Header Reklam
Header Reklam

Aldağ A.Ş., Sektörel Basınla Buluştu

14 Temmuz 2017 Dergi: Temmuz-2017
Aldağ A.Ş., Sektörel Basınla Buluştu

Aldağ A.Ş., 22 Haziran 2017 tarihinde Feriye Sarayı’nda sektörel basın mensuplarına yönelik olarak iftar yemeği düzenledi. Aldağ A.Ş. Pazarlama Müdürü Ezgi Temoçin’in hoş geldiniz konuşmasının ardından Aldağ A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Rebii Dağoğlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Etkinliğimizin anlam ve önemine binaen sektörel basınımızın bizim ve sektörümüz için çok önemli ve değerli olduğunu belirtmek isterim. Medya dediğimiz olgu, hem dünyada hem de Türkiye’de tarihin her döneminde toplumsal gelişme ve değişmelerin dinamosu olmuştur. Medya; toplumsal bilinçlenmenin bir aracı olmasının yanı sıra milli egemenlik ve bağımsızlığın da vazgeçilmez bir ögesidir. Sektörel basının ulusal basından ayrıldığı birtakım noktalar var. Ulusal basının; nihai tüketicinin taleplerine yönelik bir yayın politikası, tirajı ve reklam kaygısı var. Sektörel basının temelinde ise bulunduğu sektörün ilerlemesine, gelişmesine ve kalkınmasına odaklanan bir anlayış yatıyor. Dolayısıyla sektörel basın, sektörel sorunlarımızın çözülmesi noktasında ortaya çıkacak ortak iradenin oluşmasında son derece önemli bir pozisyona sahip. Sektörün üreticilerinden tedarikçilerine kadar uzanan tüm paydaşlarının ortak akılda ve ortak hedefte birleşmesinin yolu, bu farklı bileşenlerin arasındaki iletişim kanallarının açık olmasından geçer. Bunun da en önemli faktörü, sektörel basındır.”

Aldağ A.Ş.’nin de içinde bulunduğu iklimlendirme sektörünü, sektörün basını sayesinde yakından takip ettiğini dile getiren Dağoğlu, “Sektörel basınımız kaliteli içerik ve gündem yaratma gücüne sahip. İnternette araştırma yapmak istediğimde sektörel dergilerimizin tamamında yeni trendlere, yeni akademik çalışmalarla ilgili makalelere, röportajlara, haberlere ulaşabiliyorum. Dolayısıyla sektörel basınımızın dünyada sektörümüzü ilgilendiren trendleri takip etmede ve bu trendleri ülkemize, üretim ve Ar-Ge sürecimize dahil etmede payı çok büyük” dedi. Sektörel basının dijitalleşme sürecine hızla ayak uydurduğunu da sözlerine ekleyen Dağoğlu, “Tarihte medyayı ilgilendiren hiçbir yenilik bir önceki klasik uygulamaları ortadan kaldırmadı. Yani televizyonun ortaya çıkışı sinemayı ortadan kaldırmadı, internetin ortaya çıkışı yazılı basına sekte vurdu; ancak ortadan kaldırmadı. Dolayısıyla bundan sonraki oluşumlar da yazılı basını asla ortadan kaldırmayacak. Dijitalleşme sürecine sektörel medyamızın hızla ayak uydurduğunu görüyorum. Sektörel medyamız, sosyal medyada da oldukça aktif. Bu da beni çok sevindiriyor. Tüm sektörel dergilerimiz, internette ve mobil uygulamalarda takip edilebiliyor. Bunlar gelecek için umut vaat eden çalışmalar. Bu çalışmalardan bizler de istifade ediyoruz” diye konuştu.

“Sektör içi gelişim sürecinde bir diğer paydaşımız da, sivil toplum kuruluşları”

İklimlendirme sektörünün son yıllarda kazandığı başarılarla Türkiye’deki makro düzeyde kalkınmanın, ekonomik ilerlemenin lokomotifi olmuş sektörlerden biri olduğunu söyleyen Dağoğlu, “İklimlendirme sektörü; 325 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayan, 4.5 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmış, son derece etkin ve yetkin çalışan sınıfına sahip olan ve her geçen gün büyüyen bir sektör. Tabii bu, Türkiye inşaat sektörünün hem yurtiçi hem de yurtdışındaki gelişmesiyle paralel ilerliyor. Ayrıca sektörümüzün kendi iç dinamikleri de bu değişim ve dönüşüme çok hızlı ayak uyduruyor. Bu dinamiklerden biri sektörel basın, diğeri ise sivil toplum kuruluşlarımız. Ancak asla unutmamamız gereken bir husus var. Sivil toplum kuruluşları, hiç kimsenin kendi şirketlerinin menfaatlerini takip edeceği ve aile şirketi gibi yöneteceği kurumlar değildir. Sektörel basında sadece kendi şirketleri hakkındaki haberlerin, kendi istekleri doğrultusunda ve kendi istedikleri şekilde yayımlanması için başında bulundukları sivil toplum kuruluşunun etkinlik ve faaliyetlerini kullanarak sektörel basın üzerinde baskı unsuru oluşturmanın tarafımızca kabul edilebilir bir yanı yoktur. Kendi içimizdeki yoğun süreçlerden dolayı bu etik dışı uygulamalara, ilgisiz kalacağımız düşünülmesin. Sektörün öncü firması olarak bu tür davranışların karşısında olacak ve üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz. Zaten sektörel basınımızın da bu tür baskılara hiçbir şekilde boyun eğmeyeceğine eminim. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sektörümüzde adil rekabetin sağlanması adına gerekli olan bütün çalışmaları yapacağınız konusunda en ufak bir kuşkum yok. Bu konuda herhangi bir desteğe ihtiyacınız olduğu durumda biz ve bizim gibi düşünen, bu sektöre emek vermiş ve herkesin emeğine saygılı olan şirketler, sonuna kadar sizin yanınızda olacak. Yapılan tüm çalışmaların bu ilkeler çerçevesinde idame edilip edilmediğinin de takipçisi olacağız” dedi. STK’ların sürdürülebilir bir demokrasi anlayışının ve toplumsal gelişim süreçlerinin en önemli araçlarından biri olduğunu ifade eden Dağoğlu, bu kurumların idare edilme süreçlerinde yasal zorunluluklara ve etik değerlere dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti. STK’ların düzenlediği eğitim ve bilgilendirme amaçlı faaliyetlerde görev alan veya konuşmacı olarak davet edilen kişilerin belirlenmesinde, kan bağından ziyade liyakat esasına göre hareket edilmesi gerektiğini de hatırlatan Dağoğlu, aksi bir durumun buralarda olmayı hak eden birçok sektör emekçisi nezdinde bir hakkaniyet problemi oluşturacağını belirtti. Ayrıca bu kurumlardaki tüm süreçlerin sadece başkanlık pozisyonundaki kişiler tarafından yürütülmesinin doğru olmadığını, yönetim kurullarının ve mütevelli heyetlerinin bahsi geçen süreçleri daha iyi denetlemeleri gerektiğini söyledi.

Aldağ’ın 50 yıllık serüveni, yeni yol haritası ve Manisa fabrika yatırımı hakkında da bilgi veren Dağoğlu, “Aldağ A.Ş. olarak oldukça yüksek tempoda girdiğimiz bu değişim sürecinde birçok yatırım yaptık ve yapacağız. 35 bin m2 açık alan üzerine 26 bin m2 kapalı alan olacak şekilde inşa edilen yeni Manisa fabrikamız, bu yatırımların başında geliyor. İstanbul Kartal ve Pendik’te bulunan fabrikalarımızdan sonra hiçbir kredi almadan, kendi öz sermayemizle kuracağımız Manisa fabrikamızın kazandıracağı güç ile geleceğin iklimlendirme çözümlerini kurgulamaya hazırlanıyoruz. Fabrikamızda, kendi enerjimizi kendimiz üreteceğiz. Böylece sürdürülebilir büyüme modelini ilk önce Manisa fabrikamızdan başlatmış olacağız. Manisa fabrikamız, güneş panellerinin kullanıldığı, enerji verimliliğinin gözetildiği çevre dostu kimliği ile yeşil bina konseptine yüzde 100 uyumluluk felsefesiyle inşa edildi. Bu fabrika yatırımı 50 yıllık emeğimizin, tecrübemizin Türkiye iklimlendirme sektörüne armağanıdır” dedi ve sektörel basına teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.