Yola doğru adımlarla çıkmak…
Türkiye’yi vuran 6 Şubat depremleri, 11 ilde çok ciddi tahribat yarattı. Bütün bu tahibatın sonucunda söz konusu illerin tamamen yeniden planlanması ve inşası gerekecek. Depremin ardından bölgede yaşanan sel felaketi de aşırı iklim koşullarının, diğer bir değişle etkilerini her geçen gün daha da fazla hissettiğimiz iklim krizinin neticelerinden. Dolayısıyla tam da yeri-zamanı gelmişşken, tam da her şeyi sıfırdan inşa etme yoluna girmişken, yeni yapıların maksimum verimli, enerjisini yenilenebilir kaynakları da kullanarak sağlayan, elbette mümkün olduğunca sağlam ve sağlıklı tasarlanması, gelecekte olabilecek birçok sorunu şimdiden ortadan kaldırabilir.
Mesela yeni evlerin pasif ev formunda tasarlanması mümkün olabilir. Pasif ev, giderek önem kazanan geleceğin inşaat tasarımlarından biridir. Aktif ısıtma sistemine ihtiyaç duymayan ve bu sayede çok düşük enerji maliyetleri çıkaran ayrıca yaz kış demeden tam konfor sağlayan ev tipleridir. Konforlu, çevre dostu, ekonomik ve enerji verimli yapıları ifade eder. Bu yapılar düşük karbon ayak izleri, yüksek verimleri ile tam da ihtiyaç duyulan yapı türleri arasında. Bölgede yapılacak yeni binalar için de kulak ardı edilmemesi gereken alternatiflerden biri.
Bölgede deprem sonrası yaşanan enerji ve su sıkıntıları da unutulmamalı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının, yağmur suyu toplama sistemlerinin yeni yapılacak binalarda mutlaka değerlendirmesi elzem…
Okullar, kamu binaları başta olmak üzere yapılarda sismik izolatörler, askı sistemleri gibi gibi deprem güvenlik sistemlerinin kurulması da hayati önem arz ediyor.
Bilindiği üzere depremin vurduğu bölge, tarımda da önemli bir paya sahip. Dünya Gazetesi'nin haberine göre, Türkiye'de tarım yapılabilen alan 238,5 milyon dekar. Bu alanın yüzde 16,2'si, yani 35,8 milyon dekarlık bölümü deprem bölgesinde bulunuyor. Bu iller içinde en fazla tarım alanına sahip olan 11 milyon dekarla Şanlıurfa. Onu 5,8 milyon dekarla Diyarbakır, 5 milyon dekarla Adana, 3,6 milyon dekarla Kahramanmaraş, 3,5 milyon dekarla Gaziantep ve 2,4 milyon dekarla Hatay izliyor. Tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin ekildiği alanların on ildeki toplam büyüklüğü 25,6 milyon dekarla ülke genelinin yüzde 15,5’ini oluşturuyor. Ülkedeki tüm sebze bahçelerinin de 1,1 milyon dekarla yüzde 15,2’si bu illerde. Meyveler, içecek ve baharat bitkileri ekim alanlarında ise on il 9,3 milyon dekarla dörtte birlik bir paya sahip. Türkiye’nin toplam tarım ve ormancılık ürünleri ihracatının yaklaşık beşte birini depremzede iller gerçekleştiriyor. Bölgenin yeniden hayat bulması, Türkiye için çok önemli.
Kaybettiğimiz canlar için dualarımızdan başka elimizden gelen hiçbir şey yok maalesef. Ama orada yaşayan insanlar için yapılabilecek çok şey var. Sıfırdan, doğru planlama ile yapılandırılacak şehirler ve tarım arazileri, bölge halkı için çok şey ifade ediyor. İlk adımın bu bilinçle atılması ve hem iklim hem doğal afet koşullarının hesaba katılmasıyla üretilecek formüller üzerine kafa yorulması, depremle gelen karanlığın gerçek bir aydınlığa çıkmasını sağlayabilir.
Gökçen Parlar Ünal
gokcenparlar@dogayayin.com