Bir Yılın Ardından Yaptıklarımız, Yapacaklarımız
Ve her bir insanı diğerinden ayıran kişilik özellikleri ve hayata bakış açısı; bu çelişkilerin kendi içindeki mücadelesinde kullanılan yöntemler, elde edilen başarılar ve çıkarsamalardan oluşur. Aynı şeyi kurumlar için söylemek de mümkün. İstekler ve karşılığında göze alınması, yapılması gerekenlerin ortaya koyduğu çelişki, sorun olmaktan nasıl çıkarılabilir? Bu soruyu kısaca, yapmaya muktedir olunabilecekler için daha çok enerji, motivasyon ve konsantrasyon, olunamayacaklardan vazgeçebilme sağduyusu ve en önemlisi ikisini birbirinden ayırt edebilme yeteneğini ile diye yanıtlamak mümkündür. Yapılabilecekleri etkileyen içsel ve dışsal faktörleri de belirleyebilmek önemlidir. İçsel faktörlere müdahale etmek mümkündür. Dışsal faktörler ise bizim dışımızda gelişir. Ama tamamen dışımızda değil. Bir anlamda sorunun parçasıyızdır. Bu yönüyle çözümün içinde de -aynı oranda-.rol almamız mümkündür. Bu düşüncemiz, kendi mesleğimizde de bizi çözümün parçası olma çabasına yönlendiriyor. Basın-yayın sektörünün yeni dinamikleri ve trendi, Türkiye basın-yayın sektörü yapısı, dergi yayıncılığı ve nihayet ‘sektörel yayıncılık’ olarak tanımlanan, sektörden-sektöre ticari iletişim yayıncılığı (B2B: business-to-business publishing) alanının gelişmesine, sivil toplum örgütleri cephesinden de katkı üretmeye çalışıyoruz. Tanımladığımız bu ‘özel alan’, basın sektörü üst başlığını taşıdığına göre, basın için yapılan saptamaları göz önüne almalıyız.
New York Post’un eski genel yayın yönetmenlerinden Pete Hamill ‘News is a Verb’ kitabında : ‘ Bir yayın organının hızlı gelişmesi ancak gazetecilik kalitesinin yükselmesi ile mümkündür. Amerikan gazeteleri kazançlarının çok büyük bölümlerini ilan gelirlerinden elde eder. Ancak okurlar, gazetedeki haberlere inanmıyorsa, ilanlara da inanmaz. Okurlar, yayın organının içeriğini zayıf, haberlerini abartılmış bulurlarsa, reklamı yapılan ürünler için de aynı şeyi düşünür. Gazete olarak, kalitesini koruyamayan bir yayın organı bir ‘iş’ olarak da verimliliğini ve karlılığını koruyamaz, yükseltemez.’ (Faruk Türkoğlu-Dünya Gazetesi) diyor. Bu, içerik yapısının ciddi bir yatırım olarak görülmesi gerekliliğine işaret eder. Yani, ekonomik nedenlerle kısıtlama yapılması gereken şey, içerik yapısına yapılacak yatırım olamaz. Tüm yayınlar için temel ölçüt, içeriktir. Doğru belirlenmiş ve güçlü bir içerik yapısı, ‘satın alınabilir’dir. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi yayın organı ‘İletişim’de Yrd.Doç.Dr.Aslı Yarar şunları söylüyor: ’Gelişmiş ülkelerin bir çoğunda dergi satışları, gazete satışlarının önünde yer alır....ABD gibi ülkelerde dergilerin gelirleri abonelerinden ve reklamlardan sağlanmaktadır...Dergiler açısından abone gelirleri son derece önemlidir. Türkiye’de bu sistem geliştirilememiştir... ABD’de Dergi Yayıncıları Birliği 250 yıl önce kurulmuştur. Türkiye’de Dergi Yayıncıları Birliği diye bir birlik yoktur. Yani bir sivil toplum örgütü oluşturulamamıştır. Dergicilik alanında bilgi, çok az kimsede bulunmaktadır. Her mesleğin bir uzmanı vardır. Gazetecilik alanında ise herkes, her konuda uzman görülmektedir....Dünyada dergicilik sektörü radyo, televizyon ve gazetelerin önündedir. Türkiye’de dergicilik, bu konuma gelecektir. O zaman know how/bilgi, daha da büyük bir önem kazanacaktır.’
SEYAD’daki (Sektörel Yayıncılar Derneği) çalışmalarımızın amacını ve yönünü, işte bu ifadelerde görebilmek mümkündür. Bir iş kolunun total gelişimi, ‘ihtisas’ olarak kabul edilebilirliği, o branş içindeki tüm bileşenlere olumlu yönde yansıyacaktır. Kişi olarak, kuruluş olarak içsel faktörleri sağlıklı manüple etmeye çalışırken, dışsal faktörlerin sağlıklı yapılanması sürecinde görev almaktan kaçınmamak gerekir.
Biz, Doğa Sektörel Yayın Grubu olarak, 2002’de ‘daha iyi’leştirebileceklerimizi gözden geçirdik, belirledik. SEYAD üyesi olarak, dışsal faktörlerin iyileştirilmesi sürecinde görev almaya devam edeceğiz.
Türkiye Isıtma Soğutma Klima Sektörü’nün güçlü ve sağlıklı bir yapıda olabilmesi için, güçlü ve sağlıklı bir iletişim kanalı olmaya çalışarak, kendi payımıza düşen görevlerin bilincinde olacağız.
2001’i geride bırakırken, tüm olumsuzlukların da geride kalmış olmasını umuyor, 2002’nin sektörümüze, ülkemize ve tüm dünyaya ‘insan olma’ya yakışacak, sağlıkla, mutlulukla ‘insanca yaşanılacak’ günler getirmesini diliyoruz.
Dr. Oya BAKIR
oyabakir@dogayayin.com