Dünyayı mutsuz sona mahkum eden şey; açgözlülüğü, kibri ve teknolojiye sorgusuz sualsiz boyun eğmesi
Mart 2021'de Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'nin iklim kontrol panelinde iklimin 1981'den bu yana on yılda 0,18 santigrat derece ısındığı belirtilmişti. 1970'lerden beri atmosferdeki fazla karbonun ısıtıcı etkilerini bilmesine rağmen endüstri sürekli olarak ürünlerinin tehlikelerini gizlemeye çalışıyor. Gelecek yıllarda da petrol ve gaz üretiminde herhangi bir azalma öngörülmüyor.
Paris Anlaşması'nın Dünya’yı 2,7 Fahrenheit (1,5 santigrat derece) ısınmasının altında tutma hedefi için emisyonların her yıl yüzde yedi oranında düşmesine ihtiyacımız olduğu ileri sürülüyor. Bunun için de büyük bir sistemik dönüşüm gerekiyor.
Buna karşın, Yale İklim Değişikliği Programı İletişimi'nin Amerikan kamuoyunun küresel ısınmayla ilgili periyodik araştırmalarında, nüfusun yüzde yedisinden azının iklim değişikliğinin bir aldatmaca olduğuna inandığı görülüyor ve bu kesim, internette fazlasıyla temsil ediliyor.
İklim krizini engellemeye gücü yetmese de, insanları vahametine ikna etmek için sanat da bir rol üstleniyor. Bu yöndeki girişimlerden biri de “Don't Look Up” filmi idi.
Leonardo DiCaprio ve Jennifer Lawrence'ın Dünya ile çarpışma rotasında olan bir kuyruklu yıldız hakkında herkesi uyarmaya çalışan bilim insanlarını canlandırdığı Netflix’in 2021 yapımı Don't Look Up filmi; iklim değişikliği ve bilim insanlarının görmezden gelinmesi hakkında bir benzetmeydi. Filmde, üzerinde “Don't Look Up” (Yukarı Bakma) yazan kırmızı beyzbol şapkaları takan ve kuyruklu yıldızın varlığını inkar eden Amerikalılar ile küresel ısınma ve iklim değişikliğini inkar edenler hicvedilmişti.
"Don't Look Up "ta, gezegeni öldürecek bir kuyruklu yıldızın Dünya'ya doğru hızla gelişi, iklim krizi için bir metafor olarak kullanılıyor ve Leonardo DiCaprio ile Jennifer Lawrence, politikacıların harekete geçmesi ve halkın kendilerine inanması için çabalayan, yeterince ciddiye alınmayan bilim insanlarını canlandırıyor.
Yapımcı ve dağıtımcı Netflix'e göre film, bir haftada 152 milyon saat izlenerek şimdiye kadarki en popüler filmlerinden biri oldu. İklim değişikliğinin medyada yer almasını teşvik eden bir kuruluş olan End Climate Silence'ın kurucusu ve direktörü Genevieve Guenther, "Filmin amacı iklim krizinin korkunç aciliyeti konusunda farkındalık yaratmaktı ve bunu olağanüstü bir şekilde başardı" dedi.
Filmin, kendi deyimiyle iklim değişikliği konusunda acilen harekete geçilmesini sağlayacak bir "tekme" olmasını isteyen yönetmeni Adam McKay, "Bir filmin iklim krizine çare olacağı gibi bir yanılsamaya kapılmıyorum. Ancak konuşmaya, eleştirel düşünmeye ilham verirse ve insanları liderlerinin eylemsizliğine daha az toleranslı hale getirirse, o zaman amacımıza ulaştığımızı söyleyebilirim" dedi.
Netflix ve iklim bilimciler, insanların harekete geçebileceği yolları listeleyen çevrimiçi bir platformla ortaklık kurdu. Filmin yıldızlarından Jonah Hill, bir televizyon programına katıldı ve izleyicileri kongre temsilcilerinden İklim Acil Durum Yasası HR 794'ü geçirmelerini istemeye teşvik etti. DiCaprio da 19.4 milyon Twitter takipçisini harekete geçmeye çağırdı.
Don't Look Up'ın yapımcıları, filmin iklim acil durumu için bir alegori ya da metafor olduğunu açıkça ifade etti. Adam McKay, The Atlantic'e verdiği bir röportajda orijinal fikrin, iklim değişikliği ile Dünya'ya çarpan bir kuyruklu yıldız arasında analojik bir karşılaştırma yapan siyasi bir konuşma yazarı David Sirota'dan geldiğini söyledi.
Analoji ve metafor bilim iletişimi için güçlü araçlardır. Analoji ve metafor, durumlara nasıl tepki vermemiz gerektiğine dair bir noktaya işaret etmek için de kullanılabilir; Don't Look Up'ta bu şekilde kullanılmış. Filmin hiçbir noktasında iklimin acil durumundan bahsedilmiyor ve böylece izleyicilerin bu bağlantıyı kendileri kurması gerekiyor.
Dünyayı bekleyen kaçınılmaz sona dikkat çekmek için kendisini paralayan bilim insanlarının “hepimiz öleceğiz” çığlıklarına karşı, o kuyruklu yıldızdaki mineral, maden potansiyelinden kâr elde etme beklentileri, Klein'ın "felaket kapitalizminin" metaforik temsiline işaret ediyor.
Film, tüketim kültürünün değerleriyle alay ediyor. Vahim sona yaklaşırken, başkanın genelkurmayı ve oğlu; evlerin, arabaların ve kıyafetlerin kaybına üzülerek "eşyalar için” dua ediyor.
Film, kâr odaklı haber medyasının, takıntılı tüketiciliğin ve her büyüklükteki ekrana dijital köleliğin birleşik etkilerinin, iklim krizine etkili bir tepkiyi sabote etmek için komplo kurduğunu ima ediyor. Aslında, ne yapmamız gerektiğinden çok neden başarısız olduğumuza dair daha fazla şey söylüyor.
Ana mesaj şu: Dünyayı mutsuz sona mahkum eden şey onun açgözlülüğü, kibri ve teknolojiye sorgusuz sualsiz boyun eğmesidir.