Clicky

Header Reklam
Header Reklam

MTMD Sözleşmeler ve Hak Yönetimi Panelinde Farklı Disiplinler Aynı Platformda Buluştu

20 Mart 2019 Dergi: Nisan-2019
MTMD Sözleşmeler ve Hak Yönetimi Panelinde Farklı Disiplinler Aynı Platformda Buluştu

Yapı Endüstri Merkezi’nde 20 Mart 2019 tarihinde düzenlenen “Sözleşmeler ve Hak Yönetimi Paneli”nde, sözleşmelerin farklı tarafları bir araya geldi, sorunlar farklı disiplinler tarafından ele alındı. Panel, saat 14.00’te MTMD Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Çelimli’nin açılış konuşmasıyla başladı. Çelimli konuşmasında giderek artan güven erozyonunun bir an önce önüne geçilmesi gereğinin altını çizerek yapı inşa sektöründe anlaşmazlıkların mahkemeler aracılığı ile halli sürecinin uzayarak adaletsizliğe neden olması karşısında “Tahkim” müessesesinin bir çözüm olabileceğini vurguladı. İki oturumdan oluşan panelin moderatörü Dr.Mustafa Bilge idi.

MTMD Kurucu Başkanı ve Demta Mekanik Taahhüt Grubu Başkanı Ersin Gökbudak; "Ana Yüklenici ve Alt Yükleniciler (Uzman Gruplar) ile Yapılan Sözleşmelerde Yaşanan Sıkıntılar ve Çözüm Önerilerinin Alt Yüklenici Bakış  Açısı ile Değerlendirilmesi" başlığı altında özetle şunları söyledi: “Ana müteahhit veya yatırımcı ile yaptığımız sözleşmelerde yaşadığımız sorunlar artarak devam ediyor. Bu sorunları giderebilmek için MTMD olarak çok çalıştık. Ama sözleşmelerdeki adaletsizliklerin önüne geçilemedi ve ne yazık ki bu, yapı işlerinde ‘milli kültürümüz’ haline geldi. Gelişme yerine gerileme dönemi içine girdik. Elimizde uluslararası kabul gören, FIDIC gibi,  pek çok hakkaniyetli sözleşme örneği var. Ama uygulamaya geçiremiyoruz. Bir sözleşmede tarafların birbirine güvence verebilmeleri gerekiyor. Biz, kati teminat, avans teminatı, nakit ödeme teminatı gibi pek çok güvenceyi veriyoruz. Bize verilen bir güvence var mı? En fazla, işi bırakabiliriz, ama bu da bize bir şey kazandırmaz. Bizi hukuğun koruması gerekiyor. Bizde en ‘sürdürülebilir’ şey; pazarlıktır. Pazarlık işi aldığınız noktada bitmez, iş bitene kadar devam eder. Hak edişinizin ödenmesi için bile karşınıza koşul konabilir. Hak ediş yerine, zaten ‘hak bekleyiş’ demek daha doğru. Ana müteahhit veya yatırımcı bizi ‘firewall’ olarak kullanıyor. Tüm riskleri bizim göğüslememiz isteniyor. Bir sözleşmede şunu bile gördüm; ‘Ana müteahhit ödemeyi yapmaz ise, alt müteahhit adli yollara başvurmayacağını garanti ve beyan eder.’ Böyle bir maddeye itiraz ettiğinizde ‘Onlar prosedür, takılmayın, zaten hiçbir zaman uygulanmaz’ diyorlar. Öyleyse neden sözleşme maddesi olarak yer alıyor?”

"Ana Yüklenici ile İşveren Arasında Yapılan Sözleşmelerde (Maliyet Artı Kâr ile Yapılan Sözleşmeler, ‘Tasarla ve Yap’ Design And Build- İşlerde ya da Birim Fiyatlı İşlerde) Yaşanan Sıkıntılar ve Öneriler" konu başlığı altında Kuzu Grup Proje Direktörü Şükrü Arkadakalmaz iş modelini tanımlayarak başladığı konuşmasında şu bilgileri verdi: “Anahtar teslim, götürü tip sözleşmelerde de birim fiyatlı teklifli sözleşmelerde de sözleşmelerin sağlıklı yapılabilmesi için; proje, teknik şartname, idari şartname ve keşif özetlerinin çok sağlıklı düzenlenmiş olması gerekiyor. Bu saydığım şartname ve keşif özetlerinin sağlıklı yapılabilmesi için gerekenlerin ortak noktası; iyi yetişmiş teknik personeldir. İhale dokümantasyonunun sağlıklı yapılabilmesi yetkin teknik personelin varlığına bağlıdır. Konusunda deneyimli üst yükleniciler, teklif alacakları alt taşeron firmaların, işin kapasitesine göre yeterlilik koşullarını belirler ve o kriterlere sahip firmalardan teklif alır. Alt yüklenicinin kurumsallaşmış olmasını ister. Bu tür firmalar, alt yüklenicinin görüşlerini, itirazlarını karşılıklı görüşmeye, değerlendirmeye açıktır. Ancak şüphesiz ki alt yüklenici ne denli güçlü ise anlaşma masasında sözünü dinletebilmesi, kabul ettirebilmesi o kadar kolaylaşır. Mekanik yükleniciler birleşebilir, daha güçlü oluşumlar ortaya koyabilirlerse pazarlık güçleri de artacaktır. Yapılan her çalışmada shopdrawing’lerin yapılması ve dikkatlice metrajların çıkarılması çok önemlidir. Yapılacak çalışmaların kalem, kalem tespit edilip, tümü listelenmelidir. Gerçekte hiçbir aklı başında işveren, işin yarım kalmasını, teminat mektuplarını bozdurmayı ve yüksek nitelikte hizmet aldığı gruplara zarar vermeyi istemez. Bilir ki yarım kalan işi tamamlatmak, çok daha pahalıya mal olacaktır.”

"Şehir Hastaneleri İhale Yöntemi Kredi Getiren Firmalar ile EPC veya Ana Yüklenici Arasındaki İlişkiler ve Süreçte Yaşanan Sıkıntılar" konu başlığı altında YDA Grup Genel Müdür Yardımcısı Ömer Öksüz, 2010 yılında PPP şehir hastanelerinin ilk örneği Kayseri Şehir Hastanesi projesindeki deneyimlerini anlatarak başladığı konuşmasında yaşanan zorlukları, özellikle kreditörlerin güvence beklentilerinin karşılanmasında, Sağlık Bakanlığı tarafındaki yetkililerle ortak bir dil geliştirme konularında karşılaştıkları engelleri anlattı.

"Ana Yüklenici ve Alt Yükleniciler (Uzman Gruplar) ile Yapılan Sözleşmelerde Yaşanan Sıkıntılar ve Çözüm Önerilerinin Ana Yüklenici Bakış  Açısı ile Değerlendirilmesi" konusunda, Akfen Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Hukukçu Sıla Cılız İnanç, şunları söyledi: “En büyük işverenin devlet olduğu bir ülkede yaşıyoruz. 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu ile ihale usulleri tanımlanıyor. Özel sektörde her şirketin standart bir sözleşmesi oluyor. Kurumsallaşma sürecini tamamlamayan bir takım şirketler, bir çok farklı sözleşmeden kesip bir araya getirdiği, kendi içinde bile maddeleri çelişebilen sözleşmeler yapabiliyor. Kurumsal şirketler, proje sözleşmelerine büyük önem verir ve maddeleri de tartışmaya açıktır. Bizler muhteşem bir saatin parçaları gibiyiz. Saatin doğru çalışabilmesi için her bir parçasının aksamadan çalışabiliyor olması gerekiyor. Bizler, sizin gibi uzman ekiplerimizi kaybetmek istemeyiz. Aksi takdirde bir sonraki projemiz için yetkin ekipler bulamayız. ‘Yap-İşlet-Devret’ projeler yüksek maliyetlidir, kısa sürelerde tamamlanamaz. Tabii ki o uzun süreçte birçok değişebilir. Ama bu süreç ‘win-win’ olarak görülerek işletilmelidir. Bize hak talebi yapılmasını biz de istiyoruz ki biz de hak talebi yapabilelim. Hak talebini doğru, usulünce, zamanında yapabilmek çok önemlidir. PPP projelerini çok önemsiyorum, doğru yapılırsa Türkiye yapı sektörünün önü açılacaktır.”

"Uluslararası Sözleşmelerde Dikkate Alınan Ulusal Sözleşmelerde Gündeme Alınmayan Hususların Değerlendirilmesi (Ödemelerin  Sözleşmeye Uygun Yapılması, İşveren Kusurları, Yüklenicinin İşi Durdurma Hakkı Gibi)" konu başlığında, Gen-Tes firması kurucusu ve başkanı Fatma Çölaşan, FIDIC’ten örnekler vererek kısaca şu bilgileri paylaştı: Aslında ciddi bir terminoloji sorunumuz bulunuyor. FIDIC’te yakın ama farklı terimler ayrı sözcüklerle tanımlanıyor. Mesela onay ve rıza gösterme ayrı şeyler. Onay’da sorumluluk alınıyor, rıza göstermede ise sorumluluk söz konusu değil. Mal, yapım konularında yapılan bağıta sözleşme (contract) deniyor, fikir emeği işler için ise ‘anlaşma’ (agreement) deniyor. FIDIC Kırmızı Kitap 2.Maddede işveren, 2.5’te İşverenin iddia ve talepleri ile ilgili haklar ve sınırlılıklar tanımlanıyor. 13. madde, Değişiklikler ve Ayarlamalar’da (Variations & Adjustments) 13.1 Değişiklik yapma hakkı, 13.2 Değer Mühendisliği (Value Engineering), 13.3 Değişiklik Prosedürü tanımlanmıştır. Değer mühendisliği, yapımı hızlandıracak veya verimi, değeri artıracak veya ömür boyu maliyeti düşürecek bir öneri/yaklaşımın getirilmesidir.” Çölaşan konuşmasında ayrıca FIDIC’te hak edişlerin onaylanması ödemenin gerçekleşmesi ile ilgili süreleri ve yöntemlerini, gecikme faizlerinin nasıl hesaplandığını, ihbar verilmesini gerektiren ve gerektirmeyen durumları anlattı.

CCN Teknik Genel Müdürü Hakan Görey, 1.Oturumun son konuşmacısı olarak, "Alt Yüklenici Seçiminde Dikkate Alınacak Kriterler, Alt Taşeron Seçiminde Yapılan Hataların (Sözleşme Baskısı, Teknik ve Finans Kriterleri)  Projeye Verdiği Zararlar" konu başlığı altında özetle şu bilgileri verdi: “CCN olarak yatırımcı, taahhüt, servis sağlayıcı taraflarının hepsinde bulunduk. Alt yüklenici seçerken çok dikkatli olmaya çalışıyoruz. Biz ülke olarak evrak (paper works) işlerini pek sevmiyoruz. Shopdrawing’i ise pek bilmiyoruz. Shopdrawing, bir işin sahada nasıl imal edileceğini anlatan çizimdir. Taleplerin doğru tanımlanması konusunda da eksiklerimiz oluyor. Sözleşmeleri çok dikkatlice okumak gerekiyor. Hep fiyat birinci kriter olarak ele alınıyor deniyor ama bu her zaman doğru değil. PPP projelerinde teklif verecek bir firmanın, sağlık sektörünü ilgilendiren ulusal ve uluslararası mevzuatlara, şartnamelere de hakim olabilmesi gerekiyor. Sürecin sağlıklı işleyişinde TAD faaliyetleri büyük önem taşıyor.”

Panelin birinci oturumunun ardından Soru-Cevap bölümünde de önemli katkılar ortaya kondu. Özellikle Fatma Çölaşan’ın FIDIC ile ilgili verdiği ek bilgiler dikkat çekti. Bu bilgilerde şu detaylar yer aldı: “FIDIC’te anlaşmazlıkların hallinde öncelikle mahkeme veya Tahkim’e yönlendirme bulunmuyor. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu sorunu ele alıyor. Uyuşmazlık çözüm kurulu 1 veya 3 kişiden oluşuyor. Bir kişi ise o kişi bir mühendis, üç kişi ise ikisi mühendis ve biri hukukçu oluyor. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu kararları bağlayıcıdır. 28 gün içinde bir itiraz gelmez ise karar katileşiyor. Bu karara uyulmak istenmezse Uluslararası Ticaret Kurumunun Tahkim müessesine başvurulabiliyor. FIDIC 16.madde Yüklenici Tarafından Askıya Alma ve Sona Erdirme sürecini tanımlıyor. 16.1 Yüklenicinin İşi Askıya Alma Hakkını, 16.2 Yüklenici Tarafından İşi Sona Erdirme ve 16.4 Sona Erdirme Halinde Ödeme’ler koşullarıyla tanımlanıyor. Panel katılımcılarından mekanik tasarım müellifi Hamit Mutlu, özellikle PPP projeleri şartnamelerinin mekanik sistem tasarımında ‘over design’, yani gerekenin çok üzerinde kapasitelerin alınarak tasarım yapılmasına dikkat çekerek bu durumun enerji verimliliği ve tüketimi üzerindeki olumsuz etkilerinin, bu konuyu muhataplarına iletmek gereğinin üzerinde durdu.

Kahve arasından sonra başlayan ikinci oturumda Teknokon firmasından Tuncay Ayhan konuşmasında, "Hak Talebi ve Değişim Emirleri Nedir? Bu Konularda Uluslararası Şartnamelerden ve Yaşadığınız Olaylardan Örnekler Verebilir Misiniz?" sorusunu yanıtladı. “Galileo Galilei oyununun sonunda ‘Keşke kahramanlara ihtiyacımız olan bir dünyada yaşamasaydık’ sözü gibi keşke ‘hak talebi’ diye bir kavram olmasaydı” sözleri ile başladığı konuşmasında, herkesin günlük hayatında kullandığı bir yaklaşım olan “empati”nin sözleşme tarafları arasında gözetilmesi halinde hiçbir sorun kalmayacağını vurguladı.

Moskay Mekanik Tasarım Ofisinin kurucusu ve yöneticisi Mehmet Oskay, "Sözleşmelerde Hak Talebi ve Değişik Emirlerinin Yer Alması için ne Yapılabilir?"  sorusunu yanıtlarken, bir zararın veya oluşan bir ek maliyetin karşılanması ile ilgili hak taleplerinde (Claim) asıl sorunun fiyatta çıktığına dikkat çekerek Claim’in proje hatasından kaynaklanmasının büyük sorun yarattığını söyledi. Bunun önüne geçebilmek için tasarımcının, mekanik projeyi teslim ettikten sonra devre dışı bırakılmayarak, bir sıfatlı iş süreçleri içinde tutulmasının faydalı olabileceğini vurguladı.

"Mobilizasyonun ve Şantiye Genel Giderlerinin Aylık Olarak Ödenmesi ve Keşif Özetinde Yer Alması" konusunda Sönmez Global Yapı’nın Genel Müdürü Mehmet Ali Bozyel ve GMD Mühendislik Müşavirlik ortağı Serhan Mumcu, keşifler için bir format tipi önererek TAD ve Commissioning süreçlerinin önemine dikkat çektiler ve Commissioning sürecinin bağımsız kuruluşlarca yürütülmesi ve bedelinin işveren yükümlülüğünde olması gereğini vurguladılar.

"Sözleşmelerde Yer Alan Ancak Tasarımcının Keşif Özetinde Dikkate Almadığı Ucu Açık Konular" (Test Ve Devreye  Alma, Duvar Ve Döşemedeki Rezervasyonlar, Kompansatörler ve Pasif Yangın gibi) hakkındaki görüşlerini dile getiren GMD Mühendislik Müşavirlik ortağı Serhan Mumcu’nun ardından, Hill International Mekanik Grup Şefi Şinasi Karaoğlu, "Uluslararası Sözleşmelerde Tanımlı Olan Uyuşmazlıkları Sonuçlandırma Kurulu, Sulh Yolu ile Çözüm ve Tahkim Konusunda ve Bu Yapıların Ulusal Sözleşmelerde Yer Alması" konularında düşüncelerini dile getirdi. Karaoğlu, sektörün yaşadığı sıkıntıların ülke genelinde yaşanan krizden bağımsız görülmemesi gerektiğine dikkat çekerek, yurtdışında inşai sözleşme anlaşmazlıklarında sadece %8-12 kadarında adli kurumlara başvurulduğunu, ülkemizde de Tahkim müessesesinin anlaşmazlıkların hallinde yetkili kurum olarak sözleşmelere geçirilmesinin önemini vurguladı.

"Götürü Esaslı Sözleşmelerde İzlenecek Yöntem" konusunda Sönmez Global Yapı’nın Genel Müdürü Mehmet Ali Bozyel, götürü esaslı sözleşmelerin yatırımcı açısından avantajlarını ifade ederek, özellikle AVM projelerinde, mekanların ilk kullanım amacından farklı kullanımı şeklindeki değişiklikler karşısında götürü projelerde yaşanan sorunlara dikkat çekti.

Oturumun ardından gerçekleşen Soru- Cevap bölümünde özellikle BIM modeli ile çalışmanın artması ile bazı sorunların önüne geçilebileceğine dikkat çekildi.

Program, bir kokteyl ile son buldu.