Guy Callendar, İklim Değişikliğinin Unutulan Öncüsü
İklimbilimci James Hansen 1988 yılında ABD Senatosu önünde atmosferik CO2'deki insan kaynaklı artışların iklimi değiştirdiğine dair konuştuğunda, bu; kabul görmesi onlarca yıl alan bir fikrin popülerleşmesinin başlangıcıydı. Ancak bu aynı zamanda 1820'lerde Joseph Fourier'in dünyanın olması gerekenden daha sıcak olduğunu ve insan faaliyetlerinin bunda etkisi olabileceğini keşfetmesiyle başlayan bilimsel bir yolculuğun da doruk noktasıydı. 1856'da Eunice Newton Foote, atmosferdeki CO2'in ısıyı tuttuğunu öne sürerek, daha sonra John Tyndall tarafından gösterilen ve 1896'da Svante Arrhenius tarafından ölçülen sera etkisine işaret etti. 1958'den itibaren Charles David Keeling'in Hawaii'deki CO2 ölçümleri sera etkisindeki artışı belgelemeye başladı. Ancak Arrhenius ve Keeling arasında, bulmacanın genellikle haksız yere unutulan önemli bir parçası yatmaktadır: Guy Callendar.
Guy Stewart Callendar (9 Şubat 1898 - 3 Ekim 1964) üzerinde güçlü bir etkisi olan ünlü bir ebeveyne sahipti: Cavendish Laboratuarı'nda elektronun keşfiyle tanınan Joseph John Thomson'ın öğrencisi olarak çalışan babası İngiliz fizikçi Hugh Longbourne Callendar. Kıdemli Callendar'ın üniversite eğitimi vardı ama fizik alanında değildi ve birçok farklı ilgi alanı olan bir adamdı: Spor, doğa, astronomi, icat ve hatta Thomson'ın öğrenip kullandığı bir sistem yaratarak stenografi. Fizik alanında termometri ve termodinamik konularında üstün başarı gösterdi ve Nobel Ödülü'ne aday gösterildi.
Ancak her şeyden önce, günün yeni icatları olan otomobil ve motosikletlere karşı Guy'a miras kalan bir tutkusu vardı. Hugh'un dört oğlundan ikincisi, ailenin geçici olarak taşındığı Montreal'de doğdu. Guy, daha mekanik ve matematik eğitimine başlamadan önce, İngiltere'ye döndüğünde Imperial College London'daki laboratuvarına katıldığı babasının izinden gitti. Çalışmaları buhar makineleri üzerine yoğunlaştı, ancak kısa süre sonra boş zamanlarını özel ilgi duyduğu başka bir alana ayırmaya başladı: Meteoroloji ve iklim.
CO2'nin Sıcaklık Üzerı̇ndekı̇ Etkı̇sini Gösteren Verı̇ler
İnsan kaynaklı CO2'in küresel ısınma üzerindeki etkisinin bir diğer öncü savunucusu olan Arrhenius ve meslektaşı Nils Gustaf Ekholm'ün izinden giden Callendar, 1934 yılında Smithsonian Enstitüsü ve diğer kaynaklar tarafından yayınlanan kayıtlardan küresel ortalama sıcaklıkların ortalamasını alarak yıllar boyunca ayrıntılı sıcaklık verileri toplamaya başladı. Buna paralel olarak, fosil yakıtların yakılmasıyla atmosfere ne kadar CO2 salındığını hesaplamak için mevcut verileri topladı ve 1938 yılı için 4,3 milyar tonluk bir rakam tahmin etti.
Callendar iki parametreyi ilişkilendirdi ve 1938 yılında "Karbondioksitin Yapay Üretimi ve Sıcaklık Üzerindeki Etkisi" başlıklı makalesini Kraliyet Meteoroloji Derneği'nin üç aylık dergisinde yayınladı. Önceki yarım yüzyılda, CO2'in yapay üretimi nedeniyle sıcaklığın yılda 0.005°C arttığını hesaplayarak, seleflerinin spekülasyonlarının gerçek olduğunu ve zaten gerçekleşmekte olduğunu ilk kez gösterdi.
Ancak bu çalışma büyük bir kuşkuyla karşılandı. Callendar, geçmiş yılların klasik centilmen bilim adamı, özel bir eğitimi olmayan ve bilimi hobi olarak yapan bir amatör olarak görülüyordu. Ancak vardığı sonuçlar basit bir korelasyon göstermenin çok ötesine geçti. O dönemde bazı uzmanlar, güçlü bir sera gazı olan atmosferdeki yüksek su buharı konsantrasyonunun CO2'in olası katkısını gölgede bıraktığı itirazında bulundu. Callendar, su buharından daha yüksek irtifalarda yoğunlaşan ve yüzlerce yıl kalıcı olan CO2'in, su buharından kaçan dalga boylarında ısıyı hapsettiğini, yani karbondioksitin katkıda bulunduğu sera etkisinin su buharınınkiyle kümülatif olduğunu göstererek buna karşı çıktı.
Yetersiz Kalan Bir Tahmin
Ancak çalışmasına yönelik sert eleştirilere rağmen Callendar 1964'teki ölümüne kadar teorisini savunmaya devam etti ve kendi adıyla anılan etki, lehine giderek daha fazla kanıtla birlikte tartışılmaya devam etti. Verileri, farklı kaynaklardan parça parça kayıtların toplanması ve ortalamasının alınmasıyla elde edildiği için sorgulansa da, Keeling'in tek bir yerde, sistematik ve tutarlı bir şekilde toplanan ölçümleri Callendar'ı haklı çıkarmıştır. Aslında, Keeling'in grafiklerinin mevcut verilere dayanan tarihsel tahminlerle karşılaştırılması inanılmaz derecede doğrudur.
Artık haklı çıkan bu öncünün hata yaptığı tek alan, sonuçlara ilişkin tahminleriydi: Geçmişte ve bugün de birçokları gibi o da bu küresel ısınmadan fayda sağlanacağını öngörüyordu: "Fosil yakıtların yanması [...] ısı ve güç sağlamanın yanı sıra insanlığa çeşitli şekillerde faydalı olacaktır" diye yazmıştır. Örnek olarak kuzey bölgelerindeki ekinlerden bahsetmiş: "Her halükarda, ölümcül buzulların geri dönüşü süresiz olarak ertelenmelidir" demiştir.
Elbette, geçmişe dönük verileri konusunda haklı olsa da, uzun vadeli tahminlerinde çok yetersiz kaldı: 21. yüzyıl için 0,39°C'lik bir sıcaklık artışı öngördü, bu da halihazırda ulaşmak üzere olduğumuz 1,5°C sınırından çok uzaktı. Callendar, iklim değişikliğinin etkilerinin çağımızın en korkulan gezegensel belalarından biri haline geleceğini çok az hayal edebilmişti.
Kaynak: BBVA openmind, Javier Yanes