HER SEY ÇOK GÜZEL OLACAK.
Ardından da Türkiye Tesisat Sektörünün toplu randevusu SODEX'99 geliyor. Ama SODEX'99 sonrasında "Her şey çok güzel olacak". (Ya da maazallah hakiki bir kriz olacak). Yaklaşık 5-8 aydır, sektörde yaprak, kıpırdamakla kıpırdamamak arası salınım gösteriyor. Geciken, ertelenen, sürüncemeye terk edilen tahsilatlar, kapanan firmalar yukarıda sıraladığımız zorunlu tatil zamanlar, sektörde haklı bir tedirginlik ve "bekleyiş" hali yarattı. Bir düdüklü tencere misali, iç basıncın yükseldiğini hissetmeye başladık. Bu durumda, söz konusu buhar basıncı, tüm makine dairelerini tam kapasite çalıştırmaya başlatacak. Böylelikle basınç, kabul edilebilir değerlere gelmiş olacak. (Tabii ki, ikinci şıkkı, yani, düdüklü tencerenin patlaması şıkkını düşünmek bile istemiyoruz). Aslında, birçok yatırımın geciktirilmesi, bekletilmesinin daha fazla bekleyecek hali de kalmamış gözüküyor.
DPT tarafından hazırlanıp, onaydan geçirilen 1999 yılı programına, göre, bu yıl inşaat sektörüne 10 katrilyon lira dolayında yatırım yapılması bekleniyor. Bu yatırımın yaklaşık 3/4'ünü özel sektör gerçekleştirecek. Türkiye'nin olumsuz olduğu düşünülen her tür koşula rağmen dinamik bir pazar yapısına sahip olduğu yadsınamaz. Bunu yabancı firmalar da (Türkiye'nin kredi notu, IMF, VB.'e rağmen) kabul ediyorlar ki, her bir mamul grubunda yüzlerce firmamız bulunmasına rağmen, pazarımızda kendilerine yer açmak istiyorlar. Söz konusu 5-6 ay içinde dergimize yurtdışı firmalardan gelen anlamlı sayıda ürün/firma bilgisi akışı var. Yabancı firmalar, yeni ürünleri, yurtdışında katılacakları fuarları, Türkiye tesisat sektörü yayınlarından duyurmak istiyorlar. SODEX'99'a katılım, geçen yılı yaklaşık % 25 oranında aşmış bulunuyor. Tüm bunların, iyiye yorulması gereken alametler olduğunu düşünüyoruz. Her şey daha da güzel olabilir.
Odalar, Dernekler, Vakıflar, Dergiler ve Fuarlar, bir sektör, iş kolu hakkında fikir verebilen olgulardır. Bu olguların ne kadar sağlıklı yapılandığı ve geliştiği, sektörün sağlıklı gelişimi ve gücü ile paralellik gösteriyor. Meslek Odaları, her ülkede birincil referans noktalarıdır. Meslek mensubu en büyük kitleyi kapsayan mesleki şemsiyelerdir. Dernekler, mesleki anlamda, evrensel zamana eşgüdüm sağlanmasına hizmet verecek demokratik, çok sesli, özerk organizasyonlardır. Her bir meslek mensubu, parçası olduğu mesleğin odasına, katkı gruplarına, derneklerine yakın olabilmelidir. Bu sektörde daha iyisini istiyorsak, daha iyisini hak etmeye çalışmalıyız.
Sektörde çok fazla sayıda yayın yoktur ve olmalıdır. Bilgi ve deneyimlerin paylaşılabileceği, aktarılabileceği çok kanal, çok media (ortam) olmalıdır. Yabancı ülkelerin pazar büyüklüğü ile yayın sayılarını karşılaştırın. Her bir yayın kuruluşunun aynı ana başlık altında en az 10-15 yayına sahip olduğunu göreceksiniz. Fuarlar için de benzer şeyleri söylemek mümkün. Aynı ana başlık altında her bir ülkede bir yıl içerisinde, irili-ufaklı onlarca fuarın düzenlendiğini görürüz. Dergi ve fuar sayılarının artması yanlış değil, ancak, söz konusu kantitatif artış, kalitatif artışla doğru orantılı olmalı. Bunun olabilmesi için de, katılımcı pozisyonunda bulunanların seçici davranması yeterli. Çok ortam; çok fırsattır, seçme şansıdır. Niye seçme şansımızdan vazgeçelim ki?
En iyi dileklerimizle ve saygılarımızla
Dr. Oya BAKIR