MÜHENDİS VE ETİK SORUMLULUK
Endüstrileşme sürecinde gelişmiş ülke"lerle karşılaştırıldığında her 10.000 kişiye düşen mühendis ve bilim insanı sayısı 1983 yılı verilerine göre;
Japonya; 610 Mühendis ve Bilim İnsanı/10000 kişi.
SCCB; 483 Mühendis ve Bilim İnsanı/10.000 kişi
B.Almanya; 461 Mühendis ve Bilim insanı/10000 kişi.
Yunanistan; 416 Mühendis ve Bilim insanı/10.000 kişi.
Türkiye; 190 Mühendis ve Biliminsanı/10.000 kişi '"
Bu ülkelere göre mühendis sayımızın oldukça düşük sayıda olmasına karşın, azımsanmayacak büyüklükte olduğu da bir gerçektir. Mühendislik formasyonunu kazanma süreci, temel kültür eğitimi ile bütün-lendiğinde, bu alanda yetişmiş insan gücünden beklenen yarar en üst seviyede olabilmektedir. "Temel kültür eğitimi, mesleki ya da teknik eğitim yerine, genel bilgi vermeyi ve genel entellektüel yeteneği geliştirmeyi hedefleyen ders programları" ile olasıdır.121 "Genel eğitim kişinin, mesleki eğitiminden ayrı olarak bir bütün halinde gelişmesi anlamına gelir. Bireyin yaşamındaki amaçlarının uygarlaşmasını duygusal tepkilerinin incelenmesini ve günümüzün en geçerli bilgilerinin ışığı altında nesne ve olayların doğası hakkındaki anlayışının olgunlaşmasını kapsar".'' Bunun olabilmesinin en belirgin yolu, üniversitelerimizdeki eğitim programında ifadesini bulmasıdır. Mühendislik uygulamaya yönelik bir etkinliktir, uygulamaya dönük etkinlik süreci, sürekli belli problemlerle karşılaşmayı zorunlu kılmaktadır. Üretimin doğası ile ilgili bu durum; araştırma sürecini de mühendislik faaliyetinin "olmazsa olmaz'ı haline getirmektedir Araştırma: "Özenli sorgulama, kabul edilegelmiş yargıların değiştirilmesi amacıyla, yeni bulguların ışığında yapılan genellikle eleştirel ve çok kapsamlı inceleme ve deneyler""" olarak tanımlanmaktadır. Araştırma tanım gereği, şu andaki ürünlerden çok, gelecekteki mevcut yönelimlere katkılı olan, mevcut sorunu açıklama ve çözme uğraşıdır.
Mühendislik faaliyeti içinde bu çaba, çözümleme ve denemeden yararlanan bir tarzda gelişmektedir. Bu faaliyet sürecinde her zaman belli seviyedeki yanılgı ve hatalar da kaçınılmazdır, insanları, bulunduğu konum ve ortam içinde araştırma sürecine iten nedenlerin başında;
"Entellektüel merak, profesyonel saygınlık, başarı"15'
"Öğrenme ve bilime duyulan tutku, mesleki ilerlemenin zorladığı gereksinimler, terfi, sürekli kadroya girme, ücret vb.'6, gelmektedir Akademik yaşam ve benzeri ortamlar böyle bir çabayı sürekli bir isteğe dönüştüren, verimli kılan alanlardır. Görüldüğü gibi bilim, araştırma ve mühendislik iç içe geçmiş bir bütünün parçalarını oluşturmaktadır. Bilim teknolojiye temel oluşturmakla beraber, sanayideki dönüşüm çok hızlı olmaktadır Dönüştürme sürecinin temel unsurlarından biri mühendislik faaliyetinin kendisidir. Mühendislik; ne tam anlamıyla tahmin edilebilen ne de tamamen kontrol edilebilen bir süreçtir.
Bilim, insan faaliyetlerinin bir biçimidir. Evrende olup bitenleri anlama ve doğa güçlerini denetim altına alma ihtiyacına dayalı bir araştırma faaliyetidir Bilimin büyüme hızı diğer insan eylemlerinin büyüme hızıyla karşılaştırıldığında, oldukça yüksek olduğunu görebiliriz. "Örneğin 1665 yılında yayımlanan her bir makale için I 765'de 100, 1865'de 10.000, 1965 yılında 1.000.000 makale yayınlanmıştır. Bugün bu hızın çok daha ileri boyutlarda olduğu bir gerçektir. Teknoloji de benzer bir gelişme hızına sahiptir. Bilim sanayi alanında geliştirici işlevini sürdürüyorken, teknoloji de bilim alanında süreci besleyen önemli faktörlerden biridir. Karşılıklı olarak bilim ve teknoloji arasındaki hızlı dönüşüm, kendi aralarındaki sınırın da ortadan kalkması sonucunu doğurmaktadır. Gelinen noktada ekonomik ve toplumsal açıdan olduğu kadar fiziksel sağlığımız yününden de toplumsal bir kontrol süreci kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır
Buharlı makinaların icadı ve sanayideki yerini alması ile birlikte teknolojideki görece özgürlüğün sınırlanmasının ilk örneklerini görüyoruz 19un-cu yüzyılda gemilere uygulanan buharlı makinaların yaygınlaşması ve 1852 yılında ingiltere'de buhar kazanlarının patlaması sonucu denetleme kurulları oluşturulmuştur. Teknoloji konulu ilk yasal düzenlemeler de bu dönemlerde ortaya çıkmıştır. Bu düzenlemeler bilimsel gerekliliğin yanında, siyasi ve ticari kaygılarla da şekillenerek bugüne değin değişik bir süreç izlemiştir.
Özel girişim özünde kâr amacına yöneliktir. Teknoloji, maliyetin düşürülmesinde önemli bir faktördür. Bu nedenle bazen sonuçlarına bakılmaksızın anlık başarılar için uzun verimli hedefler gözardı edilebilmektedir. Bu durum belli düzenlemeleri gerekli kılmaktadır. Tüketici talebi, toplumsal yaptırımlar ve baskı da çeşitli kaygılarla şekillenen bu düzenlemede önemli etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Böyle bir ortamda beliren çıkar çatışması da kaçınılmaz olmakta, yasal düzenlemeler siyasal düşüncelere uygun bir seyir izlemekte ve bunu yansıtmaktadır.
Bu gelişim ve değişim sürecinde mühendisliğin rolüne bakıldığında, mühendislerin olumsuz uygulama, insanlığı ve diğer tüm canlıları tehdit eden tehlikeli yönelimlerin tesbiti ve önlenmesi konusunda öncelikli bir konumda oldukları bir gerçektir. Esi olarak böyle bir tercihin belirlenmesinde eğitim ve kültür, eğitimli insan gücü ön alabilir "eğitimli bir insanın en belirgin niteliği, ona ahlak konularında bilinçli seçimler yapma olanağı veren bilgiye dayalı kıyaslama yeteneğidir."
Konuya mühendis ve mühendislik açısından baktığımızda; Mühendislerin bu sorun karşısındaki konumu biraz daha açıklık kazanabilir. Mühendislik ve teknolojinin içinde bulunduğu durumun temel belirleyeni iş dünyasıdır, iş dünyasının da önemli unsurlarından biri sermayedir. Üretimin temel öğeleri de esas olarak hammadde-işgücü ve sermayedir (para).
Mühendisin başarı ve başarısızlığının ölçüsü, üretimin temel öğelerini yönetme beceresinde yatıyor. "Modern teknoloji söz konusu olduğunda, muazzam miktarda para ve iş gücüne ihtiyaç duyuluyor, mühendis bu ortamın vazgeçilmez öğesidir."'" Mühendis bir ürünün en ekonomik şekilde üretilmesi için bütün süreçlerin tanımlanmasıyla birlikte, kısa sürede pazar talebine uygun ürün üretiminden de sorumludur. Mühendis istihdamını sağlayan kuruluşun temel beklentilerinden biri, belkide başlıca-sı budur. Ülkemizdeki mühendislerin en önemli bir bölümü resmi kuruluşlarda çalışmaktadır, geri kalanların çoğu da büyük veya orta ölçekli özel kuruluşlarda istihdam edilmektedir.
Bu kuruluşların hemen hepsi de hiye-rarşik yapılanmalara sahiptir. Bu hi-yerarşik yapılanmaların da mühendisler üzerinde belli bir güce sahip olduğu açıktır. Çünkü mühendisin yaşamı yalnızca yaptığı işle sınırlı bir süreç değildir. Çalıştığı kurum ve kuruluşlara bağlılık çalışanlarla motivasyonu, kişilik çatışmaları, çalışanların bireysel ve toplumsal düzeydeki sorunları ile de uğraşmak durumunda kalmaktadır, "undan daha da önemlisi mühendin kendisi de birey olarak evlenme, çocuk sahibi olma, çocuklarının gelecek güvencesi, konut ve sağlık sorunları ve her insanın karşılaştığı günlük işlerin üstesinden gelme sorumluluğu ile karşı karşıyadır. Tatmin edilebilir ölçüde rahat ve mutlu bir ortamın yaratılmasındaki başarısı da başlıca amaçlarından biridir. Birey-kurum-toplum üçgeninde (kişisel çıkar ve kamu yararı bağlamında) çelişkili bir konumla yüz yüze kalabilmektedir. Etik sorunu da burada ortaya çıkmaktadır Etik sözcüğü eski Yu-nanca'da (etika)'dan gelmekte olup kişi ve gruplarca "uygulanan-izlenen moral değerler", "uğrunda mücadeleyi
erektiren ilkeler, normlar, güzellik-.erdir". Osmanlıca'da "ahlak ilmi" de denilmektedir.''"'
Mühendislik etiği, mühendislerin mesleki faaliyet alanında izledikleri ve/veya izlenmesini olumluladıkları normlardır. Mühendis dernekleri, mühendis odaları vb. gibi kurumlar etik sorumluluğa ilişkin kuralların belirlenmesi ve uygulanması için düzenli ve sürekli belli çaba içinde olmalıdır; oluyorlar da. Bütün dünya ülkelerinde önemli örnekleri de vardır. Bu kuralların temelinde kamu yararına karşı sorumluluk öne çıkmaktadır.
a.Meslek alanına karşı sorumluluk. Meslek disiplini ile ilgili bilgi birikimini ve teknolojik olanakları geliştirme çabası içinde olmak
b.Kendisine, mensubu olduğu toplu-Mühendislik etıgı. mühendislerin mesleki faaliyet alanında izledikleri ve/veya izlenmesini olumluladıkları normlardır. Mühendis dernekleri. mühendis odaları vb. gibi kurumlar etik sorumluluğa ilişkin kuralların belirlenmesi ve
uygulanması için düzenli ve sürekli belli çaba içinde olmalıdır; oluyorlar da. Bütün dünya ülkelerinde önemli örnekleri de vardır.
Meslek disiplini (uzmanlık disiplini) konulu yerel ve evrensel sorunların çözümünde sahip olduğu mesleki formasyonu toplum yararına kullanmak,
c. Toplumu oluşturan birey, sınıf ve katmanların hak ve özgürlüklerine saygılı olmak, özgür gelişmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasından yana tavır takınmak. Bu alandaki duyarlılık her zaman istenen sonucun üretilmesine yetmeyebilir Yasal süreç duyarlı mühendislerin (haklılığı genel kabul görse bile) lehine sonuçlanmayabilir. Toplumdaki güç dengeleri bu sürecin belirleyici unsurlarıdır.
Bunların başarıyla uygulanabilmesinin en önemli koşulu mühendislik kurumlarının, etik kuralların oluşumu ve yaşama geçirilmesi için gerekli yasal düzenlemelerle garanti altına almadaki çabası hayati önem taşımaktadır "Cübbe giymeye hak kazanmış üç meslek grubu vardır. Bunlar hakimler, din adamları, ve öğretim üyeleridir. Bu giysi, giyen kişinin olgun bir düşünce yapısına sahip, kararlarında bağımsız ve kendi vicdanına ve tanrısına karşı sorumlu olduğunu gösterir. Çünkü hakimler mahkemenin kendisidirler, din adamları inananlarla birlikte kilisenin kendisidirler ve profesörler öğrencilerle birlikte üniversitenin kendisidirler.'""'
Mühendisler de mühendislik yemini ile insanlığın kendisi olmalıdır. Zaman yitirilmeden, bütün toplum katmanlarıyla bu yol zorlanmalıdır.
Kaynaklar
(1)2000 Yılında Türkiye-Ekrem Ceyhun (S.53).
(2)Henry Rosovsky-Üniversite (S.99).
(3)a.g.e. S.99 (Howard Nostrand 1946 University of Washington'daki konuşmasından).
(4)a.g.e. (S.83). (Webster's Collegiate'den alıntı).
(5)g.h. Hardy Bir Matematikçinin savunması (S.60).
(6)Henry Rosovsky-Üniversite (S.85)
(7)lames L.Adams-Bir Mühendisin Dünyası (S 173)
(8)Henry Rosovsky-Üniversite (S 106).
(9)lames L.Adams-Bir Mühendisin Dünyası (S.252).
(10)Prof.Dr. Niyazi Karasar Üniversite Kurultayı II (S.272).
(11)Prof. EK. Katorowics*'den aktaran Henry Rosovsky Üniversite (S. 169)
* Hitler Almanya'sından kaçarak Amerika'ya göç eden ortaçağ tarihçisi.
MUZAFFER DANIŞMAN