Küremiz ısınıyor mu ısınmıyor mu konusunda sorusu olan kaldı mı?
Küresel ısınmanın hâlâ “geyik muhabbeti” olduğunu düşünenler için dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de son günlerde “küresel ısınmanın sonuçları” konulu bir demo yaşanıyor. Küresel ısınmanın sebep olduğu felaketler birbiri ardından ortalığı kasıp kavururken, galiba akıl da başımızda olması gereken yerini alıyor. Öyle ya bir Amerikan araştırma enstitüsü PEW’in, dünya genelinde, 38 ülkede toplam 42 bin kişinin katılımıyla yaptığı bir anketin sonuçlarına göre, dünya kamuoyunu tehdit eden başlıca unsurların DAEŞ ve küresel ısınma olarak algılandığı ortaya çıktı.
Yaşadığımız doğal afetler, mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden hava sıcaklıkları, seller, son birkaç haftanın gündeminin en tepesinde yer alıyor. İstanbul’da bir hafta aralıkla yaşanan iki büyük şiddetli sağanak yağış, kuvvetli fırtınanın yanı sıra yurdun doğusundan batısına; Artvin, Van, Hakkari, Hatay’dan Mersin, Aydın, Çanakkale’ye kadar sel haberleri, şiddetli sağanak yağış şeklinde yağıyor. Türkiye geneli hasar toplamı için -durumun her gün yeni felaketlerle değişebiliyor oluşundan dolayı- tahminde bulunmak çok güç ama sadece İstanbul’da ve sadece 18 Temmuz’da yaşanan sel felaketi konusundaAllianz Türkiye CEO’su Aylin Somersan Coqui, 15 milyon liralık hasar ihbarı aldıklarını belirterek “Kaskosu olan araçlardan sadece yüzde 1’inin kısmî kaskolu olduğu göz önüne alındığında, Türkiye’de neredeyse 3 milyon araçta sel teminatı olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Can Akın Çağlar, 18 Temmuz’daki sel baskını sonrası sigorta şirketlerine 116 milyon TL’lik 7 bin hasar ihbarı yapıldığını, 21 Temmuz’daki Gökova depreminde 12 milyon liralık 800 adet hasar ihbarı alındığını ve 27 Temmuz’da da İstanbul’daki sel ve doluda 168 milyon liralık 22 bin adet hasar ihbarı geldiğini belirterek, son üç olayın sigortaya maliyetinin 300 milyon lirayı bulduğunu belirtti. Çağlar, “Kasko sigortası açısından dolunun yarattığı zarar araç başına kaporta hasarı 3 bin 500 lira, cam hasarı ise bin lira civarında. Depremde ise ortalama konut hasarı ise 6 bin lira” dedi.
Aşırı sıcaklar ve sanayi üretimindeki artış elektrik tüketimini patlattı. Geçen ay, ilk tüketim rekoru 928 milyon 136 bin kilovatsaatle 3 Temmuz’da görülürken, ay içerisinde beş kez daha zirve görüldü. Avrupa vatandaşlarını olağanüstü hava durumlarında uyarma görevi ile kurulan Euroalarm, 10 ülke için olağanüstü hava koşulları nedeniyle kırmızı alarm verdi.
Kırmızı alarm verilen ülkeler İtalya, İsviçre, Slovenya, Montenegro, Bosna-Hersek, Sırbistan, Macaristan, Polonya ve Romanya olarak açıklandı. Kırmızı alarm, aşırı sıcakların ‘‘büyük materyal yıkımı ile insanlar ve hayvanlar için tehlikeli’’ olabileceği anlamına geliyor.
Aşırı sıcaklar nedeniyle kavrulan Avrupa’da, en az 10 can kaybı var. Ancak yapılan bir araştırma bu tablonun yıllar içinde daha vahim olacağını gösteriyor.
İtalyan Çevre Koruma ve Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Giovanni Forzieri liderliğinde yapılan araştırmaya göre, küresel iklim değişikliği nedeniyle 100 yıl içinde Avrupa’da hava durumundan kaynaklı ölümler 50 katına çıkabilir.
Washington Üniversitesi’nde Prof. Adrian Raftery liderliğinde yürütülen araştırma, yüzyılın sonunda dünyanın ısısının 2 ile 4,9 derece artma ihtimalini yüzde 95 olarak gösterirken, 1,5 derece veya daha az ısınma olasılığını yüzde 1 olarak verdi. Max Planck Meteoroloji Enstitüsü’nden Thorsten Mauritsen’in yürüttüğü, geçmiş yıllardaki sera gazı emisyonlarının ve fosil yakıt kullanımının incelendiği diğer araştırmada, insanların hemen şimdi fosil yakıt kullanmayı kesmesi halinde bile dünyanın 2100 yılına kadar yaklaşık 2 derece ısınacağına dikkat çekildi. Mauritsen, sera gazı emisyonlarının 15 yıl daha sürmesi durumunda sıcaklık artışının 3 dereceyi bulabileceği tahmininde bulundu.
Görüldüğü gibi küremiz ısınıyor ve çeşitli doğal afet olaylarının yanı sıra su kaynaklarının kuruması, insan sağlığı üzerindeki tehdit, tarımda rekoltenin düşmesi, orman yangınları gibi birçok tehditle artık daha fazla karşı karşıya kalacağız. Boyu 1.60’ın altında olan ve yüzme bilmeyenler, evlerinden çıkarken bir kez daha düşünecek. Şemsiye üreticileri portakal büyüklüğüne varan dolu yağışlarına karşı kurşun geçirmez malzemelerden şemsiye üretimine geçecek. Mümkünse ağaç altlarına araba park edilmeyecek. Her ihtimale karşı ev, iş yeri ve otomobillerde can yeleği bulundurulacak. Ama bunlardan önce; betonlaşmaya, yeşil alan katliamına son verilecek. Altyapı gözetilmeksizin habire üst yapı projesi yapılmayacak. Yani ranttan önce, insan yaşamının, doğanın değeri gözetilecek. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun basın açıklamasında altı çiziliyor: “Afetleri yaratan doğa değil, doğaya müdahaledir.”
Oya Bakır
oyabakir@dogayayin.com