Clicky

Header Reklam
Header Reklam

TATİLİ KİM SEVMEZ, AMA

05 Ocak 1999 Dergi: Ocak-1999

Her yıl Aralık ayının özellikle ikinci bölümünde şirketlerde rutin olarak yaşanan telaşa, bu yıl mesai saatlerinin yarıya inmesi koşulu eklenince meşhur krizin boyutları maksimize edildi. Ramazan dolayısı ile bazı şirketler 15.30'a kadar çalışacağını duyurdu. Bazı şirketler ise duyurmadı, ama 15.30'a kadar çalıştı. Bazıları da ümitsiz bir azim ile tam gün çalışmaya çalıştı. Tam yeni bir ritm oluşturmak üzere iken yılın bitişi, 4 günlük bir tatil ile kutlandı. Yeni yılda yeniden çalışmaya gayret göstermeye başlandı ki, hükümet değişti. Yeni kurulan hükümet, daha güven oyu bile almamışken ilk icraatı olarak Türkiye'yi 9 günlüğüne kapattı. Tabii geçtiğimiz son 38 günün 19 günü çalışıp 19 günü tatil yapan Türkiyelinin, yeni duruma nasıl adapte olacağı, "normal" mesai saatleri ve günleri tarafından nasıl tükenmeyeceği de bir diğer mesele. Söz konusu değerli 19 iş gününde de en çok 100 saat mesai yapıldığı göz önüne alınırsa, "global kriz"in, Türkiye'nin kronik krizi yanında sözü bile edilmemesi gerekecektir.

Türkiye'nin aşması gereken engellerin başında gelirini yükseltmek ve beraberinde gelir dağılımını dengelemek gelmektedir. Ege Genç işadamları Derneği'nin hazırladığı "Türkiye Dünyanın Neresinde?-1999" Raporu, çarpıcı bir tabloyu sergiliyor. Rapora göre Türkiye, global entegrasyonda başarılı ülkeler arasında yer alıyor. Siyasi özgürlükler ve demokrasi açısından "kısmen özgür" ülkeler kategorisinde yer alan Türkiye, ekonomik özgürlük ve piyasa ekonomisi değerlendirmesinde "genel olarak özgür ülkeler" kategorisinde bulunuyor.

Rekabet gücü sıralamasında 53 ülke arasında 40. sırayı alıyoruz. 177.5 milyar $ üretimle, 157 ülke arasında 23. sırada olan ülkemiz, satın alma gücü paritesine göre 60. sırada bulunuyor. 1997'de yaklaşık % 6 büyüme oranı ile, en yüksek büyüme performansı gösteren ülkeler arasında yer alırken, aynı yıl, % 85.7 ile en yüksek enflasyon oranına sahip ülke olduk. Bütçe açığı / GSYİH oranı ile birinciliği bırakmayan Türkiye, aynı başarıyı (!) döviz kurlarında en fazla istikrarsızlığın yaşandığı ülkeler sıralamasında da gösterdi.

Uluslararası mali yardım yapılan ülkeler arasında son sıralarda yer alan Türkiye, bu alanda kişi başına 389 $ ile ilk sırada olan israil'den, kişi başına 4 $ mali yardım skoru ile oldukça uzak bir sıralama kademesine sahip.

Bütün bu verileri şöyle özetleyebiliriz; Gelişiyoruz ama bütçe açığını büyüterek ve yüksek enflasyonla. Üretiyoruz ama yeterince kazanamıyoruz. Ekonomik alanda özgürleşme, güçlenme hedeflerimizi, sosyal ve siyasal alanda demokratikleşme, özgürleşme hedefleri ile birleştiremiyoruz. istikrarı, daha çok kazanmak hedefinden daha önemli veya öncelikli kılamıyoruz. Ekonomik globalleşmeye ayak uydurabilme hevesimiz olmasına rağmen "birey" olarak global vizyona sahip olabilme, meslek kodlarını, sosyal adaleti, gözetebilmeyi içselleştirme hevesimiz paralel seyredemiyor.

Ülkemizde yağ var, un var, şeker varsa, geleceğe umutla bakabilmek için ihtiyacımız olan tek şey çalışmak, sistemli ve verimli çalışmak. Yeni yıla böylesi cömert bir tatille girdiğimize göre, şimdi biraz da çalışalım. Umut veren, verimli bir yıl olmasını diliyoruz.

Saygılarımla

Dr.Oya BAKIR

Yazı işleri Müdürü


Etiketler