre daha ince kalınlıkta sıvalar yapılmaktadır.
Başka bir deyişle Gazbeton ile örülmüş duvarların sıvasında, sıva malzemesinden % 50 oranında tasarruf sağlanmaktadır. Gazbeton ürünleri gerek nakliye, gerekse şantiyedeki yatay ve düşey taşımalar esnasında herhangi bir fire vermediğinden, yapımcılar malzeme zararına uğramaz, bu bir ekonomidir. Ayrıca kolayca testere ile kesilebilir, tesisat işçiliğinde, örülen duvarlara büyük hasarlar vermeden küçük el aletleriyle kanallar açılabilir. Bu özellik-l Gazbeton malzemelerin ekonomiğinin ölçüleridir. - Isıtma giderleri bakımından optimum düzeyde ısı yalıtım önlemleri alınması konusu incelendiğinde ise; ülkemizin toplam enerji tüketiminin yaklaşık % 40 oranındaki bir kısmının, konut ve işyerlerinin ısıtılması amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Bu oran, gelişmiş ülkelerdeki harcamalara göre yaklaşık iki misli daha büyük olarak gözükmektedir. Bu oranı küçültmenin çaresi, yapıların inşaasında gerekli ısı yalıtım önlemlerin alınmasıdır. Başkaca bir çaresi de yoktur. Gazbeton malzemeleri ısı ve ses yalıtım özelliği en üst düzeye çıkarılmış ilave yalıtım malzemesi gerektirmeyen tek yapı malzemesi olarak dünyanın birçok ülkesinde üretilmektedir. Bu özelliği, bünyesinde barındırdığı mikro ve makro yapıdaki 0.5-1.5mm çapında olan gözeneklerden meydana gelmektedir. Gözeneklerin içinde durgun hava vardır. Bilindiği gibi durgun hava en yüksek ısı yalıtımını sağlayan ortamdır. Gazbeton malzemelerle yapılmış bir yapının yıllık yakıt ihtiyacı Tuğla ve Bims briketleriyle yapılan binalara göre yaklaşık %50 daha az olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sonuç, hava kirliliğinin önlenmesinde çok önemli bir etken olarak bilimsel çevrelerce kabul edilmektedir."
Sn.Ertokat konuşmasının sonuç bölümünde ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"Konut açığının her geçen yıl biraz daha arttığı ülkemizde problemin çözümüne ilişkin geliştirilen projelerde kullanılacak yapı malzemelerinin seçiminde en küçük bir soru işareti bırakmayacak şekilde incelemeler yapılmalıdır. Küçük avantajlar bile toplu konut yapımında Milyar liralarla ifade edilen tasarrufu ortaya çıkarır. Doğru bir statik hesapla bin tonlarla ifade edilecek inşaat demirinden elde edilecek tasarrufu veya milyar liralarla ifade edilen yakıt tasarrufunu mutlak geri kazanmalıyız."
Panel'in ikinci bölümünde izleyicilerin yazılı soruları panelistler tarafından yanıtlandı.Ayrıca ısı yalıtımı ile ilgili değerlendirmeleri belirlemek üzere izleyicilere bir anket formu sunuldu, bu anketin değerlendirmesi Dergimiz'in 28. sayfasından itibaren ayrıca yer alıyor.