Header Reklam
Header Reklam

Deprem Gerçeğimiz ve Elektromekanik Sistemlerin Önemi

16 Şubat 2025 Dergi: Şubat-2025
Deprem Gerçeğimiz ve Elektromekanik Sistemlerin Önemi

Yazar: Genç Mühendislik Elektromekanik Tesisat Taahhüt Şirketi Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı İlker Alkun

6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan iki devasa depremin ardından iki yıl geçti. 

Türkiye’de en fazla can kaybı ve ağır hasarın yaşandığı depremler arasında ilk sırayı alan bu facianın ardından da “Unutmayacağız, unutturmayacağız” dedik demesine de alınması gereken derslerin tamamını alabildik mi? “Deprem öldürmez, ihmaller öldürür, binalar öldürür” dedik demesine de yapı inşa süreçlerimiz, bu süreçlerdeki sorumluluk bilincimiz değişti mi? 

Türkiye, dünyanın önemli deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya kuşağı üzerinde yer alıyor ve çok sayıda aktif fay hattımız bulunuyor. Yani deprem riskimiz oldukça yüksek, kaçınabilmemiz ise olanaksız. İnsanları öldürmeyecek, aksine, can güvenliğini sağlayacak yapılar inşa ederek yaşanabilecek faciaların önüne geçebiliriz. Bu imkansız değil!

Başta tüm mühendislik disiplinleri olmak üzere her birimizin insan yaşamına saygıyı her şeyin üzerinde tutmamız, bu ortak bilinci sağlamamız şart. 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın tahminlerine göre 1.5 milyon cıvarında yapının bulunduğu İstanbul’da 600 bin; İnşaat Mühendisleri Odası tahminlerine göre ülke genelinde yaklaşık 10 milyon yapının 6-7 milyonu riskli sayılıyor. Bir yandan kentsel dönüşüm, öte yandan bina güçlendirme çalışmaları ile bu büyük risk minimize edilmeye çalışılıyor. Ancak inşa edilecek yapıların depreme dayanımı için yapılması gerekenlerden taviz verilmemesi ve bu gerekliliklerin her aşamada denetleniyor oluşu, gelecek afetlerin akıbetini belirleyecek.

Ülkemizde yapı stoğumuzun önemli kısmı, betonarme karkas yapılardır. Zemin etütlerine göre radye temel, fore kazık gibi temel yöntemlerini belirlemek, perdeli sistemler kullanarak yapının rijitliğini artırmak, projeye göre sismik izolatörlerin kullanımı, statik projecilerin sorumluluk alanı içindedir. Deprem sonrasında binaların yıkılmaması, insanların yaşamlarını yitirmemesi büyük ölçüde yapıların statik yeterliliğe sahip olmasına bağlıdır. Ancak yıkılmayan yapıların işlevlerine devam edebilmeleri ve mümkün mertebe az hasar görmüş olabilmelerinde “elektrik-mekanik tesisatın” rolü büyüktür. 

Depremlerde yıkılmayan binalardaki hasarların yaklaşık %60’ı elektrik-mekanik tesisat sistemi ile ilgilidir. Günümüzde modern yapıların maliyetlerinin %30-40’ı elektrik-mekanik tesisat sistemleri ve ekipmanlarına aittir. Elektrik-Mekanik tesisat sistemleri, “Yapısal Olmayan Bileşenler” olarak değerlendirilir. Deprem esnasında binadaki yapısal olmayan bileşenlerin birbirinden farklı yönde ve güçte hareket etmeleri, devrilmeleri hem yapıya, hem insanlara, hem de kendilerine ve diğer ekipmanlara zarar verebilir. Ayrıca depremin sıklıkla yangınlara da neden olduğu biliniyor. Depremin hemen ardından çıkabilecek bir yangında kaçış yollarını engelleyebilir, bu nedenle dolaylı olarak can kayıplarına yol açabilirler. Yerinden kopan, düşen boru içlerindeki gazlar patlamalara ve zehirlenmelere neden olabilir. Ayrıca zarar gören elektrik-mekanik tesisatları, depremin ardından yapı sağlam kalmış olsa bile, yapının kullanılabilirliğini ortadan kaldırır. Yenilenmesi ise hem yapının hizmet veremeyiş süresindeki kayıplar, hem de önemli yeni ilave yatırım maliyetleri demektir. Soğutma kuleleri, pompa, fan, kompresör grupları titreşim yapan; elektrik panoları, ısı değiştiriciler, elektrikli ısıtıcılar, titreşim yapmayan bileşenlerdir. Normal şartlarda hava kanalları ve borular gibi donatıların titreşim yapmayan grupta olması beklenirken deprem esnasında içlerindeki akışkanın hareketinden kaynaklı titreşime maruz kalabilirler. Böylelikle bağlı oldukları ekipmana bir titreşim yükü iletebilirler. Özellikle boru ve kanalların dışındaki elektromekanik tesisat ekipmanları büyük kütlelere sahip olduğu için titreşim problemine karşı, ekipmanların ağırlığına göre, titreşim engelleyicilerin, özel seçilmiş sismik izolatörlerin ekipman montajlarına dahil edilerek sismik projeye uygun olarak sahada eksiksiz uygulanması gerekmektedir. 

Titreşim yalıtımı, sadece deprem anı için değil, sistemin normal çalışma ömrü boyunca da büyük önem taşımaktadır. Gerek akustik konfor, gerek cihaz ve tüm sistemin çalışma sağlığı, kullanım ömrü, servis-bakım ihtiyacı açısından da göz ardı edilmemelidir. 

Tesisat ekipmanlarının, kendisine uygun titreşim engelleyici izolatörler kullanılarak montajı, cihazlardaki titreşimi %90-95 oranlarında sönümleyebilmektedir. Büyük kütleli HVAC ekipmanları titreşim sönümleyici elemanlar üzerine monte edildiklerinde binaya titreşim yükü aktarmaz. Ancak sadece ekipmana sismik koruma sağlamak tek başına yeterli değildir, ekipmanın üzerine yerleştirildiği beton kaidenin deprem esnasında yerinden oynamaması için zemine uygun bir biçimde ankrajlanmış olması gerekmektedir.

Mekanik tesisatın sismik korunması için pek çok eleman mevcuttur. Sismik sınırlayıcılar, titreşim izolatörleri, sismik boru askıları, sismik dübel ve bağlantı elemanları, sismik halatlar, çelik yaylı titreşim askıları; mekanik tesisatın sismik yalıtımı amaçlı kullanılan ürünler arasındadır. Bu ürünleri kullanarak mekanik tesisat sismik koruma önlemlerinin alınmasının maliyeti; mekanik tesisatın toplam maliyetinin %1’ini geçmeyecektir. Ancak ne yazık ki Türkiye’de mekanik tesisatın depreme karşı korunmasıyla ilgili bir yönetmelik bulunmamaktadır.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Büyükşehir Belediyeleri iştirakleri tarafından yapımı gerçekleştirilen projelerde sismik uygulamalar teknik şartnamelerde eksiksiz yer almakta olduğunu görmekteyiz. Ancak özel sektörde yapılan nitelikli özel lüks karma projelerin dışında, yap sat uygulaması yapan bir çok müteahhit firmanın yapmış olduğu projelerde sismik uygulamaların yapılmadığını da görmekteyiz. 

Mekanik, elektromekanik tesisatların sismik korunmasının mevzuata proje niteliği fark etmeksizin dahil edilerek zorunlu hale getirilmesi yapı sektörümüzün kalitesini ve güvenirliğini artıracaktır. Mekanik tesisat sismik koruma yöntemlerinin uygulandığı yapılarda NFPA, UL, FM, IBC, FEMA, SMACNA, SBCCI gibi uluslararası standartlara başvurularak malzeme seçimleri ve uygulamaları yapılmaktadır.

Yapılarda bütünleşik tasarımın öneminin altını defalarca çizdik. Depreme dayanıklı kentler söz konusu olduğunda yapıların inşasında görev alan mesleki disiplinlerin eşgüdümlü çalışmasının şart olduğunu bir kez daha gördük. “Güvenlik” kavramı, tüm yönleri ile birlikte ele alınarak bir bütün olarak projelerin odağına yerleşmelidir. Deprem güvenliği, yangın güvenliği birbirinden ayrılamayacağı için bu alandaki uzman danışmanlar, projelerin hayata geçirilmesi sürecinde mutlaka yer almalıdır. Malzeme ve ekipmanlar, uzman mühendislerce uluslararası sertifikasyonlara uygun, doğru seçilen ürünler olmalıdır. Tabi ki eninde sonunda yapıların inşa süreçlerinde de işletme ömrü boyunca da alanında yetkin kadrolar tarafından denetlenmesi, yapıların güvenilirliğinin “en büyük güvencesi” olacaktır.

Teknik şartnamelerde bu konu net olarak tanımlanmış olsa da, yerinde, uygulama aşamasında yapılan tüm inşai imalatların, uygulamaların denetlenmesi ve denetleyenin de sorumluluğunun olması, gereken tedbirleri almadan yapılan uygulamalara göz yummaması, göz yumması halinde cezai uygulamalar ile karşı karşıya kalacağını bilmesi kanunla net olarak belirtilmelidir. 

Belirtilmelidir ki ilgili kontrol mekanizması sahada yapılması gereken uygulamaları sorumluluk bilinci ile takip ederek tarif edilen uygulamaları eksiksiz yaptırsın…

Örnek vermek gerekirse; Hatay ilinin ilk lüks apartmanı olan “Rönesans Rezidans”, 2 bodrum kat, 12 normal kat, toplam 15 katlı bina; 6 Şubat 2023 depreminde yıkıldı. Bu yıkım neticesinde toplam 269 kişi hayatını kaybetti. 15 katlı binada anlatmaya çalıştığım tüm ilgili disiplinler görev ve sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmiş olsaydı, (bu binanın yapımı çok yeni) uygulamalar kontroller tarafından titizlikle yapılsaydı, bu bina depremden etkilenmeyecekti, ya da can kayıpları olmadan, hafif hasar ile bu felaketten çıkabilmiş olacaktı. Tıpkı aynı depremde fazlası ile etkilenen Kahramanmaraş ilimizdeki “İnşaat Mühendisleri Odası Temsilcilik Binasının” sapasağlam ayakta kaldığı gibi.!

Sonuç olarak;

Ülke olarak yaşadığımız, dünyada eşi görülmemiş deprem faciasından büyük dersler çıkarıp, depremin tam da merkezinde bulunan, bence aslında “Umudun Simgesi”, Kahramanmaraş “İnşaat Mühendisleri Odası Binası” gibi sağlam binalar yaparak, depremin öldürmeyeceğini, aslında ihmallerin ve denetimsiz yapıların öldüreceğini unutmamalıyız!

Yapılarda tepeden tırnağa facialara sebebiyet verebilecek, ihmalleri sonucu oluşacak yıkımların sorumlu mühendisleri, denetici sorumlusu, kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili mühendis, mimar ve yöneticileri ve projede imzası bulunan yetkililer için eğer suçlu oldukları tespit edilmesi durumunda karşı karşıya kalacakları ağır ceza yaptırımlarını önceden bilmeleri için en kısa zamanda bu ceza tariflerinin ilgili Bakanlıklar, Belediyeler tarafından yayınlanmasını diliyorum…

Basit ihmallerden ve eksik denetimlerden ötürü insanlar ölmesin.

Sevgi ve Saygılarımla