Binalarda Öncelikli Bir Konu Olarak İç Mekan Çevre Kalitesi (IEQ) Kavramı

Zamanımızın %80'inden fazlasını iç mekanlarda geçiriyoruz; belki de karantina başladığından beri biraz daha fazla.
Kasabalarımızda ve şehirlerimizde kötü hava kalitesi (AQ) ile ilgili son yayınlar, AQ ve koronavirüs iletimi arasındaki bağlantı ve yoğunlaşan iklim değişikliği lobisinin araştırılmalarıyla birlikte, insanlar hava kalitesinin artan önemi konusunda giderek daha fazla bilinçleniyor.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, bina malzemelerinden veya insan davranışlarından kaynaklanan kirletici kaynaklar, iç havayı dış havadan 8 ila 10 kat daha kirli hale getirebilir.
Giderek daha fazla çalışma, iş verimliliğinde artış ihtiyacı ve refah göz önüne alındığında hastalık izninde azalma ve daha başka ekonomik faydalar, iç ortam hava kalitesi konusuna dikkat çekiyor.
Bazı işverenler ve bina sahipleri, havalandırma sistemlerinin bakımını ihmal ederek proaktif olmaktan ziyade reaktif olma eğiliminde. İşyerinde iç mekan hava kalitesi (IAQ), özel kirleticiler veya endüstriler için belirli Sağlık Hizmetleri Yönetimi prosedürleri izlenerek personelin risk altında olabileceği durumlarda ölçülür, ancak bu ölçümler, örneğin hasta bina sendromu ile ilgili şikayetler olduğunda yapılmaktadır.
Tasarım aşamasında IAQ ile ilgili bazı problemler önlenebilir: Hava emiş, atış noktalarının belirlenmesi, filtrasyon seçimi, bina ve mobilya malzemelerinin seçimi, etkili havalandırma tasarımı gibi.
Sonraki adımlar, havalandırma sistemlerinin uygun şekilde devreye alınması ve periyodik bakımı olacaktır. Kanal temizliği ve filtre bakımı, PM 2.5 ve PM10 gibi harici kirletici maddelerin iç ortama girişini azaltmalıdır. İç ortamdaki yoğuşma ve UV lambaları kontrol edilmeli ve sınırlandırılmalı, havalandırma sistemlerinde bakterilerin oluşması ve binaya yayılması engellemelidir. Nem seviyelerini kontrol etmek, mutfak ve banyo gibi yerlerde doğru havalandırmayı sağlamakla da küf oluşumunun önüne geçilmelidir.
İyi tasarlanmış etkili havalandırma, ortak bir ofis ortamında çoğu kirletici ve kokuyu gidermelidir. Kirleticilerin kaynağını izole etmek de dikkate alınmalıdır: Örneğin bazı yazıcılar bir kirletici olan ozon salmaktadır, bu nedenle yazıcının kapalı bir odadan ziyade havalandırılan bir odada veya açık alanda olması yardımcı olacaktır.
IAQ sadece bir alandaki sıcaklık, nem ve karbondioksit (CO2) ölçümünden ibaret değildir. Uzun bir kirletici listesi için ölçüm yapmak pahalı olabilir, bu nedenle bilinçli bir yaklaşım gerekir. Kullanılan bir alandaki CO2 seviyesi, genel IAQ ve genel havalandırma etkinliğinin iyi bir göstergesidir, ancak yalnızca alan kullanılıyor olduğu esnada anlamlıdır.
İnsan davranışları (örneğin parfüm ve temizlik ürünlerinin kullanımı), ofis mobilyaları ve yapı malzemeleri bazen Uçucu Organik Bileşiklerin (VOC) bir kaynağıdır. VOC'lar çok sayıdadır ve sağlık üzerindeki etkileri, kirletici maddeye bağlı olarak (solunum sisteminde tahrişe neden olmaktan kansere kadar) değişebilir. Toplam VOC'ları (TVOC) bir bütün olarak ölçmek ve en büyük konsantrasyonlara sahip VOC'ları tanımlamak, sorunun nerede olduğunun bir göstergesini verebilir ve bu pahalı bir test değildir.
Havalandırma sisteminin açık olduğundan ve düzgün çalıştığından emin olmak, bu kirleticilerin konsantrasyonunu seyreltebilir ve uygun yapı malzemelerinin seçilmesi, binaya salınımlarını sınırlayabilir, örneğin ofis yeniden boyanıyor veya yenileniyorsa, VOC emisyon oranı yüksek olmayan malzemelerin seçilmesi ve binanın titizlikle yıkanması VOC konsantrasyon seviyelerini düşürebilir.
Binanın konumu, hangi kirleticilerin aranacağını gösterebilir: Örneğin yoğun trafiği olan bir yolun yanında ise azot oksitlerin (NO, NO2) ve partiküllerin (PM2.5 ve PM10) ölçülmesi düşünülmelidir. Bina bir Radon (Rn) bölgesinde ise, binadaki Rn seviyelerini kontrol etmek ve havalandırma çözümlerini araştırmak bir öncelik olmalıdır, çünkü doğal olarak zeminden salınan Rn'ye maruz kalmak akciğer kanserine neden olabilir.
İç mekan çevresel kalitesi (IEQ), IAQ'nun ötesine bakmakta ve insanların refahını bütüncül bir şekilde ele almaktadır. IEQ sadece hava kalitesine değil, aynı zamanda aydınlatma, akustik ve termal konforu da içerir ve beslenme, su kalitesi, ergonomi, elektromanyetik frekans seviyeleri ve bina estetiği gibi bazı refah standartları da dikkate alır.
Özetle, bir binanın dolaylı maliyetlerinin yaklaşık %90'ı personel ile ilgilidir. IEQ sadece insanların sağlığını ve üretkenliğini etkilemekle kalmaz, aynı zamanda bina yönetimi üzerinde de bir öneme sahiptir; IEQ, binayı satmak veya kiralamak için arzu edilen bir alan haline getirir veya yeniden elden geçirmek için kapsamlı ve maliyetli araştırmalara ihtiyaç duyurmaz. Bu nedenle, iyi bir IEQ sağlamak işverenler için bir öncelik olmalıdır.
Yazan: Dr. Blanca Beato-Arribas, Microclimate Takım Lideri, BSRIA