'Göğe bak ve bana ne gördüğünü söyle'
Bir soruya alınan yanıt çok basit ise genellikle itibar edilmez. Gerçek olamayacak kadar basit, aranan cevap olamayacak kadar sıradan olduğu düşünülür. Parlak bir buluşun çok yüksek bir zeka seviyesi ve uzun yıllara yayılan hummalı bir çalışmanın sonucu olduğuna inanmak, o buluşa bir tesadüfün ebelik yaptığına inanmaktan daha kolaydır. Bu biraz da ?o kadar kolay olsaydı ben de akıl ederdim? diye düşünme eğilimi, biraz da zekice olana duyulan hayranlık olsa gerek. ?Her seferinde değilse de- Çoğu kez bir inovasyonun çıkış noktası, en basit olanın ıskalanmamasında değil mi?
Felsefeyi mizah yolu ile anlatma amacındaki ?Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer...? kitabında, tümevarımlı akıl yürütme ve bu yöntemle bilimsel teorilerin onaylanması faslında şu örnek yer alıyor:
?Holmes, Watson?la birlikte kamp yapmaktadır. Gecenin geç bir saatinde Holmes uyanır ve Dr.Watson?ı dürter. ?Watson? der, ?göğe bak ve bana ne gördüğünü söyle?.
?Milyonlarca yıldız görüyorum Holmes? der Watson.
?Peki, bundan ne sonuca varıyorsun Watson??
Watson biraz düşünür, sonunda ?Şey? der, ?astronomik açıdan milyonlarca galaksi ve muhtemelen milyarlarca gezegen bulunduğu sonucuna varıyorum. Astrolojik açıdan Satürn?ün Aslan burcuna girdiğini görüyorum. Zamansal açıdan saatin yaklaşık üçü çeyrek geçtiğini kestirebiliyorum. Meteorolojik açıdan yarının harika geçeceğini düşünüyorum. Teolojik açıdansa Tanrı?nın her şeye gücünün yettiğini ve bizim minnacık olduğumuzu çıkarabiliyorum. E, peki sen ne sonuca vardın Holmes??
?Birisi çadırımızı çalmış dostum..? ?
Evet, bazen ihtiyacımız olan gerçeği en iyi tarifleyen ifade, en basit olanıdır. Gerçekten işe yarayan bir fikir, sadece hizmet etmesi gereken amaca odaklanarak, o amacın temas ettiği pek çok noktadan soyutlayarak, etrafını temizleyerek, sadeleştirerek bulunabilir. Tabii ki söz konusu amacın ne olduğu/ne olması gerektiği konusunda doğru tespitte bulunmanın önemi de göz ardı edilmemeli. Mevcut ekonomik sistem içinde bir inovasyon projesi; en fazla sayıda insan için, en fazlasını, çok daha azına üretmek üzerine kurulu olabilir. Bu felsefe üzerinde somutlanacak amacın ne olduğuna bağlı olarak gelecek için bir fırsat da bir tehdit de yaratmak mümkün. Bu yüzden insanlığın hizmetindeki bilime, bilimin hizmetindeki felsefeye her zaman ihtiyaç duyulacak.
?Büyümenin Sınırları? (The Limits to Growth) kitabının yazarı Dennis Meadows?a göre
dünyanın kaynaklarını sorumsuzca, en azından adil olmayan biçimde hızla tüketen gelişmiş ülkeler, ?günümüzde büyümeyi sağlayan alışkanlıkları ve süreçleri kullanarak gelecekte büyümeyi beklememeli?. Meadows önümüzdeki 20 yılda, geçmiş yüz yıldan daha fazla değişeceğimizi söylüyor. Gelişme konusunda dikkate alınması gereken felsefesiyle Mahatma Gandhi, ?Herkesin çıkarına yapılan her türlü bilimsel keşfi takdir ederim? derken şunu da söylüyor: ?Bu dünyada açgözlüler dışında herkesi doyurmaya yetecek kadar kaynak var?.
Öyle ya, ?sadece büyümüş olmak için büyümek, sadece bir kanser hücresinin ideolojisi olabilir?..
Sektörün hızına yetişmekte güçlük çektiğimiz bir döneme girdik,
Cümlemize kolay gelsin... Bunca çaba dileriz hakettiği karşılığı bulsun...
Oya Bakır