Gündemdekiler... Gündemde olması gerekenler...
Alt başlıkları irdelemekte, daha verimli olabiliyoruz. Ama tüm alt başlıklar, sonuçta ulusal enerji politikalarımız ve bu politikaların uygulanmasında gerçeğe dayalı bir tartışma zeminine kavuşabiliyor.
Doğalgaz da önemli bir alt başlığı oluşturuyor. Doğalgaz hakkında ne çok şey söylendi, tartışıldı. Ancak -ve belki de- bir o kadar da tartışmaya ihtiyaç gösteren konu bulunuyor.
Yurtdışında varolan ve/veya vazgeçilmiş uygulamalardan bahsedilirken hep aynı faktörler çerçevesinde bilgiler aktarılıyor, hep benzer vurgular yapılıyor. Örneğin doğalgaz satış fiyatlarında hangi ülkede m3 birim fiyatı kaç "TL" olduğu aktarılıyor. Ama hangi ülkede doğalgaz tüketiminde ağırlıklı yüzdeye sahip tüketim grubunun (elektrik, sanayi, konutsal kullanım vb.) hangisi olduğu, bu gruplara göre uygulanan satış fiyatları farkları ve tüketim tercihlerini yönlendirmeye yönelik fiyatlandırma politikalarının nasıl belirlendiği gündeme sıklıkla gelmiyor.
Boru hattından gelen gazın LIMG'ye oranla % 35 daha ucuz olmasına karşın periyodik eş oranlı tüketim gerektirdiği söyleniyor, ama söz konusu tüketim miktarının mevsimlere göre eşit oranda gerçekleşebileceği koşullar tartışılmıyor. Bu yöndeki yurtdışı uygulama örnekleri aktarılmıyor. Doğalgaz satışının mevsimlere göre farklı fiyat uygulaması ile yeni teknolojilerin de ülkemizde uygulama alanı bulabileceği (örneğin doğalgazlı ehiller gruplarla doğalgazın soğutma alanında da yaygınlaşabilece-ği) gibi katkılar tartışma gündemlerinde ağırlık teşkil etmiyor.
Doğalgazın çevre konusundaki yararlarının her fırsatta altı çiziliyor. Ancak çevreci uygulamaların gelişmiş tüm dünya ülkelerinde çeşitli şekillerde desteklenmesine karşın, ülkemizde maliyet fiyatları üzerine % 70 - % 150 arasında fiyat farkıyla satılıyor oluşu, eleştiri konusu edilmiyor (en azından yüksek sesle).
Birçok gelişmiş ülkede elektriğin satış fiyatının gündüz/gece tarifesi olarak farklılık gösterdiği biliyor. Birçok panel ve seminerde "Thermal Ice Storage" ekonomi sağlayan yeni bir teknoloji olarak gündeme geliyor. Ancak bu ve benzeri yeni teknolojilerin ülkemizde kullanılabilmesi için cazibe sağlayan koşulların (elektriğin satışında gündüz/gece tarife farkı gibi) sağlanabilmesi için girişimler yine de yetersiz kalıyor.
Alternatif enerji kaynaklarını, yenilenebilir enerjileri özellikle akademisyenlerimiz araştırıyor. Ancak bu enerjilerin, ulusal enerji politikamız içerisinde ne oranda yer aldığı, gerekli yatırımlara ne kadar pay ayrıldığı, veya niçin bu konuda "yeterli" düzeyde yönelim olmadığı tartışma gündemlerini işgal etmiyor?
Özetle; Tartışma platformlarında üretilecek "gerçek yarar"ın neler olması gerektiği öngörülerek, bu yararın arttırılması ve dolayısıyla katılımın, ilginin, desteğin maksimize edilebilmesi, ülkemize şüphesiz çok şeyler kazandıracaktır. Teknolojiyi üretmek veya üretilmiş enerji korunumlu, çevreci teknolojileri uygulamaya geçirebilmek; bilgi aktarımı kadar teşvik edilmeyi de gerektirmektedir. Bu yönde çalışmalar yapan organizasyonların faaliyetlerine destek verilmeli, çalışmalarda işbirliği/güçbirliği yaratılmalıdır.
Bir sonraki sayıya kadar esen kalın...
Dr.Oya BAKIR
Yazı işleri Müdürü