Alarko Carrier ACademi Webinarlarında Isı Geri Kazanım Cihazları Ele Alındı

Alarko Carrier ACademi Webinar Serisi, 29 Mayıs Cuma günü, “Isı Geri Kazanım Sistemleri ve ASHRAE’nin Pandemi ile İlgili Görüşleri” başlıklı seminer ile devam etti. Alarko Carrier Sistem Satışları Direktörü Fuat Kolaçan’ın moderatörlüğündeki seminerin konuşmacısı, STM Proje şirketinin kurucu ortağı Oktay Güven idi. Seminerin ilk bölümünde, detaylı bir çerçevede ele alınan ısı geri kazanım cihazları konusunda; özellikle havadan havaya ısı geri kazanım sistemlerinde kullanılan cihazlar, ısı geri kazanım ekipmanlarının, sistemlerin ilk yatırım ve işletme ekonomilerine etkileri, cihazların teknik özellikleri ve enerji transfer metotları, teknik karşılaştırmaları irdelendi. Sunumunda genellikle plakalı, tamburlu, bataryalı, heat pipe, termosifon ve ikiz kuleler olmak üzere altı tip ısı geri kazanım cihazından sadece ilk üçüne yer veren Oktay Güven, özetle şunları söyledi: “Mahalden egzoz edilen havanın enerjisini taze havaya transfer eden bu cihazlar, ısıtma sezonunda taze hava sıcaklığını artırır, soğutma sezonunda ise azaltır. Soğutma sezonunda nem transferi söz konusu ise entalpinin de azalmasına yardımcı olur. Duyulur ve toplam ısı cihazları olarak ikiye ayrılan bu ürün grubu kazan ve soğutma cihazlarının yüklerini azalttığı için daha küçük kapasitelerde seçilmeleri sağlayabilir ve bu, sistemlerin ilk yatırım maliyetleri açısından avantaj getirebilir. Ama her ilave ekipman için geçerli olabileceği gibi ilave servis, bakım masrafı gerçeği de, hesaplamalar yapılırken göz önüne alınmalıdır. Genellikle sistemlerin ilk yatırım maliyeti ile kullanım sürecindeki enerji maliyetleri ters orantılı olabilmektedir. Bu gerçek de göz önünde bulundurularak toplam maliyet açısından optimum noktası hedeflenmelidir. Bunun dışında otomatik kontrol sistemi gerektirmesi, özellikle soğuk iklimlerde donma riskine karşı önlem alınması gerekliliği gibi maliyet kalemleri de yapılacak hesaplamalara katılmalıdır. Ele aldığımız üç tip; plakalı, bataryalı ve tamburlu tip ısı geri kazanım cihazlarının her birinin avantaj ve dezavantajları olabilmektedir. Kullanılacak alan, özellikle iklim koşulları gibi faktörlere göre seçim yapılmaktadır. Tamburlu tipler diğerlerine oranla daha yüksek verimlere ulaşabilmekte iken plakalı tiplerde hareketli parça yok denecek kadar az olduğu için bakım ve temizleme açısından avantajlıdır. Buna karşın plakalı ve tamburlu tiplerde dönüş havasının taze havaya karışması riski olmasına rağmen bataryalı tiplerde bu risk söz konusu değildir. Bu nedenle özellikle hijyenik alanlar için bataryalı tipleri tercih edebiliyoruz. Bizim son dönemde yaptığımız hastanelerde bu tip ısı geri kazanım cihazı kullandık.”
Seminerin ikinci bölümünde ASHRAE’nin 14 Nisan 2020 tarihinde yayımladığı “ASHRAE Position Document on Infectious Aerosols” dökümanında yer alan HVAC sistemlerle ilgili öneriler ele alındı. Güven, bu dökümanın içeriği ile ilgili özetle şu bilgileri verdi: “Ashrae şu başlıklardaki çalışmaları destekleyeceğini açıkladı: Ortam içi patojen yoğunluğunun seyreltilmesi, hava akış şekli, basınçlandırma, sıcaklık, nem dağılımı ve kontrolü, filtrasyon ve ultraviyole ışın ile sterilizasyon. Enfeksiyon konusunda HVAC sistemler, tek başına sorumluluğu üstlenecek bir durumda değildir. Ancak aerosoller yolu ile bulaşan hastalıkların taşıyıcı birinden yayılımı konusunda rolü olabilir. Her ne kadar zaman içinde toplanan yeni bilgilerle bazı noktalar netlik kazanacak olsa da, en azından ilk bilgiler ışığında ASHRAE, Hvac sistemlerinin tamamen devre dışı bırakılmasını bir çözüm olarak görmüyor. Aksine, doğru kullanılan Hvac sistemlerinin enfeksiyon zincirini kırma potansiyeline sahip olduğunu, havadaki patojenlerin seyreltilmesinde önemli ölçüde yardımcı olabileceğini, ortamdaki kişilerde termal stresin azaltılması ile bağışıklık sistemlerinin zayıflatılmayacağını ve özellikle pandemi gibi dönemlerde sistemlerin 7/24 çalıştırmalarının olumlu sonuçlar getirebileceğini öne sürüyor. ASHRAE, bu dönemde resirküle havalı sistemlerin kullanılamayacağını söylemiyor. Dönüş havası üzerinde filtre kullanımı halinde resirküle havalı sistemlerin kullanılabileceğini söylüyor ama bu sürecin sonuna değin elde edilecek bilgilerin ışığında mevcut yönetmelik ve tavsiye belgelerinin ne yönde değişebileceğini şimdiden öngörebilmek mümkün değil. Ama belli olan bazı detaylar şunlar ki; UV-C (200-280 nm dalga boyu) ışınlarının sterilizasyon etkisi kanıtlanmıştır. İnsan tenine ve gözüne değmemesi gerektiği uyarılarına riayet edilerek klima santrali, fan coil gibi cihazların içlerinde bu sistemler kullanılabilir. Kanal içleri, yüksek hava hızı nedeniyle yeterli kadar verimli olmayabilir. Mikroorganizmalar için %40-60 bağıl nem aralığı elverişsiz koşul sağlar. Bu nedenle genellikle bağıl nemin, özellikle %40’ın altına düşmesi istenmez. Bazı araştırmalar, %40’ın altındaki bağıl nem oranının enfeksiyon riskini artırdığını ileri sürmektedir. Özetle, bu sürecin öğrettiği, öğretecekleri ile HVAC sistemlerde önemli değişikliklerin olmasını beklemek gerçekçi olacaktır.” Katılımcıların büyük ilgi gösterdiği web seminer, soruların yanıtlandığı bölüm ile son buldu.