Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı, LEED GOLD Sertifikası Aldı
Türkiye’de her geçen gün genişleyen ve yaygınlaşan hızlı tren ağının en önemli istasyonlarından “Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı”, Amerikan Yeşil Binalar Derneği (USGBC) tarafından düzenlenen ve dünyanın en prestijli yeşil bina sertifikasyonu olan LEED-GOLD sertifikasını aldı.
2013 yılında tasarımına başlanan ve LEED GOLD sertifikası hedefi ile yola çıkılan Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı Projesi; tasarım, inşaat ve devreye alma aşamalarında LEED sertifikasının birçok farklı gerekliliklerini sağlayarak, LEED-CS (Çekirdek ve Kabuk) kategorisinde GOLD derecesi almaya hak kazandı ve Türkiye’nin LEED sertifikalı ilk tren istasyonu oldu. Proje aynı zamanda 2019 itibarıyla Türkiye’nin, Avrupa’da en fazla LEED sertifikalı binalar istatistiğinde 1 numaraya yükselmesine de katkıda bulundu.
TCDD’nin düzenlediği ihale sonucu, Türkiye’nin öncü şirketleri Cengiz, Limak ve Kolin şirketlerinin oluşturduğu konsorsiyum tarafından Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılan ve halen işletmesi devam eden projede tren garının yanı sıra 134 odalı bir otel, 164 mağazadan oluşan bir AVM ve 4.500 m² ofis alanı bulunuyor. Günlük 50.000 yolcuya hizmet verme kapasitesine sahip olan garda 6 adet peron ve 26 adet bilet gişesi yer alıyor.
Yağmur suları toplanarak kullanılıyor
Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı’nın en fazla dikkat çeken özelliklerinden biri “Yağmur Suyu Toplama Sistemi”. Çatıya düşen yağmur suyunun toplandığı 240 ton kapasiteli 2 adet su deposu bulunan projede, yağmur suları filtrasyondan geçirildikten sonra hem peyzaj sulamasında, hem de klozet rezervuarlarında yeniden kullanılıyor. Bu sisteme eklenen verimli armatürler ve çift basmalı rezervuarlar ile birlikte Amerikan standartlarındaki bir binaya oranla toplamda yüzde 56 su tasarrufuna ulaşılabiliyor.
Yaklaşık yüzde 15 enerji tasarrufu sağlandı
Yeşil Bina kriterlerinin en başında gelen unsurlardan olan enerji verimliliği açısından özel olarak tasarlanan gar binasında, gün ışığından maksimum oranda faydalanmak açısından çatıda ışık alabilecek büyük alanlar bırakıldı. Bina içindeki civa içermeyen aydınlatma armatürlerinin otomasyon sistemi ile entegrasyonu sayesinde gün ışığı miktarına göre yanması sağlanarak, gün içinde daha az enerji tüketimi ve önemli seviyede enerji verimliliği sağlandı. Cephe tasarımında ısı iletim katsayısı düşük olan teknolojik camlar kullanılırken, ısıtma, soğutma sistemleri ve kullanılan pompalar da enerji verimliliği yüksek modellerden seçildi. Yapılan Enerji Simülasyonu sonucunda, Amerikan standartlarına uygun yapılan referans bir bina ile kıyaslandığında enerjinin yüzde 14,6 daha verimli kullanıldığı ve havalandırma kanallarından verilen havanın standartlardan yüzde 30 daha temiz olduğu kanıtlandı.
6 adet elektrikli araç şarj istasyonu bulunan 1.850 araç kapasiteli kapalı ve 60 araç kapasiteli açık otoparkta ayrıca çevre bilinci ile bisiklet kullanımını teşvik amacıyla bisiklet park yerleri de yer alıyor.
İnşaat sürecinde uygulanan atık yönetimi politikasının işletme aşamasında da aynı hassasiyetle devam ettirildiği projede, bina içinde konumlanan kutular vasıtasıyla geri dönüşüm sağlanıyor. Binanın her iki ucunda ve ortasında yer alan açık alanlara ek olarak bina içinde birçok farklı şekilde konumlanmış ağaçlar ve yeşil alanlar ile bina kullanıcılarına doğal bir ortam da yaratıldı.