Vanada Geleceği Sunan Firma: STS
Topkapı-Maltepe'de 50 m2'lik bir atölyede filizlenen STS A.Ş.'yi 10 yıl gibi kısa bir sürede Kırıkkale'deki dev tesislere, yılda 1 milyon adet vana üretiminde "sabırlı, disiplinli, planlı, özverili" çalışmalarıyla ve dayanışmalarıyla taşıyan Sabit ve Serdar Gürel Kardeşler, Termodinamik Dergisi'nin bu ayki konuğu...
Yok denecek kadar az bir sermayeyle başlanan iş yaşamında, STS'nin nasıl sektörümüzün devleri arasına yükseldiğini okurlarımız Sabit Gürel'den dinleyecekler. Okurlarımızı Sabit Gürel ile başbaşa bırakıyor, Gürel kardeşlerin örnek dayanışma ve başarısının genç girişimcilere örnek olmasını diliyoruz.
İş hayatına üniversite yıllarında başladık. İmalat sektörüne dayımızın öncülüğüyle girdik. Onunla 1984 yılında ortaklığınız bitti ve STS'yi ağabeyim Serdar Gürel ile iki eşit ortak olarak kurduk. Küresel vana ve bronz buhar vanası üretimine başladık. O zamanlar 50 m2'lik atölyemiz vardı ve sermayemiz yok denecek kadar azdı. Fakat 1979 ile 1984 arasında bir imalat tecrübemiz, piyasa deneyimimiz vardı. Piyasayı iyi tanımanın en büyük sermaye olduğunu, bayi teşkilatının insanı istediği zaman iyi noktalara getirebileceğini gördük. Bayile-rimizle çok iyi diyaloglarımızla bir noktaya geldiğimize inanıyorum. Onlara bir takım tavizler verdik tabi. Biz direkt tüketicilere değil bayilere para kazandırdığımız için onlar bizi devreye soktular, bunun yanında malımızın kaliteli olmasına güveniyorlardı. Ağabeyim Serdar Gürel makina mühendisidir, onun titiz üretimi STS'nin uzun vadede daha ciddi bir yere oturmasını sağladı.
"İstanbul'da İşçi Çalıştırmak Zor" 1984-1987 arasında üretimimiz İstanbul'daydı, Topkapı-Maltepe'de 50 m2'lik yerimizin yanında 400m2'lik bir yer daha kiralayarak 40 işçiye kadar çıkmıştık. Ama İstanbul'da işçi çalıştırmak bizim gibi orta ölçekli dahi olmamış ufak atölye cinsi üretim yapan yerlerde çok kolay olmayan dertli birşey. İşçi tam yetişiyor, kaçıyordu ve pahalıya mal oluyordu. İşçiler büyük bir fabrikada asgari ücretle çalışmaya razıyken bizde iyi ücretlere dahi çalışmıyordu. Belki patronların başında olmasından rahatsız oluyorlardı. Abim bu nedenle bayağı sıkıntılıydı. Kısacası İstanbul'da işçi çalıştırmak zordu.
Irak'a su tankı yapan bir müşterimiz "Niçin Kırıkkale'ye gelmiyorsunuz?" dedi ve bize 40 işçi için ödediğimiz ücreti sordu "Ben Kırıkkale'de aynı paraya 100 işçi çalıştırıyorum" dedi. "Gelin benim eski büyük bir fabrikam var, onu size vereyim" dedi. Bizde o arada Makina Kimya'dan pirinç çubuk satın alıyoruz. Yani Kırıkkale'den hammadde alıyoruz. Bir de usta basılarımız hep Makina Kimya'da-ki sarı işleyen sektörden emekli olan, ucuz, kaliteli elemanlar. İşte o zaman "onların yanına gidelim" dedik. Burada ağabeyim büyük özveride bulundu. İlk iki sene Kırıkkale'de oturdu. 1987 yılından beri Ankara'da oturuyor, hergün gelip gidiyor. Geçen zaman içinde modern, güzel bir fabrikaya kavuştuk. 1993'ün 12. ayında 1994 krizinin fabrika yatırımımızın bitmesinin ardından olması bizi biraz üzdü.
"İthalatla Gelen Yeni İmaj ve Kalite"
1992 yılı başından itibaren de Alman Gestra firmasının mümessili olduk. Buharla ilgili armatür yapan, çekvalf, kondenstop ve otomasyonu konusunda dünyanın lideri olan bir firmanın mümessili olduk. Bu da bize değişik bir imaj ve daha kaliteli iş verdi, büyük firmalara girebildik, STS güçlendi. STS Gestra markası ve lisansıyla şu anda birtakım ürünler yapıyoruz; ve belki de yakında Gestra'nın dünyaya sattığı tüm mallan biz üreteceğiz.
Şu anda STS Gestra olarak piyasaya verdiğimiz mamullerin oturmasını bekliyoruz.
DOC kompanzatör firmasının, Singapurlu AFA firmasının mümessiliyiz.. Buhar vanası bizim ilk gözağrımız; piyasada pazarı daralmış, satışı düşük olsa da üretimine devam ediyoruz. Küresel vanalarımız; flanşlı-pik küresel vana. 15'likten 200'liğe kadar hem redüksiyon geçişli hem tam geçişli pik küresel vanalar ND 16 olarak çıkardık.
Sonra ND 40 çelik olarak çıkarttık. "TSE Belgeli İlk Doğalgaz Vanası" Doğalgaz hareketi başlamadan "Türk standartları doğalgazla ne oıacak" diye çalışmaların başlamasıyla birlikte TSE, ECA ile STS'den birer raportörde istedi. Onlarla birlikte çalışmalarda bulunduk ve ilk TSE'li doğalgaz vanasını çıkardık. ECA daha sonra TSE belgesini aldı. Bunun avantajını da görüyoruz. Piyasada-İGDAŞ, STS ve ECA'dan başka bir vanayı tercih etmediği için avantajlıyız.
"Neden İthalat"
Döviz ucuz tutulduğu için sanayicinin zor durumda kaldığı 1988 yılında herkes ithalatçı oldu. Biz de bu zor durumu şöyle birazcık iyi değerlendirerek zor durumda kalmadık ve yatırımlarımıza devam edebildik, ithalat-n da para kazandık. Hem rakiplerimizin piyasaya minimum düzeyde girmelerini sağladık. Çünkü Perşembe Pazarı'ndan sermaye sahibi bir satıcı İtalya'dan mal ithal edip, benim müşterilerime dahi satabiliyordu. Ne bir yatırımı ne başka bir şeyi yalnız belli bir sermayesi var. Hatta sermaye bile gerekmiyor, kredisi var. Onlar % 10-15 gibi kazançlarla piyasayı kırarak, bizim üretimimizi ciddi bir biçimde etkilediler. "Ne yapacağız" diye düşündük. Bizde iki İtalyan firmasının mümessilliğini aldık. Ciromozun %50'si ithalat olmaya başladı. Wir Wallo, Erdimitri Efetwi firmalarını yetiştiremediğimiz üretimi piyasaya sokmak için kullandık. Çünkü şu anda üretebildiğimiz adar satıyoruz Yetiştiremediğimizi ithalatla tamamlıyoruz. Fakat bu kriz sonrasında, Perşembe Pazarı'ndaki ve İzmir'deki bir takım ithalatçılar silindiler, iyi oldu.
Kriz bir ölçüde (dövizin artması) yerli sanayiciyi koruyan birşey. Hatta ben, bir bayi toplantısında dolar bence 50 bin lira olmalı dedim. Zaman içinde ithal malların yerine yeni tip ucuz havalı tip küresel vana ürettik. Bu aslında memleket için iyi olan birşey, yan sanayi çalışıyor, işçilerimiz çalışıyor. Dövizi ucuz tutma politikası bence yanlış. Yine de ithalatın bize faydalı olduğunu düşünüyoruz. Ziyaret ettiğimiz firma "siz üreticisiniz biz size imalatı gezdirmeyiz, yalnız mal alıyorsanız, alın" dediğinde biz de 'o zaman sizle çalışmıyoruz' diyorduk. Temsilciliğini yaptığımız iki firmanın üretimlerini gayet iyi biliyoruz, bu bize faydalı oluyor. İtalya vana konusunda bütün Avrupa'ya üretimi bıraktırmış, yani Almanya'da Fransa'da bir takım vana fabrikaları varmış, hepsi kapanmış. Çünkü çok uygun fiyatlarla, kaliteli üretim yapıyor. Bizim çalıştığımız firmalardan biri 46 ülkeye ihracat yapıyor. Biz nasıl 76 vilayete satıyorsak. Fiyatları çok enteresan. Biz yavaş yavaş onların yoğurt yiyişi gibi neler yapmak, nasıl yapmak gerekiyor görüyoruz ve onların imalat tezgahları, transfer tezgahlarını kurup, onların seviyesine gelmek istiyoruz. İtalyan fiyatlarına gelebilirsek Türkiye değil dünya pazarına açılacağız. Şu anda yılda 1 milyon adet üretim kapasitemiz var bunu arttırmaya çalışıyoruz.
"TSE Ne Yapıyor" Türkiye'de denetim diye birşey çok. Güya bizim ithal ettiğimiz vanaların 84/11 gibi gümrük pozisyonu var. Bunların mecburen TSE'den geçirilmesi gerekiyor. Standarta uymayan bir malın ithal edilmemesi gerekiyor Fakat TSE maalesef çalışmıyor. Çalışsa dahi hiçbir yaptırımı yok. TSE normlarına uymayanı Sanayi Bakan-lığı'na bildiririm, cezasını Sanayi Bakanlığı verir" diyor, başka hiçbirşey yapmıyor. Her gelen partiden komisyonunu alıyor, ithalat bir yerde onun için iyi. Çünkü oradan da bir gelir elde ediyor. Sanayi Bakanlığı'nda da bunun cezası hiçbirşey değil. TSE biraz daha Türkiye şartlarına uygun malın ithal edilmesine izin verirse rekabet bu kadar olmaz.
"Yakın Gelecekte STS" STS gelecekteki hedefleri yüksek, yalnız vana konusunda değil. Çünkü vana belli cirolarda insanı sınırlayan bir konu. Her eve girebilen, daha çok adet satılabilen 1-2 konu araştırıyoruz. Bu bir yerde işletme sermayesinin yetmesi meselesi. Yatırımlar büyük paraları gerektiriyor. Finanslarla düşünülen şeyler orantılı gidiyor. Şu anda vana konsunda dahi tam istediklerimizi yapabilmiş değiliz. Müşterilerimizi biraz üzüyoruz, malı hemen veremiyoruz, bir ay bekletiyoruz, halbuki onlara gereğince hizmet verebilsek satışımız daha da artacak. Onlara yok satıyoruz. Stok seviyemizi daha iyi noktalara getirmeye çalışıyoruz. Önce bunları halledeceğiz sonra Türkiye'nin istikrarı sürerse, yatırım yapmaya izin verirse, yapacağız.
İhracata Gestra üzerinden başlamak istiyoruz. Vanayla ilgili fiyat farkını ortadan kaldırabilirsek, bu üretim artışıyla ihracat olacak zaten. Bu arada doğalgaz konusunda komşumuz İran'da enteresan pazarlar var. Doğalgaz İran'da çıktığından köylere kadar yayılıyorlar. Enteresan bir. talepleri var ve hep İtalyan vanası kullanıyorlar. Bir de Avrupa ülkelerine ihracat yapılabilir. Ama Avrupa dediğim gibi birazcık Rusya ile ilgili. Bu nedenle vanalarımızı pazarlayacak bir dış ticaret şirketi oluşturmaya çalışıyoruz. Bizim mütehhitlerimize yönelik onların ihtiyaçlarına yönelik bir şey yapabilir miyiz diye araştırıyoruz. Bununla ilgili bir kadro kurmaya çalışıyoruz.