Clicky

Header Reklam
Header Reklam

İklim krizinde son durum: İnsanlık için kırmızı alarm !

19 Eylül 2021 Dergi: Eylül-2021
İklim krizinde son durum: İnsanlık için kırmızı alarm !

Uzun zamandır beklenen Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin 6’ıncı Değerlendirme Raporu 9 Ağustos’ta çevrimiçi olarak yayınlandı. 66 ülkeden 234 bilim insanı tarafından hazırlanan raporda, iklimin insan faaliyetleri sonucu değiştiğinin ve bu faaliyetlerin küresel ısınmayı, en azından son 2 bin yıldır görülmemiş bir seviyeye çıkardığının altı çiziliyor. Deniz seviyesinin yükselmesi gibi bazı gelişmeler 'geri döndürülemez’ seviyeye erişmiş durumda. Ancak IPCC uzmanları, iklim değişikliğini sınırlamak için hâlâ zaman olduğunu söylüyor. Karbondioksit (CO2) ve diğer sera etkisi yapan gazlarının salımlarında güçlü ve sürekli azalmanın, hava kalitesini hızla iyileştirebileceği ve 20 ila 30 yıl içinde küresel sıcaklıkların dengelenebileceği ifade ediliyor.

BM Genel Sekreteri António Guterres, IPCC raporunun” insanlık için kırmızı alarm” anlamına geldiğini söylüyor: “Alarm zilleri kulakları sağır edecek seviyede ve kanıtlar reddedilemeyecek nitelikte”. IPCC raporu ile ilgili bir açıklama yayınlayan Guterres, uluslararası olarak kabul edilen, sanayi öncesi dönem küresel ısınma seviyelerinin 1,5°C derece üzerindeki eşiğin aşılmasının "tehlikeli bir şekilde yakın olduğunu" belirtti ve ”Bu eşiğin aşılmasını önlemenin tek yolu acilen çabalarımızı hızlandırmak ve en iddialı yolu takip etmektir” dedi. Guterres, Kasım ayında Glasgow'da yapılacak çok önemli COP26 iklim konferansı öncesinde, tüm ulusların, özellikle de gelişmiş G20 ekonomilerinin, net sıfır emisyon koalisyonuna katılması gerektiğini söyledi ve bunun için de somut adımlar atmalarını istedi.

IPCC, önlem alınmadığı takdirde 21’inci yüzyılda 2°C'lik küresel ısınmanın aşılacağı konusunda uyarıda bulunuyor. Raporda, önümüzdeki on yıllarda CO2 ve sera etkisi yapan diğer gaz salınımlarında hızlı ve derin azalmalar olmazsa, 2015 Paris Anlaşmasının hedeflerine ulaşmanın “mümkün olamayacağı” ifade ediliyor.
IPCC Çalışma Grubu Eş Başkanı Panmao Zhai iklim değişikliğinin dengelenebilmesi için sera etkisi yapan gaz salınımlarında güçlü, hızlı ve sürekli azalmalar ve net sıfır CO2 emisyonuna ulaşılmasının gerektiğini vurguluyor. Zhai başta metan olmak üzere sera etkisi yapan diğer gazların ve hava kirleticilerin sınırlanmasının hem sağlık hem de iklim için fayda sağlayacağının altını çiziyor.

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) de konu ile ilgili wwf.org.tr de web sayfası üzerinden bir açıklama yaptı. Açıklamada “İklim değişikliğinin etkisi sıcaklıklardaki artıştan ibaret değil. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altındadır. Bilim dünyası, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için ortalama sıcaklıklardaki artışın azami 2°C ile sınırlanması gerektiğini belirtiyor. Bu hedefin tutturulması için atmosferdeki CO2 oranının 450 ppm seviyesini aşmaması gerekiyor” bilgilerini paylaşan WWF, bu soruna üç çözüm önerisi getirdi: 

  • Enerji Verimliliği: Enerji talebini karşılamanın tek yolu arzı artırmak değil. Gerek ekonomik gerekse ekolojik açılardan alınacak ilk önlem talebi yönetmek. Karbon emisyonlarını azaltmanın en çabuk ve masrafsız yolu enerji verimliliğine yönelik önlemleri almaktan geçiyor. WWF tarafından yayımlanan “Enerji Raporu”na göre 2050 yılında küresel enerji talebinin, küresel üretim projeksiyonlarında herhangi bir azalma olmaksızın 2005 yılına göre %15 düşürülmesi olasıdır.
  • Yenilenebilir Enerji: WWF’in “Enerji Raporu”na göre, mevcut teknolojiler ile 2050 yılında küresel enerji talebinin neredeyse tümünün yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması mümkün. Tek bir yenilenebilir kaynağın tüm talebi karşılaması ise olası değildir. Farklı kaynakların eş zamanlı gelişimi kilit öneme sahiptir. 
  • Ormansızlaşmanın önlenmesi: İnsan kaynaklı sera gazı emisyonlarının %17’si başta ormansızlaşma olmak üzere arazi kullanımındaki değişimden kaynaklanıyor. Ormanların kaybını ve azalmasını durdurmak ve tersine hareket ettirmek, bütün olumlu iklim enerji senaryolarının başlıca unsurlarından birisi. Toprak kullanımı emisyonlarını durdurmaya yönelik etkili eylemlerin harekete geçmediği durumda, iklim çözümlerinin %90’ı aşan başarı olasılığı %35 seviyesine düşebilir.

 
 


Etiketler