Sistem: bir fırsat mı, tehdit mi?
Sağlam bir sözlük, sistemi şöyle tanımlar: "Bir ilkeye, belli bir fikir veya dünya görüşüne göre düzenlenmiş düşünceler, bilgiler bütünü", "birbirini tamamlamak suretiyle bir bütün meydana getiren parçaların tamamı", veya "bir amaca veya sonuca ulaşmayı sağlayan usul ve metotların tamamı". Tanımların hepsinde, belli bir düşünce veya amaç çerçevesinde olması gerekenleri bütünleştirme çabası var. Yani sistem, amaçlananı elde etmeyi kolaylaştıran ve başarıyı tekrarlayabilmemize yarayan bir şey, iyi bir şey yani.. İnsanı bir amaca götürecek yollarda kaybolup gitmemek, zamanın, emeğin heba edilmemesi, başarısızlığın mutsuzluğuna yazgılanmamak için sistem, bizim kullanacağımız bir araçtır. Ancak araç, insanı ele geçirirse, insan bu aracı, amacın kendisi zannederse, "güven içinde olmak" için, "nedenleri", "nasıl"ları sorgulamadan "kayıtsız ve şartsız" kabullenişler içindeyse, sistem bir değirmene dönüşür içinde insanların öğütüldüğü.. İnsana yaratıcı olacağı alanlar açmak yerine, yaratıcılığı gömer, çıkamayacakları derinliklere..
Elektrikli su ısıtıcıları iyidir, tabi onlar prizdeyken metal bir kaşıkla içindekini karıştırmaya kalkmazsanız. Otomobiller hayatınızı kolaylaştırır, trafik kurallarına uyar ve başkalarının haklarına saygı duyarsanız. Elektrikli su ısıtıcıları ve otomobillerin kendileri de, hatalı kullanım sonuçları da somut olduğu için anlamak da, yönetmek de daha kolay olabilir. Sistem öyle mi? Kimilerine göre bir dev, kimilerine göre bir cüce. Hatalı kullanımının getirdiği sonuçlar da kimine göre "kötü şans" kimilerine göre benliklerine saldırı. Yani tamamen göreceli bir şey. Başarılı insanlara bir bakın; ne sistem fobileri vardır, ne de sisteme şuursuz bağlılıkları..Onlar düşüncelerinin, duygularının egemenliğini elden bırakmaz. Onlar sistemin kendilerine kazandıracağı zamanı, sağlayacağı olanakları görür, değerlendirir. Yani sistem, topu kale önünde tam ayaklarına göndermiştir, gerisi şutu çekme becerilerine ve tabii ki biraz da kalecinin beceriksizliğine kalmıştır.
Sistem, fırsat mı, tehdit mi? Hani derler ya "at, sahibine göre kişner", bu da insana bağlı. "Başarı varsa nedeni benim Ğsisteme rağmen-, mağlubiyet ise tamamen sistemin eseri" diye düşünmek bizi rahat kılar ama başarılı değil.. Ali Rıza Yavuz, "Bir’e Kadar Saymayı Öğrenmek" kitabında diyor ki: "Başarıya susayacak kadar başarısız olmayınız". Başarısızlık mutsuzluk getirir ve her ikisi de bulaşıcı olabilir.
İnsan, yaşama dair hiçbir şeye kayıtsız kalamayacak kadar yaşama bağlıdır. Uzunluğu ne olursa olsun ömrünün, ne bilme, ne de değiştirme, bir yeni yaratma tutkusunu bırakmayacak kadar..Yine A.R.Yavuz’un yorumuyla; "Tavırsızlık saygısızlıktır. Özgüvensizliktir. Olan bitene kayıtsızlık da kusur"..
Saygıdan söz edilmişken; sıcak bir Haziran gecesinde, bir saygıyı, takdiri paylaşmak, sunmak için bir araya gelmiş sektörümüzün saygıdeğer mensuplarının o gece ortak paydası olan Prof.Dr.Doğan Özgür Hocamıza ve yine bu sayıda okuyacağınız söyleşisiyle bir saygı duygusunu paylaşacağımıza inandığımız Cavit Sıdal Hocamıza Doğa Sektörel Yayın Grubu olarak saygılarımızı sunmak isteriz.
Seçim yüzünden henüz tatile gidemeyen ve seçim öncesi tatilde olan tüm okurlarımıza en iyi dileklerimizle..
Oya BAKIR
oyabakir@dogayayin.com
Elektrikli su ısıtıcıları iyidir, tabi onlar prizdeyken metal bir kaşıkla içindekini karıştırmaya kalkmazsanız. Otomobiller hayatınızı kolaylaştırır, trafik kurallarına uyar ve başkalarının haklarına saygı duyarsanız. Elektrikli su ısıtıcıları ve otomobillerin kendileri de, hatalı kullanım sonuçları da somut olduğu için anlamak da, yönetmek de daha kolay olabilir. Sistem öyle mi? Kimilerine göre bir dev, kimilerine göre bir cüce. Hatalı kullanımının getirdiği sonuçlar da kimine göre "kötü şans" kimilerine göre benliklerine saldırı. Yani tamamen göreceli bir şey. Başarılı insanlara bir bakın; ne sistem fobileri vardır, ne de sisteme şuursuz bağlılıkları..Onlar düşüncelerinin, duygularının egemenliğini elden bırakmaz. Onlar sistemin kendilerine kazandıracağı zamanı, sağlayacağı olanakları görür, değerlendirir. Yani sistem, topu kale önünde tam ayaklarına göndermiştir, gerisi şutu çekme becerilerine ve tabii ki biraz da kalecinin beceriksizliğine kalmıştır.
Sistem, fırsat mı, tehdit mi? Hani derler ya "at, sahibine göre kişner", bu da insana bağlı. "Başarı varsa nedeni benim Ğsisteme rağmen-, mağlubiyet ise tamamen sistemin eseri" diye düşünmek bizi rahat kılar ama başarılı değil.. Ali Rıza Yavuz, "Bir’e Kadar Saymayı Öğrenmek" kitabında diyor ki: "Başarıya susayacak kadar başarısız olmayınız". Başarısızlık mutsuzluk getirir ve her ikisi de bulaşıcı olabilir.
İnsan, yaşama dair hiçbir şeye kayıtsız kalamayacak kadar yaşama bağlıdır. Uzunluğu ne olursa olsun ömrünün, ne bilme, ne de değiştirme, bir yeni yaratma tutkusunu bırakmayacak kadar..Yine A.R.Yavuz’un yorumuyla; "Tavırsızlık saygısızlıktır. Özgüvensizliktir. Olan bitene kayıtsızlık da kusur"..
Saygıdan söz edilmişken; sıcak bir Haziran gecesinde, bir saygıyı, takdiri paylaşmak, sunmak için bir araya gelmiş sektörümüzün saygıdeğer mensuplarının o gece ortak paydası olan Prof.Dr.Doğan Özgür Hocamıza ve yine bu sayıda okuyacağınız söyleşisiyle bir saygı duygusunu paylaşacağımıza inandığımız Cavit Sıdal Hocamıza Doğa Sektörel Yayın Grubu olarak saygılarımızı sunmak isteriz.
Seçim yüzünden henüz tatile gidemeyen ve seçim öncesi tatilde olan tüm okurlarımıza en iyi dileklerimizle..
Oya BAKIR
oyabakir@dogayayin.com