Header Reklam

Bencil Gen...

05 Nisan 2013 Dergi: Nisan-2013
Her canlı türünün kendi varlığını sürdürebilmesine programlı olduğunu biliriz. Bunun gereklerine göre davranır. Ancak hem zoolog hem sosyolog bilimci Richard Dawkins, evrimdeki en önemli noktanın bireyin, kalıtım birimi olan 'gen'in iyiliği değil de, türün (sınıfın) iyiliği olduğunu sanmanın hata olduğunu söylüyor. Aslolan 'gen'in varlığını sürdürmesidir ve ölümsüz olan şey; gendir. Gen, bencildir ve bencil olduğu için hayatta kalır. Dawkins, "Bizler, hayatını sürdürmeye çalışan makineleriz" diyor, "Gen denilen bencil molekülleri korumaya programlanmış robotlardan farkımız yok." 
Dawkins'in bencilliğin ve özverinin biyolojisini, sosyal yaşamın her yönünü, nefret, savaş, açgözlülük, yardımlaşma gibi pek çok davranışı incelediği ünlü kitabı 'Bencil Gen'de (The Selfish Gene); evrensel sevgi ve türün -bir bütün olarak- iyiliği gibi kavramların evrimsel anlamı olmayan kavramlar olduğunu söylüyor. Bu yüzden pek çok bilimci tarafından da yanlış anlaşıldı, eleştirildi. Adamcağız 'varolan bir durum tespiti' ile 'varolması gereken bir durumun savunması'nın ayrı şeyler olduğunu nafile söyleyip durdu. Kitabın ana fikrinde ise zaten 'sadece insan'ın genin bencilliğine başkaldırabileceği var. Şöyle diyor Dawkins: "Duygularım, sadece genlerin evrensel acımasız bencilliği yasası üzerine temellendirilmiş bir insan topluluğunun, yaşamak için kötü bir topluluk olacağını söylüyor. Ne yazık ki, bir şeye karşı olmamız onu gerçek olmaktan alıkoyamıyor. Esas olarak, bu kitabın ilgi çekici olması hedeflendi, ancak ahlaksal bir sonuç çıkarmak istiyorsanız, biyolojik doğadan çok az yardım bekleyebilirsiniz. Eli açık ve özverili olmayı öğretmeye çalışalım, çünkü bencil doğuyoruz. Kendi bencil genlerimizin ne istediğini anlayalım; böylelikle, en azından, onların tasarımlarını bozabiliriz. Bu, başka hiçbir türün cesaret edemeyeceği bir şey..." diyor.
Dawkins aynı zamanda 'mem' kavramını ortaya atarak 'memetik' dalının da kurucusu sayılıyor. 'Mem' kelimesine 'Gen'den esinlenerek gen gibi somut olmayan soyut, 'sosyolojik gen' anlamını yüklemiş. Kültür, ideoloji, mimarlık, sanat hatta moda, bu sosyal içerikli 'mem'ler tarafından beyinden beyine atlayarak çoğalabilmekte, varlıklarını devam ettirebilmekte, evrimleşebilmektedir. Hele günümüzün iletişim teknolojilerinin de marifetiyle düşünceler, yaklaşımlar inanılamaz bir hızla yayılmakta, taraftar, yeni adıyla “takipçi” bulmaktalar. İşte aklımız, ‘değerlerimiz’ sayesinde fiziksel sınırlarımızı, 'bencil gen'imizin baskısını aşıp insanı, sadece genetik bir oluşum olmasının ötesine geçirebiliriz. 
"En azından bizim, yalnızca kısa dönemli bencil çıkarlar yerine uzun dönemli yararlarını görebiliriz. Biz, bir araya gelip, bu anlaşmaya işlerlik kazandıracak yöntemleri tartışabiliriz. Bizim doğumda devraldığımız bencil genleri yenebilecek gücümüz var ve gerekirse, bize aşılanmış olan bencil memleri de yenebiliriz. Saf, çıkarsız özveriyi bilinçli olarak büyütecek, besleyecek yolları bile tartışabiliriz biz; doğada asla yeri olmasa, tüm dünya tarihinde asla var olmamış bile olsa... Çünkü gen makineleri olarak yapılmış ve mem makineleri ile yetiştirilmiş olsak da, bizim karşı çıkacak gücümüz var. Biz, dünya üzerinde yalnızca biz, bencil genlerin tiranlığına karşı isyan edebiliriz."
Bunu yapamazsak, evrimsel olarak insan geni varlığını korumayı sürdürür ama 'insanlık' için aynı şeyi söyleyebilmek mümkün olmayabilir. Dünya barışı, eşitlik, özgürlük, güzellik yarışmaları katılımcıları başta olmak üzere herkesin dilinde. Ama insanların kaçta kaçının 'gerçeği' olmayı başarmıştır… Ne kadar çok düşünür, bu noktayı ele almıştır. Edmund Burke 19. yüzyılın sonunda "Karşımızdaki gerçek büyük tehlike, işimize o anda öyle geldiği için özgürlüklerin azar azar yok edilmesidir" demiş. 

Mencken; "İnsanlığa hükmetme arzusu, hemen her zaman insanlığı kurtarma arzusu kılığına bürünür" demiş. "Komşuna duyduğun sevgi bir noktada zorunlu olarak yıkıcı bir nefrete dönüşür." Ne diyordu Lacan? 'Seni seviyorum, ama sende senden fazla bir şey var, bu yüzden de seni sakatlıyorum.' 

Özetle böyle yapmamak lazım, bunlar iyi şeyler değil…




Etiketler